Archive for the ‘Çekim Yasası’ Category

1 Temmuz’da başlayan Yepyeni Taptaze Harikulade Dilekler Maratonu heyecanla, hevesle ve mutlulukla, Allah’tan armağan çeşit çeşit fakındalıklar ve keşiflerle devam ederken, makale ve pırlantaları ihmal ettiğim için, öncelikle siz çok sevgili öğrenci ve okuyucularımdan çok çok özür dilerim.

Ve kendimi affettirmek için, maratonun 15. gününde yazdığım, dileklerimizin gerçek olmaları için çok ama çok önemli bir tavsiyeyi, Çekim Yasası Pırlantası olarak buraya getirmek isterim.

Dilerim, maraton sırasındaki bu sessizliği affettirebilir. :D

********************************************

“Yepyeni Taptaze Harikulade Dilekler Maratonu”

15. gün Duvar Yazısı:

Sevgili arkadaşlarım,

Bugün dileğimizi NEDEN istediğimize, NEDEN dilediğimize bakalım.

NEDEN diliyorsunuz dileğinizi?

Lütfen burada 3-5 dakika dur ve bu soruyu cevapla.

Hatta daha da iyisi eline bir kalem ve kağıt veya defter al ve bulduğun tüm sebepleri yaz.

Sonra da pırlantayı okumaya devam et. :D

Harikulade farkındalıklara ulaşmaya da hazır ol.:D

(Lütfen burada durup, her bir dileğimi neden istiyorum? diye kendine sormayı ve hatta yazmayı unutma. Bu dediğimi yapman, bu pırlantadan elde edeceğin farkındalığı kat kat arttıracaktır. :D )

********************************************

Mesela diyelim dileğimiz bolluk.

Eğer bolluk dileğimizi dilememizin sebebi, ’sıkıntıdan bıktım’ ise…

Nasıl desem, “o bolluğu daha çok beklememiz gerekiyor, yani daha çok bekleriz,” demek bu. :D

Veya eş dileyen bir kişi…

Eğer bu dileğini dilemekteki sebebi, içten içe de olsa, ’yalnızlıktan bıktım’ veya ’ yaşım geçiyor’ vs gibi son derece olumsuz sebepler ise, yine aynı şekilde.

 

Dileğimizin SEBEBİ olarak gördüğümüz şey, eğer olumsuz bir şey ise, bu bizi dileğimize yaklaştırmıyor aksine daha da uzaklaştırıyor.

 

Evet, sevgili arkadaşlarım,

Dileğimizin SEBEBİ olarak gördüğümüz şey, ki belki bunu İÇTEN İÇE de düşünüyor olabiliriz, eğer olumsuz bir şey ise, bu bizi dileğimize yaklaştırmıyor aksine daha da uzaklaştırıyor.

Bugün ve önümüzdeki bir kaç gün dileğimizi dileme sebebimize dikkatle bakalım.

İçten içe de olsa olumsuz bir sebebe takılmış olmayalım?

Eğer takılmıştıysak, veya takılmışsak, hemen temizlik yapalım ve bundan böyle artık iyi, güzel, doğru, hayırlı, uğurlu, faydalı ve OLUMLU sebeplere odaklanalım.

Kolay gelsin.

Çok çok sevgiler.

2k

*************************************

Not:

Sevgili arkadaşım,

Yukarıda bahsettiğim bu temizliği “nasıl yapacağım” diyorsan,

1- Maratona katılıp, Funda Teyze ile beraber yapabilirsin. (Bir dahaki maraton ne zaman açılır şu an bilmiyorum ama kayıt olanlar olursa bu açılış mutlaka erkene alınacaktır. :D Açılan kapıların hakkını vermek gereği. :D )

2- Her Cumartesi gerçekleşen Funda Teyze ile Temizlik Saati, Çekim Yasası Teleseminerine katılıp, yine Funda Teyze ile beraber yapabilirsin.

3- Maratona veya Temizlik Saati teleseminerine katılmaya henüz hazır değilsen, “Funda Teyzen’den En Temel Temizlik” alıştırması, sitemin Çekim Yasası E-posta hizmetine üye arkadaşlarıma verdiğim bir hediye. Çekim Yasası Hediyesi… :D

Üye olup, o hediyeyi alarak, bu temizliği nasıl yapacağını öğrenebilirsin.

4- Ayrıca pek çok makalemde ve çekim yasası pırlanta yazısında da temizlik konusunu anlattım.

Ve aslında HER makale ve pırlantada da bir temizlik gerçekleşiyor, eğer Allah’a sığınıp, aklını kalbini dinleyerek okursan.

Kısacası, siteme,

** hem  üye olmanı ve bol bol faydalanmanı,

** hem sitemin ücretsiz hediyelerini alıp yine bol bol faydalanmanı,

** hem e-kitap, mini e-kurs gibi ürünlerimden de bol bol faydalanmanı,

** hem de inşallah, maraton, teleseminer, seminer, e-kurs gibi öğrencilerimle BİREBİR çalıştığımız ürünlerimde seni daha yakından tanıyıp, hem başarılarını, hem de anlayış, keşiflerini BİREBİR duyarak, sana da yardım edebilmeyi,

dilerim.

Funda Teyze’nin hayattaki amacı bu:

Arkadaşlarına, sevdiklerine, hayatlarının 8 parçasında, yalanlardan yanlışlardan vazgeçip, doğruları ve gerçekleri bulmak amacıyla akıllarında ve kalplerinde temizlik yapmalarına yardım etmek.

Sevgili arkadaşlarının, en başta kendilerini anlayıp sevmelerine, sonra da hayatın 8 parçasını anlayıp sevmelerine yardım etmek.

Bu gerçekleşince zaten, insan hayatın 8 parçasında fayda için iş ve değer üretmeye başlayabiliyor.

Bu gerçekleşmediği müddetçe, hayatın 8 parçasında ne değer üğretirsek üretelim, bir türlü amacına ulaşamıyor.

 

Hepimizin harikulade dilekleri var.

Elbette hepimiz daha güzel bir hayat, daha güzel bir gelir, daha güzel bir gelecek istiyoruz.

Fakat, şu an sahip olduklarımızı beğenmedikçe daha iyisi, daha güzeli, daha çoğu biraz ZOR gelir, sevgili arkadaşım.

Küçüğünü sevmeden büyüğünü alamazsın.

İyi ve kalbi temiz insanlar için geçerli olmak üzere:

Küçük evi beğenmeden, büyüğünün kapıları açılamıyor.

Küçük parayı takdir etmeden, büyüğü elde edilemiyor.

**************************************

Günlük hayatımızın akışında, hayatın bize sunduğu güzelliklerden biraz sıkılabiliyor, onları biraz kanıksayabiliyoruz.

Yediğimiz yemek…

Oturduğumuz oda…

Bize biraz ‘normal’ gelmeye başlıyor.

Coşkumuzu kaybedebiliyoruz.

Ve hatta bazen, sahip olduklarımıza karşı bir bıkkınlık bile geliştirebiliyoruz.

Kimisi arabasından bıkıyor, kimisi evinden bıkıyor, kimisi mutfağından bıkıyor.

Ancak biliyor musun, sevgili arkadaşım,

Sen elindekine karşı coşkunu kaybettiğinde daha iyisini çekecek coşku çoktan bitmiş demek oluyor.

Geriye ise sadece çok zayıf bir umut, çok hayali ve bulutların ötesinde belli belirsiz istekler kalıyor.

‘Bu mutfağı sevmiyorum, eğer harika ve kocaman bir mutfağım olsaydı, onu çok sevebilirdim, evet öyle bir mutfağı isterdim.’

Bu örnekteki ‘Evet öyle bir mutfağı isterdim.’ duygusu yeterli değil, öyle bir mutfağı kendimize çekmek için.

Olması gereken, ‘Mutfağımı çok seviyorum, mutfakları çok seviyorum, bence mutfak harika bir şey.’ şeklindeki coşku, sevgi dolu mutluluk, işte bu daha iyi mutfakları kendimize çekecek güce sahip duygu.

Benzer şekilde, hayatına giren helal ama küçük para ile coşkuyla sevinemeyen insan, büyük paralara da kapısını kapatmış oluyor.

Tabii bu sadece mutfak ve para için geçerli değil.

Aynı şey diyelim, örnek vermek gerekirse, bizi seven, bizi dinleyen insanlar için de geçerli.

Eğer bizi seven, bizi takdir eden BİR KİŞİYİ hazine bulmuş gibi heyecanla karşılayamıyorsak, en azından kalbimiz tatlı tatlı heyecanlanmıyorsa, nasıl pek çok kişiye ulaşma yolunda olduğumuzu iddia edebiliriz ki?

Özellikle büyümek ve daha çok kimseye hizmet etmek isteyenler, bu konuya çok dikkat etsin.

Çekim yasası en temelinde duygularımızla çalışıyor.

Nasıl çalışıyor?

Kişi eğer öfkeliyse, aniden daha önceden topladığı öfke anılarını hatırlamaya ve canlandırmaya başlıyor.

Uyumakta olan bu öfke anıları, uyanıyor ve kişinin öfkesini daha da arttırıyor.

Bu da hayatına onu öfkelendiren olayları ve insanları çekiyor.

Aynı şey mutluluk için de geçerli.

Kişi mutluysa, eski mutluluk anıları canlanıyor uyanıyor, kişi daha da mutlu hissediyor.

Ve hayatına onu mutlu eden olayları ve insanları çekiyor.

Çekim yasası duygularımızla, hislerimizle alakalı olarak çalıştığından, eğer kişi hiç bir şey yapamasa bile, oturduğu yerde yüzünde kocaman bir sırıtma ile “Mutluyum, mutluyum, mutluyum, mutluyum, mutluyum” dese, bir an gelecek aniden uyumakta olan o mutluluk anları canlanacak ve kişi gerçekten de mutlu hissetmeye başlayıverecek.

dropcap-Eğer kişi kendini zorlayarak da olsa mutlu HİSSETMEYE çalışırsa, bir an geliyor, uyumakta olan o mutluluk anıları canlanıveriyor ve kişi gerçekten mutlu hissediveriyor.

 

Aynı şey öfke için de geçerli, korku için de geçerli, cansıkıntısı için de geçerli, şükür için de geçerli, neşe için de geçerli.

Olumlu olumsuz HER duygu için geçerli.

Kazara veya yanlışlıkla veya cahillikle istemediğimiz şeylere odaklanıp çekim yasasını kötü bir şekilde çalıştırmayalım.

Mutlu, huzurlu ve şükür dolu hissetmek için Allah’a sığınalım ve iyi, güzel, doğru şeylere odaklanalım, iyi, güzel, doğru duygular hissedelim.

Bu sebeple,

** hayatımızdaki önemli konularda iyi, güzel, doğru bilgiler ÖĞRENMEK,

** o konularda kendimizi geliştirmek,

** bir şeyler öğrenmenin ve kendini geliştirmenin o olumlu, pozitif ve umut dolu havası ve duygusu,

çekim yasasını en güzel çalıştıran şey.

Aşk ve Aşk e-kursu, sanıyorum içerdiği faydalı bilgiler ve gelecek için açtığı kapılar ve sunduğu umutlar açısından, çekim yasasını aşk, evlilik konularında en güzel çalıştıran bir kurs.

Mutlaka tavsiye ederim.

İşte ilk mezunlardan bir arkadaşımın kurs hakkındaki sözleri: (İçerdiği olumlu duygulara dikkatinizi çekerim.)

En büyük anlayışım Allah’ın kadınlara verdiği hediyeyi öğrenmiş olmam. Bunun üzerine bol bol temizlikler yapıp bu harikulade hediyeyi şükürlerle kabul ediyorum. Hayatının 8 parçasını koruyup kollayan, Allah’a sığınan bütün bayanların da Allah’ın bize bahşettiği bu harikulade hediyenin farkına varıp hayatlarını aşklarını evliliklerini buna göre yaşamalarını istiyorum.

 

Allah ve sen…

dropcap-Allah ve sen, 

Sanıyor musun ki, aranızda mesafe var?

Sanıyor musun ki, uzaksınız?

Sen uzağız desen bile, Allah uzak değil.

Seni her zaman koruyor, kolluyor, seviyor.

Ama asıl güzellik, sen yakın olduğunu aklında ve kalbinde düşününce, hissedince, anlayınca, bilince gerçekleşiyor.

Çünkü o zaman sen de kapılarını güzelliklere açmış oluyorsun.

Evet sevgili arkadaşım,

Sen çok uzak olduğunu iddia etsen bile, korunuyorsun, kollanıyorsun, seviliyorsun.

Durumun ne kadar kötü olursa olsun, bil ki daha beteri var ve sen ondan korunuyorsun.

Şükredelim ve durumu Allah’a sığınıp aklımızı ve kalbimizi dinleyerek, hayatın 8 parçasına FAYDA için adım atarak düzeltelim.

Bu şekilde adım atarsak, bizim 1 minik adımımız Allah’ın yardımıyla DEV bir adım haline geliyor.

Buna en güzel örnek Atalarımızın, Atatürk’ün, imanla, Allah’a sığınıp, akıl ve kalplerini dinleyerek, hayatın 8 parçası için FAYDA uğruna adım atarak gerçekleştirdikleri yurdumuzun iç ve dış düşmanlardan kurtarılması ve cumhuriyetin kurulması.

En büyük imkansızlıklar, en büyük çaresizlikler sırasında bile, dünyanın en büyük güçlerine karşı bile, ülkesine, milletine ihanet eden koskoca padişaha ve çevresine karşı bile, ALLAH’IN YARDIMI ile başarıya ulaşılabildiğinin en güzel örneği.

Allah atalarımızdan ve Atatürk’ten razı olsun.

Bize de yardım etsin, iman, güç, cesaret versin.

******************************

Çekim Yasası ‘Günün Pırlantası’, artık üye olabileceğin ve e-postana doğrudan alabileceğin ücretsiz bir hizmet.

Aşağıdaki bağlantıyı takip edip, sitenin sağ üst köşedeki kayıt kutusundan üye olabilirsin.

Çekim Yasası 1. Ders: 

İLLE DE İSTEMEK çekmiyor, itiyor, itiyor, itiyor.

ŞÜKRETMEK, çekiyor, çekiyor, çekiyor.

İlle de isteme, şükret…

 

***************************

Çekim yasası 1. dersini çok iyi ve kalpten anlayıp, şükürlerimizi KALPTEN, yürekten, tüm aklımız ve tüm ruhumuzla, her bir hücremizde hissediyoruz.

Elimizden geldiğince şükre yaklaşabilmek, ve şükürlerimizi içtenlikle hissedebilmek için hayatımızdaki iyi, güzel ve doğru şeylere odaklanıyoruz.

YOK HİSSEDEMİYORSAK, temizlik yapıyoruz.

Unutmayalım,

** İsteyince gidiyor,

** Şükredince geliyor.

****************************

Daha doğrusu,

İsteyince itiyorsun,

Şükredince çekiyorsun.

BÜTÜN GÜZELLİKLER SENİN OLSUN. :D

****************************

 

Çekim Yasası ‘Günün Pırlantası’, artık üye olabileceğin ve e-postana doğrudan alabileceğin ücretsiz bir hizmet.

Sitenin sağ üst köşedeki kayıt kutusundan üye olabilirsin.

Ya Çekim Yasası Sadece Şundan İbaretse… 

** Sevmediğin şeyleri kabul edebilmek…
** Sevdiğin şeylere aşırı yapışıp kalmamak…

Ki bunu ancak ve ancak Allah’a sığınınca başarabiliyoruz.

Eskiden apartmanda oturduğumuz zamanlarda, çok şükür Allah’a bizim alışverişlerimize, çöplerimizi atmamıza, apartmanın temizliklerine yardım eden kapıcımız vardı.

O zamanlar, kendi müstakil evlerinde oturan bir akrabamızın çocukları, akşamları çöpü dışarı kendilerinin çıkartmasından şikayet ederlerdi hep.

Ben ise, müstakil eve özenirdim ve onların bu şikayetlerini anlamazdım. :D

Sonra onlar evlerini satıp apartmana geçtiler ve apartmanda oturmaya başladılar.

O zaman da, “Oh çok şükür, artık kapıcımız var, çöpü kendimiz atmak zorunda değiliz” dediler.

Tabii burada çekim yasası açısından her çeşit yorum yapılabilir. :D

Müstakil evden apartmana geçmek iyiye yükselmek mi, yoksa sahip olduğun bir güzelliği kaybetmek mi?

Çöp atmaktan kurtulmak, ve apartman hayatının bazı lükslerini tatmak iyiye yükselmek mi, yoksa müstakil evden ayrılıp apartmanda yaşamak, sahip olduğun bir güzelliği yitirmek mi?

Kişiden kişiye cevap değişebilir.

****************************

Ancak bu olayda benim çıkarttığım ders şu:

Eğer müstakil evde oturup, çöpünü atmak konusunda şikayet ediyorsan, sen o şikayet ettiğin şeyi olduğu gibi kabul etmeden, o konuda bir iyileşme veya gelişme olmuyor.

Şikayet ederek, yol beterin beterine gidiyor.

** Hayatta sevmediğimiz şeyleri olduğu gibi kabul etmedikçe, (Güzel evimizin çöpünü de mutlulukla dışarıya çıkarmadıkça, onu alan çöpçüler için de dua etmedikçe, kendimizi de bu başarımız için sevip, kutlamadıkça…)

VE

** Sevdiğimiz şeylere aşırı bir şekilde yapışmayı bırakmadıkça, yani gerekirse sevdiğimiz bir şeyden de ayrılmak konusunda rahat olmadıkça, (Çöpü kendimizin atmak zorunda olmaması tabii ki sevdiğimiz bir şey ama insan gerekirse, bu rahatlıktan da ayrılmak konusunda ve o konuda biraz sıkıntı çekmek konusunda RAHAT olmalı…)

Maalesef bu iki konu hallolmadıkça,

ÇEKİM YASASI HEP ALEYHİMİZE ÇALIŞIYOR.

Bugün sen de bu konuda bir düşün sevgili arkadaşım.

Ya çekim yasası sadece bundan ibaretse…

Ki Funda Teyzen’in yaşadığı bildiği üzere, gerçekten de bundan ibaret:

** Sevmediğin şeyleri kabul edebilmek…
** Sevdiğin şeylere aşırı yapışıp kalmamak…

Ki, unutmayalım ki, bunu ancak ve ancak Allah’a sığınınca başarabiliyoruz.

 

 

Çekim Yasası ‘Günün Pırlantası’, artık üye olabileceğin ve e-postana doğrudan alabileceğin ücretsiz bir hizmet.

Sitenin sağ üst köşedeki kayıt kutusundan üye olabilirsin.

Hayatımızın her döneminde istediğimiz şeyleri, İLLE DE olsun, LÜTFEN olsun, NOLUR olsun, MUTLAKA olsun, YALVARIRIM olsun diye Allah’tan ısrarla istememekte büyük fayda var.

Çünkü bu, çaresizlikle istemek oluyor, acı çekerek istemek oluyor.

** Olmazsa mahvolurum, hayatım söner, kayar, felaket olur, diye ısrarla istemek,

** Hayatın 8 parçası için hayırlı mıdır, hayırsız mıdır bakmadan, sırf kişinin kendi arzularına, isteklerine uyması,

** Ve çaresizlikle, ille de, inatla, mutlaka olsun diye istemesi,

pek hayırlı sonuçlar getirmiyor.

İstediğimiz şeyleri,

** hayatın 8 parçasına hayırlı olacak şekilde,

** bizim bilmediğimiz, görmediğimiz, henüz idrak etmediğimiz şeyler de olabileceğini bilerek,

** ve bu sebeple Allah’a sığınarak,

** onun her şeyin en iyisini, en hayırlısını, en güzelini, en doğrusunu bildiğine güvenerek,

** istediğimiz şeyleri ısrarla inatla değil,

sevgiyle, güvenle, huzurla, sevinçle, ilgiyle, umutla, neşeyle, severek, coşarak istemek en güzeli oluyor.

 

Çare rahatlamakta

Her derdin bir çaresi var.

Her işin bir bileni var.

Her sorunun bir cevabı var.

Bulana kadar aramaya devam etmekse heyecanlı bir macera gibi.

Kendimizi kasmamıza, mücadele etmemize gerek yok. Hem bedenen, hem zihnen, hem de ruhen rahatlamaya odaklanalım.

Çünkü ne kadar rahatlamışsak, her şey de o kadar kolay ve çabuk düzeliyor.

Olmalıysa olması…

Olmalıysa olması
Bana bakar yapması

Gerekiyorsa gerçekleşmesi
Benim takipçisi

Madem olsun isterim
Proje sorumlusu benim

Olacaksa bu iş
Benden başlama-bitiriş

Olacaksa bu iş
Benim işim bu iş

Gerekiyorsa olması
Benden yapması

Bu iş olur
Çünkü ben ilgili memur

Olmasına izin ver Allah’ım
Yardım et bana Allah’ım

Olsun ne olur
Ben başında müdür

Biliyorum olacak
Çünkü benim yapacak

Gerekiyorsa olması
Ellerimden öper yapması

Biliyorum olacağını
Çünkü biliyorum yapacağımı

Olmalıysa olması
Bana bakar yapması

****************************

Hepimizin hayallerimizin, hedeflerimizin, amaçlarımızın, dileklerimizin sorumlusu olduğunu anlamamaız lazım.

Hayallerimizin sorumluluğunu almak konusunda en büyük öğretmenlerimizden ve en güzel örneklerimizden biri Atatürk ve vatanımızın kurtarılması.

Benim de en büyük hayalim ülkemizin düşünce, duygu, inanç ve beklentiler açısından tertemiz olması.

Bu uğurda elimden geleni yapmaya karar verdiğimde bu yazı ortaya çıkmıştı.

Allah yardımcımız olsun. :D

 

Yok Aslında Birbirimizden Farkımız, Ama Biz…

Yok aslında birbirimizden farkımız, ama biz…

Çekim Yasasını anlayan ve bilen bir kişiyi normal insanlardan ayıran en önemli fark, bu kişinin başına gelen olaylar ne kadar zorlu, ağır ve acılı olsalar dahi, hep her şeyin temelinde kendisinin bir parmağı, bir payı olduğunu unutmaması, o istenmeyen olaya kendisinin de sebebiyet verdiğini bilmesi.

Normal insanlar ise, devamlı olup biteni eleştirerek, şikayet ederek, “hayat ne berbat” gibi düşünce ve hislerle negatif dalgalar yayarak olayları körükleme ve daha da çapraşık durumlara sebep olma hatasına düşüyorlar.

Bizim en büyük farkımız, etrafımızdaki olaylara katlanan veya şikayet eden bir seyirci değil, onları pozitif yönlere çeken aktif bir oyuncu rolünü kabullenmiş olmamız.