Aşırılıklar, Hayır Diyebilmek ve Neye Evet, Neye Hayır?

Bir arkadaş sormuş,

‘Milletlerin, ülkelerin çekim yasası nasıl oluyor? Fransa’da ve bazı diğer ülkelerde bize karşı alınan şu kararlar, artık “soykırım olmadığını bile SÖYLEYEMEME” kanunlarını halletmek için, bizim çekim yasası açısından, birey olarak ve millet olarak ne yapmamız gerekiyor?’ diye.

Sevgili arkadaşlarım,

Kişi olarak sahip olduğumuz, yani bizim sahip olduğumuz düşünce, duygu, fikir, söz ve hareketlerimize bağlı olarak, ya lehimize ya da aleyhimize çalışan, çekim gücü aynen ülke olarak, millet olarak da bizde mevcut.

Başımıza gelen bu tür olumsuzluklar hep, bizim kendimize bakıp, yaptığımız yanlışları farkedip, onlardan cesaretle vazgeçmemiz için ipuçları oluyor.

Madem, Fransa’da hak ve adalet konusunda, bir şeyin yanlış olduğunu, gerçek olmadığını SÖYLEMEK konusunda bile bize baskı yapılıyor, yasalar çerçevesinde konuşmamız yasaklanıyor, haksızlığa karşı çıkamıyoruz, bizim millet olarak önce içimize kendimize bakmamız gerekiyor.

Bizim oy verdiğimiz insanlar da (ve dolayısı ile biz de) acaba içeride bu tür bir haksızlığa, adaletsizliğe bulaşıyorlar mı, ve dolayısıyla biz de bulaşıyor muyuz?

Seçilmiş partiler, zorbalık yapıyorlar mı? Konuşma özgürlüğü hakkında, ülkenin temellerini sarsacak yanlışların yanlış olduğunu söyleme ve bunları durdurma konusunda herkesin eli kolu bağlanıyor mu?

************************************

Ülkeler ve liderler açısından çekim yasasını incelediğimizde, en iyi, en güzel, en doğru, en hayırlı örneği Atatürk, ve en kötü, en çirkin, en yanlış, en felaket ve en hayırsız örneği de Hitler olarak görebiliriz.

1. Dünya savaşından sonra ikisi de savaşta kaybetmiş ülkelerine lider oldular ama birisi, milletini kurtarıp, YURTTA SULH CİHANDA SULH öğüdü verdi. Ve hayatı boyunca bunu yaşadı ve yaşattı, üretti.

‘Yurtta barış, dünyada barış.’

Bu çekim yasasının milletler için en güzel anlatımıdır.

İçte huzur, dışarda huzur.

Ama bunun sağlanabilmesi için, askerinizi de güçlü tutup, sevip sayacaksınız ki, hem içte hem de dışta ülkeyi, milleti bölmeye, yok etmeye çalışanlara karşı hep ayakta olabilelim, ülkede üretim yapılabilsin, insan gibi yaşanabilsin.

Bu konuda Kuran’daki şu 2 ayet bize ne kadar da güzel yol gösteriyor:

*************************************************

ALİ IMRÂN SURESİ 200

Ey iman sahipleri! Sabredin, sabır yarışı yapın, nöbet tutarak savaşa hazırlıklı bulunun ve Allah’tan korkun ki, kurtuluşa erebilesiniz.

TEVBE SURESİ 122

İnananların hepsinin birden savaşa çıkmaları doğru değildir. Onların her kesiminden bir grubun dinde derin bilgiler edinmek ve sefere çıkan topluluk geri döndüğünde, korunmaları ümidiyle onları uyarmak için arkada kalmaları gerekmez mi?

Ali İmran: İmran ailesi

Tevbe: Tövbe

**************************************************

Buradan da anlıyoruz ki, ülkemizin güçlü ve bağımsız kalması için de askerlerimizin güçlü ve kuvvetli olması şart.

Ve askerimizin güçlü olması, bizim İLMİMİZİN artması için yapacağımız çalışmalarda da çok önemli bir konu.

Hitler ise çekim yasasının en felaketler getiren örneği olarak hem ülkesini hem de tüm dünyayı 2. bir savaşla yıkıp geçirdi.

Hitler de seçimle gelmişti. Ama iktidara geldikten sonra kendi özel emellerini yerine getirmek için oluşturduğu özel polisleriyle kendisine karşı çıkan herkesi önce tutukladı sonra yok etti.

Ve ardından Alman halkını dışarıdan gelen bir tehlike olduğuna inandırarak, daha doğrusu kandırarak, bize saldırıyorlar deyip, önce kendi saldırdı ve ülkesini savaşa sürükledi.

Ama unutmayalım ki, bu savaş bizim sevgili liderimiz gibi milleti esaretten kurtarmak için yapılan bir KURTULUŞ savaşı değil, YOK ETME savaşı, güç elde etme savaşı idi.

İnsanlığa, ve hayatın 8 parçasına düşman kimseler iktidara geldiğinde yaptıkları savaş içte ve dışta işte böyle hayırsız oluyor.

İnsanlığa, hayatın 8 parçasına dost olan Atatürk gibi liderlerin ise yaptıkları savaş bile hem içte hem dışta hayırlı oluyor.

İşte milletlerin çekim yasası da yine birey-birey herkesin verdiği OY ile, beyan ettikleri SÖZ ile, neyi destekledikleri ile, neyi desteklemedikleri ile ilgili oluyor.

İçte, yurtta bir haksızlığı kabul ettiniz mi?

İyi niyetli, görevini düzgün yapan bir kimseye, yurduna elinden gelen yardımı cesaretle yapan birisine yapılan haksızlığa, adaletsizliğe  ‘Oh’ dediniz mi?

Hayatın 8 parçasına zarar veren partilere, kişilere oy verdiniz mi?

Ben şahsen hala bir zamanlar Özal’a verdiğim bir minicik oyum için Allah’tan af diliyorum.

Kuran’daki şu ayetler ise bu konuyu sanırım en iyi, en güzel ve en doğru bir şekilde anlatıyor:

********************************************

ENFAL SURESİ

52- Tıpkı Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin gidişi gibi. Allah’ın ayetlerini inkâr ettiler de Allah onları günahları yüzünden yakalayıverdi. Allah Kavîdir, çok güçlüdür; azabı çok şiddetli yapandır O.

53- Bu böyledir. Çünkü Allah bir topluma lütfettiği nimeti, o toplum birey olarak içlerindekini/birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmemiştir. Ve Allah, iyice işiten, gereğince bilendir.

Enfal: Ganimetler, gelirler, vergiler

RAD SURESİ

11- Her biri için onu önünden ve arkasından izleyen gözcüler vardır ki, kendisini Allah’ın emrine bağlı olarak koruyup denetlerler. Gerçek şu ki Allah, bir toplumun mâruz kaldığı şeyleri, onlar, birey olarak içlerindekini/birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmez. Allah bir topluma bir perişanlık dileyince de artık onu geri çevirecek bir güç yoktur. Ve onlar için Allah’ın berisinden koruyucu bir dost da olamaz.

Rad: Gök gürültüsü

Kuran Türkçe meali:
Sayın Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk

********************************************

Ama sevgili arkadaşlarım, aşırılıklar, ve hayatın 8 parçasına zarar veren şeylere HAYIR demek konusu sadece politika konusunda olmuyor.

Sanki o kadar önemli değilmiş gibi günlük hayatımıza dahil olmuş, HAYIR dememiz gerekirken EVET dediğimiz o kadar çok şey var ki.

İşte bu vesileyle,

BASAMAK ATLAMAK e-kursumun  52 numaralı ‘Hayır Diyebilmek…’

adlı dersini sizlere de vermek isterim ki, o kursa katılamayan arkadaşların bile akıl ve kalp gözleri açılsın.

Hayatın 8 parçasını sevmenin, kucaklamanın, ne demek olduğu konusunda bir basamak daha atlayabilesiniz.

Etkisinde kaldığınız olası, tüm o estetik, şık bazı hareketleri ve işleri, güzel görünen, tatlı ama zehir kaplı elmaları daha kolay tanıyabilesiniz.

İşte bu da benim Allah’a sığınıp, ülkeme, milletime gözleri açacak, uyandıracak bir armağanım daha olsun:

***************************************

Basamak Atlamak E-kursu

Ders 52.

“Hayır Diyebilmek…”

Sevgili arkadaşım,

Hayırsız, uğursuz, hayatımızın 8 parçasına zararlı şeylere hayır diyebilmek,

1- Aklımızda ve kalbimizde,

2- Sözlerimizde ve hareketlerimizde,

bir açıklık ve netlik gerektiriyor.

3- Ve bu açıklık ve netlikle beraber de, hayatta iyilik, güzellik, doğruluk konusunda BOLLUK İNANCI.

************************

1- Aklımızda ve kalbimizde açıklık ve netlik.

Hayırsız, uğursuz, hayatımızın 8 parçasına zararlı şeylere hayır diyebilmek için, aklımızda ve kalbimizde açıklık ve netlik olması ŞART.

* Hayatımızın 8 parçası hakkında,
* hayat değerlerimiz, hayat amacımız, hayatın her parçasında sahip olduğumuz hayırlı, uğurlu, iyi, güzel, doğru dileklerimiz hakkında,
* ve hayatta verdiğimiz kararlar, ettiğimiz niyetler, yaptığımız seçimler konusunda,

açıklık, netlik, temizlikle geliyor.

Ve biz bu açıklık ve netliğe ulaştığımızda hem güçleniyoruz ve hayırsız uğursuz şeylere hayır demek kolaylaşıyor, hem de bu açıklık ve netliğin bize hissettirdiği o huzur ve mutluluk o kadar büyük oluyor ki, hayır demenin sonucunda olabilecek olası bir içerlenmenin, dışlanmanın, ve bu sebeple hissedebildiğimiz o korkunun hiç bir önemi kalmıyor.

2- Sözlerimizde ve hareketlerimizde açıklık ve netlik.

Hayırsız, uğursuz, hayatımızın 8 parçasına zararlı şeylere hayır diyebilmek için, sözlerimizde ve hareketlerimizde de açıklık ve netlik ŞART.

Karşı tarafı suçlamaktan ziyade, hayatımız hakkında aldığımız sorumluluktan ve bu sorumluluk gereği sahip çıktığımız hayat değerlerimizden bahsetmek, karşı taraftaki kişiye de hayatının 8 parçası hakkında sorumluluk alması için yardım edecek, örnek olacaktır.

En azından bu umulur. :D

Ama herhalükarda o kişi bu sorumluluğu almak istemez ve o zararlı söz, hareket veya isteklerinde ısrar ederse, bu onun bileceği bir şey oluyor.

Biz en güzel bir şekilde, en güzel sözlerle, üstelik de örnek olmaya da dikkat ederek, hayatımızın 8 parçasının hayrı ve iyiliği için hayır diyerek, elimizden geleni yapmış oluyoruz.

3- Ve bu açıklık ve netlikle beraber de, hayatta iyilik, güzellik, doğruluk konusunda BOLLUK İNANCI.

Neden?

Çünkü, hayatta hayırsız, uğursuz, hayatımızın 8 parçasına zararlı şeylere hayır demek bizi derinden sarsabiliyor.

Sanki her yerde bu tür hayırsız, uğursuz, hayatımızın 8 parçasına zararlı şeyler, insanlar varmış gibi hissedebiliyoruz.

Oysa ki BU DOĞRU DEĞİL.

Ancak şunu da unutmayalım ki, o hayırlı uğurlu şeyler ve insanlar için kapılar, ancak ve ancak biz hayırsız ve uğursuz olanlara hayır deyince, diyebilince açılıyor.

Herhalükarda bu konuda BOLLUK İNANCINA, BOLLUK BİLİNCİNE sahip olmamız çok önemli.

*********************************

Mesela diyelim ki:

Dedikodu yapıp, başkalarının arkasından kötü konuşup hatta bir de yüzüne gülen tanıdıkların mı var?

Sen o kişiye sevgi, saygı dolu ama açık ve net bir şekilde bu hareketini onaylamadığını söyleyince,

* ya o sorumluluk alıp iyiden, güzelden, doğrudan yana değişiyor,

* ya da bu sorumluluğu almamaya karar verip, yaptığı yanlışta ısrar etmeye karar verirse, sen ona kibarca hayır deyip hayatından uzaklaştırınca, hayırlı, uğurlu, içten, dürüst, sevgi dolu arkadaşlar senin hayatına girmeye başlıyor.

İşte bu noktada senin de, hayatta iyilik, güzellik, doğruluk konusunda BOLLUK İNANCININ tam ve sağlam olması çok önemli.

Çünkü sen buna inanmadıkça hayırlı uğurlu kişileri değil, hayır demek zorunda kaldığın türden insanları hayatına çekmeye devam etmiş oluyorsun.

**********************************

Peki bu konuşmayı nasıl yapabiliriz?

BİR ÖRNEK
(Unutmayın, bu sadece bir örnek, en doğrusunu Allah’a sığınıp, aklınıza ve kalbinize bakarak, aklınızın ve kalbinizin hemfikir olmasına dikkat ederek bulabilirsiniz.)

Sevgili (İSİM) arkadaşım,

Son aylarda artık hayatımın 8 parçası hakkında, hayat değerlerim hakkında çok güzel farkındalıklar yaşıyorum.

Sen de benim çok sevdiğim bir arkadaşımsın. Senin de iyiliğin benim için çok önemli.

Bu sebeple, sana sevgiyle ve saygıyla söylemek isterim ki, (İSİM) arkadaşımızın arkasından bu şekilde konuşman, en çok sana zarar veriyor.

Tabii benim huzur ve mutluluğum açısından da dedikodu yapmamak ve dedikodulara karışmamak hatta çevremde yapılmasına izin vermemek benim için çok önemli.

Seni çok seviyorum, kendi iyiliğin için bu hareketten vazgeçmeni dilerim.

Tabii karşıdaki kişinin iyi niyetine veya kötü niyetine göre, kişi köpürebilir de ve basamaklarda DÜŞMAN hatta İHANET basamaklarına yapışıp kalabilir de.

Bir kişiyi yapışıp kaldığı düşmanlık ve ihanet basamaklarından yukarıya çıkarmak onlara bu konuda yardım etmek tabii ki çok ince bir iş.

Çok sevdiğin arkadaşlarınsa, yakınlarınsa bu yardım etmek istediğin kişiler, tabii ki elinden geleni yap lütfen.

Ama aylarca uğraşıp bir arpa boyu yol alamadığın kimselere dikkat et.

Senin hayat sevgini söndürmelerine izin verme.

Çünkü maalesef aslında bu insanların, şimdiye kadar biriktirdikleri o, yanlış fikir ve hisler BANKALARINDAN yüzeye çıkan ve temizlik yapmaları gereken konu da bu:

İnsanların hayat sevgilerini söndürmekten vazgeçmeleri, bu konuda temizlik yapmaları gerekiyor.

***************************************

Ve sevgili arkadaşım,

“Hayır” demek konusu ille de yakın çevremizde, aile, arkadaş, iş çevremizde dikkat etmememiz gereken bir konu değil.

Hayatta verdiğimiz HER kararda, hayatta yaptığımız HER seçimde, neye evet, neye hayır diyeceğimizi bilmemiz çok önemli.

Bu konuda çok ilginç bir şekilde geçtiğimiz aylarda Basamak Atlamak e-kursu öğrencilerimden biriyle aramızda geçen şu konuşmayı örnek olarak vermek isterim.

Çünkü, hayatımızın HER parçasında ve HER konuda sorumluluk almamıza çok güzel bir örnek:

BİR ÖĞRENCİMDEN MESAJ:

Sevgili hocam,

Dün öğlen arasında ağaçların altında bir yerde oturup bir bardak çay içtim. Annem yaşlarında bir bayan boş yer olmadığı için yanımda oturmak istedi. İlk başta biraz tedirgin oldum çünkü hep başıma gelen bir olay var, bir teyze yanıma geliyor ve benimle ilgili bir sürü soru soruyor ben de sıkılarak cevap vermek zorunda kalıyorum. Kimsin, nerelisin, nerde çalışıyorsun, kimlerdensin, kimin kızısın :D

Ama bu sefer öyle olmadı. Teyzeyle çok güzel muhabbet ettik. Bana dair meraklı ya da beni rahatsız edecek hiç bir şey sormadı. Hatta bana güzel de bir anısını anlattı.

Lisedeyken ünlü sanatçı XXXXXX ile aynı sınıftalarmış. Kendisinin çok iyi yürekli bir kız olduğunu, bayramlarda okul hizmetlilerinin çocuklarına bayram hediyesi olarak vermek için kazaklar ördüğünü anlattı.

Bu anı da benim içimi ısıttı, mutluluk verdi.

Teyze benden önce kalktı, benim de çay paramı ödedi. Önce itiraz edecek oldum. Sonra sizin sözünüz birden kafamda yankılandı: Vermeyi bilmek kadar almayı da bil.

Bu bayan bana içinden gelerek bir şey veriyordu. İtiraz etmedim, içtenlikle bu hediyesini kabul ettim ve teşekkür ettim. Almanın mutluluğunu da yaşadım. Allah’a şükürler olsun.

Bu teyze hakkında ilk başta peşin hükümlü davranmıştım. Bunun için temizlik yaptım.

Temizliğimin sonunda fark ettim ki bana o tür sorular soran diğer bayanlar da aslında iletişim kurmak, sohbet etmek istiyorlar. Ben de o kimselerle sohbet ederek, sorularını cevaplayarak, cevaplamayı istemediğim soruları da yine sevgiyle karşımdakini kırmadan cevaplamayarak ta iletişim kurabileceğimi fark ettim.

Ve bizim kültürümüzde birbirimizle rahatlıkla iletişim kurabilmek, hiç tanımdadığımız insanlara kendi akrabalarımızdan birileri gibi teyze, amca, nine demek aslında çok güzel bir şey.

Tüm bu farkındalıklarım için Allah’a şükürler olsun. Size de çok teşekkür ederim. Tüm bunlara vesile olduğunuz için.

Tam yerinde ve zamanında almayı öğrenmem için karşıma çıkan kapıdan geçeyim diye sanki bana seslendiniz o an. Çok çok çok sevgiler :D

FUNDA TEYZE’NİN CEVABI:

Sevgili arkadaşım,

Bu hanımın içten hediyesini sevgiyle ve teşekkürle alabilmen gerçekten de çok güzel bir başarı. Çok çok tebrikler.

İletişimde de kendini hep iyi hissederek, aklını ve kalbini dinleyerek konuşmak çok önemli bir konu. Bu konudaki farkındalığın için de çok çok tebrikler.

Tüm yazdıklarında bir tek yerde, Allah’a sığınıp aklıma ve kalbime bakınca ben bir rahatsızlık duydum.

O da bu bayanın XXXXXX hakkındaki sözleri üzerine hissettiğin o içinin ısınması ve mutluluk hissetmen.

Bir kimse hakkında onun hareketlerinin iyiliği, güzelliği, doğruluğu konularına bakıp, onun hakkında KARAR verirken,

1- Allah’a sığınıp, aklımıza ve kalbimize bakıp,

2- Hayatın 8 parçasına olan faydası ve zararı üzerine karar veriyoruz.

Vereceğimiz karar da ne?

Bu kişi, veya kurum, veya şirket, veya ürün, veya parti veya konu, veya öğreti, bizim düşüncede, duyguda, sözlerimizde, hareketlerimizde DESTEK hakediyor mu? Haketmiyor mu?

Tabii ki bir ürün alırken veya sözle vs. o kişi hakkında konuşurken vereceğimiz karar desteklemek oluyor.

Bir başka deyişle onu destekleyecek miyiz? Desteklemeyecek miyiz?

Ama sadece destek değil, yardım etmek de bu şekilde karar veriliyor.

Karar vermemiz gereken bir kişi, bir ürün, bir konu, bir öğretiye YARDIM edecek miyiz, etmeyecek miyiz?

Ona yardım etmek, eğer ortada hayatın 8 parçasına bir zarar söz konusu ise, bizi de zalimlerden yapıyor, yani zarar veren bir şeyi destekleyerek, yardım ederek, o verilen zarara biz de katılmış oluyoruz, sorumlu oluyoruz.

Ve eğer yukarıda verdiğim 2 konuya dikkat etmeden, bir karar veriyorsak,

1- Allah’a sığınmadan, aklımıza ve kalbimize bakmadan,

2- Hayatını 8 parçasına zarar ve fayda üzerine bakmadan bir karar veriyorsak,

zaten yanlış bir karar vermiş oluyoruz.

Hatta Kuran’ın deyimiyle zalimlerden oluyoruz.

Sen de XXXXXX hakkkında,

* hem bu bayanın anlattıkları,

* hem yıllar içerisinde kendi gözlemlerin,

* hem onun şarkıları, ülkemize verdiği düşünceler, fikirler, ürünler, şarkılar,

* hem ülkemize özellikle kadınlarımıza yıllardan beri örnek olma, yol gösterme şekli,

* hem de benim şarkılar, türküler, filmler vs hakkındaki,ve hatta kadınlarımızda özellikle son 20-30 yıldır hayata bakış şekli konusunda makalelerimi de göz önüne alarak bir bak bakalım.

Merak ediyorum yukarıdaki 2 maddeyi uygulayınca, acaba ne karar alacaksın?

ÖĞRENCİMİN CEVABI:

Sevgili Funda Teyze,

Demek istediğinizi çok iyi anladım. Aklıma ve kalbima bakıp XXXXXX hakkında bir karara vardığımda:

- Acı dolu pek çok şarkı yaparak bir çoğumuzun yüreklerini yaralamış, yaralı olanların da acılarını daha da derinleştirmiş. Dinleyenlerin iyice o hissettikleri kederin, tabiri caizse dibine vurmasına sebep olmuş.

- Bazı şarkılarında da biraz çapkınca, cinsel içerikli mesajlar vermiş.

- Özel hayatında pek çok karmaşalar yaşamış ve bu karmaşalar basının da etkisiyle sürekli göz önüne serilmiş, belki pek çok bayan bundan etkilenmiş, örnek almış.

- Benzer şekilde yaşayan bayanlar da belki kendilerini haklı çıkarmak için onun gibi büyük bir sanatçı da benimle aynı şeyleri yaşadı, demek ki ben doğru yapıyorum gibi düşünmüş.

Aklıma ve kalbime baktığım zaman ben bu kişiyi desteklemiyorum.

Ben dibe vurmak değil, basamak atlamak için karar verdim niyet ettim.

Allah’a sığındım ve bu kursla çalışmaya başladık. Böyle bir karar ve niyette iken ben böyle bir destek veremem.

Söz konusu cinsel içerkli mesajlar da benim ahlak anlayışıma uygun değil.

Hem özel hayatımızda hem de diğer konularda karmaşaya düşmemek çok önemliyken beni karmaşaya düşürecek şeylerden uzak durmak çok önemli.

Bu kişinin bütün hayatı, yaptıkları, verdiği eserler ve topluma örnek oluş biçiminin hayatın 8 parçasına da zarar verdiğine aklım ve kalbime bakıp kanaat getiriyor ve kesinlikle desteklememeye karar veriyorum.

Demek istediğinizi anladım, eğer hayatın 8 parçasına zarar veren kişi, kurum, vb.ne destek verirsek biz de zalimlerden oluyoruz. Allah bizi zalimlerden etmesin.

Bundan sonra bir konu hakkında karar verirken çabucak karar vermeden, aklımın ve kalbimin hemfikir olması ve bu şeyin hayatın 8 parçasıyla uyumlu olup olmadığına bakarak karar vermeye çok çok çok dikkat edeceğim. Çok çok teşekkürler hocam.

FUNDA TEYZE’NİN CEVABI:

Sevgili arkadaşım,

Bu çok önemli konuyu anlamana çok sevindim.

O konuşmayı ilk anlattığında, ben de, şöyle düşünmüştüm:

”Evet, yardım etmek için 3-5 , 5-10 hatta belki 100-200 kazak örmek güzel, sağ olsun, ama eğer sırf bu bilgiyle bakıp, diğer kocaman kocaman milyonlarca kişiye verilen zararları, ülkece ar damarımızın çatlatılmasına sebep olan şarkıları unutursak Allah’ın önünde zalimlerden oluruz.

Çok teşekkürler ama istemezdik o kazakları.

Çocuklar biraz üşüse de olur, yeter ki ahlakları bozulmasın, yalan yanlış düşünceler, senin dediğin gibi dibe vurduran duygular yaşamadan, hayatları kaymadan yaşasınlar.”

Bundan sonra senin de bu konuya çok dikkat edecek olmana çok sevindim. :D

Sanırım bu da Allah’tan sana açılan bir kapı. :D

Hakkını vererek geçmene çok sevindim. :D

Çok çok sevgiler,

********************************************

Sevgili arkadaşlarım,

Ben de bu dersi buraya getirip, tekrar okuduğumda farkettim ki, hayatın bir veya daha fazla parçasına zarar veren hizmet verip, iş yapanlarda, Allah’ın bir hikmeti olarak hep benzer hareketler görüyoruz.

Kazak örüp hediye etmek ne kadar da harikulade ama bunun arkasından hayatın 2. ve 3. parçalarının temeline balta vurmak, daha büyük güç ve yetki sahibi olanlarda gördüğümüz odun kömür dağıtarak oy toplamak ve ardından da hayatın 3. parçasında ve hatta 8.de temelleri yıkıp yok etmek üzerine çalışmak.

Birisi hayatın ikinci parçasında, evlilik, eş, aile konularında temelleri yıkıyor. Hatta koskoca bir ülkenin, milletin ar damarının çatlamasına, evlilik, eş, aile konularında darmadağın olmasına sebep oluyor.

Diğeri de hayatın üçüncü ve sekizinci parçalarında, bölmek, hayat değerlerimizi yok etmek, milleti esaretten kurtaran atalarına askerlerine düşman yapmaya çalışarak, darmadağın ediyor.

Burada unutmayalım, kazak örüp hediye etmek, ihtiyacı olanlara odun, kömür dağıtmak harikulade güzel şeyler.

Problem bunlar değil.

Ama ardından gelen işler ve hareketler, bir millete, bir ülkeye zarar veren şeyler olduğu zaman, işte o zaman biz de bunlara destek verdiğimiz zaman hem o zalimliğe bulaşmış oluyoruz, hem de cahilliğe.

İşte böyle, hayatta neye evet neye hayır diyeceğimiz ve dediğimiz bize, hepimize, Allah’tan bir imtihan.

Hayatın 8 parçasına zarar veren şeylere, insanlara,

“Teşekkür ederiz, ama biz üşümeye razıyız.
Hayatın 8 parçasını sevmenin ona zarar veren şeylere, insanlara HAYIR demenin verdiği iç rahatlığının, kalp mutluluğunun içimizde yaratacağı o sıcacık ateşle ısınmayı tercih ederiz.”

“Çok teşekkür ederiz ama biz bu kazakları da, odunları da, kömürleri de istemiyoruz.

Çünkü bunların karşılığında bizden çok ağır bir bedel istiyorsunuz. Oysa ki, biz hayatın 8 parçasını da kucaklayarak, temellerini koruyarak, birlik, dirlik ve bütünlük içerisinde yaşamak istiyoruz. Allah bizi hayatın 8 parçasına zarar veren emelleri için kandıranlardan korusun.’

diyebilmek.

Evet, işte bu Allah’ın bizlere, ülkemize tüm milletlere sunduğu bir imtihan.

Evet mi diyoruz, hayır mı?

Neye evet diyoruz, neye hayır diyoruz?

Bu imtihanlardan kararlılık, azim, ama mutlaka ve mutlaka sevgiyle, hayatın 8 parçasını kucaklayarak, eveti hakedenlere evet, hayırı hakedenlere hayır diyerek geçebilenlere, geçebileceklere, yaptıkları hatalardan, yanlışlardan vazgeçip tekrar iyiyi-güzeli-doğruyu bulabileceklere selam olsun.

NOT:

Bu vesile ile söyleyeyim, bol temizlik yaparak eski yanlış ve hatalardan vazgeçmek üzerine düzenlenmiş kurslarım normal vatandaş olan bayanlar için düzenlenmiştir.

Eğer sanat, medya, kitap, politika veya milyonlarca insanı etkileyecek herhangi bir alanda, bir geçmişiniz ve hatta ailenizde bu alanlarda çalışmış kimseler varsa, kurslarımın ücretlerini EN AZ 100 kat olarak hesaplayın lütfen.

Yapılacak temizliklerde benim vereceğim emeğin, normalden EN AZ 1000 hatta milyon kat fazla olacağını düşünürsek, benim de hayatımın her parçasının, zamanımın ve emeğimin hakkını korumam şart. :D

Bu da benim hayatımın 8 parçasını kucaklamak için yaptığım temizlik oluyor.

Ben de neye evet, neye hayır diyeceğimi dikkatle seçme durumundayım.

Temizlik yapabilen, hayatın 8 parçasına hayırlı uğurlu şeylere evet diyebilen demek isteyen, hayırsız ve uğursuz şeyleri aklıyla ve kalbiyle bilip, hissedip, hayır demeye niyetli arkadaşlarıma bu uğurda yardım etmeye ben de tüm aklım ve kalbimle EVET diyorum.

Bunun tersi yolunda ilerlemeye kararlı kimselere de yine tüm aklım ve kalbimle HAYIR.

Hepimize BOL temizlikler, doğru evetler, doğru hayırlar dilerim.

Çok çok sevgiler.

Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (8)
  1. Serpilce
    20:50, 31 Ocak 2012

    Merhaba,
    Yazılarınızı hep takdirle okuyorum. Çünkü farkındalıkları yaratıyorsunuz. Yazdıklarınızı okudukçada pek çok konuda sizinle aynı düşünceleri paylaştığımı ve hayatın 8 parçasını önemsediğimi fark ediyorum. Ancak bazı konularda çelişkiye düşüyorum. Ablam geçenlerde yaşadığı talihsiz bir kaza sonucu evinin tamamı hasar gördü. Çok şükür ona birşey olmadı. Ablam eşi öldüğü için dul maaşıyla geçiniyordu. Şu anda komşusunda kalıyor. Böyle bir olaydan sonra devletin bize yardımcı olmasını bekliyoruz ve de bunu cidden çok istiyoruz. Sorum şu; acaba biz böyle bir yardım bekleyerek ve bir an evvel yardım alsın diye dua ederken; bedavacı konumunamı düşüyoruz? Kimsenin hakkını almak istemeyiz. Fakat ortada evsiz kalmış çok zorda vede mağdur olan bir kişide var. Bazı sebeplerden dolayıda bizim yanımıza gelemiyor. Ailesi olarak bizde eldeki imkanlarla çok fazla maddi yardımda bulunamıyoruz. Bize bir fikir verebilirseniz çok seviniriz. Şimdiden teşekkürler.

  2. berfun
    22:56, 31 Ocak 2012

    Bizi aydınlattığınız için çok teşekkürler benim bir sorum olacaktı:
    Çekim yasası ile çalışırken dileğimin bana gelmek üzere yolda oluğuna gerçekten inanıp planlar kurmam hazırlıklar yapmam gibi bir yol izlemek işe yarar mı?

  3. Özlem
    13:14, 1 Şubat 2012

    Ellerinize sağlık :D Bir kaç kez anlayarak ve sindirerek okudum. Çok güzel bilgiler öğrendim. Hayır demek de bazen kolay ama neye evet neye hayır diyeceğimizi bilmenin önemini makalenizle çok çok iyi anladım. Çok teşekkürler sevgili Funda Hocam :D :D

  4. Funda Teyze
    15:48, 1 Şubat 2012

    Serpilce rumuzlu Y. arkadaşım,

    ÖNCELİKLE geçmiş olsun. Ablan kurtulduğu için de, Allah’a şükürler olsun.

    Sorduğun soru hakkında ve genelde anlattığım konular hakkında, aslında bir yanlış anlama olmuş.

    Bu tür bir durumdaki bir kişiye bedavacı demiyoruz tabii ki.

    Benim kastettiğim şeyle bunu eşit görmen aslında yazık olmuş.

    Bu tür her şeyi eşit görmememiz gerektiği ve bunun yanlışlığı konusunda, şu makalemi de oku:
    http://cekimyasasi.net/makaleler/2011/07/17/aaa-degil-ayni-sey-degil-esit-degil/

    Kısacası, yardıma ihtiyacı olan ablanın hukuk çerçevesinde, devletten bir yardım görmesi asıl ideal bir durum olurdu.

    Sosyal olmak bu demek.

    Sosyal devlet demek vatandaşlarının temel insani ihtiyaçlarında devletin yardımcı olması demek. Milletçe ortak hareket edilmesi gereken konularda, devletin aracı olması, organizatör rolü oynaması.

    Mesela emeklilik, eğitim, sağlık, sigorta. Bunların hepsi iyi, güzel, şeyler.

    İnsan olmanın gereği.

    Birbirini seven insanlardan oluşan bir grubun, bir toplumun doğal olarak yapacağı şeyler.

    Bir gün sana, bir gün bana, bir gün ona, herkesin yardıma ihtiyacı olabilir.

    Birbirimize yardım etmek için sistemler kurmamız…

    İşte bu insan olmanın güzelliği.

    Ablan dul maaşı ile geçinen bir bayan olduğuna göre, gönül ister ki, maaşını aldığı kurum ona bu tür bir sigorta sağlasın, yardım etsin.

    Bunu eşinize dostunuza, bir avukata, hatta maaşı aldığı kuruma vs. sorun.

    Ama çekim yasası açısından asıl benim bir diğer tavsiyem, şu noktalara da odaklanman ve o konuları da çözmen:

    Ablanın size gelememe konusu.
    Sizde kalamama konusu.

    NOT:
    Rumuzun hakkında,

    Artık rumuzlu yorum ve soru kabul etmediğimi yorum yazma yerinde, yorum yazma kuralı olarak yazmıştım.

    Ama vicdanım cevapsız bırakmama da izin vermediği için bu kez cevap yazıyorum. Ama lütfen sen de yorum kurallarına, bir daha yorum yazmak istersen dikkat et.

    Tekrar geçmiş olsun, en kısa zamanda güzel haberlerini duymak dileği ile, çok çok sevgiler.

  5. Funda Teyze
    13:15, 4 Şubat 2012

    Berfun arkadaşım,

    Bahsettiğin o yol çekim yasası açısından hassas bir nokta ama tek ve en önemli nokta neğil.

    Bu konudaki şu makalemi okumanı tavsiye ederim:
    http://cekimyasasi.net/makaleler/2010/01/05/arzu-ettigimiz-hayati-planlamak/

    Orada da bahsettiğim gibi, sen bu bahsettiğin yolu izlerken,


    Eğer, Allah’ın izniyle, gönlün bu konuda rahat, niyetin kuvvetli, düşüncelerin yapıcı, duyguların mutlu, inançların ve beklentilerin umutlu, kalbin şu an sahip olduklarına şükür dolu ise ve bu plan gerçekten, hayat amacın, hayat değerlerin ve hayatın vazgeçilemez 8 parçası ile uyumlu ise, önüne seni o yöne doğru götürecek minik fırsatlar çıkmaya başlayacak.

    Makalenin tamamını da oku lütfen.

    Kolay gelsin,

    Çok çok sevgiler

  6. Funda Teyze
    13:20, 4 Şubat 2012

    Çok çok sağ olasın, Özlem arkadaşım. :D

    Senin de, yazımı bir kaç kez okuduğun için, ve bu güzel yorumu yazma zahmetine katlandığın için, eline, gözüne, aklına, kalbine sağlık. :D

    Çok çok teşekkürler,

    Çok çok sevgiler,

  7. Nevin
    11:15, 5 Temmuz 2013

    Çok sevgili ve saygıdeğer Funda Öğretmenim,
    Makalenizi, okurken, ülkelerin, milletlerin, insanların, hak ettikleri, huzuru yaşamamalarının, bireyde başlayan tepkisizlikler olduğunu anladım.

    Birey olarak, her konuda, iyiye iyi, kötüye kötüdür diye tepki vermemizin önemini gördüm. Bu da ancak bireylerin, Allaha sığınarak, aklın ve kalbin hemfikir olduğu adımları, hayatın 8 parçasına fayda üzerine kararlarla, çoğalarak, milletlerin ülkelerin huzura kavuşmasının, mümkün olabileceğini gördüm.

    Bu konuda birey olarak ben de üzerime düşen görevi yapmaya niyet ediyorum.
    Sonsuz Teşekkürlerimle…

  8. Funda Teyzen
    12:19, 6 Temmuz 2013

    Harika Nevin arkadaşım,

    Sana güveniyorum.

    Allah’a sığınıp,
    ** hayatının 8 parçasına faydalı hayırlı, uğurlu,
    ** tüm dünyanın yararına olacak,
    ** tüm dünya ile birlikte, bizim de ülkemize, milletimize hayırlı uğurlu olacak,
    ** üstelik de sadece dünya ve milletimiz olarak genel bir şekilde değil, alakalı herkesin BİREY BİREY de hayatlarının 8 parçasında başarılara vesile olacak,

    kararları aklının ve kalbinin hemfikir olmasına dikkat ederek alacağına ben de yürekten inanıyorum.

    Allah hepimize akıl ve kalp açıklığı versin. Düşünce ve duygularımız, karar ve niyetlerimiz, ardından da söz ve hareketlerimiz doğru sonuçlara ulaşsın.

    İyi, güzel, doğru sonuçlara ulaşsın inşallah.

    Allah hepimizin yardımcısı olsun ve kolay gelsin. :D

    Çok çok sevgiler

    2k

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...