Soru ve Cevap:
Ya Başaramazsam Korkusu…

Soru:

Makalalerinizi okudum.
Uzun süredir duyduğum ama hep kulak tıkadığım sözlerdi.
Karamsar bir yapıya sahibim, her şeyin en kötüsüne hazırlıyordum kendimi…
Hep hayata karşı bir gard alıyordum…
Ama son birkaç gündür bir pozitiflik geldi ve birkaç sorunum çözüldü. Face’de gezerken sayfanızı gördüm ve artık tamamen değişmem gerektiğini anladım.
Seçtiğim yol mantıklı değil.
Hayata karşı gardımı alırken güzellikleri görmezden geliyorum…
Ama 24 yıllık alışkanlığı bırakmak da zor.
Hep pozitif olacağım derken, kendimi telkin ederken içimin derinliklerinde hep korku var “ya olmazsa…”
(Mesela yeni bir işe başlıyacağım, “başarırım üstesinden gelirim” diye telkin ediyorum ama bir yandan “ya başaramazsam…” diye de korku var)
Peki bu korkuyu yenmenin bir yolu var mı?
Yavaş yavaş kaybolacak bir şey mi?
Aklımın bir köşesi “sen kendini kandır” diyor.
Bir köşesi de “geç bile kaldın” diyor.
İnsan alışkanlıklarından vazgeçemiyor. Ama makalelerinizi okurken umutlanıyorum ve şükrediyorum.
Düşüncelerinizi, yazılarınızı paylaştığınız için teşekkürler.

Rumuz: Seheryıldızı

Cevap:

Sevgili Seheryıldızı,

Öncelikle teşekkür ederim, yazılarımı okuduğun için ve duygularını-düşüncelerini paylaştığın için.

Her şeyin en kötüsüne kendini hazırlama meselesini o kadar iyi anlıyorum ki…

Maalesef ben de bunu alışkanlık haline getirmiştim.

Zannederdim ki, her şeyin en kötüsünü düşünürsem, kırılma-üzülme olasılığım yok olur. Ve en kötüsünden daha iyisi olursa da mutlu olmam garantili gibi bir şey olur.

Aaah ah, şimdiki aklım olsaydı… :D

Evet, senin de dediğin gibi, bu tür bir bakış açısı gerçekten de bir alışkanlık meselesi.

Bazen okuyorum bazı üniversitelerin araştırma sonuçlarında diyorlar ki, bir alışkanlığı değiştirmek 21 gün alıyormuş ama bu 21 günün herhangi bir yerinde eski alışkanlığa bir seferlik bile dönsek, 21 güne tekrar baştan başlıyormuşuz.

Ben şahsen bunu okur okumaz, karar vermiştim: 21 gün de sürse, 40 gün de sürse, 100 gün de sürse, yıllar da sürse ben bu alışkanlıkları değiştirmeye karar verdim. Çünkü bu benim hayatım. Ben iyi, güzel, doğru yaşamak istiyorum.

Alışkanlıklar adı üstünde “alışılan şeyler” demek. Neyi devamlı yaparsak ona alışıyoruz ve otomatik yapmaya başlıyoruz.

Madem alışkanlık diye bir şey var, ben de iyi, güzel, doğru şeylere alışmak istiyorum.

Bana ve hayatıma zarar veren şeylere değil.

Son bir kaç gündür yaşadığın güzel şeyler için seni canıgönülden kutlarım.

Bunlar senin Allah vergisi kudretinin eseri.

Bu kudret sen ne istersen onu sana çekecek bir kudret.

O 24 yıllık dediğin alışkanlıklar aslında biliyor musun, senin bir gün verdiğin, bir anlık bir karar üzerine hayatına hakim olmaya başladılar ve şimdi sana sanki içinden çıkılamaz gibi görünüyorlarsa da, aynı geldikleri gibi gidebilirler.

Bu söz sevgili Atatürk’ümüzün, düşman gemilerini İstanbul’da gördüğü zaman söylediği sözler, değil mi?

Yıkılmış bir ülkenin başına gelebilecek o en büyük çöküşe dahi bakıp “Geldikleri gibi giderler…” diyebilmek… Aman Allahım, ne kadar da büyük bir özgüven ve ne kadar da büyük bir iman… Buradan ona teşekkür, sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.

Kusura bakma eğer konuyu dağıttıysam ama anlatmak istediğim şu ki,
sen düşüncelerinin ve duygularının patronusun, bunun tersini şimdiye kadar şöyle veya böyle, şuradan veya buradan öğrendiysek de bu doğru değil.

Okuduğun yazılara, dinlediğin şarkılara, konuştuğun-yazıştığın arkadaşlarına dikkat et.

Niyet et, karar ver ve seni umutlandıran, senin gerçek yeteneklerini, senin gerçek özelliklerini ortaya çıkaranlarla, bu gerçek yeteneklerini coşturanlarla birlikte ol.

Arada bir sürçme olmuyor mu? Evet, benim için de olabiliyor ama artık bilinçli olduğum için hemen değiştirmeye koyuluyorum.

Evet, itiraf ediyorum, kendi yazılarımı ben de tekrar tekrar okuyup, sürçtüğüm noktaları tekrar yerlerine yerleştiriyorum.

Mesela düşün ki arabanı kullanıyorsun, gitmek istediğin yeri biliyorsun (Arzuladığın Hayat), yolu tam bilemeyebilirsin ama işte yoldaki işaretleri takip ederek yolu bulabileceğinden eminsin.

Tabii ki bir harita olsa daha iyi olurdu ama bu şekilde de gidebilirim diye düşünüyorsun.

O sırada arabanın arka koltuğunda da yaşlı mı yaşlı, mızmız mı mızmız, yolu kesinlikle bilmeyen ama çok da bilmiş tatlı bir yaşlı teyzecik oturuyor (negatif düşünceler).

Sen her sağa veya sola dönerken, veya düz gitmeye çalışırken, hatta hata yaptığını anlayıp geriye doğru arabayı sürüp sapman gereken yolu bulmaya çalışırken, arka koltukta oturan bu yaşlı teyzecik, “ya bulamazsan doğru yolu…” “ya yanlış döndüysen…” “Ay sen kesin yanlış yoldasın, hiç ulaşamayacağız…” “Kendini kandırıyorsun, bu yol, o yol değil…” vs vs konuşup duruyor.

BİL Kİ DİREKSİYON SENDE, ve SEN GİTMEK İSTEDİĞİN YERE ULAŞMANI SAĞLAYACAK HER YETENEĞE, HER ÖZELLİĞE SAHİPSİN.

MÜKEMMELSİN.

ÇÜNKÜ ALLAH SENİ ÖYLE YARATMIŞ.

İnan henüz arabayı nasıl kullanacağını bile bilmiyorsan, sen de herkes gibi kursuna gidip öğrenebilirsin, araba kullanmakla ilgili yazılar okuyabilirsin.

GEREKLİ AKIL, GEREKLİ YETENEK, GEREKLİ HER ŞEYE SAHİPSİN.

Bu konuda hiç bir “acaba”ya yer yok. Acaba diye sormaya başlayınca, Allah’ın bize verdiklerini, yaratılışımızın özünü inkar etmiş oluyoruz ve Allah’a saygısızlık etmiş oluyoruz.

Benim sana tavsiyem, bu tatlı yaşlı teyzeciğe, arkayı gösteren o aynadan (sanırım dikiz aynası deniyor) bir gülücük gönder ve bir tatlı mırıltıyla Allah’a şükür şarkılarını söyleyip, arabanın direksiyonunun sende olduğunu hatırla, o güzel yolun, kullandığın arabanın tadını çıkartarak yol almaya devam et.

Bu tatlı yaşlı teyzecik arabayı kullanmayı da bilmiyor, yolu da bilmiyor, sadece alışkanlık gereği, hep en kötüyü düşünmeye çalışıyor. Bunu yaparken, arabanın ne kadar güzel yollardan geçtiğini, yollardaki uzun kavak ağaçlarını, salınan söğüt ağaçlarını göremiyor, içinde oturduğu arabanın değerini, yumuşak koltuğun değerini de bilemiyor.

Sen ona hatırlatabilirsin, “Aman şu yolların güzelliğine bak, yaşlı teyzecim, senin zamanının, çocukluğunun o güzel ağaçlarını, tatlı meyveleri anlatsana bana.” diyerek, bu yaşlı teyzeciği güzel şeyler konuşturmaya alıştırabilirsin.

Tabii senin de bilmen gereken şey, evet, yanlış yöne sapsak dahi, problem değil, geri gelir doğru yolu gene buluruz ve “o ulaşmak istediğimiz güzel yere” sağsalim varabiliriz.

Yolculuğumuzu da hoş geçirip, o tatlı yaşlı teyzeciği de çok sevebiliriz.

Diyorsun ki:
(Mesela yeni bir işe başlıyacağım, “başarırım üstesinden gelirim” diye telkin ediyorum ama bir yandan “ya başaramazsam…” diye de korku var) Peki bu korkuyu yenmenin bir yolu var mı?

Başlayacağın yeni işte de,

  • Şimdiye kadar, edindiğin tüm bilgileri, tüm yetenekleri, içtenlikle ve tüm kalbinle kullanmaya,
  • Öğrenilecek yeni bilgilere ve yeteneklere, aklını ve kalbini açmaya,
  • İşinin gerektirdiği tüm ödevleri öğrenip, elinden geldiğince bunları yerine getirmeye,
  • Birlikte çalıştığın insanlarla yardımlaşma ve destek amaçlı bir birliktelik kurmaya,
  • Başkalarından da gelebilecek negatifliklere kendini kaptırmamaya, kendine olan sevgini yüksek tutmaya,
  • Yapabileceğin bazı hataları, onlardan ders alarak, kendine olan sevgini azaltmadan ve gerekirse özür dileyip telafi etmeye de kararlı bir şekilde atlatmaya,

odaklanırsan o korku küçülecek, küçelecek, küçülecek.

Bazen sana da bu yaşadıklarımız, bir ip üzerinde yürümeye benzemiyor mu?

İp cambazlarının sırları, korktukları şeye yani aşağıya bakmamak, ve hep ulaşmak istediği hedefe ve attıkları adıma bakmak imiş.

Bence hayatta başarının sırrı da hep korkularımıza değil hedeflerimize konsantre olmak ve gerçek amaçlarımız doğrultusundaki ipler üzerinde yürümek.

Mesela, benim için de bu siteyi yapmak, duygu düşüncelerimi burada yazmak korkusuz başlamadı. Çok korktum ama Allah’ın bana nasip ettiği şeyleri dostlarımla paylaşmamın Allah’a gösterebileceğim en güzel teşekkür olduğunu hissedince korkuma rağmen gerekli adımları atabildim.

Ve yukarda bahsettiğim şeylere ve en önemlisi de sahip olduğum bilgileri hizmet aşkıyla dostlara sunmaya odaklanınca, korku da azaldı.

Hala arada korku geliyor ama elinden gelen her şeyi yapan bir insanın huzuruyla, Allah’a şükretmenin yanında o korku zerreden bile ufak kalıyor.

Umarım bu cevap, bu konuda kafanı açmaya yardımcı olur.

Ulaşmak istediğin hayata en kısa zamanda ulaşmanı tüm kalbimle dilerim.

Tavsiyem, ne zaman korku duysan, hemen hedeflerine ve onlara ulaşmak için atacağın o ilk bebek adımına konsantre olman.

Devamlı atacağın bu bebek adımları seni mutlaka hedefine ulaştıracaktır.

Üstelik, bilmemiz gereken en önemli şey şu ki:

Allah bu yürüdüğümüz iplerin altına çok sağlam, eğer düşersek bizi yumuşacık yakalayıverecek yastıklar döşemiş.

Hiç merak etme, bebek adımlarımızı atarken düşersek, bizi sağsalim yakalayıverecek ve tekrar iki ayağımız üzerine basmamızı sağlayacak.

Çünkü o, en anlayışlı, en sevgi dolu, en şefkatli anneden de anneanneden de daha anlayışlı, daha sevgi ve şefkat doludur. :D

Sen de, Anlayışlı ve Sevgi Dolu Allah’a emanet ol.

Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (11)
  1. HÜLYA
    15:49, 1 Şubat 2010

    Allah sizden razı olsun.
    Bende aynı sıkıntıları çekiyordum. Sonra Allah’a dua ettim, “Rabbim şu sıkıntılarımdan beni kurtaracak olan yalnız sensin” diye ve sizi çıkardı karşıma. Sorunlarım hala devam ediyor ama eskisi gibi değil düzeleceğine de inanıyorum.

  2. Sevgili Hülyacığım,

    Çok sevindim.

    “Düzeleceğine inanmak” her şeyin başı, ilk ve en önemli adım.

    Seni, bu adımı attığın için kutluyorum. Aynen bu şekilde adım adım ilerlemeye devam edersen, Rabbimiz yoluna tüm aradığın cevapları, tüm doğru yolları çıkaracaktır.

    Burada seninle yollarımızın kesiştiği ve buluştuğumuz için çok mutluyum.

    Yolun açık olsun.

    Anlayışlı ve Sevgi dolu Allah’a emanet ol. :D

  3. sabahcayi
    17:05, 11 Şubat 2010

    Merhaba,
    Sitenizle tanışalı yaklaşık 2 ay oldu. Herkes gibi benim de korkularım var. Ve çıkış yolum da var, ama bende cesaret yok.
    Özellikle şu anki iş yaşamımda yeni bir adım atmak işimi değiştirmek beni o kadar korkutuyor ki anlatamam. Sanıyorum ki bu stresi kaldıramayacağım. Oysa ki herkes bana “sen kendinde olan nimetlerin farkında değilsin” der durur. Buna tek ben inanamıyorum sanırım. Hayatıma girebilecek en güzel şeylerden bile korkar oldum. Hayatıma seveceğim birinin girmesinden bile korkuyorum. O heyecan beni kötü etkiler diye. Ve yine aynı dert “kaldıramayabilirim” diye.

    Şunu da itiraf etmem gerekirse çekim yasasının farkında olmadan çok çok uygulayan biriyim. Bir şeyi isterim, unuturum istediğimi ve bakarım hemen olmuş. Şu cümleyi çok kullanırım. “Keşke başka birşey isteseymişim”.
    Kalbimin çok çok temiz olduğunu “Benim için dua et senin kalbin temiz duan tutar diyenleri çok duyarım.” Birde su saçma sapan korkularım olmasa …

    Kurtulmayı çok istiyorum. Eski cesaretimin gelmesini.

    Nasıl yaparım?
    Bende herkesin gördüğü ve hatta çekemediği kıskandığı bu potansiyeli nasıl kullanabilirim?

    İş, istediğim gibi bir eş. Bunlar hep kafamda var. Ama “bunlar hayatıma gelirse beni kötü etkiler” korkusundan nasıl kurtulabilirim.

    Tam istediğim gibi bir insan -hem de herşeyine kadar- hayatıma girmişken gitti. Sebebi bu korkularım mı?
    Cevabınız için şimdiden teşekkürler.

  4. Sevgili “Sabah çayı” rumuzlu arkadaşım, (ben de çok severim sabah çayını :D)

    Korkularını çok iyi anladım.

    “Tam istediğim gibi bir insan -hem de herşeyine kadar- hayatıma girmişken gitti. Sebebi bu korkularım mı?” diye soruyorsun.

    Bu sorunun öncesinde yazdıklarınla, aslında bu sorunun cevabını sen çoktan vermişsin, değil mi?

    Demişsin ki,
    “İş, istediğim gibi bir eş. Bunlar hep kafamda var. Ama “bunlar hayatıma gelirse beni kötü etkiler” korkusundan nasıl kurtulabilirim?”

    *************************************

    Sana öncelikle tavsiyem, bu “bunlar hayatıma gelirse beni kötü etkiler” düşünce ve hislerini, şöyle iyice bir incelemen.

    Doğru mu bu düşünce? Doğru olduğuna gerçekten inanıyor musun?

    Sence, senin bu şekilde düşünmene ve hissetmene sebep olan şeyler neler?

    Bunlar, hayatta yaşadığın bazı olaylar olabilir, veya oradan buradan duyduğun, gördüğün ve benimsediğin bazı yanlış fikirler olabilir.

    Eğer yaşadığın acı bir olaysa bunların kaynağı “İçindeki Yaralı Çocuğa Mektup” da yazdığım SEVGİ YAĞMURU bu acı olayların ilacı.

    Bu sevginin ASIL kaynağı nerede? RABBİMİZ.

    RAbbimize ve O’nun ANLAYIŞ ve SEVGİSİNE sığınmanı tavsiye ederim.

    Eğer bir şekilde edindiğin yanlış fikirler ise bunların kaynağı, bu yanlış fikirleri ya olduğu gibi tutup çöpe atmanı, ya da bu konuda doğruları bulana kadar, araştırmanı, okumanı ve “doğru fikirlere” ulaşmak için çaba sarfetmeni tavsiye ederim.

    *************************************

    Hayatta bir şeyleri kaybetmemek için, korku ile yaşadığım zaman, hiç bir şeyin aslında aynı kalmadığını, ya iyiye ya kötüye gittiğini, kaybetmemeye odaklanınca, hayatımın otomatik olarak kötüye gittiğini “Belirsizlikten Güvene Çıkmak” makalemde anlatmıştım.

    Bu makalede bahsettiğim o cesaret, sanırım tam da senin sahip olmak istediğin şey.

    Tabii ki bu cesaret körükürüne olmamalı.

    Hayat değerlerimiz, hayat amacımız ve hayatın vazgeçilemez 8 parçasının hepsiyle uyumlu bir adımı cesaretle atmak, bizi başarıya, mutluluğa götürüyor.

    Bunlardan biri veya birkaçı ile uyumlu olmayan, onlarla çelişen bir adımı, cesaretle de atsak, sonu hep hüsran oluyor.

    Onun için sana tavsiyem, “Hayat değerlerimiz, hayat amacımız ve hayatın vazgeçilemez 8 parçası” konusununda belirsizliğinden çıkman. Bunu yapmak için sitemden alabileceğin ücretsiz rapordaki egzersizleri yapabilirsin.

    Bir de bunun üzerine “Belirsizlikten Güvene Çıkmak” makalemde verdiğim “İdealler Egzesizini” hayalindeki işin ve eşin için yaparsan, belirsizlikten çıkmış olursun.

    Belirsizlikten çıkmak neden önemli, çünkü korkuları besleyen şey belirsizlik.

    Her korkunun ilacı, “BİLMEK, ANLAMAK, SEVMEK”

    Çok sevgili Yunus Emremizin “Sen Seni Bil” sözü her korkunun ilacı.

    Ben Yunus Emre Öğretmenimden öğrendiklerime bir de “Sen Seni Bil, Sen Seni Sev”i ekledim.

    Makalelerimde bulabilirsin, benim bulduğum bütün cevapları ve yöntemleri.

    Türkçe Kuran okumak da pek çok sorunun cevabını verecektir.

    Takıldığın yerler olursa, aynen şimdi yaptığın gibi, her zaman buradan soru sorabilirsin.

    Facebook’daki “Funda Teyze” sayfasındaki grubumuza katılıp, orada oynadığımız oyunlarla (aslında çekim yasası egzersizi onlar) Allah vergisi yeteneklerini geliştirebilirsin.

    Eğer benim bire bir yardımımı istersen, Ürünler sayfasına da bir göz atabilirsin.

    Her halükarda, başarıya ulaşacağından hiç şüphem yok.

    Samimiyetin ve iyi niyetin, doğru cevaplara ulaşmana sebep olacaktır.

    Yüzünü hep Rabbimize çevir.

    Sırtını hep Rabbimize daya.

    Allah’ın adım dediği, Rahman ve Rahim dediği, o ANLAYIŞ ve SEVGİSİNE bırak kendini.

    Asıl korkulacak şey, O’ndan uzak kalmak inan.

  5. sevinc
    06:34, 17 Mart 2010

    Doğumumdan itibaren olumsuz olan tum duygu ve dusuncelerimle hayatımı mahvetmıs biriyim.
    Geç de olsa uygulamaya gectım,
    Sevgiler…

  6. figen
    06:39, 22 Mart 2010

    Merhaba
    Sitenizin takipçisiyim, iyi ki rastladım size, güzel bir tesadüf benim için.
    Olgun,inançlı,uyumlu ve pozitif düşünen bir insan olmayı hedefledim her zaman, yalnız şöyle bir sıkıntım var; karamsar ve negatif insanlardan kaçmak istememe rağmen bu mümkün olmuyor bazen, ya ailenizden biri ya da çevrenizden biri mutlaka olumsuz düşüncelere sahip olabiliyor.
    Ne yapmalıyım bu konuda?
    Onların olumlu düşünmelerini sağlamaya çalışmalı mıyım?
    Ki bu seçenek oldukça yorucu:) Ailenizden biri ise bu daha zor, bir arkadaşınız ise yine zor, uzaklaşmaya başlıyorsunuz yavaş yavaş ister istemez.
    Bu konuda fikrinize ihtiyacım var, yardımcı olursanız sevinirim.
    Sevgilerimle…

  7. Sevgili Figen arkadaşım,

    Öncelikle sitemi ve yazdıklarımı takip ettiğin için çok çok teşekkürler.

    Doğru söylüyorsun, bazen biz ne kadar olumlu olmaya odaklanırsak odaklanalım, çevremizdeki insanların negatif düşünce ve hislerinin etkisinde kalabiliyor ve bu negatifliklere cevap mı verelim, değiştirmeye mi çalışalım, yoksa kendimizi kurtarmaya çalışıp uzaklaşalım mı, bilemiyoruz.

    Bizim o anki ruh halimiz, olumlu olmak istemekteki kararlılığımız veya zayıflığımız, karşı tarafın negatifliğinin derecesi gibi pek çok etken var bu işin içinde ve tabii ki bir formül bulup bu konuyla ilgili her karşılaştığımız olayda şu şekilde davranmalıyız diye bir şey bulmak çok zor.

    Buna rağmen, bu konuda her kuşkuya düştüğümüzde kullanabileceğimiz bir çare önerebilirim sana. Ben de şahsen bunu kullanıyorum:

    İdare edebiliyorsan idare et, edemiyorsan uzaklaş.

    Buradaki idare etmekten kastım, o kişiyi yumuşak ve güzel sözler ile fazla belli etmeden biraz doğru tavırlara çekmek.

    Onun söylediği negatif sözlere cevap vermemek ve onunla savaşmamak bunun çok önemli bir parçası. (senin de belirttiğin gibi, bu seçenek çok yorucu oluyor.)

    Bir de çekim yasası açısından bakarsak, eğer bu tür insanlar çok sık karşımıza çıkıyor ise, bakmamız gereken şey, kendi düşünce ve hislerimiz demektir. Kendimizde bir şeyleri değiştirmemiz lazım ki, bu tür insanları ve olayları çekmeyelim.

    Çok çok sevgiler.

  8. ZUZU
    06:47, 6 Nisan 2010

    MERHABA
    SİTENİZ VE MAKALELERİNİZİ TAKİP ETMEYE ÇALIŞIYORUM. VE COK FAYDALI BULUYORUM. KONULARI COK YARATICI VE YALIN BİR DİLLE ÖRNEKLEYEREK ANLATIYORSUNUZ. ÖĞRENDİKLERİMİN %90 NINDA BASARILIYIM. FAKAT NAZAR KORKUSUNU YENEMİYORUM. AİLEMDEN İKİ İNSANIN ARASININ BU NEDENLE AÇILDIĞINI DÜŞÜNÜYORUM. NE YAPTIYSAM BU OLAYIN ÜSTESİNDEN GELEMEDİM. COK ÜZÜLÜYORUM. NE YAPMALIYIM?

  9. Sevinç arkadaşım,

    Kolay gelsin. Geç olması hiç olmamasından iyidir.

    Zaten merak etme aslında hiç de geç değil. En olması gerektiği anda gerçekleşiyor her şey.

    Her şeyde bir düzen var. Sitemin logosuna aldığım Kamer suresi 3. ayeti tekrar okumanı tavsiye ederim.

    Çok çok sevgiler.

  10. Zuzu rumuzlu arkadaşım,

    Öncelikle güzel sözlerin ve yorumun için çok teşekkürler.

    Nazar konusunda da tek tavsiyem Allah’a sığınman ve onun gücünden yardım alman olacak.

    Nazar sen izin verdiğin ölçüde senin hayatında etkili olacaktır.

    Nazar demek, bazı insanların kıskançlıkla veya hayranlıkla baktıklarında, o baktıkları kişi veya şeye zarar verdikleri inancı.

    Çekim yasasına göre de biz buna inanıyorsak, o zarar gerçekleşiyor.

    Kimse bana (veya nazar değmesinden korktuğun şey her ne ise ona) ben izin vermedikçe zarar veremez.
    Allah benim koruyucum.
    Allah bu insanların bu zararlarından daha büyük.
    O’nun her şeye gücü yeter.
    Ben bu insanların bu zararlarından Allah’a sığınırım.

    şeklinde yaklaşmanı ve Allah’a sığınmanı öneririm.

    Bir de Kuran’da bir sure var.

    *********************************

    Felak suresi (Felak: Tanyeri, yarılma, açılma)

    1 – De ki: “Yarılan karanlıktan çıkan sabahın Rabbine/yarılışlardan fışkıran oluşun Rabbine sığınırım!

    2 – Yarattıklarının şerrinden,

    3 – Çöktüğü zaman karanlığın/gelip çattığı zaman göz perdelenmesinin/tutulduğu zaman Ay’ın/battığı zaman Güneş’in/taştığı zaman şehvetin/soktuğu zaman yılanın/ümit kırdığı zaman musibetin şerrinden!

    4 – Düğümlere üfleyip tüküren üfürükçülerin şerrinden!

    5 – Kıskandığı zaman hasetçinin şerrinden…”

    ********************************
    Kuran suresi için kaynak: Kuran-ı Kerim Türkçe Meali Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk
    Kendisi yaptığı tercümede kelimelerin olası tüm anlamlarını bölü işareti ile ayırarak vermiş ve bizim tüm anlamları yorumsuz olarak görebilmemizi sağlamış. Allah kendisinden razı olsun.

  11. Özlem
    16:20, 16 Mart 2011

    Okuduğum makaleleri yeniden ilk kez okuyormuş gibi heyecanla okuyabilmek çok güzel. Bu güzel bilgiler için sonsuz teşekkürler :)

    Ellerinize sağlık.

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...