Var olmaya karar vermek. İşte bütün mesele bu.

Sevgili arkadaşlarım,

Her an, her saniye,  taptaze bir canlılıkla,  yepyeni bir hayata, yeni bir başlangıç yapabiliriz.

Geçmiş ve hatta bugün, ne kadar kötü veya vasat olursa olsun, bundan sonra yaşayacağımız hayata yepyeni bir heves ve şevkle sırf irademizin ve kararımızın gücüyle, yeniden doğmuş gibi yaşamaya başlayabiliriz.

Maalesef bir çok kimsede, geçmişin ve bugünün acılarına saygı duymak ve o acılara ayıp olur diye,

‘Mutsuz yaşamaya devam etmek gerekir’ şeklinde,

bir alışkanlık veya bir düşünce ve duygu var.

Hayır, sevgili arkadaşlarım,

Geçmişin acıları ve kırgınlıkları, saygı gösterilip itaat edilecek, takip edilecek, aynen devam ettirilecek şeyler değiller.

Mutluluk, umut, sevgi, sorumluluk, yardım, heves…

İşte bunlar sahip çıkmamız ve saygı göstermemiz, sımsıkı sarılmamız gereken şeyler.

Bir örnek vermek gerekirse, benim çocukken ayağıma cam battı.

O olayın etrafında da, bir ailevi durum vardı.

Olayın ciddiyeti ve benim için taşıdığı duygusal önem sebebiyle, ben o olayı unutsam bile her zaman aklımın bir kenarında, sanki bana,

‘Sen fazla öyle hevesle yaklaşma hayata, senin ayağın kesildi.’ diyordu.

Her mutluluğumda veya mutluluk olasılığında ayağım da hemen sızlar ve o mutluluk, belli bir sınır çerçevesinde kalmak durumunda olurdu.

Sanırım sizin de, herkesin de hayatında, bu tür veya benzeri, belki daha hafifi, belki de daha ağırı, bir çeşit arabesk, acılı, fiziksel veya duygusal, maddi veya manevi bir yaralanma olayı olmuştur.

İşte bunu kastediyorum, o acılara uyup, onlara büyük bir saygı gösterip, bugünkü ve gelecekteki mutluluklarımızı, hayata sarılma enerjimizi o geçmişteki olaylar çerçevesinde kısıtlamak, sönük, ve durgun tutmak derken.

VE sevgili arkadaşım,

Yukarıda da belirttiğim gibi, çözümümüz, acılarla kendimizi kısıtlamaktan kurtulup, mutlulukla doyasıya ve heves dolu bir hayat yaşamak.

Ve bu da, BİR TEK KARARLA başlayabiliyor.

Bu tek karar:

OLMAYA KARAR VERMEK.

İşte o ünlü ‘Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu.’ sözünün anlamını burada görüyoruz ve çok iyi anlıyoruz.

Olmaya karar vermek.

Var olmaya karar vermek.

Hayatı tam anlamıyla yaşamaya, canlı olmaya, hayatın mutluluklarını hissetmeye karar vermek.

Hepimiz her gün sürekli kararlar veriyoruz.

Ne yiyeceğiz, ne içeceğiz, nereye gideceğiz, ne yapacağız, ne söyleyeceğiz…

Bu kararlar, sadece günlük değil tabii ki.

Kimi kararlarımız hayatımızı değiştiriyor, derinden etkiliyor.

Kimi kararlarımız başkalarının hayatını değiştiriyor, derinden etkiliyor.

Karar verebilmek bize Allah’ın bir hediyesi.

Hayatımızı ve başkalarının hayatını HER AN, HER SANİYE, iyiden, güzelden, doğrudan yana değiştirme gücü bizim elimizde.

******************************

ayatımızın HER konusunda geçmiş kararlarımız ve alıştığımız hareket tarzımız ne olursa olsun, YENİ KARAR verebiliriz.  Biz ESKİ kararlarımıza ve alıştığımız hareket tarzına mahkum değiliz.

Sevgili arkadaşlarım,

Değişebilirsiniz, değişebiliriz.

Hayatımızı, alışkanlıklarımızı, planlarımızı, hayat tarzımızı Allah vergisi karar verme yeteneğimizi kullanarak, iyiden, güzelden, doğrudan yana değiştirebiliriz, değiştirebilirsiniz.

Hayatımızın HER konusunda, geçmiş kararlarımız ve alıştığımız hareket tarzımız ne olursa olsun, YENİ KARAR verebiliriz.

Biz ESKİ kararlarımıza ve alıştığımız hareket tarzına mahkum değiliz.

Hepinize harikulade yeni kararlar diliyorum.

Hayatınızı ve başkalarının hayatlarını, harikulade bir şekilde değiştirecek, harikulade kararlar.

Dua et.Bir an dur ve Allah’a sığın.

Dua etmek, içtenlikle dua etmek, içtenlikle Allah’a sığınmak, çok güçlü.

Bunu gerçekten yapabildiğimizde, tepeden tırnağa bir ürperme hissediyoruz.

O ürperme, içimizde bir şeyin iyileştiğinin, düzeldiğinin, enerjimizin baştan aşağıya, şöyle bir silkelenerek temizlendiğinin göstergesi.

Bunu hissettiğinde, şükret.

Gülümse.

Ve hissettiğin bu huzuru, şükrü, hayatının 8 parçasına yay.

İhtiyacı olanlara, sevdiklerine gönder.

Senin bu harikulade Allah vergisi gücün, enerjin, tüm dünyayı iyileştirebilir.

Sevgili Nasrettin Hoca gibi gölü mayalamaktan çekinme.

İyilik, güzellik için yaptığın her bir hareketten, her bir sözden, her bir düşünce ve duygu, çaba, emek ve duadan utanma.

Allah dualarını kabul etsin.

Şahit ol sen de, Allah’ın kendine sığınanları asla geri çevirmediğine.

**************************************

Ve çok önemli bir konu da sevgili arkadaşım,

Nankörlük.

Nankörlük, maalesef, dualarımızı, enerjimizi, gücümüzü eriten bir şey.

Sen de hayatının 8 parçasına nankörlük etmemeye kararlı ol.

Annene, babana, ailene, arkadaşlarına, öğretmenlerine, ülkene, atalarına, insanlığa, bitkilere, hayvanlara, evrene, ruhlara, ve en çok da Allah’a, sevgini, saygını, minnettarlığını, güvenini, yardımını, teşekkürünü bol bol sun.

Bol bol yardım aldığın kadar, hayat bulduğun, nefes aldığın kadar olmasa bile, elinden geldiği kadar güzel söz, sevgi sözcükleri, teşekkür, takdir, saygı ve yardımını onlardan esirgeme.

Çok değil.

Elinden geldiği kadar.

Kazanan sen olursun, benden söylemesi.

Allah hepimizi hayatın 8 parçasını çok çok seven, sayan, bol bol yardım edip, yardım alanlardan eylesin.

Funda Teyzen’den de çok çok sevgiler.

Şu dünya yüzünde,

Kişi ister Afrika’da olsun, ister Hindistan’da…

İster zengin eve doğsun, ister fakir eve…

Hayatta başarılı olma, bir yerlere ulaşma, yükselme şansı eşit.

llah herkese, yarışta önde gitme fırsatını eşit vermiş.  Fakat yanına, o fırsatı kullanma veya kullanmama iradesini de vermiş.

Ve bu da, kişinin hayata sarılma derecesine bağlı.

Kişinin, “Yapabilirim” inancına bağlı.

Eğer kişi, “Ben yapamam, böyle gelmiş, böyle gider” diyorsa, ve kendini, Allah’ın ona verdiği gücü sıfıra indiriyorsa, tabii o zaman,

** çevre koşullarının esiri,

** yaşadığı çevrenin koşullarına mahkum bir etkisiz eleman,

haline geliyor.

Kişi hayatını, yaşam koşullarını, çevresini, gelir seviyesini, hayat standardını değiştirebilir, yükseltebilir.

Hepimize eşit şans, daha doğrusu eşit güç verilmiş.

Herkese eşit akıl ve kalp gücü aslında verilmiş.

Ancak bunu köreltmek veya geliştirmek, arttırmak veya azaltmak bize bağlı.

Kişiye bağlı.

Aklımızda ve kalbimizde temizlik yaparak bu gücümüzü arttırabiliyoruz.

Hayatta senin sahip olmak istediğin bir şeye sahip insanları görünce,

** ne hissediyorsun?

** ne düşünüyorsun?

** ne söylüyorsun?

** nasıl davranıyorsun?

*******************************

Sahip olmak istediğimiz bir şeye sahip olan başka insanların, bu durumlarına, aklımızda ve kalbimizde, söz ve davranışlarımızda itiraz ediyor, izin vermiyor, kızıyor, köpürüyor isek, maalesef o şeyi kendimizden hızla uzaklaştırıyoruz demek bu.

Hayatın 8 parçasında hayırlı uğurlu olup da bizim de sahip olmak istediğimiz o iyi, güzel, doğru, harikulade şeylere izin verelim.

Hem kendi hayatımızda olmalarına, hem de başkalarının hayatında olmalarına izin verelim.

Biz bu iyilik ve güzellikler için başkalarına izin verdiğimizde kendimize de izin vermiş oluyoruz.

Başkalarına izin vermediğimizde de kendimize de izin vermemiş oluyoruz.

Filmlerdeki, romanlardaki, şarkılardaki, magazin haberlerindeki kimselerin hayatlarında kendini bulmaya çalışma.

Aksine bu, kendini daha da kaybetmene sebep olur.

Uyan ve hayatına sahip çık sevgili arkadaşım.

Neden dersen…

Çünkü,

Sen Özelsin!  Sen Değerlisin! Sen Önemlisin! Sen Sensin!

Kendine sahip çıktıktan sonra, çocuklarına ve elinden geldiğince yeğenlerine, arkadaşlarının çocuklarına da ve hatta tüm çocuklara sahip çık.

Onların da yaşları gereği, film, roman, şarkı, magazin vs haberleri ve en önemlisi de çizgi filmlerde, kendilerini aramalarına ve yalan, sahte bir BEN bulmalarına izin verme.

100 günümüzü doldurup, ikinci bir 100 güne doğru azimle devam ettiğimiz Harikulade Dilekler Maratonunda bugün uyanan bir arkadaşımın bu uyanışını dilerim herkes yaşar.

Tüm çocuklar ise,  bundan böyle dilerim, uyanmış, bilgili, sevgi dolu anneler tarafından yetiştirilerek, bu uykuya ve yalana hiç dalmadan, büyür ve yetişirler.

***************************

İşte maraton arkadaşımızın temizlik yapmasına vesile olan uyanışı:

Dün işyerindeyken hiç kimseye karışılmazken ben her ne yaparsam yapayım herkesin bana neden karıştıklarını ve her şeye hatta saygısızcasına bir kulp bulduklarını düşündüm.

Sonra da birden ağzımdan Bayan Rotenmayr sözleri döküldü.  Sonra hayretle farkettim ki dairemdeki bayan arkadaşlar beni dışlayarak resmen çocukken seyrettiğim Heidi çizgi filmindeki Bayan Rotenmayr gibi davranmaktalar bana. Hatta hayatım boyunca halalarım, bazı öğretmenlerim, bazen annem, bazı arkadaşlarım, iş arkadaşlarım bana hep o karakter gibi davranıyor ve sevindiğim anlarda hevesimi kırmaya çalışıyorlar, hatta bazen kendimi onların negatifliklerinden korumaktan yorgun düşüyorum. Hayretle farkettim ki ben Heidi gibi davranıyorum, herkesi mutlu etmeye çalışıyorum, kendimi paralıyorum, Heidi’nin Klara’yı memnun etmek için paralaması gibi kendimi onları mutlu etmeye, iyi bir insan olmaları için heba ediyorum.

***************************

Sevgili arkadaşıma,

Bu uyanışının ve ardından yaptığı temizliğin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Ve ister roman, ister dizi, ister film, ister çizgi film, içine dalıp da hayatı onlardan kaptığı bir rüyada yaşayan TÜM arkadaşlarımın TEZ ZAMANDA uyanmalarını Allah’tan diliyorum.

Bu pırlantanın da bir vesile olmasını rica ediyorum.

***************************

Tabii uyanmaya, uyandırmaya vesile derken, özellikle Aşk ve Evlilik konularında bu tür bir rüya veya kabus içerisinde yaşayan arkadaşlarım, Aşk ve Aşk e-kursumun özel özel özel özel indirimi için yarın artık son gün.

Hayırlı uğurlu mutlu ve harikulade bir evlilik yapmak isteyen, veya aşk ve evlilik konularında öğrendiği tüm yalan ve yanlışlardan kurtulmak, bunların yarattığı kabustan uyanmak isteyen tüm arkadaşlarıma mutlaka ama mutlaka tavsiye ederim.

Evet, sevgili arkadaşım,

ek çözüm SEVGi…

Peki ama sevgiyi hissedemiyorsak ne olacak?

Hayatımızdaki insanlar, kaba saba, bencil, kalbi kararmış ve özü sözü çirkinleşmişse, ve sevgiyi hissetmemiz mümkün olamıyorsa ne yapacağız?

Yine de tek çözüm sevgi.

*** Ya bizi sevecekler ve düzelecekler.

*** Ya da hayatımızdan çıkıp gidecekler ve onların yerine seveceğimiz ve bizi de sevecek insanlar gelecek.

Peki ya sevdiğimiz bir insanla tartışmışsak ve aramız iyi değilse, hayatın bir fırtınasında sevgimiz azalmışsa?

Çare ne?

Çare yine sevgi.

Ne yapıp edip, sevgi ortaya çıkarılacak.

Tabii kendimizi kandırmadan, zorlamadan ama içtenlikle ve iletişimle o sevgi ortaya çıkarılacak.

Uzun lafın kısası, her zaman ve her koşulda severek ve sevilerek yaşayalım.

Aşk ve Aşk e-kursu özel özel özel indirimi 15 Şubat’tan sonra bitecek.

Mutlaka tavsiye ederim.

Bu harikulade kursu şu anki inanılmaz ücreti ile mutlaka tavsiye ederim.

llah çok cömert. Allah çok sevgi dolu. Allah çok anlayışlı. Allah çok yardımcı.

Ve Allah,

** iyi, güzel, doğru her şeyi,

** sevgiyi,

** iyiliği,

** doğruluğu,

** bolluğu,

** bereketi,

** güveni,

** huzuru,

da bize bol bol vermiş.

Aslında hepimiz ve herkes, tüm bunlara sahip, ÇOKTAN sahip.

Hepsi çoktan verilmiş.

Hepsi hayatımızda çoktan mevcut.

Tabii aynı zamanda Allah bize hür iradeyi de vermiş.

Seçme kabiliyetini vermiş.

Seçimimizi tüm bu güzellikleri kabul etmekten yana mı kullanacağız?

Yoksa tüm bunları reddedip, yokluktan, sevgisizlikten, kötülükten, yanlışlardan ve yalanlardan yana mı?

Bunun seçimi de bize ait.

Sevgili arkadaşım,

Burada ve şimdi, sen de dünyadaki, ülkendeki, çevrendeki, hatta belki ailendeki karmaşaya, yokluklara, sevgisizliklere, saygısızlıklara, güvensizliklere, yardımsızlıklara, anlayışsızlıklara bak ve bunları reddet.

Bunları kabul etme.

Bunlara prim verme.

Bunlara kapılıp gitme.

Bunlara uyup gitme.

Hayır de.

Ben hür irademle azınlıkta olmayı seçiyorum ve tüm yalan ve yanlışlara, sevgisizliklere ve saygısızlıklara, güvensizliklere, HAYIR diyorum.

Seçimimi iyilikten, güzellikten, doğruluktan yana, sevgiden, saygıdan, huzurdan,, bolluk ve bereketten yana yapıyorum.

Allah çok cömert.

Allah çok sevgi dolu.

Allah çok anlayışlı.

Allah çok yardımcı.

Ve Allah, iyi, güzel, doğru her şeyi, sevgiyi, iyiliği, doğruluğu, bolluğu, bereketi, güveni huzuru da bize bol bol vermiş.

Ben de tüm bunlara sahibim çok şükür.

de.

Ve tüm bunları aklında, kalbinde, ruhunda, tepeden tırnağa tüm hücrelerinde, içinde hisset.

Ve şükret.

‘Çok şükür ben inananlardanım’ de.

Dünyada, ülkende, çevrende, ailende, hayatında bunların zerre ipucunu göremesen bile, seçimini yine de bunlardan yana ve Allah’tan yana yap.

Bunları göremesen bile, yine de bunları seç.

Tüm o yalanların ve sevgisizliklerin kalbine, aklına ulaşmasına izin verme.

Sen bu doğru seçimi aklında ve kalbinde yapınca, çoğunluğa ve herkese ve tüm o yalan ve yanlışlara uymayınca, ER VEYA GEÇ, ödülünü fazlasıyla alacaksın, bunu bil.

Dünya karmaşadan yıkılsa bile, sen dünyaya da, çoğunluğa da uyma.

‘Hür irademle sevgi ve saygıdan, huzur ve mutluluktan yana oldum ben’ de.

Bu seçimin huzur ve mutluluğunu aklında ve kalbinde hissederek,  hayatın 8 parçasına fayda ve uğur için ne yapabilirim, diye kendine sor.

Ve bulduğun o hayırlı uğurlu, iyi, güzel, doğru adımı cesaretle at.

Hayatta atacağın her adımı, yapacağın her işi, yapacağın her şeyi bu şekilde yap.

Arzu ettiğin tüm o sevgi, saygı, huzur, mutluluk ve bolluk, berekete giden en kısa, en doğru yol bu inan.

Hepimize kolay gelsin.

Funda Teyzen’den de çok çok sevgiler…

Sevgili arkadaşım,

Bugün sana çok içten bir tavsiye vermek isterim. O da şu:

ğer birisinin ‘Allah beni sevmiyor’ dediğini duyarsan, o kişiden kendini koru.

Tekrar tekrar gördüm ki, kişi Allah’ın sevgisinden şüpheye düşmüş hatta sevgisizliğinden emin olmuşsa, bu, o kişinin hayatının 8 parçasından birinde veya bir kaçında bazı, nasıl desem ciddi yaramazlıklar yaptığının göstergesi.

Yani aslından kendisi bir zarar vermekle meşgul.

Bu zararın arasında, arada bir nefes alırken de, suçu Allah’a yükleyerek, içinde bulunduğu bataklıkta daha da batmakta.

Oysa ki yapması gereken ortaya çıkarttığı o zarar veya ziyan için sorumluluk alıp, alakalılardan ve Allah’tan af dilemek.

Hatasını telafi etmek.

Yanlışını düzeltmek.

Ama bu çeşit hayırlı bir sorumluluk almak yerine, kendini haklı görmeye çalışıyor ve bu dibe inen yolda bir basamakta da ‘Allah beni sevmiyor’ var.

Tabii basamaklarda iniş burada bitmiyor.

O yanlışa devam ettikçe, hayatının 8 parçasından daha da daha da uzaklaşmak var.

Onları reddetmek var.

Yok demek var.

Yok etmeye çalışmak var.

Allah yardımcısı olsun, düşmekte olan kimselerin ve herkesin ve hepimizin.

Çıkanlardan olalım, düzelenlerden olalım.

Ve işte sorumluluk almamıza yardım eden Kuran’dan harikulade bir ayet:

******************************

NİSA 79
İyilik ve güzellikten sana her ne ererse Allah’tandır. Kötülük ve çirkinlikten sana ulaşan şeyse kendi nefsindendir.

Kuran Türkçe Çevirisi: Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk

Nisa: Kadınlar
nefs: can, kendi, istek duygusu, özellikle maddi arzuların kaynağı olup sınır tanımayan bir duygu

******************************

nababa evimizde gördüğümüz, yaşadığımız sıkıntılar, hayatta para bolluk bereket konularındaki sorunlarımızın en birinci kaynaklarından.  ** İster onları aynen kabul edip, onların dertlerini hayatın kendisi sanıp üzerimize alarak, ** isterse onları beğenmeyip asla öyle olmamaya karar vererek, kendimizi bize ve hayatımıza zarar veren bir kafese koyuyoruz.

Ailemiz sebebiyle ettiğimiz negatif yeminler, hayatımızın her parçasında mutluluğumuzu, başarımızı kısıtlayabiliyor.

Tek çare, çoktan unuttuğumuz o negatif yeminleri bulup, temizlemek.

Temizlik saati, teleseminerinde bugün biz de tam olarak bunu yapacağız.

Samimiyetle temizlik yapmak isteyen arkadaşlarım, kayıt olup katılabilirler.

Teleseminerimiz bu akşam 18′de başlıyacak ve yaklaşık 1 saat kadar sürecek.

Önce kısa bir giriş ve açıklamanın ardından temizlik yapacağız.

Teleseminer bilgisayardan dinlenebilmekle beraber, skype telefon kullanan arkadaşlar, canlı olarak konuşmaya katılabilecekler.

Teleseminerimize şu adresten ulaşabilirsiniz:

http://temizliksaati.com