Archive for the ‘Akıl ve Kalp’ Category

Herhangi bir konuda, bir söz söylerken ya da bir adım atarken, eğer aklımız ve kalbimiz hemfikir değilse, o söz, o adım, görünüşte doğru söz veya adım gibi görünüyorsa da, maalesef hayırlı olmuyor.

Yapmış olmak için iş yapmak…

Söylemiş olmak için söz söylemek…

O söz, o iş, akla mantığa uysa da, kalbin onayını alamıyorsa…

Kalbin onayını almasına rağmen, aklın onayını alamıyorsa…

Orada, o an, yanlış bir söz veya hareket haline geliveriyor.

Bu durumda, biraz duruvermek ve aklımıza kalbimize dikkatle bakmak, ve olası pürüzleri bularak, her ikisinin de onaylayacağı şekilde İYİ, GÜZEL, DOĞRU bir çare ve çözüm bulmak en güzeli.

(Ben de bu akşamki telesemineri bugün iptal edip, o zamanı, şöyle bir aklıma ve kalbime daha dikkatli bakmak için kullanacağım.  :D )

Her söz ve her hareket, aklımız ve kalbimiz HEMFİKİRSE hayırlı hale geliyor.

 

**********************************************

Son günlerde de, eski bir maratona katılmasına ve o maraton sayesinde elde ettiği başarılar olmasına rağmen, ne maraton arkadaşlarına ne de maratonun kurucusu bendeniz Funda Öğretmen’e, ne bir paylaşım, ne bir sevinç, ne bir kutlama iletmeyen bir arkadaşın, maratona katılmak isteğini aklım ve kalbim hemfikir olamadığı için reddetmek durumunda kaldım.

Ve yine geçenlerde, benim öğrettiğim konuları, adları lazım olmayan ama Budizm’le karıştırılmış, bir şeylerle ortak tutan bir arkadaşa ‘Kusura bakma, benim onlarla bir alakam yok’ demek ve hizmetlerime bu durumda katılmasının mümkün olmadığını bildirmek durumunda kalmıştım.

Sadece bu kadarla da kalsa yine iyi, beraber pek çok başarılar elde ettiğimiz, eski bir öğrencimin, benden uzaklaşmasının 7 ay kadar öncesinde, büyük bir başarısından sonra hem bana bir pay vermemesini, hatta açtığım ‘Hayat Bir Okul’ projeme, ‘Ben Hayat Bir Okul öğretmeni olmak istemiyorum’ diye önce reddetmesini ve üstüne üstlük, BOLLUK elde ettiği zaman, o gelen bolluğu nasıl altına yatırıp, bolluk basamağının hakkını verememesini hatırlamama sebep olan, bir başka hakkı tam verilemeyen bir başarı yaşadım.

Benden uzaklaşan o arkadaşın benden uzaklaşması, hakkını veremediği o İLK kapıdan yaklaşık 7 ay sonra, İSTER İSTEMEZ gerçekleşmiş.

Bir başka deyişle, basamakların hakkı verilmedikçe, basamakları değil çıkmak, olduğumuz basamakta bile kalamıyoruz.

Mutlaka aşağı iniş gerçekleşiyor ve biz buna engel olamıyoruz. Tabii engel olmanın TEK ÇARESİ, içinde bulunduğumuz o basamağın hakkını verebilmek.

Başka bir basamağın hakkını değil, İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ, O AN YAŞAMAKTA OLDUĞUMUZ o basamağın hakkı…

Bolluk basamağının da hakkı BORÇ ödeyerek gerçekleşiyor.

Bu borç, maddi de olabilir manevi de.

Ama maddi kazanımlarla gerçekleşen BOLLUK basamağında hem maddi hem manevi olarak BORÇ ödemek şart.

Benim BOLLUK basamağının hakkını verirken elde ettiğim tüm başarı ve başarısızlıklar sonucu bulduğum yüzde oranlarını da merak ediyorsan, sevgili arkadaşım, şu pırlantada bulabilirsin:

Hani insan zor durumdayken, eminim istisnasız hepimizin, herkesin başına geldiği üzere, Allah’tan yardım ister ya, ‘Allah’ım ah bir bolluğa kavuşayım, söz şunu şunu yapacağım, bunu yapacağım, şuna şuna yardım edeceğim, yaşadığım bolluğu hayırlı uğurlu olacak şekilde paylaşacağım.’

Ne ilginç ki, kişi o dua ettiği bolluğu yaşar yaşamaz, tadar tatmaz, sanki o duaları eden o değilmiş gibi, hemen fikri değişiveriyor.

Sanki, ‘Alma moduna girdim, artık ben hep almaya devam edeceğim’ diye düşünüyor.

Oysa ki almanın ardından VERMEK ve PAYLAŞMAK da gelmeli.

Hepsini değil tabii ki, ama makul bir minik parçasını.

Bu paylaşım gerçekleşmeyince, ve o borç ödenmeyince, bolluk basamağının hakkı verilememiş oluyor.

***********************************************

Tabii bir öğretmen olarak, bolluk basamağını YAŞATARAK öğretmek benim için de hep çok zorlu oldu.

Öğrencilerimin yaşadıkları bolluklardan, BASAMAĞIN GEREĞİ olarak bana da bir pay vermelerini istemek hep çok zor oldu, hatta gerçekleşemedi bile.

Kibarlık edip, tüm o bollukların hatırı için yeni ürünlerimi alın, hatta arkadaşlarınıza alıp hediye edin demeyi başarabildim.

Oysa ki, işte ilk kez BOLLUK BASAMAĞI hakkında şu gerçeği size açık açık söylüyorum:

Karşılığında aldığımız bir ürün ve hizmet OLMADAN da, sırf teşekkür ve sevgi adına, PAYLAŞMAK adına, VERMEMİZ gerekiyor, eğer bolluk basamağının hakkını vermek istiyorsak.

Yani “Ben nasıl olsa şu şu hizmeti alıyorum, veya nasıl olsa şunu şunu aldım, onun için O verdiğim miktarlar, BU bolluk basamağının hakkı.” diyemiyoruz. Tekrar ediyorum, DİYEMİYORUZ.

Tüm o hizmet veya ürün almak için verdiğimiz paranın da dışında, kendine nazır, hiç bir karşılık beklemeden, maddi ve manevi bir BORÇ ödeme bilinci ile, yaşadığımız bolluğun, en az %1 (ki bu gerçekten de en az) gibi bir rakamı vermemiz gerekiyor, gönül ferahlığı ve rahatlığı ile, şükür ve teşekkür hisleriyle, eğer bolluk basamağının hakkını GERÇEKTEN vermek istiyorsak.

Tabii bu bazı kimseler için çok zor bir kapı biliyorum, ben de bir zamanlar bu kapıda çok takılıp, pek çok defalar geriye doğru düşmüştüm. Ama Allah’a çok şükür ki, HİÇ vazgeçmedim.

Ve bu zorlu basamağın da hakkını nasıl vereceğimi, hem çok iyi öğrendim hem de çok iyi vermeye başladım.

Tabii bir basamağın hakkını vermek başka, o basamağın hakkının nasıl verileceğini öğretmek başka.

Öğretmeye kalktığımda, öğrencilerimden para istemek zorunda kalmak ve bundan utanmak, sıkılmak, hatta söyleyemeyip, susup, bazen 1-2 bazen 5-6 bazen de 7-8 ay sonra o öğrencimin çekim yasası gereği bolluk basamağının hakkını veremediği için, kendine çektiği olaylar sonucunda ister istemez uzaklaşmasını görmek, tüm bunlar işte maalesef çekim yasası öğretmenliğinin zorlu tarafları.

Ama Allah’a sığınıp, ANLATMAYA ve ÖĞRETMEYE niyet ederek, karar vererek, ve şu an yazdığım yazıyı yazmak, Allah’a çok şükür, gayet kolay. :D

Şükürler olsu Allah’a.

Dilerim, Allah’ın dilediği kimseler ve Allah’tan dileyenler ve dilemiş olanlar, bu pırlantada anlattığım konuyu çok iyi öğrenirler.

Dilerim bu dersi geç olmadan anlarlar ve BOL BOL kullanırlar.

****************************************

Bu arada benim en ileri seviyedeki kursum olan PARA BOLLUK BEREKET adlı kursuma YENİ bir katılım şartı getirmeye karar verdim.

Bu elzem ve önemli bolluk basamağı dersinin, daha en baştan anlaşılmasını ve öğrenilmesini sağlayacak bir şart.

Bugünden itibaren, o kurstaki öğrencilerimin, elde edecekleri bollukları akılları ve kalpleri hemfikir olacak şekilde ve kurs ödemesinin de dışında olacak şekilde,

** en az %5-10 benimle de paylaşmalarını,

** her ay en az 1-5 Kuran tercümesini uygun görüp seçtikleri kimselere hediye etmelerini,

** uygun gördükleri, ihtiyacı olan, kayıt şartları ile uyumlu, en az 1-2 kişiye maratonu hediye etmelerini,

kayıt olma şartı yapıyorum.

Bu sayede, sevgili öğrencilerimin de elde edecekleri BOLLUKLARIN bir seferlik olmadan, Allah’ın izni ve yardımıyla, çekim yasasının gücünü kullanarak, sürekli artarak, devam etmesini sağlamış olacağız.

Sadece zorluk zamanlarında ve SÖZDE paylaşma ifadeleri ile değil, GERÇEKTEN bolluk yaşadığında mutlulukla paylaşacak ve sevinçle borç ödeyecek arkadaşlar diliyorum Allah’tan.

Hep beraber yepyeni bolluklara ulaşmak dileği ile.

Maraton’da da, bu harikulade BOLLUK basamağına, çıkma ve ulaşma yolunda beraber çalışacak, beraber temizlik yapacak, bolluğa ulaştıktan sonra da sevgiyle iletişime ve paylaşmaya devam edecek arkadaşlarla çalışmak dileği ile.

Maşallah, Funda Teyze, öğrencilerinin hayatında ister zaman, ister para, ister temizlik, ister sorumluluk alma olsun, ister sevgi, saygı, güven, huzur ve başarı konularında olsun, BOLLUK yaratmakta çok usta. :D

(Maşallah, Türkçesi ile, Allah dilemiş de olmuş, demek. Şükürler olsun Allah’a tüm öğrettikleri için, lütfettiği tüm bolluklar için. Hayatımızın 8 parçasıyla BOL BOL paylaşamı da nasip et Allah’ım. Allah dilediğine/dileyene öğretiyor, yol gösteriyor. Sen de bolluk basamağının bu önemli dersini çok iyi öğren, sevgili arkadaşım. Allah’tan sana nice nice bolluklar diliyorum.)

Sevgili arkadaşım,

Çekim yasasını düzgün çalıştırmak,

** Kendimizi anlamak ve sevmek,

** Ailemizi anlamak ve sevmek,

** Arkadaşlarımızı anlamak ve sevmek,

** Milletimizi anlamak ve sevmek,

** İnsanlığı anlamak ve sevmek,

** Doğayı anlamak ve sevmek,

** Ruhları anlamak ve sevmek,

** Allah’ı anlamak ve sevmek,

ile gerçekleşiyor.

Tüm bu anlamak ve sevmek konularınin bu sıradan gitmesine gerek yok.

İstediğimiz sıradan başlayabiliriz anlamaya ve sevmeye.

Birini anlayıp sevince, diğerlerinde olan sevgimiz ve anlayışımız da otomatik olarak artıyor.

Anlayıp sevmek için ise ÖNCE sorumluluk almak gerekiyor. VE temizlik yapmak.

Sorumluluk almadan, temizlik yapmadan, anladık desek aslında anlamış olmuyoruz, sevdik desek de aslında sevmiş olmuyoruz.

 

Sorumluluk almadan ve temizlik yapmadan, “anladım  sevdim” veya “anlıyorum seviyorum” demek, aslında biraz kendimizi kandırmak.

1 Temmuz’da açılacak yepyeni taptaze harikulade bir maratonda daha işte biz de bunu yapacağız.

Sorumluluk alıp temizlik yapacağız.

Biz bunu yapınca, Allah’ın yardımıyla, anlamak ve sevmek de beraberinde ve çok güçlü bir şekilde gelecek.

Ve işte bu şekilde de çekim yasasını düzgün bir şekilde çalıştırmaya başlayacağız.

 

Maraton’a katılmak isteyen bir arkadaşımdan İKİ soru geldi, diğer arkadaşların da faydalanmaları için cevabı buradan verelim mi? :D

SORU:

Merhabalar Funda teyzecim, izninizle size sormak istediğim 2 konu olacak;

1) Yapmış olduğumuz temizliklerden sonra açılan kapıların kapatma kapısı mı, yoksa hayırlı uğurlu faydalı olduğuna inandığımız adım atma geçme kapıları mı olduğunu daha kolay nasıl anlayabiliriz ?

2) Temmuz 1 de  başlayacak olan maratonda dilek panosu hazırlanacak ya bunu maraton başlayınca birlikte mi hazırlıycaz ? yoksa maraton başlamadan dilek panomuzu hazırlamış mı olacağız ?

Allah’ıma binlerce kez şükürler olsun şükretmenin kıymetini, değerini anlamamı nasip ettiği, ona sığınmama izin verdiği ve bana hayırlı uğurlu kapılarını açtığı ve tabii ki sizin gibi bir yol göstericiyi karşıma çıkardığı için, teşekkürler Allahım, teşekkürler Allahım, teşekkürler rabbim, ben seni bıraksam da sen beni bana bırakma rabbim…
size çok teşekkür ederim yardımlarınız,öğretileriniz ve sevgiyle dolu yüreğinizle öğretmenim olduğunuz için :)

CEVAP:

Sevgili arkadaşım,

Benim hem kendimde hem de yardım ettiğim herkeste gördüğüm, temizlik ertesi açılan kapılar hakkında, şunu öncelikle belirtmem lazım:

Yaptığımız temizlikte hayatta yaptığımız bir yanlış veya hata için temizlik yapıp, o hatadan vazgeçiyoruz. Değil mi?

Ve genelde bu temizliğin hemen ertesinde bir kapatma kapısı açılıyor. Tabii istisnalar kaideyi bozmaz diyelim. :D

Sanki o temizlikte ciddi miydik, içtenlikle mi yaptık o temizliği ve vazgeçişi türünden, bizi sınayan bir kapı.

O kapının geçme kapısı mı kapatma kapısı mı olduğunu anlamanın TEK YOLU:

Allah’a sığınıp, aklımızın ve kalbimizin HEMFİKİR olup olmadığına bakarak, o kapının hayatın 8 parçasına olan fayda ve zararlarını aklımızın ve kalbimizin terazisinde tartmak.

O yaptığımız temizliklerle ne derece uyumlu bir kapı bu?

Yoksa eski yaptığımız hatanın bir benzerini yapma durumu mu söz konusu?

Sevgili arkadaşım,

Dünkü makalemde bir pusula resmi hazırlamıştım farkettiysen. :D

Senin de bu konuyla ilgili soru sorman çok hoş.

Dün maratonda o resim sayesinde elde ettiğim bir anlayışı ve keşfi de seninle paylaşmak isterim.

Çünkü sorunun cevabını o da çok güzel verecek.

İşte o anlayış ve keşif:

*************************************

Dünkü Makaleden Sonra Bir Anlayış ve Keşif :

Bugünkü makale için bir pusula resmi satın alıp, üzerine hayırlı hayırsız yazılarını koyarak makale resmimi zevkle hazırladım.

Makaleye ekledim.

Bir kaç saat sonra makaleyi sanki ilk kez okuyormuş gibi tekrar okudum ve daha resme bakarken çok güzel anlayışlara keşifler ulaştım, maşallah. Tüm bu keşifler anlayışlar Allah’ın sayesinde. Tüm başarılarımız onun sayesinde. Şükürler olsun.

Resme bakarkenki düşüncelerim ve anlayışım şuydu:

Dedim ki ne güzel olurdu şöyle bir pusula olsa ve her şeye tutsak ve bize hayırlı mı hayırsız mı diye gösterse, açık ve seçik bir şekilde bize bildirse.

Okuyucularımın bu pusulayı ellerinde tutup benim siteme baktıklarını ve o kırmızı okun HAYIRLI’dan yana döndüğünü hayal ettim. Mutlu oldum bu tatlı hayalle.

Ama yok ki böyle bir pusula ne yazık… diyecekken, birden aklımız ve kalbimiz geldi aklıma.

Aklımız ve kalbimiz Allah’ın bize verdiği hayırlı-hayırsız pusulası.

Hayatımızdaki tüm olaylara baktığımızda aklımızı kalbimizi kullandığımız, dinlediğimiz zamanlarda hayırlı ve hayırsız şeyleri çok güzel ayırt ettiğimizi tekrar farkettim, şükürler olsun Allah’a.

Pusulayı dinlemediğimiz zamanlarda da nasıl işlerin sarpa sardığını, düşünüp, Allah’a şükrettim bize armağan ettiği bu harikulade ve hassas pusula için.

Allah her şeyi ne kadar da güzel yapıyor.

Şükürler olsun.

Hemen o resmi bu anlayış ve keşfin kutlaması olarak, gidip değiştiriyorum. :D

***************

Ve ikinci sorduğun soruya gelince, dilek panolarımızı hep beraber maratonda beraber hazırlayacağız. Önceden hazırlamana gerek yok.

Önce bir kaç gün temizlik yapıp, sonra hazırlayacağız.

Yukarıda anlattığım, ÖNCE sorumluluk alıp temizlik yapmak, konusunun önemi yüzünden.

Unutmadan, sorumluluk alıp temizlik yapmadan, yapılan dilek panolarını da hiç tavsiye etmem.

ULAŞTIĞIMIZ/ULAŞACAĞIMIZ DİLEĞİMİZİN SONUCUNUN HAYIRLI OLMASINI SAĞLAYAN TEK ŞEY:

Sorumluluk alıp temizlik yapmak.

Tabii ki Allah’a sığınarak ve hayatın 8 parçasına FAYDA üzerine.

Güzel sözlerin ve teşekkürlerin için de çok çok sağ olasın.

Allah şükürlerini arttırsın.

Maraton’da konuşmak üzere,

Çok çok sevgiler

2k

 

 

 

Herkese Eşit Şans…

Şu dünya yüzünde,

Kişi ister Afrika’da olsun, ister Hindistan’da…

İster zengin eve doğsun, ister fakir eve…

Hayatta başarılı olma, bir yerlere ulaşma, yükselme şansı eşit.

dropcap-Allah herkese, yarışta önde gitme fırsatını eşit vermiş. 

Fakat yanına, o fırsatı kullanma veya kullanmama iradesini de vermiş.

 

Ve bu da, kişinin hayata sarılma derecesine bağlı.

Kişinin, “Yapabilirim” inancına bağlı.

Eğer kişi, “Ben yapamam, böyle gelmiş, böyle gider” diyorsa, ve kendini, Allah’ın ona verdiği gücü sıfıra indiriyorsa, tabii o zaman,

** çevre koşullarının esiri,

** yaşadığı çevrenin koşullarına mahkum bir etkisiz eleman,

haline geliyor.

Kişi hayatını, yaşam koşullarını, çevresini, gelir seviyesini, hayat standardını değiştirebilir, yükseltebilir.

Hepimize eşit şans, daha doğrusu eşit güç verilmiş.

Herkese eşit akıl ve kalp gücü aslında verilmiş.

Ancak bunu köreltmek veya geliştirmek, arttırmak veya azaltmak bize bağlı.

Kişiye bağlı.

Aklımızda ve kalbimizde temizlik yaparak bu gücümüzü arttırabiliyoruz.

 

 

İyi, güzel, doğru bir şeyin,

** Hayatında yokluğunu hisseden,
** O konuda kendilerini fakir, eksik, zorda, ve çaresiz hisseden arkadaşlarım,

Ve pek tabii,

Kötü, çirkin, yanlış bir şeyin,

** Hayatında çokluğunu hisseden,
** O konuda kendilerini bataklıkta gibi, onun içinde boğuluyor gibi hisseden arkadaşlarım,

O yokluktan da, o bataklıktan da çıkmanın yolu:

o konuda, ulaşmak istediğimiz ZİRVEYİ, ulaşmak istediğimiz o başarıyı, aklımızda ve kalbimizde hissetmek ve yaşamak.

İster para olsun ister mutluluk, ister sevgi olsun ister saygı, ister güven olsun ister cesaret, ister huzur olsun ister sevinç,

ÖNCE, istediğimiz o şeyi, aklımızda ve kalbimizde, rahat rahat hissedebilmemiz, rahat rahat düşünebilmemiz, aklımızın ve kalbimizin gözüyle o şeyi kolaylıkla ve huzur içerisinde görebilmemiz, aklımızda ve kalbimizde yaşayabilmemiz gerekiyor.

Ne ilginç ki, biz bunu yapınca, o konuda çevremizde çoktan var olup da, o ana kadar göremediğimiz bazı kapıların yani fırsatların farkına varıyoruz.

Ya da daha önce bunları fark etmişsek bile, o zaman vardığımız tüm o olumsuz kararlar, bu yeni bakış açısıyla bakınca OLUR veya NEDEN OLMASIN şeklinde değişiveriyor.

Kararlarımız da, adımlarımız da, bizim aklımızda ve kalbimizde hissettiğimiz o zirve ile uyumlu hale geliyor.

Hayatta istediğimiz her şeye ulaşabilmemiz veya ulaşamamamız, önce aklımızda ve kalbimizde belirleniyor. 

Yani akıl ve kalp karar yeri.

Olacak mı olmayacak mı, belirlenme yeri.

Aklımızda ve kalbimizdeki herhangi bir olumsuzluk, hayatta elde ettiğimiz şeylere de aynen yansıdığı için, benim size tavsiyem:

Aklınızda ve kalbinizde hakkını vererek temizlik yapmanız.

Hayatın 8 parçasına fayda ve hayır olmayan her dilek ve istekten de uzak durmamız da bu sebeple çok önemli.

Neden derseniz, gerçek oluyorlar. :D

Akıl ve kalp, Allah’ın biz insanlara hediye ettiği, oluşturma yeri.

Dünyanın, insanlığın, ülkenizin, arkadaşlarınızın, ailenizin hatta kendinizin durumuna bakıp da olmasını istediğiniz bir şeyin yokluğunu, olmamasını istediğiniz bir şeyin çokluğunu gördüyseniz, aklınızı ve kalbinizi onlara değil, istediğiniz şeylere, görmek istediğiniz, yaşamak istediğiniz şeylere verin.

Ve o noktadan, o karar ve niyetten adım atın.

İstediğiniz şeylerin yokluğuna odaklanıp, veya istemediğiniz şeylerin çokluğuna odaklanıp adım atarsanız, ne adım atarsanız atın, ne yaparsanız yapın, sonuç aynı olacaktır.

Unutmayalım ki, iyi, güzel, doğru her şey bize Allah tarafından çoktan verilmiş ve şu an, burada ve şimdi hayatımızda mevcutlar.

Eğer kişinin başına olumsuzluklar geliyorsa, bunun sebebi, nefsiyle, aklında ve kalbindeki tüm olumsuzluklarla, Allah’ın o lütuflarını kendinden uzak tutması.

************************************

NİSA 79
İyilik ve güzellikten sana her ne ererse Allah’tandır. Kötülük ve çirkinlikten sana ulaşan şeyse kendi nefsindendir.

Kuran Türkçe Çevirisi: Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk

Nisa: Kadınlar
nefs: can, kendi, istek duygusu, özellikle maddi arzuların kaynağı olup sınır tanımayan bir duygu

************************************

 

** Allah’a sığınıp, aklını ve kalbini dinlemeye, 

** Hayatının HER PARÇASINDA huzur, mutluluk, neşe, sevinç ve şükür yaşamak için SORUMLULUK ALMAYA,

** Aklının ve kalbinin hemfikir olduğu o hayırlı uğurlu faydalı, hayata hayat katan adımları atmaya,

HAZIR MISIN?

******************************

Sevgili arkadaşım,

Allah’a sığınınca, hayattaki her türlü problem içinde, yaşamak istediğimiz her türlü hayırlı uğurlu şeye nasıl ulaşacağımız hakkında Allah’ın yol gösterişlerinin bizi orada beklediğini görüyoruz.

Sen de hazır ol,

** Allah’a sığın,

** Aklını ve kalbini dinle, onların HEMFİKİR olmasına özen göster.

** Hayatının HER PARÇASINDA huzur, mutluluk, neşe, sevinç ve şükür yaşamak için SORUMLULUK AL.

** Aklının ve kalbinin hemfikir olduğu o hayırlı uğurlu faydalı, hayata hayat katan adımları at.

******************************

Funda Teyzen, makale ve e-kurslarında, maratonlarında, arkadaşlarına bu konuda çok şükür, bol bol yardım ediyor. :D

29 Aralık 2012′de yine bu konularda sana çok yardım edecek, üstelik AŞK ve EVLİLİK konusunda yepyeni bir proje için HAZIR OL.

2013 Allah’ın yardımıyla, hazır olanlar için harikulade olacak,

Çok çok sevgiler

******************************

Çekim Yasası ‘Günün Pırlantası’, artık üye olabileceğin ve e-postana doğrudan alabileceğin ücretsiz bir hizmet.

Sitenin sağ üst köşedeki kayıt kutusundan üye olabilirsin.

 

Güzelliği dışarıda arama. 

Gerçek güzellik, sende, ailende, ülkende…

Bunu görebilecek akıl, kalp ve cesaret de sende.

************************

Bazen gençlikte, çocuklukta, insan hayran olduğu beğendiği şeyleri, insanları HATTA ülkeleri taklit etmek,ve kendini o hayran olduğu gruba kabul ettirtmek istiyor.

Çocuklukta, gençlikte bu gayet normal normal ama, yaşanılan acılar sonucu, insan büyüdüğünde bunun hiç de iyi bir şey olmadığını anlasa keşke…

Ama çoğu insan bu dersi maalesef alamıyor ve ileriki yaşlarında da, hala taklit etmek, onlar gibi olmak konularına takılıp, üstelik, yaşadığı acılar sebebi ile, sağlıklı düşünemediği için, İYİ, GÜZEL, DOĞRU, HAYIRLI, UĞURLU şeylere, insanlara, ülkelere değil, HAYIRSIZ, UĞURSUZ olup, bir şekilde populer olmayı başarmış şeylere, insanlara, ülkelere hayranlık duyup, onlar gibi olmayı istiyor.

Bu sadece birey birey hepimiz için değil, ülke olarak da hepimiz için geçerli.

Oysa ki, hayatta, inenler var, çıkanlar var.

Yozlaşanlar var, yükselenler var.

Maalesef bizim yüksek gördüklerimiz, duraklama devrini, gerileme devrini geçip, artık çökme devrinde olabilir.

Körü körüne hayranlık insana sadece zarar veriyor.

****************************************

Hayatımızın dertlerinden, günlük sıkıntılarından bezip, çareyi uzak ülkelere, uzak insanlara, hayranlıkta bulmayalım.

Güzelliği dışarıda arama.

Gerçek güzellik, sende, ailende, ülkende…

Bunu görebilecek akıl, kalp ve cesaret de sende.

 

 

Çekim Yasası ‘Günün Pırlantası’, artık üye olabileceğin ve e-postana doğrudan alabileceğin ücretsiz bir hizmet.

Sitenin sağ üst köşedeki kayıt kutusundan üye olabilirsin.