Hayatı Anlamak ve Sevmek…

Hayatı anlamak ve hayatı sevmek bir zamanlar bana da imkansız bir şey gibi görünmüştü.

20 yıl öncesinden bahsediyorum.

Hayatımda değişmesini istediğim o kadar çok şey vardı ve bu değişikliklerin gerçekleşmesi o kadar imkansız gibi görünüyordu ki ben de pes etmiş, umut açısından dibe vurmuştum.

“Hayatı anlamıyorum ve sevmiyorum.” demiş, en yakınlarımla ve hayatımın pek çok parçası ile uzun süren küslükler yaşamıştım.

Şu an o günlerime, o halime bakınca, içim ürperiyor, ne kadar yol almışım, mesafe katetmişim.

Düşünce, duygu, beklenti ve inanç açısından, o 20 sene önceki halimle kıyaslayınca ne kadar değişmişim…

Şükürler olsun Rabbime, ve tüm öğretmenlerime, yardımlarını yol gösterişlerini benden hiç eksik etmemişler. Hem Rabbime hem de bu öğretmenlerime ne kadar da borçluyum.

İşte şimdi benim sıram geldi.

Artık benim de öğrendiklerimi öğretme zamanım geldi.

Rabbime sığınırım ben. O’nun hoşnutluğunu kazanacağım, O’nun benden razı olacağı bir iş çıkartmak, en büyük dileğim.

Peki, ben bu hayatı “anlamıyorum ve sevmiyorum”dan “çok iyi anlıyorum ve çok ama çok seviyorum”a nasıl çıkabildim?

Anlamak bir şeyi sevmenin ilk adımı.

Ve bir şeyi ancak çok iyi anlayabiliyorsak, çok ama çok sevebiliyoruz.

Ben de, hayatın tüm parçalarının neler olduğunu ve onları reddedersek başımıza neler geleceğini deneyerek görerek ve bu yüzden yaşanacak çaresizlikleri yaşayarak, öğrenerek ve onlara tekrar sarılarak, anlayarak bunları sevmesini öğrendim.

Tüm dileğim, bu yazıları okuyanların, bu parçalardan vazgeçme hatasına düşmemeleri konusunda benden ders almaları ve bu acılara düşmemeleri.

Yok eğer çoktan bu çaresizliklere düşmüşlerse, benim yaptığım gibi, yarasız beresiz (veya yaralarını sararak) tekrar bu parçalara sarılarak, onları anlayarak ve severek hayatlarına devam etmelerine yardım etmek.

**************************************************

Hayatın Vazgeçilemez 8 Parçası ve Aralarındaki Uyum Şartı:

Hepimiz için geçerli olan ve hepimiz için “vazgeçilemez” olan 8 parçası var hayatın…

1 – Kendim
2 – Ailem
3 – Arkadaşlarım, Ülkem
4 – İnsanlık
5 – Tüm bitki ve hayvanlar
6 – Tüm fiziksel evren
7 – Ruhlarımız
8 – Allah

Bunları en içte 1, dışında 2, 3,4,5,6,7,8 olmak üzere, gittikçe genişleyen küreler şeklinde düşünebiliriz.

Bu küreyi kesit olarak görmek istersek, yandaki şekil gibi görünecektir.

Bu 8 parçanın en ilginç tarafı da, biz içten dışarı doğru gelişirken, dışarıdan içeri doğru da bir yaratma ve koruma ilişkisi söz konusu.

8′den başlayarak her bir halka, bir içindekinin ortaya çıkmasına sebep oluyor veya onu yaratıp, koruyor ve ona beşiklik ediyor.

Allah ruhların, ruhlar maddenin, madde canlıların yani, bitki ve hayvanların, bitki ve hayvanlar insanların, insanlar ülkelerin, ülkeler ailelerin, aileler de bireyin ortaya çıkmasına sebep oluyor.

Ne zaman ki biz, bizi koruyan bir dış küreyi ihmal ediyoruz, sonuçta kendimiz zarar görüyoruz. Bindiğimiz dalı kesmek gibi bir şey bu.

Mesela aile kurumunu ihmal eden bir kimse, kendi anası babası tarafından korunma, kollanma şansını azaltmış oluyor.

Peki, bu ihmaller nereden kaynaklanıyor veya nasıl başlıyor?

İşin gerçeği şu ki, çocukluğumuzdan itibaren, bilen bilmeyen, bu konuda bizi kendi cahilliklerine mahkum ediyorlar. Maalesef, herkes kendi uzmanlığı, mesleği olan konuyu, bize “hayatın sırrı” olarak yutturmaya çalışıyor ve doğal çıkarları veya kendi dar görüşlülükleri yüzünden, hayatın diğer parçalarını bize önemsizmiş gibi dayatabiliyorlar.

Tarih boyunca hayatı inceleyen bir çok düşünür veya bilim adamı, konularına dar bir açıyla bakma hatasına düşüp, gerçeğin bir parçasını bulmuşlar ama resmin tamamını görmeyi reddettikleri için, gerçeğin tamamını da bulamamışlar.

Aynı şekilde, resmin sadece tamamına bakmayı tercih eden filozof, bilim veya din adamları da resmin detayına bakmayı reddettikleri için, gerçeğin içinde hep boşluklar kalmış ve bu iki tip bakış, hep birbirini reddetmek ve haksız çıkartmak çabasına düşmüş.

Mesela,

  • evrimin kanıtlarını inceleyenler, buldukları “insan vücudunun bitki ve hayvandan gelme” gerçeğini, Allah’ı reddetmek şeklinde algılamayı tercih ederken,
  • Allah’a inanan ama bilimin kanıtlarını yok farzedenler de evrimi yalanlayacak kanıtlar peşine düşmüşler.

Halbuki, yukarıdaki “Hayatın Vazgeçilemez 8 parçası”na ve onların işleyişine bir bakış dahi basit gerçeği bize gösteriyor:

Evet, evrim var ve evet Allah evrimi de yarattı.

Nasreddin hocanın çok haklı bir şekilde söylediği gibi:

“Sen de haklısın.”
“Sen de haklısın.”
“Sen de haklısın.”

İki taraf da haklı olmasına rağmen birbirlerini haksız çıkartmak için uğraşıp duruyorlar.

Görebiliyor musunuz? Evrimi savunanlar beşinci parçada – bitki ve hayvanlar – takılıp kalmışlar, başka bir şeyi (6, 7 ve 8′i) göremiyorlar. Onlarla zıtlaşanlar ise 8′de takılıp kalımışlar beşinci parçayı göremiyorlar.

Ta Nuh peygamberimizin zamanında, hem de bizzat onun tarafından evrimin öğretildiğini görmemezliğe geliyorlar.

*******************************
Nuh suresi 17
“Ve Allah sizi bir bitki olarak yerden bitirdi”
*******************************

Aşırı milliyetçiler, üçüncü parçada (ülke) takılmış, başka hiç bir şey göremezken, “milleti bırakalım ümmete bakalım” diyenler, “ille de sekiz  (din), üçüncü parça (ülke) önemsiz” diye bağırıyorlar.

Sadece maddeyi,  6. parçayı  inceleyen bilim adamları da var. “İlle de 6, yani fiziksel evren” diyorlar.

Evet canlı organizmalar maddeden oluşuyor. Hepimizin yapısında karbon, hidrojen, oksijen, nitrojen ve diğer her şeyden biraz var. Ama bu yedinci ve sekizinci parçalar -ruh ve Allah- yok demek değil ki…

Tabii bir de yedinci parçaya, ruhlara takılıp kalanlar var.

Onlar da ruhları, cinleri, asıl şey zannedip, onlara tapabiliyorlar. Ya da Budistler gibi ruhu geliştirmek adı altında çok tanrılı bir din yaşayanlar var. Hatta Japonya’daki gibi kendi ölmüş aile bireylerinin ruhlarına tapanlar dahi olabiliyor.

Ya da Hindistan’daki gibi yoga adı altında, bütün parçalarını kenara atıp, sefalet içinde yaşamayı marifet sananlar var.

Evet, ruhlar yani yedinci parça, altındaki diğer bütün parçaların üzerinde, ama sekizinci ve hepsini kapsayan Allah’ı unutmak neden?

Bir de son yıllarda, Budizm, yoga ve meditasyonun, çekim yasası ile birleşmesinden ortaya çıkan, “evren”in her şeyi veren kaynak olduğuna inanmak başladı. Bu kişilerin konuşmalarında ve yazılarında, inanılmaz bir şekilde Allah’ın adı geçmiyor.

Bu da aslında yedinci parçada, ruhlarda, takılıp kalmış kişilerin, bir basamak daha düşerek evrene inanmaya başlamalarının bir göstergesi.

Size bu konuda bir uyarıda bulunmak istiyorum. Allah’ın koruması ve dinin yol göstermesi olmadan, ruhlar alemi ile uğraşanların hali, sonunda hep hüsran olmuştur. İnanmıyorsanız, Hindistan’daki sefalete bir bakın.

Ruhlarda takılıp yukarı çıkamamış, bir diğer ülke Japonya, refah bir hayat sürüyor ama incelerseniz, 8 -Allah – hariç, diğer her parçada ulaştıkları disiplin ve başarının onlara bu refahlığı getirmesine şaşmamak lazım. Ama Allah’ın yardım, sevgi ve desteğini kabul etmedikleri için, aslında, Japonlar açıkça köle gibi çalışıyorlar. Evet, ücretlerini de alıyorlar ama, diğer ülkelerden gelip onları görenler, “bu hayat mı ya?” diyorlar.

Bir de bunların yanında, dünyamızda, en genel çoğunluk var ki, onlar da birinci parçada yani kendilerinde, ya da ikinci parçada yani ilişkilerde, takılıp kalmışlar.

Bunlar ne ülke, ne insanlık, ne de başka bir parçaya aldırmadan, günlerini gün etme, cep doldurma veya eğlenme peşindeler ve sadece kendilerini düşünüyorlar.

Çoğunlukla, bu insanlara acımamak veya kızıp “Ne halleri varsa görsünler” dememek elde mi?

——————————————————————————

Bu makalenin ana fikri şu ki,

her taraftan bombardımana tutulduğumuz, bu dar görüşlü insanların, yanlış fikirlerinden kendimizi korumalıyız.

Onların tek taraflı görüşlerine rağmen, biz, hayatımızın bütün parçalarını ve onlara ait, iyi, güzel, doğru her şeyi yürekten kucaklamalıyız.

——————————————————————————-

İşin gerçeği şu ki, hayatın bu vazgeçilemez 8 parçasından bir tanesinden bile vazgeçmek, bizi korkunç karanlıklara, cahilliklere itiyor.

Hayatımızı 1-2-3-4-5-6-7-8 tüm parçaları UYUM içinde yaşamamız, bu karanlıklara düşmemekte anahtar rol oynuyor.

Bunlar arasında zıtlaşma, çekişme, kavga, küskünlük, kırgınlık, yok farzetme, nefret, düşmanlık, korku vs vs olmaması çok önemli. Ancak o zaman gerçek aydınlığı, doğruyu, iyiyi, güzeli bulabiliyoruz.

Çünkü, eğer bu negatif düşünce, duygu, inanç ve beklentiler varsa, çekim yasası gereği de benzeri şeyleri hayatımızın her alanında çekiyoruz ve hayatımız tam bir kaosa, karmaşaya dönüyor.

Bu konuları halletmemiz ve hayatın her bir parçasına “sevgi, anlayış, şükür hisleri” ile dolana kadar bu uyumsuzluklar üzerinde çalışmamız, çekim yasasını hayatımıza güzellikler getirmek için kullanırken çok önemli.

—————————————————————————–

Bugünkü egzersiz şu:

Hayatımızın bu vazgeçilemez 8 parçasına teker teker bir bakalım. Herhangi birini hayatımızdan silip atmış ve ondan vazgeçmiş miyiz?

Veya bunlardan birine veya daha çoğuna karşı negatif bazı düşünceler, duygular, inançlar, beklentiler besliyor muyuz?

Bunların arasında bir uyumsuzluk var mı?

Bunlar hakkındaki inançlarımız, beklentilerimiz neler? Pozitif mi, negatif mi?

Her biri için “anlayış, sevgi, şükür” hisleri mi besliyoruz, yoksa “anlayışsızlık, nefret, beğenmeme” hisleri mi?

—————————————————————————–

Herkese, tüm parçaları uyum içinde, “anlayış, sevgi ve şükür” düşünce, his, beklenti ve inançlarıyla dolu bir hayat diliyorum.

Doğum günümüzde bize sunulan bu lezzetli hayat pastasının her gün her saniye tadını çıkartalım. :D

Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (14)
  1. juli
    21:30, 26 Ocak 2010

    Sevgili çekimyasası,
    Keyifle, sindire sindire okuyorum yazılarınızı…. Tebrikler ve tabi ki teşekkürler.

  2. songül
    01:03, 9 Mart 2010

    Merhaba öğretmenim, ben yazılarınızı hiç ama hiç kaçırmadan takip ediyorum. Belki her oyununuza yazısal olarak katılamıyorum ama, düşünce olarak hep sesli bir şekilde vazgeçilmez oyunlarımızın içindeyim.
    Yazılarınızı okudukça aslında örnek konuların, hep içinde olduğumu fakat farkına varmadan yaşadığımı anladım.
    Size üye olduğumdan beri, içimdeki huzuru tarif edemem.
    Bir şeylerin farkına vararak hissederek en önemlisi şükrederek yaşamanın keyifi tarifsiz.
    Hiçbir şeyin satın alamıyacağı bu duyguları bana yaşattığınız için, sonsuz teşşekkür ederim size.
    Bütün bu güzellikleri bana yaşattığı içinde Rabbime şükürler olsun.

  3. Funda Teyzen
    10:00, 14 Mart 2010

    Rica ederim Songül arkadaşım. Ne mutlu bana bunları yaşatabildiysem ve hissettirebildiysem.

    İnşallah maraton veya teleseminerlerimizde de şükürlerimizi beraber etmek dileği ile diyorum ben de. :D

  4. Nevin
    11:04, 15 Haziran 2013

    Çok sevgili ve saygıdeğer Funda Öğretmenim.
    Hayatımı anlamayı ve sevmeyi, sizin öğrenciniz olduktan sonra, farkındalıkla yaşamaya başladım. Bilerek yaşamanın mutluluğu harikulade.
    Her gün,” yaşamak çok güzel” diye şükrediyorum.
    Hayatın bu kadar kolay ve güzel yaşanır oduğunun farkına varmamı sağladığınız için ALLAHIM SİZDEN ÇOK RAZI OLSUN.
    SİZİ TANIDIKTAN SONRA HAYATIMIN, HER ADIMINDAKİ HUZURDA, SİZİN DOKUNUŞLARINIZ VAR.
    Sonsuz Teşekkürlerimle.

  5. Funda Teyzen
    12:08, 6 Temmuz 2013

    Maşallah Nevin arkadaşım. :D

    ŞÜkürlerinin, başarılarının, farkındalıklarının artmasını diliyorum ben de Allah’tan.

    Çok çok teşekkürler güzel sözlerin için.

    Çok çok sevgiler

    2k

  6. zeynep
    21:58, 29 Ağustos 2014

    Allahım sizden razı olsun, sizinle tanıştıktan sonra çok rahatladım, makalelerinizi okuyor ve uyguluyorum. Henüz yeniyim bir ongün kadar oldu, içimde var olan duyguları açığa çıkardınız, çok teşekkür ederim yüce Rabbime binlerce şükürler olsun. Bana bu sayfaları okumamı nasip etti, şükürler olsun, şükürler olsun, şükürler olsun.

  7. zeynep
    22:05, 29 Ağustos 2014

    Çok değerli Funda öğretmenim size tekrar teşekkür ediyorum. Farkındalıkları anlamama yardımcı olduğunuz için. İnanın ongün oldu sizinle tanışalı ama çok mutluyum. Rabbim sizden razı olsun. Sevgi ve selamlar.

  8. zeynep
    22:19, 29 Ağustos 2014

    Yorumumda Rabbim yazarken bir hata oldu, R YERİNE yanlışlıkla Y harfini yazdım özür diliyorum.

  9. Funda Teyze
    18:31, 5 Eylül 2014

    Çok sevgili Zeynep arkadaşım,

    Asıl bu güzel duygularını paylaştığın için ben teşekkür ederim. Allah razı olsun senden de.

    MAşallah diyroum bende. Çünkü ancak Allah dilerse bu anlayışları, keşfi ve duyguları hissedebiliyoruz, değil mi?

    Allah dilemiş ki sen de bunları hem hissedip, hem de bana yazdın, maşallah.
    1m 1m 1m 1m 1m

    Ben de hem sana çok çok teşekkür ediyorum hem de Allah’a şükrediyorum. :D

    Çok çok sevgiler
    2k

  10. Funda Teyze
    18:32, 5 Eylül 2014

    :D

    Rica ederiz, ben düzelttim, hiç problem değil. Bu ince davranış ve düşüncelilik için de ayrıca çok çok teşekkürler. :D

  11. Fatma
    02:31, 2 Mart 2015

    Selam bir çok yazınızı okudum sizi çok sevdim ve hayatımın
    Vazgeçilmez 8 parçasını sevmem için yardımınıza ihtiyacım var
    Beni bilgilendirir misiniz lutfen?

  12. Funda Teyze
    16:09, 5 Mart 2015

    Çok çok teşekkürler Fatma arkadaşım.

    Bu makale bir parça da olsa sevmene yardım etti mi? :D

    Eğer ettiyse, okumaya devam. :D

    Çünkü her makalem, kursum, kitabım, ürünüm, okuyucu ve öğrencilerime hayatı daha da sevdirmek için.

    Hayatı sevmenin yolu, en başta, hayatımız için hayırlı uğurlu hareketler yapmaktan geçiyor.

    Yazılarımı okumaya devam et. :D

    Çok çok sevgiler
    2k

  13. HİLAL
    16:13, 8 Haziran 2016

    GÜZEL BİR AYRINTI TEŞEKKÜRLER OKUMAYA DEVAM

  14. Funda Teyze
    18:34, 1 Temmuz 2016

    :D

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...