Archive for ‘Mart, 2013

Sevgili arkadaşım,

Geçen yazdığım İ – LE – Tİ – ŞİM adlı makalemi okudun mu?

Yazdıktan sonra üzerinden tekrar geçip, ilk yazdığımda eklemeyi unuttuğum bazı önemli noktaları dün ekledim, hatta bazı resimleri de ona göre biraz değiştirdim.

Onun için, ilk yazdığım gün okuduysan bile lütfen tekrar oku.

Ve o makaleyi yazarken ulaştığım bir anlayış ve keşfi de bugünkü pırlantada vermek isterim.

O da şu ki:

Selam vermenin ve selam almanın iyileştirici bir etkisi var.

Evet, sevgili arkadaşım, selam vermenin ve selam almanın iyileştirici bir etkisi var.

Tabii burada kastettiğim, SAF, TEMİZ, İYİ NİYETLİ, SEVGİ, SAYGI, ANLAYIŞ dolu bir selam.

Bir minik ‘merhaba’.

Ruhumuzu iyileştiren, gönlümüzü açan ferahlatan, tonlarca şey var bu bir minik merhabada.

Tabii hassas nokta, tekrar ediyorum:

SAF, TEMİZ, İYİ NİYETLİ, SEVGİ, SAYGI, ANLAYIŞ dolu bir merhaba olması lazım bu iyileştirici ve ferahlatıcı etkiye ulaşabilmemiz için.

Ve iletişimin TÜM TEMEL ÖĞELERİ de mevcutsa iletişimde, bu ‘SELAM – SELAM’ iletişimi, bu ‘MERHABA – MERHABA’ iletişimi verenin üzerinde de, alanın üzerinde de harikalar yaratıyor.

‘Bu kadar basit bir iletişim, NASIL bu harikaları hatta mucizeleri yaratabilir ki?’ diye sorabilirsin.

Çünkü o bir minik selamda, o minicik iletişimde, kişiden kişiye ulaşan, kişiden kişiye iletilen, aslında, SEVGİ, SAYGI, ANLAYIŞ, sevgili arkadaşlarım.

Evet, tek bir kelime ile de bunları karşı tarafa iletmek mümkün.


*********************************

Tabii insanın aklına, ister istemez, selam veremeyen, verilen selamı alamayan, hatta TERSLİKLE, sevgisizlikle veya saygısızlıkla ‘merhaba’ diyen veya hiç diyemeyen insanlar gelebilir doğal olarak.

Onların hali ne oluyor? Ve onların bu terslik ve sevgisizlikleri bizim üzerimizde nasıl bir etki yaratıyor?

Onların hali, pek iyi olmuyor, maalesef sevgili arkadaşlarım.

İletişimin iyileştirici gücünü hem başkalarından hem de kendilerinden esirgemiş oluyorlar.

Onların bize karşı bu iletişimsizliklerinin BİZE olan etkisine gelince, benim size tavsiyem, bu durumun SİZİN KENDİ iletişiminizi bozmasına izin vermeyin.

Siz hayata karşı, hayatın 8 parçasında da sevginizi, anlayışınızı ve iletişiminizi AÇIK tutun.

Onların bu terslikleri, sizi ancak ve ancak SİZ DE onlara uymaya karar verirseniz, olumsuz etkiliyor.

Kimsenin sizi hayattan soğutmasına izin vermeyin. Bu konuda bu pırlantanın sonuna ekleyeceğim, Kuran ayetleri de size çok yardımcı olacaktır.

***************************

Bu vesile ile sanırım, gerek okuyucu, gerek öğrencilerime neden yazılarımı okuduklarında elde ettikleri farkındalıkları, anlayış ve keşifleri benimle de paylaşmalarını istediğimi, sessiz okuyucularımın neden sessizliklerini bırakmalarını rica ettiğimi anlayabilirsiniz.

İletişimin TAM gücü, SAF, TEMİZ, İYİ NİYETLİ, SEVGİ, SAYGI, ANLAYIŞ dolu iletişimler KARŞILIKLI olduğunda ortaya çıkıyor.

Evet, bazı okuyucularım ve pek çok öğrencim, yazılarımı okurken hissettikleri huzuru bana anlatıyorlar.

Ama bu aşamaya geçmeden önce sessiz kalanlar çoğunlukta.

Ne zaman ki, kişi ALDIĞI sevgi, saygı, anlayış, huzur dolu, iyi, güzel, doğru bir iletişimi hakkını vererek alıp, AYNI ŞEKİLDE, sevgi, saygı, anlayış, huzur dolu, iyi, güzel, doğru bir iletişimle cevap veriyor, işte o zaman iletişimin o iyileştirici gücüne, Allah’ın yardımıyla harikulade mucizelere ulaşmaya başlıyoruz.

Ve ‘selam almak ve selam vermek’ deyince, Kuran’daki şu ayetler de bu pırlantada vermek istediğim mesajı ne kadar da güzel anlatıyor ve destekliyorlar:

*******************************************

NİSA 86

Bir selam ile selamlandığınızda, onun daha güzeliyle yahut aynısıyla karşılık verin. Hiç kuşkusuz Allah Hasîb’dir, herşeyi güzelce hesaplamaktadır.

Nisa: Kadınlar
Hasib: En iyi ve en hassas biçimde hesap eden. Tüm yarattıklarını ince bir hesaba uygun olarak var eden.

İBRAHİM 23

İman edip hayra ve barışa yönelik iyi işler yapanlar ise rablerinin izniyle altlarından ırmaklar akan cennetlere sokulmuşlardır. Sürekli kalıcıdırlar orada. Birbirlerine esenlik dilemeleri, “selam” şeklindedir.

MERYEM 62

Orada boş lakırdı değil, yalnızca “selam” işitirler. Orada kendilerinin sabah, akşam, rızıkları da hazırdır.

NUR 27

Ey iman edenler! Kendi evleriniz dışındaki evlere, sahipleriyle kaynaşıp izin almadan, bir de ev sakinlerine selam vermeden girmeyin. Düşünüp taşınmanızı sağlamada bu sizin için daha hayırlıdır.

Nur:  Işık. Işığın, aydınlığın, yol gösterişin, erdirişin kaynağı ve yöneticisi olan.

FURKAN 63

Rahman’ın kulları, yeryüzünde böbürlenmeden/rahatsız etmeden yürüyen kişilerdir. Cahiller onlara hitap edince, “selam” derler.

Furkan: Işıkla karanlığı,  doğru ile eğriyi ayıran.

KASAS 55

Boş lakırdıyı duyduklarında, ondan yüz çevirir şöyle derler: “Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz size. Selam olsun hepinize. Biz cahilleri önemsemeyiz.”

Kasas: Peygamberlerin hayat hikayeleri

*******************************************

Kuran Türkçe Çevirisi: Sayın Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk

Allah razı olsun kendisinden, sayesinde Kuran’ı Türkçe ve anlayarak, düşünerek okuyabildiğimiz için.

Dertlere Çare…

Dertlerine çare hayatı sevmekten ve anlamaktan geçiyor.Kendini de SEV ve ANLA.

Sevgili arkadaşım,

Bütün güzelliklerin kaynağı, sevgi, anlayış, iletişim.

Üstelik, sevgi, anlayış ve iletişim sadece hayatta yaşadığımız tüm güzelliklerin kaynağı olmakla kalmıyor.

Aynı zamanda dertlerimizi de bu güzel şeyler çözüyor.

Eğer bir derdin içinde kaybolmuşsan ve hayat kapkaranlık görünüyorsa, bazen insan karanlıkların çaresini karanlıkta aramaya çalışabiliyor.

Halbuki, karanlıklara çare aydınlık.

Karanlıklar, sevgisizlik, anlayışsızlık ve iletişimsizliklerle oluşuyor.

Karanlıklara çare de aydınlık.

Yani sevgi, anlayış, iletişim.

Sevgi, anlayış ve iletişim ışıklarını açmak gerekiyor.

Ve başımız sıkıştığında ilk uyandırmamız gereken anlayış, sevgi ve iletişim, kendimize olan sevgimiz, kendimize olan anlayışımız ve kendimize olan iletişimimiz olabilir.

Başımız sıkıştığında kendimize şunları söyleyelim mi?

Kendimi anlıyorum.

Zor bir durumdayım ve kendime bu durumda da sevgi ve anlayış duyuyorum.

Allah bana bir yol bir yardım gösterecektir.

Yeter ki ben, kendimi sevip anlayarak, kapılarımı bu yardım ve yol gösterişlere açık tutayım.

Hepinize sevgi, anlayış ve iletişim dolu, aydınlık günler diliyorum.

Funda Teyzen

Çekim Yasası Öğretmeni

Bazen dertler, problemler üst üste gelebiliyor.

Bu durumda insan kendini problemlerin altında eziliyor gibi hissedebiliyor.

Bu da kişinin problemlerden başka bir şey görememesine sebep oluyor.

Oysa ki, aslında biz, ÇÖZÜM odaklı varlıklarız.

Ve en büyük dertlerin altında eziliyor gibi hissetsek bile, aslında bir çözüm var.

Her derde, her probleme, her soruya, bir çare, bir çözüm ve bir cevap var.

Hatta belki hepsini çözecek, tek bir cevap var.

Ve sevgili arkadaşım,

Aslında sen o cevabı biliyorsun.

Oturup, Allah’a dua et.

Yol göstermesini iste.

Ona sığınmanın huzurunu hisset.

Sonra da aklını ve kalbini dinle.

Çarelerin neler?

Problemlere değil, çarelere odaklan.

Al kağıdı kalemi eline, alt alta sırala tüm çözümleri.

Hatta her birinin arasına 5 satır bırak. Ve oraya da o çözümün iyi taraflarını, kötü taraflarını, kendi içinde olası bazı problemleri ve onların çözümlerini yaz.

Eğer çok sıkışmışsan, her çözümü ayrı bir kağıda yaz.

Ve onları birbirleriyle yarıştır.

Göreceksin bak, 25 kişilik yönetim kurulu toplantılarından daha güzel çözümler bulacaksın.

ÇÜNKÜ SEN ÇÖZÜM OLMAK, ÇÖZÜM BULMAK İÇİN YARATILMIŞSIN.

Sen çaresin.

Sen çarelerin EN BÜYÜĞÜ olarak yaratılmışsın.

Allah’ın sana verdiği akıl gücü, kalp gücü, ruh gücü, aslında problemleri değil çözmek, onların kaynağını ortadan kaldırarak, problemin kendisini ortadan kaldırabilecek güçte.

 

Evet sevgili arkadaşım,

Allah’ın sana verdiği akıl gücü, kalp gücü, ruh gücü, aslında problemleri değil çözmek, onların kaynağını ortadan kaldırarak, problemin kendisini ortadan kaldırabilecek güçte.

Sen de Allah vergisi bu gücünü kullanmaya minik minik de olsa başla.

Herhalükarda, ister problemi kaynağından ortadan kaldırmak olsun, ister probleme çözüm bulmak şeklinde olsun, bil ki, sen çözümsün.

Sen çözebilirsin.

Haydi al kağıdı kalemi eline ve ömür boyu unutmayacağın o ilk adımı at.

Problemlere değil, ÇÖZÜMLERE odaklan.

Kolay gelsin,

Çok çok sevgiler

2k

 

 

Neredesin? Ne yapıyorsun?

Bir arkadaşıma soruyorum, onu uyandırmak için.

‘Neredesin şimdi?’

Bana ‘Buradayım’ deyip, nerede olduğunu söyleyemiyor. Onun yerine, ‘Burada şunu şunu yapıyorum.’ diyor.

Ben de bunun üzerine ‘Ne yapıyorsun?’ diyorum.

Bana ne yaptığını söyleyip geçemiyor, çabalarından bahsediyor. ‘Şunu şunu yapmaya çalışıyorum.’ diyor.

Ben de bunun üzerine ‘Ne yapmaya çalışıyorsun?’ diyorum.

O da bana aslında bir şey yapmak istediğini ama acelesi olduğu için başka şeylerle meşgul olduğunu, bu sebeple de kendini tam veremeden alelacele bir şeyler yaptığını söylüyor.

Ben de bunun üzerine ‘Aaa, senin daha önemli işlerin var herhalde, nedir o önemli işler?’ diyorum.

O da bana, ‘Geçmişin acılarından geleceğin hayallerine koşmakla meşgulüm, o yüzden hayatımı burada ve şimdi yaşayamıyorum. Ben ne buradayım, ne bir şey yapıyorum, ne de bir şey için çabalıyorum. Ben geleceğe koşuyorum, ben geçmişten kaçıyorum. Aaaa, ben geniş zamanda yaşıyorum.’ diyor.

*******************************

Sevgili arkadaşlarım, geçmişte de, gelecekte de, geniş zamanda da fazla kalmayalım.

Arada uğramak gerektiği kadarıyla uğrayalım ama HEMEN tekrar BURAYA ve ŞİMDİKİ ZAMANA dönelim.

Çünkü unutmayalım ki, hayatımız şimdiki zamanda yaşanıyor.

BU AN, BURADA, ŞİMDİ yaşanıyor.

Geçmiş zamanda da, gelecek zamanda da, geniş zamanda da fazla kalmayalım.Çünkü, hayatımız şimdiki zamanda yaşanıyor.

Geçmişin, geleceğin ve bugünün dertlerinden GENİŞ ZAMANA kaçarken, geniş zamanda yaşamaya o kadar alışıyoruz ki bazen, hayatın burada, şimdi, bugün yaşandığını unutuveriyoruz.

Sevgili arkadaşım,

Her türlü fırsat kapıları BU ANDA, içinde bulunduğumuz anda açılıyor.

Onları farkedebilmek için, BU ANDA olmamız ve uyanık olmamız gerekiyor.

Hepimize burada ve şimdide, harikulade ve uyanık bir hayat diliyorum.

******************************

NOT:

Bu konuyu çok iyi anlamak, öğrenmek ve uygulamak isteyen arkadaşlarıma, Basamak Atla adlı e-kursumu tavsiye ederim.

Şimdiki zamanda yaşamak, gerçekten de basamak atlamamıza sebep olan şeylerden biri.

Tabii başka faktörler de var basamak atlamamızı sağlayan.

Bunların hepsini Basamak Atla e-kuırsumda topladım.

Şimdikinin 5 Katı…

Sevgili arkadaşım,

Şimdikinin 5 katı zengin olmak ister miydin?

 

Eğer şimdikinin 5 katı zengin olmak istiyorsan, acaba neyi şimdikinin 5 katı yapman gerekiyor?5 katı çalışmak?
5 katı şükretmek?
5 katı üretmek?
5 katı dua etmek?
5 katı konuşmak? 

Evet seçim var ama yine de bir şeyler 5 katı yapılmalı.

Eğer şimdikinin 5 katı zengin olmak istiyorsan, hayatında anahtar rolü oynayan bir konuyu da 5 katı yapman gerekiyor.

********************************

Peki ya, şimdikinin 5 katı mutlu, huzurlu, neşeli olmak istiyorsan?

Bence,

Şimdikinin 5 katı konuşmalı ve içten iletişim kurmalı.

Veya 5 katı insanlara yardım etmeli.

Veya 5 katı daha çok iyi arkadaşa sahip olmalı.

Veya 5 katı daha çok sevdiğimiz işlerle uğraşmalı.

Veya 5 katı dua edip, Allah’la iletişim kurmalı.

5 katı çekim yasası ile ilgilenmeliyiz.

*********************************

Peki ya şimdinin 2 katı zengin olmak istiyorsak?

Bunun matematiğini de size bırakıyorum. :D

Hayatta hangi problemin çözülse her şey harikulade olurdu?

Hangi problemin mucizevi bir şekilde çözülse, rahat eder ve bir nefes alırdın?

İşte o problem var ya, o problem…

Hiç merak etme, çözülebilir.

Sen,

“Aa, bu problem çözülebilir.” dediğin anda, ilk adımı attın artık.

Sırf bu farkındalık dahi, o problemin çözülmesine sebep olabilir.

Neden?

Çünkü…

Hayatta problemlerimizin altında ezilmeden, onların üzerine çıkıp, onların farkında olarak onlara bakabilmek, ve kalbimizin umutla ve  “olabilir” düşünce ve duygusuyla dolmasına izin vermek çok önemli.

 

Evet, sevgili arkadaşım,

Hayatta problemlerimizin altında ezilmeden, onların üzerine çıkıp, onların farkında olarak onlara bakabilmek, ve kalbimizin umutla ve  “olabilir” düşünce ve duygusuyla dolmasına izin vermek çok önemli.

Elbette bu farkındalıktan sonra, dua etmek, Allah’tan yardım istememiz, ve ardında da bir takım hareketlerde bulunmamız, bazı adımlar atmamız gerekebilir.

Bu şekilde o istediğimiz harikulade ferahlığa ve rahatlığa gerçekten doyasıya ve sabit bir şekilde ulaşabiliriz.

Ama önce uyanış ve umut.

Eğer bu uyanış ve umut, bir sebeple kaybolursa, yerini tekrar karanlığa ve ‘olamaz’ düşünce ve duygusuna bırakırsa, bir tanıdığın, bir öğretmenin umut veren, uyandıran sesi gerekebiliyor.

Bu akşamki teleseminerimizde de, Funda Teyzen sana umut, uyanış çağrısı yapmaya ve daha da ötesinde senin ve pek çok arkadaşımız için birebir dua ederek, güzel günlere hepberaber adımlar atmaya niyet ediyor ve davet ediyor.

Teleseminere katılsan da katılmasan da, hayatındaki o bir çözülse, rahata ereceğin o problemi kayıt sayfasında yazıp, katılan tüm arkadaşlarla beraber Funda Teyzen’in duasını alabilirsin.

Teleseminer ile ilgili ayrıntılı bilgi şu adreste:

Temizlik Saati

 

 

Sevgili arkadaşım,

Gerçek maddi zenginliği hepimiz yıllarca yanlış anladık.

Bankada ne kadar paramızın olduğu…

Sahip olduğumuz mal mülk…

Bunları gerçek maddi zenginlik sandık.

Zengin insanlara bakınca oradaki gerçeklerle ve özellikle de yalanlarla yüzleşemedik.

Oysa ki, gerçek maddi zenginlik ve maddi özgürlük bunlar değil, sevgili arkadaşım.

Gerçek şu ki,

dropcap-Zenginliğin arkasında, aslında birilerinin, ÜRETME YETENEĞİ, ÜRETME COŞKUSU, ÜRETME HEVESİ ve ÜRETMELERİ var.

 

Bir insanın sevdiği bir işte, ki bu bir işyerinde olabilir, bir kurumda olabilir, bir ev hanımı olarak evinde olabilir, o sevdiği işte çalışma ve üretme hevesi, o insanın hem maddi hem de manevi özgürlüğünü oluşturuyor.

Bu arada bir parantez açarak belirteyim, ben ev hanımlarına ev kurucusu diyorum. :D

Ev kurucusu olmak da hayattaki diğer pek çok iş ve uğraş kadar, değerli ve anlamlı.

Hatta  hepsinden daha anlamlı ama, bu konuda gerçekleri göremeyen, görmek istemeyenler tarafından maalesef, tüm o anlam ve değer yozlaştırılmış.

Ev kurucusu olmak, eve kapanan, özellikle maddi ve hatta manevi özgürlükleri olmayan, bir konuma getirilmiş.

Tekrar konumuza geri dönersek, ve örneğimize devam edersek, bir ev kurucusu, ev kurucusu olmaya hazır ve hevesli ise, neşe ile işlerini yapıyor, evinde ürettiği değerler onu mutlu ediyorsa, kendini bir yere kapanmış hissetmeyecektir.

Aynı şekilde, bir işte çalışan kişi de, sevdiği işte,

** BİR DEĞER ÜRETEBİLİYORSA,

** ÜRETME HEVESİ, İSTEĞİ VARSA,

** VE ÜRETİYORSA,

işte bu, kişiye maddi özgürlük, zenginlik, getiren şey.

Eğer kişi işini seviyorsa, önce çalıştığı işyerinde başarılı olacak, ve zamanla işine olan sevgisi sebebiyle işyerine de sığmayacak ve daha da çok üretmek için sınırlarını genişletecektir.

Uğraşısında, sürekli gelişerek başkalarını da idare edeceği yüksek pozisyonlara ya da başkalarını da eğiteceği pozisyonlara çıkacaktır.

Bu yükselişi gerçekleştiren ve bu yükselişe enerji ve güç veren şey, kişinin içinde ki o,

** hayatın 8 parçasında üreteceği değer,

** üretme hevesi, coşkusu.

** ve bu yolda harcayacağı emek.

Uzun lafın kısası,

Gerçek maddi özgürlük, paraya sahip olmak değil, o parayı ortaya çıkarabilme yeteneği.