Yapay Sevgi Veren ve Yapay Sevgi Almak İsteyenler

Sevgili arkadaşlarım,

Bir günde 2 makale olur mu?

Demek oluyormuş. :D

Allah’a sonsuz şükürler ve teşekkürler, her bayramda yaşattığı anlayışlar ve keşifler için. Bugün de yine bir bayram, ne güzel ve ben sizlerle de taze taze paylaşmaktan büyük mutluluk duyarım bu anlayış, keşif ve farkındalıkları.

2. makalemiz YAPAY SEVGİ veren ve almak isteyenler hakkında.

Evet, bu bayram günü her iki makalemiz de SEVGİ üzerine.

1. makalemiz sevgiye darbe vuran abartılı mantık düşkünlüğü hakkında idi.

2. makalemiz de yüzeysel sevgiyi afişe etmek ve ona boyun eğmemek üzerine.

**********************************************

Kimi insan serttir, soğuktur, sevgisizdir.

Tamam.

Ne yapalım, öyleler.

Ama bir de yapay sevgi veren ve yapay sevgi almak isteyenler var.

Bunlar diyorlar ki:

* Ben sana kötü davranmış olsam da sen bunu bana belli etme, bana yalandan gülümse.
* Sakın derdinden veya sıkıntından sesinin tonu bozulmasın, bana illa ki yapay bir iki tatlılık söyle.
* Ben sana kazık atmış olabilirim ama sen bunun için bana kaşınla-gözünle ah-vah yapamazsın.
* Bana küsemezsin, kızamazsın, hiç bir şey olmamış gibi davranacaksın illa ki.
* Sen bana rol yapmak zorundasın, yoksa sen seni sevenlerin arasında, dürüst olabileceğin, yüzünü asabileceğin bir yerde mi zannettin kendini?

Evet.

Maalesef bu kişiler riyayı, ikiyüzlülüğü bir hayat tarzı haline getirmişlerdir.

Ne yazık.

Size bir takım kötülükler yapmışlardır, yapacaklardır, yapma planındadırlar, fakat bunun açıkca belli olmasından büyük bir rahatsızlık duyup, sizi YAPAY TATLI SÖZLERE, KİBARLIKLARA, yapay ve içten olmayan selamlaşmalara, şekilde kalan sosyal etkileşimlere, hatta bayramlarda bayramlaşmalara zorlarlar.

Bu kişilerden size gelen tüm tatlılıklar, dostluk gösterileri, sohbetler, yakınlıklar, birlikte yapılan aktiviteler, aslında onların gizli ve belli bir amaçları sebebi ile yapılmıştır, yapılmaktadır.

O amacın OLMAYACAĞINI anladıkları gün, size karşı olan tüm o yapay sevgileri, hareketleri kesiliverir.

Kafalarındaki o gizli hedefleri alamayacakları anlaşıldıkça size karşı tavırlarında bir olumsuzlaşma, bir soğukluk, bir uzaklık belirmeye başlar.

Siz hani dersiniz, o kadar yakındık, o kadar içli-dışlıydık, o kadar beraber zaman geçirdik, beraber düşündük, beraber duygulandık, beraber ağladık, hiç mi bunların anlamı yoktu?

Evet!

Maalesef anlamı yoktu onlar için.

Onların o gizli emelleri, gizli hedefleriydi onlar için TEK önemli olan.

İlginçtir ki, bu kişiler, sizi bırakırlar, ama o yapay ve yüzeysel sevgiyi, yakınlığı, sıcaklığı, uzaktan uzağa, sizden istemeye devam ederler.

Çünkü bu insanlar, ‘ben seni bıraktım, çünkü sen bana şu istediğimi vermedin’ diyecek kadar dürüst değillerdir.

Bu dürüstlük, bu içtenlik maalesef onların yapılarında yok. Onlar riya ile ikiyüzlülükle yaşıyorlar.

Onlar için sevginin anlamı, bir amaç için bir insana yaklaşmak isteği ve şirinlikler yapma içgüdüsü.

Ve o amaç elde edilemeyince yine ÇAKTIRMADAN uzaklaşmak isterler.

Yani, hala yakınlarmış gibi, hala sizi seviyorlarmış gibi, ve hala sizden de sevgi bekliyorlarmış gibi davranmak isterler.

Yani sanki her şey normal.

Sanki her şey düzgün.

Çünkü her şey zaten bir tiyatro.

Ve herkes rolünü yapmalı ve düzen asla bozulmamalı.

Evet, yapay sevgi düzeni asla bozulmamalı, uzaktan uzağa da olsa, aradan araya da olsa devam etmeli.

Biz bu insanları istediğimiz kadar zorlayalım, dürüstlük, içtenlik, açık sözlülük onların kabul edebileceği bir şey değil, maalesef.

Ama çok ilginç, sözde ‘ben rol yapamam, şunu şunu şunu dürüst bulmuyorum’ şeklinde, aslında yapılarının tam tersini SÖZDE dile bol bol getirirler ama bu da zaten işte ikiyüzlülüğün bir parçası ve sonucu.

Çünkü bu konuda da iki yüzlüler ve dürüst olamıyorlar. Rol yapmalarına rağmen, ‘rol yapmayı sevmiyorum’ diyorlar, dürüst olmamalarına rağmen ‘dürüstlük’ taslıyorlar.

Bazen bu insanlara ‘eğer sen kendin olabilseydin ne olurdun’ gibi bir fırsat verilir de birazcık dürüst davranabilirlerse, öfke patlamaları, ağlama krizleri, veya kendini eğlenceye vermek ve deli gibi dansetmek gibi, veya herkesi kıskançlıktan çatlatacak bir hayat yaşamak arzusu gibi, aslında herkesten sakladıkları o içerideki ASIL AMACI görebiliyoruz.

Hani bazı insanlar vardır, mesela zengin olunca aniden karakterleri değişir, gerçek yüzleri ortaya çıktı, denir.

Ya da hani bazen siz zorda kalınca bazı insanlar başlarını çeviriverirler. İyi gün dostları deriz bu kişilere de.

Tabii en acıklısı da bu insanların, sizden bir güzel faydalanmaları, sonra size bir güzel kazık atıp,  bir güzel de nankörlük yapabilmeleri, sonra da bir güzel sanki hiç bir şey olmamış gibi sizinle o ŞEKLEN muhabbeti korumak istemeleri.

—————————————-

Kimsenin, hayırlı veya hayırsız bir amaçla, bizi devamlı bir YAPAY sevgi gösterilerine, YAPAY iletişimlere zorlamaya hakkı yok.

Hepimizin gerektiğinde ağlayabilme, kızabilme, küsebilme, soğuk bakabilme, memnuniyetsizliğimizi ifade edebilmeye hakkımız olmalı.

Madem ben iyi bir insanım, mutsuz ediliyorsam eğer, bunu gösterebilmek, bunu söyleyebilmek de benim bir hakkım.

Tabii her şeyin bir dozu var.

Şikayet etmenin bir dozu var.
Surat asmanın bir dozu var.

Ama yalandan gülümsemenin de, yapay sevginin de bir dozu olmalı.

İnsanların arada sırada mutsuz olduklarını, canlarının yandığını söyleyebilecekleri bir çıkış noktaları açık bırakılmalı.

Kimse kimseyi zorla yapaylığa, yapay sevgiye, yapay iletişimlere, yapay hemfikirliklere ittirmemeli.

Kimse de bunu kendi üzerine yaptırtmamalı.

Yapılırsa ne olur? Ve çaresi…

Kişi yapay sevgilere, yapay iletişimlere mecbur bırakılırsa, ne olur?

Kişinin ruhi sağlığı allak bullak olur.
Kişi gerçek kişiliğini yaşayamadan bir ömür geçirir.
Kişi yalanlarla dolu bir hayat yaşamış olur.
Devamlı nankörlüklere uğrar, çünkü insanların gerçek yüzleri ondan saklanmaktadır.
Ve en önemlisi de, kötülüklere tepki göstermediği için, onların yanında kalmak, onlarla yaşamak ve bir ömür boyu eziyet çekmek gibi bir tuzağa düşmüş olur.

PEKİ ÇARE NE?

Çare, sevgili arkadaşlarım…

  • Yapay sevgi veren ve yapay sevgi isteyen kimselerden kendimizi koruyalım.
  • Onları hayatımızın merkezi yapmayalım ve onları merkezden hatta mümkünse hayatımızdan çıkartalım.
  • Çaba gösterip, bizi gerçekten sevecek, bizi olduğumuz gibi kabul edecek, iyi kalpli, bizi biz olarak beğenen insanlar bulalım ve onlarla yakınlaşalım.
  • Gerektiğinde yüzümüzü asabilecek, olumsuz 1-2 söz söyleyebilecek medeni cesareti gösterelim, o kadar korkak olmayalım.
  • Gerektiğinde onlardan gelen iletişimleri reddedelim, dinlemeyelim, bakmayalım, okumayalım.

Eğer bu insanların bize verdikleri, verecekleri yapay sevgiye ihtiyaç hissediyorsak, kendimize çeki düzen verelim, kendimizi toparlayalım, ayağa kalkalım ve kendimize düzgün bir sosyal çevre yaratalım.

***********************************

Tabii unutmayalım ki yapay sevgi veren ve isteyen insanlar, aslında hasta sınıfına koymamız gereken insanlar.

Bunların bu takıntılarına yakından baktığımızda gerçekten sabit, değişmesi neredeyse imkansız bir ruhi tablo ile karşılaşıyoruz.

Bu insanlara onların ihtiyacı olan şekilde yaklaşmak, bu insanlara zor durumdaki bir insanın hakettiği kadar içten sevgiyi vermek ve esirgememek, fakat onların bizi içine çekmeye çalıştıkları o yapay sevgi içeren hayat tarzını reddetmek esas.

Çünkü biz zarar görürüz eğer bu yalana biz de katılır ve yaşamaya çalışırsak.

Özetle onları hasta olarak görüp, hakettikleri bakım, ilgi, hoşgörü ve sevgiyi verelim ama onları kendimize muhatap alarak ve karşılıklı derin duygusal ilişkilere girerek, ne kendimizi ne de onları daha fazla yıpratmayalım.

Not 1:

İnsanları fazla hassas zannedip de, bütün gün onlara kibarlık, canım-cicim yapmak zorunda olduğumuzu zannetmeyelim.

İnsanların çok büyük hoşgörüsü var, arada sırada surat asabilirsiniz, ukalalık edebilirsiniz, itirazda bulunabilirsiniz. Hiç merak etmeyin hoşgörürler yeter ki siz genelde içten, samimi ve iyi niyetli olun.

Ancak hasta olanlar hoşgörüden uzak oluyorlar. Bol bol alınganlık biriktiriyorlar ve içten içe turşu gibi durdukları yerde ekşileşiyorlar.

Bu sebeple kendimizi fazla kasmaya gerek yok.

Rahat olalım ama böyle bir durum varsa da farkında olalım.

Not 2:

Sakın ha ‘dost bulma teknikleri’ kitaplarında anlattıkları gibi, ‘satış yapma teknikleri’ kitaplarında anlattıkları gibi, insanlara yalandan tatlılıklar yapmayı bir hayat tarzı haline getirmeyelim.

Yalandan sevgi, yalandan iletişim, yalandan hemfikirlik…

Bunlar çok sağlıksız ve ruha zararlı şeyler.

Ancak ayda yılda bir defa belki gerektiği için yapılabilir ama bir hayat tarzı ve günlük bir uğraşı, toplumda başarının anahtarı gibi ASLA görülmemeli.

Not 3:

Bir insanın her türlü sıkıntılarının birinci kaynağı, diyebiliriz ki…

Sevmediğimiz birini seviyormuş gibi yapmaya zorlanmak.
Konuşmak istemezken konuşmaya zorlanmak.
Hemfikir değilken hemfikirmiş gibi davranmaya zorlanmak.
Konuşmak isterken konuşamamak.
Konuşmak ama dinlenilmemek.
Konuşmak ama anlaşılmamak.
Öfkeliyken bunu bastırmak zorunda kalmak.
Gidecekken gidememek.
Gelecekken gelememek.

Bunlar ruhun zehiri gibi olaylar.

Bir hayatta bir kaç taneden fazla yaşanmaması gereken olaylar.

Peki ne yapacağız o zaman, öfkelenmeyecek miyiz, kızmayacak mıyız, gitmeyecek miyiz, gelemeyecek miyiz?

İnsan hayatta her istediğini yapamıyor ki…

** Kendimizi durdurmamız gereken hareketlere en baştan girmemekte fayda var.
** Ve bu yukarıda bahsettiğim şeyleri her gün yaşamak zorunda olduğumuz bir hayat tarzını oluşturmamak anahtar.

Not 4:

Diyelim çok heyecanlı bir annemiz var.

Söyleyeceğimiz şeyi kabul etmiyorsa, bizi dinleyip ‘ben bunu kabul etmiyorum’ demek yerine, ilk cümlemizde kıyametleri koparıyor, ağlıyor, kendini yerlere atıyor, lafı ağzımıza tıkıyor, bizi konuşturmuyor.

İşte konuşamadık.

İşte yapay bir ilişki yaşıyoruz.

Karşımızdaki kişi ‘bana konuşma, işime gelmezse kendimi yerlere atarım, kıyameti koparırım’ diye bize haddimizi bildiriyor ve bizi terbiye ediyor.

Yapay bir huzura, yapay bir sessizliğe mahkum ediliyoruz ve konuşamıyoruz.

Veya bir arkadaş düşünelim.

Konuşuyoruz konuşuyoruz konuşuyoruz anlamıyor.

10 defa söylettiriyor, yine de anlamıyor, itiraz ediyor.

Bizim de öfke tepemize fırlıyor, söylediğimize pişman oluyoruz, bir daha da fazla konuşmamaya karar veriyoruz tabii ki.

E, işte bu da yapay bir birliktelik aslında.

Bir derdimizi dahi söyleyemiyoruz, 2 kelime dahi edemiyoruz ama beraber bir şeyler yaşıyoruz, ve bunun adı da arkadaşlık oluyor. 8O

Dilerim bu örnekler de biraz daha kafanızı açmıştır, yapay sevgi, yapay iletişim, yapay hemfikirlik hakkında.

Allah yardımcımız olsun.

Bizlere sevgisi, iletişimi, hemfikirliği bol, bu konularda sahteliğe, yapaylığa ihtiyaç duymayan, sağlıklı arkadaşlar, yakınlar nasip eylesin.

Not 5:

Ben kaktüs çiçeğini çok severim. Sözüm onlara değil. Onlar susuzluk, sevgisizlik çölünde yine de hayatta kalmayı başarmış, ve nadiren de olsa çiçek açmayı başarmış bitkiler ve bravo diyorum onlara.

Ancak, unutmayalım ki, yapay sevgi veren ve isteyen insanlar da maalesef, kaktüs bitkisi gibiler.

Yaklaştığınız zaman iğneler batıyor her tarafınıza, canınız acıyor ama o yine de senede bir pembe çiçek veriyor ve hep yanında kalmanızı istiyor.

Batan o iğnelere, can acınıza ses çıkarmanızı kabul etmiyor, ‘çekeceksin hiç sesini çıkarmadan’ diyor.

Kaktüs bitkisi, çölde yetişir.

Çölün zor ortamına uyum sağlayabilmek için o şekilde dikenli. Kendini hayvanlardan koruyor, güneşten koruyor, susuzluktan koruyor.

Ama biz insan olarak, sevgi vahası, su vahası ile karşılaştığımız zaman, kaktüs gibi olabilir miyiz?

Ben karşımdaki insana sevgiyle, ilgiyle yaklaşıyorum, içtenlikle kalbimi açıyorum.
O neden bana dikenleriyle yaklaşıyor, hem beni incitip hem de savunmaya geçiyor, ben tehlikeli miyim?
Üstelik bu olumsuzlukları sergiledikten sonra, neden benden o yapay sevgi gösterilerini bekliyor?
Ben çölde mi kaldım, muhtaç mıyım bir kaktüse sarılmaya sevgi için?

Çok şükür ben sevgisizlik çölünde değilim.

İçim sevgi dolu.

Allah’ın bir sürü sevgi dolu kullarıyla beraber karşılıklı YARDIMLAŞARAK, SEVGİ İÇERİSİNDE bir gelişme, bir öğrenme, büyüme ortamında ilerleme şansım var.

Muhtaç değilim, yalan sevgi gösterilerine de, yapay sevgilere de, can acıtan iğnelere de.

Çok şükür sevginin kaynağı Allah.

Çok şükür bizleri yapay sevgilerden, yapay iletişimlerden, yapay hemfikirliklerden kurtaran Allah.

Çok şükür.
Çok şükür.
Çok şükür.

Not 6:

Kaktüse dönmüş bir kimsenin bu yazımı buraya kadar okuması herhalde Allah’ın bir mucizesi olurdu ama Allah dilediğini yapar, o sebeple kendini kaktüse dönmüş bulan ve bu yazıyı okuyanlara tavsiyem, TEK TEK o dikenlerinizi temizlik yaparak temizleyin derim ben. Madem bu yazıyı okuyorsunuz ve buralarda dolaşıyorsunuz ve bana yaklaşmak istiyorsunuz, o halde hem o dikenleri TEK TEK cımbızla alır gibi temizleyin ve bana da batırmış olduğunuz iğneler varsa, onları da bir farkedin hele. :D

Yeni başlama basamağı külfet basamağını geçmeden gelemiyor maalesef. Külfeti geçemeyen şüpheye, şüpheyi geçemeyen düşmanlığa, düşmanlığı geçemeyen ihanete, ihaneti geçemeyen karmaşaya düşüyor.

Bu evrenin, bu dünyanın kanunu bu.

Çıkmak istiyorsak da, karmaşalarımızı farkedeceğiz ve yukarı ihanete çıkacağız, ihanette ihanetlerimizi farkedeceğiz ve yukarı düşmana çıkacağız, düşmanda düşmanlıklarımızı farkedeceğiz ve yukarı şüpheye çıkacağız, şüphede şüphelerimizi masaya koyup bir güzel Allah’a sığınıp aklımızı kalbimizi dinleyip şüpheden külfete çıkacağız. Külfette külfet basamağının gereklerini yapıp yeni başlamaya çıkacağız. YEni başlamada yeni başlamanın gereklerini yapıp tehlikeye geleceğiz, tehlikede tehlike basamağının gereklerini yapıp, acil duruma çıkacağız. Acil durumda onun da gereklerini yapıp, normale çıkacağız. Normalinde gereklerini yapıp, bolluklar tadacağız. Ve bollukların da gereğini yaparsaaaakkk, İŞTE O ZAMAN ancak zirveye, ve mutlu bir beraberliğe ulaşabiliriz.

Tabii zirvede de yapılacaklar var.

Zirvenin de hakkını vermezsek düşüş kaçınılmaz!

Tüm bu basamakları çıkmak zor gibi görünebilir, sevgili arkadaşlarım.

Ancak emin olun, külfet ve aşağısında yaşananların yanında bu zorluklar solda sıfır kalır.

Hele hele karmaşanın acılarından Allah bizi korusun.

Yukarı çıkmaktan, Allah’a sığınmaktan, temizlik yapmaktan, hayırsız uğursuz şeylerden korunmaktan ve Allah’ın hoşnutluğunu alacak yardımlaşmalardan ASLA ama ASLA vazgeçmemekte fayda var!

Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (6)
  1. Ozlemi
    17:40, 28 Haziran 2017

    Yapay sevgiyi , yapmacıklığı çok iyi anladım. Sağ olun var olun
    VE
    Ben de akıldas kalpdaş arkadaşlarla olabilmeyi diliyorum Rabbimden.
    Teşekkürler

  2. Alev
    20:59, 28 Haziran 2017

    Gerçekten de aklım kalbim açıldı, kafam açıldı bu makaleyi okuyunca. Allah razı olsun. Ellerinize sağlık. Çok çok uzun zamanlar geçirdim ben de yapay sevgi dolu ortamlarda, arkadaşlıklarda. Artık ruhi olarak çökmek üzereyken, siz bana neden duruyorsun o ortamda dediniz de Allah’a şükür ben de kurtuldum. :D
    Ne güzel söylemişsiniz:
    Bu insanlara onların ihtiyacı olan şekilde yaklaşmak, bu insanlara zor durumdaki bir insanın hak ettiği kadar içten sevgiyi vermek ve esirgememek, fakat onların bizi içine çekmeye çalıştıkları o yapay sevgi içeren hayat tarzını reddetmek esas.
    Sizin de dediğiniz gibi ben ona sevgi veriyorum, ilgi veriyorum o bana neden dikenlerini çıkarıyor, ben düşman mıyım? Çok şükür biz muhtaç değiliz bize dikenlerini çıkaranlara. Sevginin kaynağı Allah. Şükürler olsun Allah’a.
    Allah bizi yapay sevgi isteyenlerden korusun.
    Çok çok sevgiler.
    :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp:

  3. Funda Teyze
    12:56, 30 Haziran 2017

    Ne güzel dilemiş Allah. :D

    Çok sevindim faydalanmana Alev arkadaşım.

    Evet, Allah bizi korusun, diyerek ben de katılıyorum dileğine.

    2k

  4. Funda Teyze
    14:19, 30 Haziran 2017

    Ben de katılıyorum dileğine aynen Özlemi aradaşım.

    Çok şükür ki Allah eninde sonunda bizleri kurtarıyor zaten akıldaş kalpten olmayanlardan.
    Çok şükür.
    Çok şükür.
    Çok şükür.

    2k

  5. Sevgin
    13:51, 4 Temmuz 2017

    Ne güzel bayram hediyeleri SEVGİ üzerine gelmiş :D

    Çok şükür sevginin kaynağı Allah.
    Allah bizi yapay sevgilerden, yapay iletişimlerden, yapay hemfikirliklerden korusun.
    :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp:

  6. Funda Teyze
    09:15, 5 Temmuz 2017

    Ben de aynen katılıyorum dileğine Sevgin arkadaşım. :D
    Allah bizi korusun.

    2k

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...