11 – Dost Kim? Düşman Kim?

Sevgili arkadaşlarım,

Hayatta karşınıza kim çıkarsa çıksın, ne çıkarsa çıksın dost mudur, düşman mıdır anlamanın yolunu Allah size de, bana da, herkese de vermiş çok şükür ve o kadar kolay ki.

TEK yapmanız gereken:

1- Allah’a sığınıp aklınızı ve kalbinizi dinlemek.

2- Ve kararınızı karşıdaki insanın veya hayvanın veya inse inin, cinse cinin melekse meleğin şeytansa şeytanın NİYETİNE bakarak ve niyet, hayatın 8 parçasına fayda getirmekse dost, zarar getirmekse düşman olduğuna kanaat getirerek vermek.

Bu kadar basit ve kolay, sevgili arkadaşlarım.

Ama, tabii işler bazen karışabiliyor.

Ne zaman karışıyor?

NİYET gizlendiği zaman.

Söz konusu kişi veya şey, hareketlerinde kötü ve zararlı bir şey yapmıyormuş gibi görünüyorsa ve gerçek niyet saklanmış ise.

Ama unutmayın niyetin ipuçları hep oluyor.

Aklımız ve kalbimiz, bu ipuçlarını bazen ortada belli bir niyet belirtisi olmadığı zaman bile anlayabiliyor EĞER “Allah’ım sana sığındım ben” dersek öncesinde. :D

Ki, bu ipuçları çoğunlukla oldukça bariz oluyorlar.

Nedir bu ipuçları?

1- Bir insan hayatın 8 parçasından birine veya bir kaçına zarar verecek şekilde, aklınıza ve kalbinize ters gelen bir şey söylemişse.

2- Bir insan hayatın 8 parçasından biri veya bir kaçı hakkında hiç ses çıkarmıyorsa, onları yok farzediyorsa.

Şimdi bu konularda bir örnek görelim mi?

Mesela, televizyonda bir belgesel seyrediyorsunuz, ve orada hayvanların birbirlerini yemesi sanki ortada hiç bir acıklı durum yokmuş gibi, tamamen tarafsız bir şekilde, hatta bazen saldıran tarafı, öve öve, özel pozlarla yakalayarak gösteriliyor.

Siz içinizden “Ay bu ne böyle?” deyip başınızı çevirmek istiyorsunuz ama çocuk kanalında yayınlandığı için, çocuğunuz da saf saf sanki kovboy filmi seyreder gibi seyrediyor.

Siz bu hissettiğiniz duygularda çok haklısınız, sevgili arkadaşlarım,

Ortada yanlış bir şeyler var.

Bu tür belgeselleri yapanlar, maalesef hayvanları makine kabul ediyorlar.

Doğa böyle diye insanlara soğukluğu acımasızlığı öğretmek istiyorlar.

Tabii diyeceksiniz ki, “Ama doğa gerçekten de öyle.” “Doğanın düzeni bu.” “Bunun belgeseli yapılmayacak da neyin belgeseli yapılacak.” “Gözümüzü mü kapatalım?” “”Nasıl bakılması gerekiyor doğaya?”

Sevgili arkadaşlarım,

Önce Allah’a sığınarak bakmak gerekiyor. Bunu yapınca, insanın merhamet gözü açılıyor. Sevgi gözü açılıyor.

Dolayısıyla, merhametle bakmak gerekiyor.

Ezilene zarar görene, elden geliyorsa yardım etmek, elden gelmiyorsa, Allah’tan af dilemek gerekiyor.

Ama kesinlikle kovboy filmi seyreder gibi soğuk soğuk veya heyecan içinde zevk alarak bakmamak gerekiyor.

Zaten bilimsel olarak da ispatlandı ki, kaşı gözü olan, belli bir gelişmişliğin üzerindeki bütün hayvanlar, duygulara sahipler, acı çekiyorlar, stres ve korku yaşıyorlar, ve aynı şekilde acı çektirirken zevk duygusu hissedenleri de var maalesef.

Bir hayvanın, ölüm tehlikesi karşısında duyduğu hisler, bir insanınkinden farklı değil.

Bu bilgi ışığında anlayabiliyor musunuz, sevgili arkadaşlarım o masum görünen, belgesellerin hayatımıza ve hayatımızın 8 parçasına zararını.

Buradan da o belgeselleri çevirenlerin iyi niyetli olmadığını anlıyoruz.

Nereden anlıyoruz?

Hayatın 5. parçasını, makine gibi, duygusuz sanmalarından ve kendilerinin de hayatın 5. parçasına baktıklarında duygu hissetmemelerinden. Hatta belki hoşlarına gitmesinden, zevk almalarından.

Orada avlanan yenen hayvanların acılarını yok farzetmelerinden.

Burada önemli olan O ACILI OLAYA BAKIŞ.

Soğuk mu bakıyoruz, yoksa kendimizi çaresiz hissedip, Allah’a sığınarak mı?

Aynı şey, insan olarak bizim de et yeme durumunda oluşumuz için de geçerli.

Allah bize acıdığı için, et yememizi kabul etmiş.

Biz bunu af dileyerek, Allah’ın adını anarak, şükrederek, saygıyla yeme durumundayız.

Ve eğer sağlık ve hayatta kalma açısından, kesin ve başka bir çare de bulunursa, kalp vazgeçmek de ister.

Zaten Allah bile bu konuda, yasaklardım ama dayanamazsınız diye yasaklamadım diyor.

Yani bize sevgisinden, o kadar iyi olmayan bir şey konusunda bizi hoş görüyor.

Ama biz insanlar bu et yeme işini abartıp, şımarıkça ve merhametsizce ve zevkle, ve hatta hayvanları öldürmekten zevk aldığımızı belli ederek yersek, işte o zaman hem nankör hem de zalimlerden olmuş oluyoruz.

Bir kişinin doğadaki zalim gerçeklere ve orada olup bitenlerte olan tavrı, onun hayata karşı gerçek niyetlerinin en güzel ipuçlarından.

NİYET anlamak için ipuçları.

Bir insanın kalbini dışarıdan görmenin ipuçları.

Peygamberimizin elinin uzandığı, yanına gelen her hayvana merhamet göstermesi de onun güzel kalbinin ipucu değil mi?

Sevgili arkadaşlarım,

Aslında hayatın her parçası hakkında bunun gibi ipuçları var, bir insanın niyetini anlamamız için.

BU önemli konuları biraz da seminerime saklıyorum.

Bu makalemde yazdıklarım bile aslında sizleri insan sarrafı yapmaya yetecek şeyler ama hayatın 8 parçası açısından da tüm ipuçlarını bilince, insan, kim dost kim düşman çok iyi anlıyor.

Ben de sizin bu konuda usta olmanızı çok istiyorum.

Seminerimizde görülecek konulardan biri olarak bu konuyu da hevesle bekleyelim. :D

****************************

Geçen günkü, makalelerim ve özellikle de MİSAK-I AİLE üzerine siz sevgili arkadaşlarımdan gelen mesajlar da beni çok mutlu etti. İşte bunlardan bir kaçı:

Çok sevgili bir öğrencimin mesajı :

Sevgili Hocam,

Bugünkü makaleniz yine ufkumu genişletti.

Çalışırken telefondan bugünkü makale mesaji geldi, sevinçle açtım hepsini okuyamadim ama başını okuyabildim, eve gelir gelmez hepsini okudum ve inanın gözlerim doldu, kaybettiğim çok degerli bir şeye kavuşma heyecanı ve mutluluğu yaşadım.

İnşallah yazdıklarınızın hepsine hep birlikte ulaşır, yaşamamız gereken fakat elimizden alınan değerlerimizi tekrar yaşam şeklimize dönüştürürüz.

Allah sizden razı  olsun, bu konuda kendim için, kadınlar, erkekler, çocuklar için yapabileceğimin en iyisini yapmaya Allah´a sığınarak yapacağıma niyet ediyor ve söz veriyorum.

Çok çok sevgiler

Çok sevgili bir başka öğrencimin mesajı :

Sevgili Öğretmenim,

Bugünkü makalenizde yazdığınız ”MİSAK-I AİLE ” Hayırlı uğurlu olsun.

Sonuna kadar destekliyorum. Sizi kutluyorum.

Çok çok sevgiler.

Çok sevgili bir başka öğrencimin mesajı :

Sevgili Hocam,

Misak-ı Aile makalenizi şaşırarak okudum.

Bu konudaki fikrinizi çok çook merak ediyordum. Ve açıkçası çok şaşırdım. “Ama nasıl olacak, aaa olmaz ki, iyi olurdu ama nerdee” diye diye okudum (temizliğe ihtiyacım var, o kadar kazılmış ki aklımıza, kalbimize, mutlaka çalışmalıyım, para kazanmalıyım, ailem için, kızım için iyi bir model olmalıyım!!!!!, çalışan anne mutlu, daha verimli vakit geçirir çocuğuyla!!!)

Sizin makalenizin mailinden kısa bir süre önce bana gelen mail konusu “çalışan anneler içiniz rahat olsun”, Allah’ım bu tesadüf olamaz.

İçimi rahatlatmak için onu okudum. Hak verdim rahatladım. “Evdeki anne psikolojik olarak daha sıkıntılı, dolayısı ile çocuğu ile kaliteli vakit geçiremiyor” diyordu makalede. Evet dedim evde olsam çok sıkılırdım, neden?? çünkü ne yapacağımı bilmiyorum!!!

Açıkcası gerçekten en başta aldığımız eğitim yanlış.

Ömür boyu çalışacakmış gibi eğitiliyoruz. Beni eve bıraksanız nasıl gün geçiririm bilemiyorum!!!

Ne yazık.

Makaleyi eşime de okuttum. Ben zaman zaman “işte tatmin olmuyorum işi bıraksam mı acaba” diye yakındığımda, eşim “işinin kıymetini bil, ne işler var” şeklinde yaklaşırdı.

Ama sanırım o da sizin fikirlerinize güveniyor. Makalenizi okuyunca o da şaşırdı ve daha eşimle de net bir konuşma yapamadık.

Açıkcası neredeyse bana yazılmış bu makaleye sessiz kalmak istemediğim için yazıyorum.

Esnek çalışma saatleri gibi başka başka çözümler aklımdan geçtiyse de, kesinlikle sizin çözümünüz en akıllıcası.

Bunu biliyorum. İçten içe doğru olduğuna eminim.

Şu an güzel bir işim, iyi bir maaşım var ama hayatım harikulade değil.

Çünkü eksik kalan bir şeyler var.

Çocuğum için alabileceğim kadar ücretsiz izin aldım ve 14 ay ben baktım kızıma.

Çok yoruldum ama harikulade geçti benim için.

İşte olay bu (gerçi nasıl olsa işe döneceğini biliyordun o yüzden rahattın diyenler var, gerçekten çocuklar büyüyünce istersek çalışabileceğimizi bilsek güzel olur)

Ben yemek yapmayı, misafir ağırlamayı çok seviyorum ama yapamıyorum. Ya da merak, araştırmak, benim hayat değerlerimden sosyoloji, psikoloji, sağlıklı yaşam benim ilgi alanlarımdan.

Ama tüm bu işlerden ne vaktim kalıyor ne isteğim.

Kendime, eşime, evime, kızıma yeterince vakit ayıramıyorum. Yataktan sürünerek kalkıyorum. Demek ki kariyer ve para anlamlı, harikulade bir yaşam için yeterli değil.

Ama eğitimimiz de hiç ama hiç iyi değil. Çünkü ben bir tek bunları yapmayı biliyorum :(

Funda Hocam ben bu konuda ne yapacağımı hiç bilmiyorum yine de Allah’a sığınıyorum. Size desteğim tam, tebrik ediyorum. Cesaretiniz için sizi kutluyorum.

Sevgili arkadaşlarım,

Daha pek çok arkadaşımdan mesaj gelecektir diye bekliyorum. :D

Misak-ı Aile, evet benim gözlemlerimle çıktı, ama orada bahsettiklerimi yaşayanlar sizlersiniz.

Bu acıları en çok çekenler sizlersiniz.

Aslında hepinizden uzun uzun cevaplar gelecek biliyorum.

Ben de Allah’ın bana geçmem gereken bir kapı olarak açtığı bu makalelerime şöyle bir bakınca, Musa peygamber ve onun kavminin yaşadıkları ile bizler arasında çok büyük benzerlikler gördüm.

FİRAVUN, kadınları erkekleri zenginliğini arttırmak, ve o zenginliği piramitlerdeki odalarda saklamak için, kadın, erkek KÖLE olarak çalıştırıyordu.

Ve sonra kadınların çocukları onların ellerinden alınıyor.

Evet tam olarak tabii aynı değil çok şükür, orada çocuklar öldürülüyor.

Bizim durumumuzda, çocuklar anneden uzaklaştırılıyorlar.

Ve annelerin babaların beyinleri yıkanarak, “İçiniz rahat olsun, çalışan anneler, çocuğunuza sizden daha iyi bakılıyor.” deniyor.

Ve bu mesaj hain görevini yerine getirirken, bir tatlı annemizin daha “doğru ben yapamam” diyerek içi rahatlıyor.

Ve mini firavunlara hizmetine, azimle kendini yataktan sürükleyip kaldırarark devam ediyor.

Çok sevgili arkadaşım ve arkadaşlarım,

Artık kendi hayatımıza, hayatımızın 8 parçası hakkında sahip olduğumuz harikulade dileklerimize, kalbimizin derinlerindeki gerçek kendimize sahip çıkmanın zamanı.

Kafamıza geçirilen yalan hayallerden, sahte hayat amaçlarından sıyrılıp, bizi gerçekten mutlu edecek hayallerimize sahip çıkalım.

Bir çok öğrencim, hayat amaçlarını keşfederken, ÖNCE kendilerine yapay olarak benimsetilmiş, ve onları köle gibi ve mutsuz olarak çalıştırıp kendilerini bir mini firavun için seferber ettirmeyi amaçlayan toplum baskısından kurtulma aşamasından geçiyorlar.

Anne olmakla, eş olmakla ilgili hayalleri uyandığında, onların yaşadığı ürkekliği size anlatamam.

Sanki yıllar süren bir beyin yıkamasından kurtulmuş gibi şaşkın bir halde uyanıyorlar ve elbette bocalıyorlar.

Buldukları hayat amacına direnenenler de çok.

Ama Allah’a çok şükür, Allah’a sığınıp aklımızı ve kalbimizi dinleyince, hem çareler hem de iyi bir anne iyi bir eş olabilmek için kendilerine güvenleri yerine geliyor.

Öğrencilerimin çoğunun ulaştığı bu hayat amacı, benim bir çekim yasası öğretmeni olarak hiç beklemediğim bir şeydi.

Ben de en başta öğrencilerimin anne olmayı, eş olmayı, hayat amaçlarının merkezi olarak göreceklerini beklemiyordum.

Benim de farkındalıklarım onların uyanmaları ile beraber oldu.

Misak-ı Aile’nin ortaya çıkması, benim için de Allah’tan şaşırtıcı bir sürpriz oldu.

Bunca öğrencimin çektiği acıları görmemezlikten gelemezdim.

BİR MİNİK ÖNEMLİ NOT:

Yukarıdaki arkadaşımızın mesajında bahsedilen o “Çocuklarınıza sizden iyi bakıyorlar, siz o kadar iyi yapamazdınız” yalanı diyelim ki doğru.

Sevgili arkadaşlarım,

Eğer bir anne nasıl anne olması gerektiğini bilmiyorsa, onun da eğitiminin verilebileceğini unutmayalım.

Nereden çıktı bu “anneler annelik yapamaz” saçmalığı. (Hemen açılan kapılar panoma anneler için bir kurs yazıyorum. :D Hazırlayan yok bari ben hazırlayayım. Adı da şimdiden hazır. Harikulade Anneler e-kursu. Ne zaman hazır olur şu an bilmiyorum ama ön kayıt yaptırmak isteyen bana yazsın. :D :D)

Sevgili arkadaşlarım,
Eğer siz şu an bir çocuk olsaydınız ve dünyaya gelseydiniz, annelerin çocuklarına baktığı bir dünyaya mı gelmek isterdiniz, yoksa 10 çocuk, 20 çocuk artık sınıf kapasitesi neyse, çocukların bir arada büyütüldüğü kreşlerde mi büyütülmek isterdiniz?

Ben annemi isterdim. Canım annem. :D :D

Siz bir annenin biricik çocuğu mu olmak isterdiniz, yoksa hayatından bezmiş bir kreş öğretmeninin 20 çocuğundan biri mi?

Ben buna cevap bile vermiyorum.

Sanırım, kreş dünyasında çalışan bir kaç idealist öğretmen veya patron dışında bu soruda HERKES, ama HERKES anneyi seçerdi. Mini firavunlar da dahil.

Diyebilirsiniz ki, ya insanın annesi çok kötü bir anne ise, hasta ise, huysuz ise, bencil ise…

Madem o kadar korkuyorsunuz anneden, Allah önünde, buyrun çocukların kreşlerde büyüdüğü bir kadere.

Tabii ben bunu kimse için dilemem. Ama dileyen varsa da, buyursun o yöne gitsin.

Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (6)
  1. özlem
    21:33, 22 Mayıs 2012

    Sevgili Funda Hocam,

    Hayat amacına direnen bir öğrenciniz olarak bu makaleniz de çok çok etkileyici idi. Ellerinize sağlık :D :D Ben Harikulade Anneler e-kursunuza ön kayıt yaptırmak istiyorum. Biliyorsunuz ben harikulade olan herşeye bayılıyorum :D :D :D

  2. selcen
    08:41, 23 Mayıs 2012

    Funda Öğretmenim Merhaba,

    Yazınızı okurken gözyaşlarımı tutamadım. Gerçekten bunu bir çok tecrübeden sonra anlayabilmiş biri olarak, hayat amacım konusuna özenle eğilmeye karar verdim.
    Hayatımın geri kalan kısımını gerçek bir kadın, iyi bir anne ve sevdiği işi yapan, her zaman güzellik ve doğrudan yana biri olarak geçirmek konusundaki kararlarımın, niyetimin ne kadar doğru olduğu inancıma yeniden, bir kez daha tüm benliğimle katıldım.

    Hissetiklerimizi ve hatalarımızı yazmamız istenseydi, bundan daha güzel bir yazı yazılamazdı sanırım. Sizi var gücümle ve her zaman destekliyorum. Bu makaleyi, tanıdığım bütün kadınlarla paylaşmaya karar verdim. Herkesin hakkı olan MİSAKI AİLE bir an önce ve hızla yayılmalı bence. Güzellik ve hayırlarda acele etmeli. Sonunda aceleciliğim de bir işe yarıyor….
    Emeğinize sağlık, ellerinize sağlık. İyiki varsınız…
    Sevgilerimle,

  3. Funda Teyze
    11:38, 23 Mayıs 2012

    Özlem arkadaşım,

    Desteğin için çok çok sağ olasın. Aslında senin de yorumlarını hislerini, düşüncelerini yazmanı isterim.

    Ve Harikulade Anneler E-kursu için adını panoma yazdım. :D :D

    Harikulade bir kurs aklımda ve kalbimde şekilleniyor bile. :D

    Bu yolda seninle beraber yürümek çok güzel. Tekrar sağ olasın. :D
    Çok çok sevgiler

  4. Funda Teyze
    11:52, 23 Mayıs 2012

    Selcen arkadaşım,

    Hep sana köstek olduğunu düşündüğün o aceleciliğinin gerçekten de hayatın 8 parçası için olası faydasını ben de senin gibi hissettim.

    Bu sebeple her zamanki “sabret ve Allah’a güven” tavsiyemi hakkım saklı kalmak üzere vermemeye karar verdim. :D :D

    Çok sağ olasın bu SANA özgü, SENİN içtenliğinle gelen desteğin için.

    Şu sözün, bana Kuran’dan bir ayeti hatırlattı:
    “Güzellik ve hayırlarda acele etmeli.” demişsin ya, Kuran’da bu şöyle deniyor:

    ******************************
    BAKARA 148
    Herkesin bir yönü vardır, ona döner. O halde hayırlarda yarışın. Nerede olursanız olun Allah sizi bir araya getirecektir. Allah her şeye güç yetirendir.

    Bakara: İnek
    Hayır: iyilik, iyi

    Kuran Türkçe çevirisi: Sayın Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk
    ******************************

    Selcen arkadaşım,

    Senin o güzel sözünün buradaki şekilde ifadesi “hayırlarda yarışalım” oluyor. :D

    Gerçekten de, bu yarışta kazanan sadece sen, ben, o olmuyor. Biz, siz onlar, HERKES kazanıyor. Bizi bu konuda destekleyenler de kazanıyor, desteklemeyenler de kazanıyor.

    Ama Allah’ın önünde, hayırlarda yarışanların yerinin, bambaşka olduğunu çok şükür Kuran’dan defalarca öğreniyoruz.

    Allah razı olsun, bize bu güzel bilgileri ulaştıranlardan, çok sevgili peygamberimize sonsuz sevgiler, Sayın Yaşar Nuri Profesörümüze sonsuz teşekkürler.

    Sen de ÇOK ÇOK sağ olasın, Selcen arkadaşım.

    Senden de Allah razı olsun. :D

    Çok çok sevgiler

  5. Özlem
    12:05, 23 Mayıs 2012

    Sevgili Funda Hocam,

    Makalenizi okurken hayat amacıma direnişimi hatırladım. Gülümseyerek ama her zamanki gibi hevesle okuyuverdim. Misak-i Aile yi anlattığınız makalenizden de çok etkilendim. Çevremdeki bir iki arkadaşımla da makaleyi okur okumaz heyecanla paylaştım. Kendi içim de kıpır kıpır oldu.

    Hayat amacımın önce iyi bir anne olmak, iyi bir aile olmak olmasına ben de şaşmıştım ama o yolda yaşamaya gayret ettikçe artan mutluluğumu görmem benim çoşkumu da artırdı. Ailemle geçirdiğim harikulade haftasonlarını, oğlumun okulda ki başarı haberleri, eşimin işlerinin artmasından başka babamın mutluluğu, ablamın huzuru, görümcelerimin mutluluğu ile ilgili haberler alıyor şükrediyor ve şükrediyorum. Doğacak bebeğimin de sağlıkla büyüdüğü haberleri şükürlerimi daha da artırıyor.
    Hayat amacımı bulmamdaki tüm emekleriniz için çok çok teşekkürler :D :D Allah razı olsun sizden :D
    Son maratondaki dileğimde hayat amacıma uygun yaşayabilmekdi ve o günden beri herşey harikulade en harikulade olan da sizin seminer müjdeniz arkasından yazdığınız makaleleriniz :D :D :D
    Ve yeni projeniz harikulade annelik e-kursu :D :D
    Teşekkürler Allah’ım :D

  6. Funda Teyze
    13:56, 23 Mayıs 2012

    Özlem arkadaşım,

    HAyat amacınla uyumlu bir hayat yaşayınca Allah’tan gelen bu güzellikleri buradan da paylaştığın için sağ olasın.

    Tüm okuyanlara örnek olduğun için çok çok sağ olasın.

    Maşallah, maşallah, maşallah. :D

    Şükürler olsun Allah’a.

    Son makalelerimden en az benim kadar heyecanlandığın için, arkadaşlarınla da paylaştığın için çok çok sağ olasın.

    Tüm anneler adına, senin gibi hayat amacı “annelik ve aile” olan bir arkadaşıma, teşekkür etmekten ben de mutlu ve gururluyum. :D

    Senin de hayat amacında Allah’ın yardımıyla daha da derinlere inmeni, bu yolda Allah’ın harikulade mucizeleriyle ve hediyeleriyle sonsuza dek mutlu olmanı dilerim.

    Çok çok sevgiler

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...