Hücrelerdeki Senfoni Orkestrası

İşte maneviyatın, duygusal mutluluğun sağlık üzerindeki etkisinin ve gücünün bir ispatı daha:

Ülkemizin yüz akı, gurur kaynağı, araştırmalarıyla Nobel ödülü alan Türk bilimci Aziz Sancar‘ın detaylandırdığı mekanizma bize gösterdi ki, hücrelerin bozulmaya karşı kendilerini tamir edici sistemleri var.

Bir hücrenin genleri, dış etkenler sebebi ile (doğal olmayan maddeler, zararlı güneş ışınları, radyasyon, güçlü elektromanyetik dalgalar vs.) bozulabiliyor devamlı.

Ancak hücrenin de bunu sürekli tamir edebilecek bir yapısı var.

Bu bozulma ve tamir, dinamik bir süreç, yani hiç olmayan sonra aniden bir gün olan bir şey değil de, sürekli var olan bir süreç.

Buradan da öğreniyoruz ki, hücrelerle ilgili kanser gibi ciddi hastalıklar, vücudun hiç bilmediği, hücrelerin karşısında çaresiz ve şaşkın kaldığı, hiç bilinmeyen gizemli tesadüfi olaylar sebebi ile değil, hücrenin temel işlevlerinin güzelce işleyip işlemediğine bağlıymış.

Bir başka ifade ile, bu hastalıklar, aniden olan, nereden geldiği belli olmayan, çaresi de bilinemeyen, bizim içimizi ürpertecek gizemli bir konu veya olay değilmiş.

Evet, yabancı maddeler hücreleri bozabiliyor ancak hücrelerde bunu tamir etme gücü, yeteneği varmış, yeter ki biz bunu durdurmayalım, engellemeyelim.

Ve bilelim ki, hücrelerin bu korunma ve tamir mekanizması diğer bütün biyolojik konular ve işlevler gibi, azaltılabiliyor, çoğaltılabiliyor, köreltilebiliyor, güçlendirilebiliyor.

Uzun yaşayan hayvanlarda, örnek olarak bu mekanizma çok güçlü. Normalin 3-5 katı aktif. Mesela fillerde, balinalarda. Ve bu sebeple zaten uzun ömürlüler.

Eğer söz konusu olan biyolojik bir mekanizma ise burada gördüğümüz gibi, biyolojik mekanizmaların, ruhun manevi durumundan etkilenme, itaat etme, etkisi altına girme özellikleri var. Düşünce ve duygularımız, bir şekilde biyolojik tarafımızı idare ediyor veya etki altında bırakıyor.

Bunu kendi vücudumuzda, mutluluğumuza veya tasalanmamıza, yaşadığımız bir stres’e bağlı olarak nasıl cildimizin, sindirim sitemimizin, hatta saçlarımızın etkilenmesinden görebiliyoruz, değil mi?

Eğer hücrelerimizin ciddi hastalıklara karşı doğal savunma mekanizmaları varsa, bize de düşen bu mekanizmaları olumsuz duygular ve vücudu sarsan hislerle bozmamak, duraksatmamak.

Ve hatta tam aksine o savunma ve tamir sistemlerini coşturmamız, onları daha da tıkır tıkır işleyecek bir hale gelmeleri için olumluluğumuzu, mutluluk dalgalarımızı, vücudumuza yöneltmemiz lazım. Vücudumuza ve hücrelerimize can katmamız lazım.

Bunu aslında, düzgün beslendiğimiz, uykumuza dikkat ettiğimiz, vücudumuzun bakımını yaptığımız, hafif egzersiz yaptığımız, ağrıyan bir yerini ovaladığımız zaman ve onu ihmal etmediğimiz sürece doğal bir şekilde yapıyoruz.

Kaçınmamız gereken durumlar, örnek olarak, üzüntü, stres, tükenmişlik, aşırı yorgunluk sayılabilir. Bunlar mümkün oldukça uzak durmamız veya üzerimizdeki etkilerini temizlememiz, gidermemiz gereken durumlar.

Çok hassas bir konu da, bedensel veya düşünmek, ders çalışmak, problem çözmek gibi akılla ilgili aktivitelerde, TÜKENMİŞLİK derecesinde kendimizi zorlamaktan uzak durmak.

Az çalışmak değil kastettiğim, ama, gerekli kısa aralıkları vermek, dinlenmek, ve ne ruhumuzu ne de vücudumuzu tükenmişlik, bezginlik bölgesinde aşırı ve zalimce yormamak gerekiyor. Yoksa hevesle ve neşeyle yorulmak da ne kadar olumlu ve güzel bir şey.

Ama ASIL daha da yapmamız gereken:

Hayata olumlu bakışımızı tüm vücudumuza da hissettirmek, yaşatmak.

Sağlık tabii ki Allah korusun, doğanın bir parçası olan ve çeşitli olasılıkları içeren bir konu.

Yediklerimiz, içtiklerimiz, hava, su, vs. genlerimiz ve bir takım dış etkenler altında olarak var oluyoruz hepimiz. Ancak biz yine de elimizden geleni yapalım ve Allah’a sığınalım. Vücudumuza, hücrelerimize de güç katalım, can verelim.

Hem yiyeceklerin temizlerinden yiyelim, hem şükredelim, hem de hayata olumlu bakmaya özen gösterelim.

—————————————————-

Ve tam bu hücreler konusu açılmışken, sizlere de sormak isterim, hiç farkettiniz mi bir orkestrayı seyrederken, şef ve tüm o çalgıcılar, çok tanıdık gelir insana. Çok bildik bir düzenmiş gibi, çok yakın gelir insana.

Acaba sebebi şu olabilir mi?

Hücrenin ortasındaki çekirdek, hücreyi bir orkestra şefi gibi idare ederken, aynı bir orkestraya benzeyen, kat kat sıra sıra genişleyerek uzayan bir yapı, bir çıkıntı kullanıyor. (Bu çıkıntının adı: Endoplazmik Retikulum ve Türkçesi ile Hücreiçi Ağı)

Bu yapının bir orkestraya benzemesi, hücre çekirdeğinin de bir orkestra şefi gibi bir noktadan onu yöneten durumu, ne kadar da ilginç bir benzerlik.

Demek ki doğada bazı prensipler, hücre boyunda da, bir senfoni orkestrası boyunda da aynı şekilde uygulanıyor.

Senfoni, seslerin güzel uyumu, güzel birlikteliği demek.

Ve işte hücredeki orkestra mekanizması:

Hücrenin çekirdeğindeki genetik kayıtların, hücrenin işlevlerine dönüşmesinde kullanılıyor Hücreiçi Ağı (endoplazmik retikulum)

Aynen bir bestekarın notalarının sese dönüşmesinde kullanılan bir orkestra gibi, hücredeki genetik notaların çekirdekten hücreye iletilmesi, aktarılması, uygulanması, bir diğer deyişle seslendirilmesi. :D

Ve işte ikinci bir resim, bu anlattıklarımı çok güzel gösteren. :D

Ortadaki PEMBE yapıdan bahsediyorum. Aynı bir orkestra gibi değil mi sizce de? :D

 

Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (2)
  1. Özlemi
    17:22, 31 Ağustos 2016

    Harika bir makale :D Vücudun bir orkestra gibi çalışıyor olması, tamir mekanizmalarının olması harikulade.

    Yıllardır hep içimde ki ses maneviyatın, duygusal mutluluğun çok önemli olduğunu ve Allah’a sığınmanın, Allah’ı sevmenin ve dosdoğru yolda ilerleme niyetinin önemli olduğunu söyler dururdu. Tabii öğrenciniz olduktan bu yana içimde ki ses daha da güçlendi. Okudum, anladım ve çokkk teşekkür ederim.

  2. Funda Teyze
    14:53, 1 Eylül 2016

    Ne güzel Özlemi arkadaşım. İçindeki o güzel sesi dinleme gayretin için de, bol bol dinlediğin için çok çok teşekkürler. :D
    2k

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...