Şehitlerimiz, Atalarımız, Çocuklarımız

Günümüzde kimileri tarafından, ilginç olabilmek, medyada kolay yoldan dikkat çekip, parlamak amacı ile, veya oy toplamak için, veya açıkça psikolojik bozukluk sebebi ile doğru olduğu asla kuşku götürmeyen bazı hayat değerlerimizi, hayat amaçlarımızı veya hayatın vazgeçilemez 8 parçasından birini veya daha fazlasını alaşağı etmek, kusurlar bulmak, suçlar bulmak çok yaygın oldu.

Doğrular banal, modası geçmiş ve sıkıcı sanılıp, yanlışlar sırf değişiklik olsun diye hem öne çıkarılıyor, hem de destekleniyor.

Bu ortamda, kendini bilmeyen pek çok kimse de akıntıya kapılıp gidiyor.

Oradan buradan duyduğu kulaktan dolma bilgilerle, cahillikle, bu moda olmuş tartışmalı konuları araştırmadan, gerçekleri bilmeden kabul eden bir grup ise atalarımızdan utanç duyduklarını, onları suçladıklarını ve hata yaptıklarını düşündüklerini, açık açık söylemekten de çekinmiyorlar.

Nasıl, organik ve doğal yiyeceklere dönmeye çalışıyorsak, bilgi konusunda da temel gerçeklere ve doğrulara geri dönmemiz lazım.

**********************************************************

Her sene Mart ayına girdiğimizde benim içimi bir heyecan kaplar. Çünkü 18 Mart günü yaklaşmaktadır.

Allah’ın izniyle imkansızı başaran, çok sevgili, çok saygılı atalarım için ve Türk olduğum için övündüğüm, bu atalarıma ve milletime layık bir işte çalışmamı, Allah’a, atalarıma ve kendime güvenmemi hatırlatan gündür benim için 18 Mart.

Her sene hayretler içerisinde, övünerek, çalışarak ve güvenerek, ATALARIMIN “Çanakkale Geçilmez” destanlarını tekrar hatırlar, okur, şükür ve dualarımı onlara gönderirim.

Hatta 12 ayın içerisinde de sık sık, aklıma gelir:

“Ne zamandı Çanakkale zaferi? 18 Mart. Henüz Ekimdeyiz, Kasım, Aralık, Ocak, Şubat, Mart. Daha 5 ay var. Olsun ben yine de onları bir hatırlayayım şimdiden…” şeklindeki düşünceler, Mart ayına girince giderek artar ve günleri sayarım.

Daha önce bir makalemde belirtmiştim, Atatürk’ümüz düşman gemilerini İstanbul’da görünce imanla şu sözleri söylemiştir:

“Geldikleri gibi giderler.”

Ben Kurtuluş savaşımızın ve bu sözün mucizesini Kuran ve çekim yasası açısından incelerken, kendimi Atatürk’ün yerine koyup, “Bu hisleri nasıl hissedebildi?” şeklindeki sorulara cevap aramıştım.

Ve bu araştırmamın sonucunda bulduğum şey şu idi:

Arkadaşlar bir düşünün, “Çanakkale’de, düşmanları, esareti ülkeniz ve milletinizden uzak tutmak, devleti, milleti, toprağınızı, ocağınızı, namusunuzu, dininizi korumak için bir savaş vermişsiniz.

Bu savaş o kadar zorlu ve Allah’a sığınarak gerçekleşmiş ki, savaşın en zorlu anlarında Atatürk, askerlerine (57’nci Piyade Alayı):

“Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum.

Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar gelebilir.”

demiş ve Allah’a sığınan bu askerler görevlerini yerine getirmiş ve alayın tamamı şehit olmuş.

Kendinizi bu komutanın, Atatürk’ün yerine koyun, vatan-millet-namus-devlet-din için Allah’a sığınıp bu emri vermişsiniz ve vatan-millet-namus-devlet-din için Allah’a sığınıp emri yerine getirerek ölmüş bu insanlar sayesinde, “Çanakkale Geçilmemiş” ve insanlık tarihinde bir destan yazılmış.

Bunları yaşamış bir komutan olarak, bir kaç yıl geçmiş ve bir de bakıyorsunuz, düşman gemileri İstanbul’da.

O gemiler herhalde havadan geçmedi, o şehitlerin kanı üzerinden geçip geldiler.

Bu olayları bizzat yaşayan bir kumandan olsaydınız, “o emri veren”, “o emre uyan canları bilen” bir kişi olsaydınız, siz kabul edebilir miydiniz o İstanbul’daki gemileri?

O gemilerin gelmesine izin vermiş bir padişah için görev yapmaya devam eder miydiniz?

Allah herkese kaldırabileceği, taşıyabileceği ağırlıkta yük ve görev veriyor.

Rabbim bize, bu insanlara, bu şehitlere, bu Atalarımıza layık olmamız için yardım et, yol göster.

Bizleri, şehitlerimizi, atalarımızı küçültmeye, alçaltmaya çalışanlardan koru.

Bizler de aynı atalarımız ve şehitlerimiz gibi hep sana sığınan, sana güvenen insanlar olalım.

Bizler de senden bir hoşnutluk kazanalım…

Eğer ben bugün varsam, onlar sayesinde…

Teşekkür ediyorum hepsine…

**********************************************************

Benim hayatta cevap aradığım konulardan biri de, yeni yetişen çocuklarımıza gerçekleri, günümüzde mevcut olan bilgi kirliliği ve yalan-yanlış karmaşası içinde nasıl öğreteceğimiz şeklinde idi.

“Hayatının Gerçek Amacı” özel raporumda biraz bahsetmiştim bu konudan.

Hayat değerlerimizi çocuklarımıza öğretmenin en iyi yolunun, kuru kuru konuşmak veya azarlamak şeklinde değil de, önlerinde “iyi bir örnek” olarak durmak olduğundan bahsetmiştim.

Ve işte bunun bir örneği olarak, size benim şehitlerimizi takdir etme alışkanlığımın nasıl başladığından bahsetmek isterim.

Ben çocukken, annem 18 Mart günü o zamanın TRT’sinde yayınlanan belgesel türünden yayınları ve özellikle Sayın Mehmet Akif Ersoy’un “Çanakkale Şehitlerine” şiirini, ayağa kalkarak, göz yaşları içinde ağlayarak, saygı duruşu halinde dinlerdi.

Hiç bizi zorlamaz veya siz de böyle yapın demezdi.

İçinden geldiği üzere, şehitlerimize saygı adına yapardı bunu.

O böyle saygı duruşunda, ağlayarak dinler ve izlerken programı, ben de koltukta oturduğumu ve annemin de biraz garip olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum.

Ancak böyle düşünmeme rağmen bu olay benim üzerimde çok büyük bir iz bırakmış.

Annemin bana binlerce öğütle, binlerce sözle öğretmeye çalışsa, belki bu kadar etkili olamayacak bir şekilde “şehitlerimize, atalarımıza olan saygımın tohumları” orada atılmış.

İlerleyen yıllarda, o konuları bir kez dahi okumak ve öğrenmek, anneme hakvermeme ve şehitlerimizin, atalarımızın hakkını ödeyemeyeceğimin bilincine varmama sebep olmuştu.

İşte bizim de çocuklarımıza hayatta belki de verebileceğimiz en büyük armağan, hayat değerlerimiz, hayat amacımız, hayatın 8 parçası konularında, ÖRNEK olmak ve bunların uyum içinde olduğu bir hayatın nasıl yaşanabileceğini göstermek olacaktır.

Bir çocuğa başka hiç bir miras bırakmayıp, tek miras olarak bu uyumun ÖRNEĞİ olarak sizin hatıralarınızı bıraksanız, ona hayattaki en değerli hediyeyi vermiş olurdunuz inanın bana.

Bir çocuğun hayatta başka hiç bir sermayeye ihtiyacı yok inanın bana, arkadaşlarım.

Güzel vatanım için dileğim:

Tüm çocukların hayatlarında en az “bir kişinin” bu tür bir örnek insan olmasını diliyorum…

Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (5)
  1. serap
    01:45, 19 Mart 2010

    Bu güzel yazınız için, size çok teşekkürler ediyorum..Çok doğru şeyler bu yazdıklarınız…Bu vatan çok kolay kurtarılmadı düşmanların elinden ve bizler yeni nesillere bunu anlatıp aktarmalıyız…
    Yeni nesil, çocuklarımız geçmişimizi çok iyi öğrenerek bilerek bugünlerini ve geleceklerini yaşamalılar…
    Çok sağolun.. İyi çalışmalar..

  2. özlem
    03:52, 21 Mart 2010

    çok güzel bir yazı hazırlamişsınız çok teşekkür ederim.NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.

  3. Funda Teyze
    18:06, 5 Ocak 2011

    İşte yine daha 3 ay var 18 Marta.

    Olsun ben yine de onları bir hatırlayayım, anayım şimdiden.

    Allah’ım bizim bu atalarımıza layık çocuklar olmamız için yardım et.

    Gelecek nesillere biz de güzellikler bırakabilelim.

    Bize de cennetinde bir barınak yap.

    Teşekkür ederiz tüm lütufların, armağanların için.

  4. Funda Teyze
    18:19, 5 Ocak 2011

    İnsanın hayatında örnek aldığı insanların önemini bana tekrar hatırlattı bu yazım.

    Tam da bugün borç batağına batmak konusu ile ilgili sebeplerden birinin örnek aldığımız kimseler olduğundan bahsetmiştim. http://cekimyasasi.net/makaleler/2011/01/05/borclar-ve-caresizlik/

    Bu vesile ile bir kez daha diliyorum.

    Güzel vatanım için dileğim:

    Tüm çocukların hayatlarında en az “bir kişinin” örnek bir insan olmasını diliyorum…

  5. Allah TÜM şehitlerimizden razı olsun. Bizleri de onlara layık vatandaşlar eylesin.

    Bu sene de Çanakkale Şehitlerimizi minnet ve sevgiyle andık.

    Allah annelerimizden de razı olsun.

    Bize iyi, güzel, doğru örnek olmayı başarmış, içimizdeki iyiliklerin, güzelliklerin ortaya çıkmasına vesile olmuş tüm ‘örnek insan’ların da.

    Bizlerin de onlara layık olmamız için yardım et, güç, kuvvet ver Allah’ım.

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...