Çekim Yasası ve “Armut Piş Ağzıma Düş” :D :D
Hayatta yaşamak istediğimiz iyi, güzel, doğru her şey hakkında konuşmak, onları istemek, düşünmek, hissetmek, hayalini kurmak çok iyi çok güzel de, iş adım atmaya gelince aniden şaşırıp kalakalmak veya yanlış adım atmak o kadar çok sık başımıza geliyor ki.
Ve yine bu konuyla alakalı olarak, nadir de olsa, çekim yasasını başka yerlerden öğrenmiş kimselerden beni hayretler içinde bırakan sorular gelebiliyor.
İşte bunlardan biri:
Kilo vermek istiyorum ve sürekli hayalini kuruyorum, ben kendimi spor yapmak zorunda gibi hissediyorum fakat falanca kitapta şöyle şöyle diyordu onun için yapmıyorum. Boş bekleyince de olmayacağını düşünüyorum. Bir hazırlık falan yapmam gerekmiyor mu?
Bu tür soruları soranları tabii ben önce Gezegenler ve Öğretmenler adlı makaleme gönderiyorum. Çünkü çekim yasasını benden öğrenmedikleri ve yalan yanlış şeylere kapılıp karmaşaya düştükleri o kadar çok açık ki.
Ve karmaşa maalesef, bir konuda düşebileceğimiz en alt nokta.
Neden hayatta düşebileceğimiz en alt nokta “KARMAŞA”?
Çünkü bu durumdaki bir kişi, doğruya “yanlış” diyor, yanlışa da “doğru” diyor. İkisinin arasındaki farkı anlayamıyor. İşte bu sebeple karmaşadaki bir kişi kolaylıkla saçmasapan bir şeyi “doğru” diye kabul edip, o varsayım üzerine hareket edebiliyor.
“Para Bolluk Bereket” adlı e-kitabımda hayatta mevcut 11 seviyeyi teker teker belirtmiştim. Ve işte karmaşa bu 11 seviyenin en alttaki olanı maalesef.
Bugün ise, hem bize yeni bir öğrenme, yalanları yanlışları, gerçeklerle doğrulardan ayırma fırsatı ve bildiklerimizi tekrar başka açıdan tazeleme fırsatı olması açısından bu soruyu burada cevaplamak isterim.
Sevgili arkadaşlarım, bir şeyin hayalini kurmak bize Allah’ın bir armağanı. Bu sayede, bir şeyin en ideal, en güzel halini aklımızda ve kalbimizde hissedebiliyoruz, plan yapabiliyoruz, ve sonra da bu ideal için adım atabiliyoruz.
Bir mimar düşünün, eğer önce çizeceği o harikulade evin planını aklında ve kalbinde hissetmeden, kendini veya müşterilerini o evde yaşıyor düşünüp, hissetmeden o evin planını yaptığını düşünebiliyor musunuz?
Eğer yaşamaya hiç de elverişli olmayan bir evde yaşamışlığınız olmuştuysa bilin ki, işte o evi planlayan kişi ya bu aşamayı tamamen atlamış ya da çok hızlı bir şekilde önem vermeden geçmiş demektir.
Bu Allah vergisi yetenek ne mutlu bize ki, hepimizde çeşit çeşit dozlarda mevcut.
Hayatımızın her alanında da bu yeteneğimizi kullanmamız ve çok güzel planlar yapmamız, Allah’ın izniyle harikulade sonuçlar doğuruyor.
Bu yeteneğimiz sayesinde, adım adım her hayalimize kavuşmamız mümkün. Bu adımlar minik adımlar olabiliyor, büyük adımlar olabiliyor. Ama, henüz hani eskiden seyrettiğimiz o uzay filmlerinde olduğu gibi “ışınlanma” veya “ışınlama” teknolojisine ulaşmadık.
Bir yerden bir yere gitmek için hala ya yürüyoruz, ya koşuyoruz, ya araba, ya otobüs, ya tren, ya uçak bir araç kullanma durumundayız.
Kilo vermek konusu da bundan farklı değil, hayatta istediğimiz iyi, güzel doğru her şey de.
Yani “bir şeyin hayalini kurup sonra beklemek” diye bir şeyi, kim “çekim yasası” adı altında öğretiyorsa, yanlış öğretiyor.
“Armut piş, ağzıma düş” bile, hiç bir şey yapmasak bile bir armut ağacı aramayı, altında durup ağzımızı açmayı gerektiriyor.
Tabii asıl doğrusu,
1- Ya armut ağacı dikmek, sulamak, büyütmek, ve armutları toplamak.
2- Veya armut dikmeyi, büyütmeyi, toplamayı ve bu topladıklarını başkalarına da vermeyi isteyen bir kimseyi bulup, ona onun, emeğinin karşılığı olarak hak gördüğü bir karşılığı, hem onun rızası ile hem de kendi rızamızla verip, ondan almak.
Bir gün ışınlama teknolojisine ulaştığımız zaman bile eminim o teknoloji için bile en azından düğmeye basmak şeklinde bir adım atma durumunda kalacağız.:D Veya o teknolojiye ulaşmak için de pek çok planlar yapılacak, pek çok çok adımlar atılacak, ve pek çok emekler sarfedilecek.
Allah razı olsun, günümüz teknolojileri için tüm emek verenlere.
Adım atma, dileklerimiz, hayallerimiz, hedeflerimiz için, aklımız ve kalbimiz hemfikir olduğu müddetçe ELZEM.
Kilo meselesine dönersek, her konuda olduğu gibi bu konuda da önce sorumluluk alıyoruz.
Kilo almak konusunda nasıl sorumluluk alıyoruz? O kilolar da vücudumuza aniden ışınlanmadı.
İhtiyacımızdan fazla veya ihtiyacımız olan şeyleri değil de, ya zararlı ya da ihtiyacımız olmayan başka şeyleri yiyerek, içerek ve harcadığımız enerjiden daha fazlasını vücudumuza alarak gerçekleşti.
Yani, yeterince hareket etmediğimiz için, harcadığımız enerji çok azken, yiyecek ve içeceklerle aldığımız enerji bunun çok çok üstünde oldu.
Veya metabolizmamızdaki bir durum hakkında doktora veya diyet uzmanına görünmeyi ihmal ettik ve sonuçta az yesek bile kilo aldık.
Sorumluluk almak istiyorsak önce bu konuda nerede yanlış yaptığımızı bulmamız gerekiyor. Benim tavsiyem bir diyet uzmanına görünmek. Ne yediğimizi ne içtiğimizi detaylı olarak yazmak, güvendiğimiz bir uzmana nerede yanlış yaptığımızı sormak.
Vücudumuzun günlük enerji ihtiyacını hesaplatmak ve bu hesap çerçevesinde tüm ihtiyaçlarımızı karşılayacak günlük, haftalık hatta aylık bir diyeti uzmanından almak. Bu uzman kişi, harcamamız gereken enerjiyi de hesaplayıp, bize günlük olarak yapabileceğimiz bir hareket veya spor da tavsiye edecektir.
Tabii o uzmanın tavsiyesini de dinlerken, kendi aklımızı ve kalbimizi de dinleyip, bunların hemfikir olduğu adımlar atmaya da özen gösteriyoruz.
İdeal kilomuza ulaştığımızı düşünüp onun mutluluğunu hissederken, sorumluluk sahibi bir kişi olarak, yiyeceklerimize içeceklerimize dikkat ediyoruz.
Yine aklımızın ve kalbimizin hemfikir olduğu hareketler yapmaya özen gösteriyoruz. Aklımız ve kalbimiz, yürüyüşe çıkmaktan yana ise, uzman doktor da bunda bizim için bir sakınca görmüyorsa yaptığı testlerle, yürüyüşe çıkıyoruz. Yok eğer koşmayı tavsiye ediyorsa ve bizim de aklımız ve kalbimiz hemfikir ise, koşuyoruz. Yok eğer koşmayı sevmiyorsak, bunu doktorumuza danışıyoruz. Kimbilir o da o zaman başka bir uygun tavsiye verecek. “Yüz” diyecek.
Zararlı olduğunu öğrendiğimiz veya bildiğimiz şeylere veya gereksiz olduğunu öğrendiğimiz , bildiğimiz şeylere mutlulukla “hayır” diyoruz.
Hayalimiz, dileğimiz hakkında iyiden, güzelden, doğrudan olmanın mutluluğunu hissediyoruz.
Kendimize eziyet de etmiyoruz, aşırı şımartmıyoruz da.
Tabii bu bahsettiklerimi yapmakta zorlanıyorsak, bir uzmana görünmek bile bize zor geliyorsa, tüm bu konularda daha önceden yaptığımız hatalar için sorumluluk almadığımızın göstergesi oluyor bu.
Ancak herhalükarda çekim yasasının ilk adımının sorumluluk almak olduğunu tekrar hatırlatmak isterim.
Ancak sorumluluk alan bir mimar, yaptığı planda ve attığı adımlarda, iyiden, güzelden, doğrudan yana, hayat değerlerine, hayat amacına, hayatın 8 parçasına faydalı bir hayalle işe başlıyor.
Hayalini, harikulade bir plana dönüştürüp, bu planı gerçekleştirmek için adımlar atıyor.
Ve sonuçta ortaya çıkacak olan o harikulade evde, harikulade bir ailenin harikulade zamanlar geçireceğini bilmenin mutluluğu içinde adımlarını mutluluk, heves ve sevgiyle atıyor.
Çevrenizdeki binalara da bakın. Daha o binaların olmadığı zamanda bile, bir mimar, onların hayalini aklında kurup, kağıda döktü ve gerekli adımların atılmasıyla ve emekle, o bina ortaya çıktı.
Dikkatle bakarsak, mimarın ve tüm emeği geçenlerin o binaya döktüğü sevgiyi görebiliyoruz.
Hatta bir gecekonuya bile dikkatle bakın. Onlarda bile bazen bir babanın çocuklarını koruyacak bir çatı yapmasının sevgisini görebilirsiniz.
Plan ne kadar sağlamsa, sonuç o kadar hayırlı, güzel ve kalıcı oluyor.
Plan ne kadar düşünülmeden yapılmışsa, sorumluluk alınmadan, akıl, kalp, doğru bilgi, doğru kurallar uygulanmadan yapılmışsa da, sonuç o kadar hayırsız, çirkin ve geçici oluyor.
Kilolar ve binalar çok alakasız gibi görünüyorlarsa da çekim yasası her konuda şaşmaz bir şekilde işlemeye devam ediyor.
Sonuç her zaman sorumluluk almak, planlamak, adım atmak, emek vermek ve bilmenin mutluluğu ile alınıyor.
Bunların birinin dahi olmaması, hayırsız bir sonucun doğmasının garantisi oluyor. İşte çekim yasası bu çerçevede işliyor.
Kendimizi karmaşaya düşmekten de, karmaşaya düşürenlerden de uzak tutalım.
Her zaman, iyiden, güzelden, doğrudan yana olalım.
Her zaman iyiyi, doğruyu, güzeli isteyelim.
Kilolar konusunda da, Allah’ın bize lütfettiği bu mucizevi bir şekilde işleyen vücudumuz için şükredelim. Ona yaptığımız yanlışlardan vazgeçelim. Onu sevelim, sayalım. Ona zarar veren şeylerden uzak duralım. Ona faydalı olan şeylere yaklaşalım.
Neyin iyi, neyin kötü olduğunu bilemiyorsak, o konuda karmaşaya düşmüşüz demek oluyor.
Böyle bir durumda da o konunun uzmanına danışalım, yardım alalım.
Tabii Allah’a sığınmadan, uzman aradığımızda, yine çekim yasası gereği, o konuda yalan yanlış bilgiler verenlerle yolumuz kesişeceği için, her konuda olduğu gibi bu konuda da ÖNCE Allah’a sığınalım.
Bilmenin mutluluğu ile, huzurla uzmanımızı arayalım.
**********************************
Önce Allah’a sığınıp, “Çekim Yasası” hakkında, gerçek, doğru bilgiler arayan sevgili arkadaşlarımı, son aylarda planlayıp üzerinde çalıştığım ve 1 aylık, 3 aylık, 6 aylık ve 12 aylık olarak düzenlediğim, “BASAMAK ATLAMAK” adlı e-kursa davet etmek isterim.
11.11.11′de (:D) yani 11 Kasım 2011′de başlayacak.
Amacım Allah’ın izniyle gelecek sene bu vakitler geldiğinde, ve hatta tüm geleceğinizde, dönüp baktığınızda, bu kursa başladığınız tarihin hayatınızda dönüm noktası olduğunu görüp bilip, BOL BOL şükürler ederken, tarihi de kolay hatırlamanızı sağlamak.
“Basamak Atlamak” e-kursu ile, öğrencilerime HER GÜN göndereceğim dersler ve alıştırmalar sayesinde, bir zamanlar benim de hissettiğim, elle tutulmaz, gözle görülmez ama var olduğu KESİN olarak hissedilen içimizdeki o ENGELLERİ, ZİNCİRLERİ, birer birer kırmak.
İçimizi şükürlerle dolduracak olan çekim yasası hakkında, doğruları ve gerçekleri öğretmek, öğrencilerimin bu konudaki yalan ve yanlışlardan temizlenmelerine yardım etmek, ve bunun ödüllerini bizzat yaşayıp, şükürlerini arttırmalarını sağlamak.
Kursa katılım şartları, diğer kurslarımla aynı olmakla birlikte, bu sefer o şartlara ek olarak da şunlar var:
- Çekim yasasını, içtenlikle öğrenmek istemek.
- Allah’a sığınıp, bir öğretmen aramış olmak.
- Funda Teyze’nin öğrettiklerinden (makale veya ürünlerinden) faydalanmış olmak.
- Funda Teyze’yi öğretmen olarak kabul etmek ve sevmek.
- Allah’a sığınıp, aklını ve kalbini kullanarak, “doğruları kucaklayıp, yanlışlardan uzaklaşmaya” kararlı olmak.
Tabii bu e-kursun hazırlayıcısı olarak, benim de aynı şekilde, Allah’a sığınıp, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı olduğumu bilmenizi isterim.
Allah’ın izniyle, bu kursuma da hayatın 8 parçasını da seven, sayan, iyilikler ve güzellikler isteyen arkadaşlarımın geleceğinden hiç şüphem yok.
Şükürler olsun, bilmenin mutluluğu ne güzel.
Şükürler olsun, hayata elimden gelen bir katkıda bulunmak ne güzel.
Darısı herkesin başına.
Pinterest'te Takip Et!Yorum Yaz
Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:
Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.
Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.
Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.
31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.
Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.
Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.
Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,
=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================
Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D
No trackbacks yet.
13:54, 20 Eylül 2011
Amin Sevgili Funda Hocam Ellerinize sağlık ne güzel bir makale daha e-kurs haberiniz de ayrıca çok hoş, ayrıntıları yazmanızı bekleyeceğiz sabırla Teşekkürler.
13:03, 22 Eylül 2011
Funda hocam ne güzel anlatmışsınız. Sağ olsun.
Çeşit çeşit anlayış ve keşiflerim oldu okurken. Mesela bir tanesini yazmak isterim:
Farkettim ki, herkes armut yetiştirecek diye bir şey yok. Bazen istediğim bir şeyi başkasından almak yerine kendim yapmak istiyorum ama bu hem vaktimi hem emeğimi alıyor hem de benim kendi asıl işlerime odaklanmama engel oluyor. Yani bu “her şeyi kendim yapmalıyım” hissi ve davranışı hayatıma zarar veriyor.
Oysa ki o işin de seveni var ve ben onun da benim de razı olduğum bir karşılığı vererek kolaylıkla alabiliyorum ondan. Ve asıl kendi işime daha çok odaklanabildiğim için hem daha mutlu hem daha kazançlı hem de daha huzurlu olabilirim.
Her iş gibi armut yetiştirmek de emek ister, vakit ister. Onu da seveni yapsın, biz de ondan alalım.
Bu güzel makale için teşekkür ederim. Tüm makalelerinizi hevesle ve mutlulukla tekrar tekrar okuduğumu bilmenizi isterim.
10:37, 23 Eylül 2011
Çok çok sağ olasın, Özlem arkadaşım. Desteğin için çok çok teşekkürler.
10:41, 23 Eylül 2011
Sen de çok çok sağ olasın Hale arkadaşım,
Okurken yaşadığın anlayış ve keşiflere çok sevindim. Sadece bir tanesini değil hepsiini duymak isterdim . Ama yine de paylaştığın için çok çok teşekkürler
Daha nice anlayışlar ve keşifler dilerim.
Okuduğun için ve paylaştığın için teşekkürler.
Çok çok sevgiler.
16:48, 23 Eylül 2011
Rica ederim.
Anlayışlarımdan biri de,
“Veya o teknolojiye ulaşmak için de pek çok planlar yapılacak, pek çok çok adımlar atılacak, ve pek çok emekler sarfedilecek.
Allah razı olsun, günümüz teknolojileri için tüm emek verenlere.”
sözlerinizle oldu. Kendimi dalıp gitmiş buldum ve gerçekten de “armut piş ağzıma düş”le değil, pek çok insanın emeği, çalışması, araştırması ile adım adım bugünlere, bu teknolojilere nasıl ulaştığımızı hissettim.
Telgraf, telefon, radyo, televizyon, internet, cep telefonu.
100 yıl önce kimbilir hayal olan şeyler şimdi bizim için gerçek. Çocuklar bile kullanabiliyor.
Gerçekten de, bir şeyin hayalini kurup, planını yapıp, adım adım ulaşmak mümkün. Şükürler olsun Allah’a.
Bu vesile ile bir kere daha mutlulukla okudum bu makaleyi, ve tekrar tekrar okumaya da niyetliyim. her seferde başka anlayışlara, başka keşiflere ulaşıyorum.
Çok çok teşekkürler.
08:24, 24 Eylül 2011
Ne güzel.
Maratondan sonra, anlayış ve keşiflerle dolu sohbetlerimizi buradan da yapmak çok güzel.
Çok mutlu oldum.
Gerçekten de, inanılmaz gibi de olsa, imkansız gibi görünüyor da olsa, bir şeyin hayalini kurup, planını yapıp, adım adım ulaşmak mümkün. Şükürler olsun Allah’a.
İyiden, güzelden, doğrudan yana şeylere yaklaşmak, onların hayalini kurup plan yapmak ve o uğurda adım atmak hassas nokta.
11:35, 24 Eylül 2011
Ve bu vesile ile makaleyi tekrar okuyunca, “karmaşa” hakkında şu ek açıklamayı da yapmak istedim ve yukarıya ekledim.:
Neden hayatta düşebileceğimiz en alt nokta “KARMAŞA”?
Çünkü bu durumdaki bir kişi, doğruya “yanlış” diyor, yanlışa da “doğru” diyor. İkisinin arasındaki farkı anlayamıyor. İşte bu sebeple karmaşadaki bir kişi kolaylıkla saçmasapan bir şeyi “doğru” diye kabul edip, o varsayım üzerine hareket edebiliyor.
“Para Bolluk Bereket” adlı e-kitabımda hayatta mevcut 11 seviyeyi teker teker belirtmiştim. Ve işte karmaşa bu 11 seviyenin en altta olanı maalesef.
13:42, 26 Eylül 2011
Sevgili Funda Hocam,
Bu açıklamanızdan sonra birkez daha dua etme ihtiyacı hissediyorum.Allah’ım beni de doğruya doğru yanlışa yanlış diyebilen kullarından eyle Ve siz sevgili öğretmenim bana neyin doğru neyin yanlış olduğunu çok çok güzel öğrettiniz sağ olun çok teşekkürler
13:01, 13 Ekim 2011
Özlem arkadaşım,
Öğrettiği konuların hemen kapılıp uygulanması sanırım bir öğretmeni günlük hayatta EN mutlu eden şeylerden. Bana pek çok kutlama fırsatı verdiğin için çok çok sağ olasın.
Çok çok sevgiler
17:47, 18 Aralık 2013
Funda hanım merhaba,
79 doğumluyum. 24 yaşımdan itibaren spiritüel konular ve çalışmalarla ilgileniyorum. Sizinle bugün Allahımın rehperliği ile internet üzerinden tanışmış oldum. Sizinle tanışmak ve birebir çalışmalarda bulunmak istiyorum.
Dönüş yapabilirseniz çok mutlu olurum.
İletişim bilgim; tel:**************
Sevgiler.
08:10, 20 Aralık 2013
Aslıhan Hanım, merhabalar,
Sİtemizdeki yorum ve sorularınız için çok teşekkür ederiz.
Funda Teyze, tüm çalışmalarını ve kurs, maratonlarını internet üzerinden evlerimizin rahatlığından yapıyor.
Okuyucuları da, öğrencilerini de (çok özel bazı kurs öğrencileri dışında) telefonla aramıyor.
Funda Teyze’nin e-kursları hep belli bir amaç çerçevesinde ve birbirini takip ederek ilerliyor.
VE kendisi ile çalışmak isteyen ve özellikle kendisinden önce pek çok eğitim almış, kitap okumuş, okuyucularına, Funda Teyze şu aşamaları tavsiye ediyor. İşte daha önce benzer şekilde çalışmak isteyen okuyucularına verdiği cevap:
***************************************************
Sevgili arkadaşım,
İlgin için ve beraber çalışma isteğin için çok çok teşekkürler.
Sayfamı bulmana çok sevindim ama gerek Türkiye’de gerek dünyada anlatılan çekim yasası ile benim bir alakam yok. Karşılaştırma yaparak değil, taptaze bir gözle bakarak yazılarımı okumaya çalış lütfen, olur mu?
Allah’a sığın.
Makalelerimi oku.
Mesela şu 10 makale:
http://cekimyasasi.net/makaleler/category/funda-teyzenin-en-sevilen-10-makalesi/
VE benim anlattıklarımın farkını anlattığım şu makaleyi MUTLAKA tavsiye ederim:
http://cekimyasasi.net/makaleler/2010/02/14/gezegenler-ve-ogretmenler/
Dilerim bu makalelerde anlattıklarımla, aklın ve kalbin hemfikir olur. Ve bir gün seninle de yakından çalışmak kısmet olur.
Eğer hemfikirse ve öğreneceğim konulara, karşılaştıarak değil de, TAPTAZE BİR YAKLAŞIMLA ve öğrenme hevesi ile yaklaşabileceksen, seninle de çok güzel çalışabilriz diye düşünüyorum.
Lütfen bu makaleleri okuduktan sonra, aklın kalbin hemfikirse, ve bahsettiğim yaklaşımla çalışabileceğine yürekten inanıyorsan, bana tekrar yaz.
Çok çok sevgiler
*****************************************************
FUNDA TEYZE’NİN YARDIMCISINDAN MESAJ’A DEVAM:
Aslıhan hanım, dilerim bu mesaj bazı konuları sizin için açıklığa kavuşturmuştur.
1 Ocak’ta başlayacak maraton da ben ayrıca tavsiye ederim. Funda Teyze ile özel olmasa da, grup olarak konuşmanızı sağlayacak, özellikleri var.
Kayıt adresi:
http://yepyenitaptazeharikulade.com
Kolay gelsin.
Saygılarımla,
Funda Teyze’nin yardımcısı