Aşk, Karşı Cins ve Bize Aşkı Öğreten
Güneş, Yıldız ve Uydular

Bu yazı, karşı cinsle ilişkilerinde acılar çekmiş veya çeken, küçük veya büyük hayal kırıklıkları yaşamış veya yaşayan, dinmek bilmeyen gözyaşları dökmüş veya döken, korku, pişmanlık, suçluluk, isyan, sitem, hatta hissizlik ve yok olma arzusu hissetmiş veya hisseden arkadaşlar için.

Ve tabii ki, tüm bunlara rağmen, hala umudunu kesmemiş, yorumlarla ve e-maillerle bana yazıp, bu konuda bir cevap, bir yardım, bir çıkış yolu, bir yol gösterme arayan ve mutlu bir evlilik yapma umutları içinde olan arkadaşlar için.

Yanlış şeyler söylemekten Rabbime sığınarak, ve rehber olarak beni de değil, her zaman aklınızı, kalbinizi ve Kuran’ı almanızı da öğütleyerek, bu konuda benim ulaştığım anlayış ve keşifleri yazıyorum.

Tekrar Rabbime sığınıyorum, çünkü biliyorum ki hayatımızın bu parçası, bizi en derin cehennemlere, en büyük acılara, en büyük yanlışlara jet hızıyla götürebilecek bir parça.

Allah bu parçada yoldan çıkıp sapıtanlara acil akıl, fikir versin ve bunlar çocuklarımıza aşkı öğretmeyi bıraksınlar diye de buradan dilekte bulunmak istiyorum.

********************************************************************

Mutlu bir evlilik, sevmek, sevilmek, hayatın güzelliklerinin tadını birlikte çıkarmak, zorluklarını birlikte göğüslemek, aile kurmak, çocuk sahibi olmak, kendine-ailesine-çevresine faydalı evlatlar yetiştirmek, Allah’a yakınlaşmak, O’nun yol gösterişinde ilerlemek, uzun yıllar, ailesine, arkadaşlarına, ülkesine, çevresine ışık, güzellik, mutluluk saçtıktan sonra, yaşlılık yılları da birbirlerine destekle, huzur, anlayış ve sevgi ile torunlarla haşır neşir geçen, ve bu güzel olgunluk ve yaşlılık yıllarının da ardından, ‘‘tekrar buluşmak ümidiyle Allah’tan dilekte bulunup” naçiz vücudu bırakıp, daha nice güzel yarınlarda buluşmak umuduyla başka bir yere göç etmek.

İşte karşı cinsle ilişkilerimizde ulaşacağımız en üst seviyedeki nokta bu değil mi, sevgili arkadaşlar?

Hayatının amacını, hayat değerlerini, hayatın 8 parçasını bilen, anlayan, seven ve bu uğurda canla başla çalışan karşı cinsten 2 insanın biraraya gelince ulaştıkları o mutluluk.

********************************************************************

Bu seviyeye ulaşabilen çiftler o kadar azınlıkta ki, insan kalakalıyor, nasıl bu iş bu kadar karışıp arap saçına dönebiliyor? diye…

”Aşk”ın anlamını ve amacını bilmemek veya yanlış bilmek, diğer bütün problemlerde olduğu gibi, yanlış öğretmenlerden öğrenmek, aklımızın ve kalbimizin sesini dinlememek sanırım bu konudaki karışıklığın da asıl sebebi.

Aşk’ın anlamını, karşı cinsle ilişkilerimizin içerdiği şeyleri, tabii en önce, gözümüzün önündeki anne-babamızın ilişkisinden öğreniyoruz.

Bilgimizin temeli gibi bir şey, onların ilişkisi. Örnek bir ilişkileri varsa, ne ala. Yoksa, ve Allah’ın yol göstermesini de takip etmezsek, temel hep biraz zayıf oluyor.

Büyürken sürekli çevremizden bilgi toplamaya devam ediyoruz.

Akrabalar, komşular ve sonra televizyon, filmler, kitaplar, romanlar, oradan buradan duyduklarımız, evlenenler, boşananlar, sözlenenler, nişanlananlar, terkedenler, terkedilenler, aldatanlar, aldatılanlar, boşananlar, boşanamayanlar, hatta Allah korusun daha da beter şeyler.

Beterin beteri, beterin beteri…

Yakın çevremizde olmasa dahi, haberlerde, gazetelerde, kitaplarda, filmlerde bol bol karşımıza çıkıyor.

**********************************************************************

Aşk, karşı cins ve hayatımızın vazgeçilemez bu ikinci parçasını en çok öğrendiğimiz yer aslında televizyon, filmler, şarkılar-şiirler ve kitaplar.

Çünkü bunlar aşk konusunda utanmadan, açık açık konuşabiliyorlar.

Bu konuda biraz durmanızı ve düşünmenizi istiyorum.

Evet, seyrettiğimiz diziler ve filmler, dinlediğimiz şarkılar, şarkı-şiir sözleri bize aşkı öğretiyor.

Peki bu sözleri, bu senaryoları kimler yazıyor?

Kimler bu film, kitap, CD vs nin piyasaya çıkması için sermayeyi veriyor?

Ve bu sermayeyi verenler hayatın hangi değerlerini, ”hayatın vazgeçilemez 8 parçası”ndan hangisini düşünerek seçiyorlar bunları?

Bu kişilerin hayat amaçları ne?

**********************************************************************

– Canım annem, çocukluk ve genç kızlık döneminde Rock Hudson hayranı imiş, ben de çocukluk dönemlerimde, ilk ve ortaokul sıralarında, seyrettiğim filmlerde bu aktörün yakışıklılığını farketmiş ve anneme hak vermiştim.

Ama bir gün annemle konuşurken, babamın ve ailesinin kendisini istemeye geldiklerinde annemin ”babamın profiline” aşık olduğunu duyunca, bu konulardaki ilk kararımı vermiştim.

”Sadece dış görünüşe ve kişinin ailesinin varlıklı olmasına bakıp evlenmek o kadar da mantıklı değil.’ ‘(Annemle babamın evliliği ve aşkları hiç de öyle ideal bir evlilik gibi değildi. Ve babamın ailesi varlıklı, babam da yakışıklıydı.)

– Daha sonraları Ajda Pekkan ve Fransız modasını çok seven, üstelik benim de kendisini çok çok sevdiğim bir yakınımın, ”vurulduğu” mavi gözler sebebi ile, anne ve babasının bütün öğütlerini de dinlemeden evlenmesi ve acısıyla tatlısıyla yaşanan bir 20 yıldan sonra, bu mavi gözlü beyin iyi bir eş ve baba olamaması sebebi ile evliliğin sona ermesi, bana yine bu karşı cinste dış görünüş merakının kötü bir şey olduğu hakkında büyük bir ders olmuştu.

– Yine ben çocukken, yazlıkta, şair ve yazar olup televizyonda oynayan bazı dizilerin yazarı bir beyefendinin, genç ve güzel kızı vardı. Nişanlısından ”sigara yakmayı bilmiyor” diye ayrılmıştı ve yıllarca hiç kimseyi beğenmeyerek evlenmeyi reddediyordu. Sonradan öğrendik ki, söylemesi ayıp ama, “sigara yakmasını bilen” bir sevdiği olmuş ama beyefendi karısından boşanmayı reddediyormuş. (Alooo? Kimse var mı orada? Hayat değerimiz bu mu? Eşimizde arayacağımız özellik “sigara yakmasını bilmek mi olmalı?????

Bize hayatı öğreten dizilerin yazarı bu beyefendinin kızına öğrettiği hayat değeri bundan mı ibaret? Televizyonun karşısında sessiz oturan saf çocuklarımızı kimlere emanet ediyoruz?)

– Bir başka arkadaşın, evlilik hayalleri kurduğu ideal erkeğin “George Michael” gibi olması ve belki de bu sebeple kimseleri beğenmemesi ve hiç evlenmemesi de bir başka dikkatimi çeken olay olmuştu. Bu arkadaşın bu konudaki fikirlerini şu cümlesi çok açık ifade ediyor: “Elin adamının çoraplarını mı yıkayacağım?” Bu arkadaş, şimdi 40 yaşlarında ve gittiği misafirliklerde durduk yere ağlamaya başlıyor, “Ne olacak benim halim?” diye…

Tüm bu gerçek amacından çıkmış ve sapıtmış  “ikinci parça” etkinliklerinin, en derininde ben sorumlu olarak 1950lerdeki Demokrat Partiyi ve onların milleti Allah ile ve “Küçük Amerika” olacağız yalanları ile kandırmalarını görüyorum.

Benim saf ve gencecik anneme “Rock Hudson”ı gösteren, o hayatı umut ettiren, vadeden politikacısından, film şirketlerine, bunları gösteren sinema salonlarından, haber yapan dergilere, hepsinin yaptıkları ihanete ben şahsen ŞAHİDİM.

Bu olay 1950lerde gerçekleşti ama diyebilirsiniz ki, şimdi yazmanın, söylemenin ne anlamı var?

Anlamı şu ki, bugün de yine aynı çark, daha da büyük bir hızla ve daha da büyük bir etkiyle dönmeye devam ediyor. Allah’la ve Avrupalı olacağız diye gene kandırılıyoruz.

**********************************************************************

Ama işin bir gerçeği daha var ki, bu da daha da derinlere gitmemizi gerektiriyor. Tamam, politikacılar, medya, sinema, kitap endüstrileri kendi çıkarlarını gözeterek, bir takım şeyler yapıyorlar ama, biz hanımların hiç mi sorumluluğu yok?

İşte bu konu ile ilgili anlatmak istediğim bir tecrübem daha var:

Yine ben çocukken, annemler, yengemler, daha pek çok hanımlar, biz çocukları da yanlarına alıp, sanki pikniğe gider gibi börekler, dolmalar, yiyecekler hazırlayıp, bir gazinonun kadınlar matinesine giderlerdi.

Salonu gümbür gümbür doldurarak okunan o Türk Sanat Müziği şarkıları, Türkçe söz yazılmış ”aranjman” denen yabancı şarkılar, Türk pop müziği, türküler, komedyenler vs. vs. her şey vardı bu gazinonun kadınlar matinesinde.

Zeki Müren ve diğer bütün sanatçılar sıralarına göre, (en beğenilen en son gelmek şartıyla) sahneye çıkar, bütün salonu tıklım tıklım doldurmuş hanımlar da el çırparak, şarkıyı söyleyerek, (kimisi göbek atarak), eşlik ederlerdi. Tam bir curcunaydı anlayacağınız.

O zamanlar en çok dikkatimi çeken şey, tüm bu hanımların, “bir hanım gibi giyinip, makyaj yapmış” erkek şarkıcılara da büyük bir coşkuyla katılmaları olmuştu.

Sanki onları kendi cinslerinden biri gibi gördüklerini fark etmiştim.

Yıllar içerisinde Rabbimin de yol göstermesiyle, annemin gençliğinde hayran olduğu o Rock Hudson’ın eşcinsel olduğunu öğrendiğimizde annemin gösterdiği şaşkınlık da hanımlarda var olan bu zayıflığın iyice adını koymama sebep oldu.

Evet, kadınlarda bir saflık var ve bu da,

”hayat değerlerine bağlı ve hayatın vazgeçilemez 8 parçasına dost  adamlar” ile ”bir sebeple hayat değerlerini kaybetmiş, hayatın 8 parçasına düşman olmuş adamlar” arasındaki farkı görememeleri.

Ve kadınların bir zayıflıkları daha var ki, bu da,

”hayat değerlerini kaybetmiş ve hayatın 8 parçasına düşman olmuş adamlar”ı kendilerine yakın bulmaları, onların kadınsı hallerine ”gülmeleri”  ve ”ilginç bulmaları”

Kuran’da çoook uzun uzun düşünmeler ve tekrar tekrar okumalar sonunda anladığım bir ayet, kadınların bu zayıflıklarını bize çok güzel anlatıyor.

Hz. İbrahim’e misafirler gelir. O da onlara et pişirerek sunar ama onlar bu ete dokunmazlar. Bunun üzerine Hz. İbrahim onlar hakkında korkuya düşer. (Konumuzla alakasız ama ben de burada hep düşünürüm, acaba uzaylı mıydılar yoksa melek mi?)

Hz. İbrahim’in korkuya düşmesi üzerine bu misafirler der ki: “Korkma, biz Lût kavmine gönderildik.”

Lut kavmi, eşcinsellik yapmakta ve Hz. Lut’un bütün öğütlerini gözardı edip, hatta onu ülkelerinden sürmekle tehdit etmektedirler. (Günümüze ne kadar benziyor değil mi? Biliyor musunuz bazı ülkelerde eşcinselliğin yanlışlığı hakkında konuşmak yasalar tarafından yasaklanmış durumda.)

Ama benim asıl anlatmak istediğim, onlar “Korkma, biz Lût kavmine gönderildik.” deyince, Hz. İbrahim’in karısının tepkisi:

**************************************************
HÛD Suresi 71:

Orada dikilmekte olan karısı güldü.

***************************************************

Bu ayet daha ilk okuduğumdan beri hep dikkatimi çekmişti. Niye güldü? Niye dikilmekte olan diye tarif ediyor?

Hz. İbrahim’in eşi örnek bir insan mıydı? vs vs  düşünceler, araştırmalar sonucu, bu ayetin tam da benim Türkiyede gördüğüm kadınlardaki zayıflığı anlattığını keşfettiğim anda zihnimde şimşekler çakmıştı.

Evet, kadınların bu zayıflıkları var.

Onların bu zayıflıklarını bilen bilumum, şarkıcı, yapımcı, yönetmen, yayımcı da bu zayıflığı sömürmek için,  kadınlara sahte, abartılı, yapış yapış, yapay tatlandırıcılı aşk tatlılarını “sanat” adı altında veriyorlar. Kadınlar da vücut hormonlarını sömüren, bu yoğunlaştırılmış yapay romantizmlere gittikçe daha bağımlı hale geliyorlar.

Allah’ım, biz Sana sığınırız, Sen bizi affet, Sen affetmeyi çok seversin.

Hayat değerlerini kaybetmiş, hayatın 8 parçasına da kötülük edenlerden, hayat amacı hayatı yok etmek veya 8 parçadan çoğuna zarar vermek olan insanlardan koru bizi Rabbim.

Sensin Koruyan, Acıyan, Yardım eden, Kollayan. :D

İşin gerçeği şu ki, bir insanın yaşadığı zor olaylar ve travmalar sebebi ile veya hormon bozuklukları sebebi ile cinsiyetinden şüpheye düşmesini anlayabiliyorum ve anlayış gösterebiliyorum.

Ama bunlar için Allah’a sığınıp çareler aramak yerine, bunu normal bir şeymiş gibi veya en doğal hakkıymış gibi, veya ”bu benim tercihim kimse karışamaz. Ben dilediğim gibi yaşarım.” şeklinde hayatın tüm değerlerinden, hayatın vazgeçilemez tüm 8 parçasından vazgeçmesini ve çevresine bunu marifetmiş gibi lanse edip, hatta yetişmekte olan, henüz doğruyu yanlışı bilmeyen çocukların aklına kalbine, şarkılarla, filmlerle, kitaplarla bu son derece hayatın özüne zıt fikir ve hisleri aşılayan kişileri sevmiyorum ve hepsine karşıyım.

Tabii, bir de kadınlar arasında da aşırı uca kaçmış, feministlik adı altında, kadınları yine “Aile, Çocuk, Eş” değerlerinden soğutmaya çalışan bir grup daha var ki, bunların da kadınlaşmış erkeklerden farkı, erkekleşmiş kadınlar olmaları ve yine hayat değerlerinden, hayat amaçlarından, hayatın 8 parçasına güzellikler getirmekten çok ama çok uzak olmaları…

********************************************************

“İşte AŞK’ı öğrendiğimiz kaynaklar bunlar” diyerek beni dinleyen, bana soru soran siz değerli arkadaşlarımı AŞK konusundaki bilgilerinizi sıfırlamaya ve yolun başına tekrar dönerek, Rabbimize sığınmaya ve yolun başından tekrar taze bir şekilde başlamaya davet ediyorum.

BU YANLIŞ BİLGİLERE İNANARAK, ÇEKİM YASASINI AŞK KONUSUNDA LEHİMİZE KULLANMAMIZA İMKAN YOK.

Zaten “çekim yasası”nın özü bu yanlış düşünce, his, beklenti ve inançlarımızdan kurtulup temizlenmek ve bunları doğru düşünce, his, beklenti ve inançlar ile değiştirmek, değil mi?

********************************************************

Kısaca, özetlemek gerekirse, hayatın bu ikinci parçasında başarı, mutluluk, huzur, iyilik, güzellik bekleyen ve çekim yasasını bu amaçla kullanmak isteyen arkadaşların ilk yapmaları gereken,

1- Yukarıdaki bilgiler ışığında, akıl ve kalplerinde bir temizliğe girişmeleri.

2- Bu temizliğin ardından, yapılmış hatalar için Allah’a sığınmaları ve af dilemeleri.

3- Allah’ın hemen affettiğini ve affetmeyi çok sevdiğini hatırlayıp, kendilerini de yaptıkları hatalardan ötürü affetmeleri.

4- Hayat değerlerini, hayat amaçlarını ve hayatın vazgeçilemez 8 parçasını hiç bir şüpheye yer vermeyecek şekilde bilmeleri, anlamaları ve sevmeleri.

5- İdeal Eş alıştırmasını yapmaları.

6- Bu konuda tekrar Allah’a sığınmaları.

7- O’ndan gelecek yol gösterişleri görüp, kabul ederek adım atmaları.

İNANIN BU ADIMLARI ATARSANIZ TEZ ZAMANDA HAYATINIZIN HER PARÇASINDA MUTLULUKLAR YAŞAYACAĞINIZ, RABBİMİZİN SİZİN İÇİN YARATTIĞI O İDEAL EŞİNİZE KAVUŞACAK VE BİR YASTIKTA KOCAYACAKSINIZ. :D

Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (8)
  1. Lorin
    02:27, 5 Mart 2010

    Yazıyı çok beğendim. Elinize ve bilginize sağlık.

  2. sado
    04:17, 21 Mart 2010

    inşallah. deneyeceğim…

  3. özlem
    00:55, 24 Mart 2010

    Çok güzel bir yazı olmuş.
    Elinize bileginize yüreğinize sağlık sevgiyle…

  4. arife
    21:34, 1 Mayıs 2010

    Yazınız çok güzel ve aydınlatıcı, teşekkürler :)

  5. Yasemin
    04:37, 11 Ağustos 2012

    Bu konuda hep soru işaretleriyle dolu olduğum için diğer bir çok yazınızı olduğu gibi bu yazınızı da okumuştum.Ama bana bir cevap gibi gelmemişti.Yani evet doğru şeyler diyordum ama hani nasıl düşünmemiz gerektiğini idrak edememiştim bir türlü.Üzerinden aylar geçti yine bu konularda soru işaretleriyle doluyken devamlı Allah’a dua edip Allah’tan bir yardım bir lütuf beklemeye odaklandım günlerce.Sonra bir gün sizin bu yazınızı hatırladım ve şimşekler çaktı beynimde,tekrar okumamış olmama rağmen sorularımın cevabını aldım.içime doğan düşünceleri ben daha önce okumuştum ve şuan idrak edebiliyordum..
    Bu nasıl bir lütuftur şükürler olsun Allah’ıma,sonsuz teşekkürler size..
    Sabredince,bekleyince,ille hemen olsun demeyince her şey o kadar güzel gerçekleşiyor ki…

  6. Funda Teyzen
    16:57, 11 Eylül 2012

    Çok çok tebrikler, Yasemin arkadaşım.

    Dediğin gibi, ancak ve ancak, Allah’a sığınınca, anlayamadığımız o konuları idrak edebiliyoruz.

    Çok çok kutluyorum seni bu başarından dolayı ve aynen devamını diliyorum.

    NOT: Tam da seminerimin öncesi gelen bu yorumunu geç yayınladığım için kusura bakma. :D

    Çok çok sevgiler

  7. Sevda
    00:35, 21 Mart 2014

    Sevgili Funda hocam,
    Bu yaziyi kac Kere okudum bilmiyorum.
    Allah sizden razi olsun.
    Sevgilerimle

  8. Funda Teyzen
    13:39, 31 Mart 2014

    Çok çok teşekkürler Sevda arkadaşım. :D

    Bu makaleyi madem defalarca okudun ve inşallah faydalandın, şimdi sırada bu konuda temizlik yapmak var.

    Aşk hakkında öğretildiğimiz tüm bu yalanlardan temizlenmeyi kastediyorum.

    Bu temizlik içinde, Aşk ve Aşk e-kursu ilk adım.

    Senin aracılığın ile bu makaleyi okuyan diğer bayan arkadaşlara da tavsiye ederim.

    Aşk hakkında öğretildikleri tüm yalan ve yanlışlardan, tabii dolayısıyla da çektikleri çekecekleri acılardan kurtulmak isteyen, aşk hakkında gerçekleri öğrenmek isteyen bayanlar için hazırladığım bu kurs, bence gerçekten elzem.

    Kim için elzem?

    Tekrar ediyorum:

    Aşk hakkında öğretildikleri tüm yalan ve yanlışlardan, tabii dolayısıyla da çektikleri çekecekleri acılardan kurtulmak isteyen, aşk hakkında gerçekleri öğrenmek isteyen bayanlar için.

    Bu çağrıya vesile olduğun için çok çok teşekkürler Sevda arkadaşım.

    Çok çok sevgiler
    2k

    Not: E-kurs için kayıt adresi http://askveask.com/

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...