Kitap Var Kitap Var Müzik Var Müzik Var…

Ah sevgili arkadaşım ah….

:D :D :D

Sanırım benim yazılarımı sürekli okuyan çok değerli ve harikulade arkadaşlarım, bu girişimle ‘Eyvah, Funda Teyzem bugün nelerden bahsedecek acaba? diye merak ediyorlardır. :D :D

Bu girişim sizin için değil, sevgili arkadaşlarım.

Allah’a çok çok şükürler olsun, benim okuyucularım ve öğrencilerim akıllarını ve kalplerini dinlemekte çoğunlukla çok çok usta olan ve hatta daha da ustalaşmakta olan bayanlar.

Ama unutmayalım ki, birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için.

Birimizin başarısı hepimizin başarısı.

VE

Bu sadece bizim tatlı grubumuz için veya ailemiz için, arkadaşlarımız için değil, TÜM ÜLKEMİZ ve TÜM İNSANLIK, TÜM DÜNYA, hatta tüm evren için de geçerli.

Bu sebeple, ne zaman karmaşa içerisindeki bir vatandaş,

** benim siteme karmaşa içerisinde bir yorum yazsa,
** ve hele hele bu karmaşanın benim bir kaç cevabımla açılamayacak kadar derin olduğunu ve bu arkadaşın, benim makalemde verdiğim bir tavsiyeyi anlaması için bile öncesinde çok ama çok temizlik yapması gerektiğini görsem,
** ve hele hele bu arkadaşın benden gelecek bir yardıma da izin vermeyecek şekilde, karmaşasının sorumluğunu BANA yüklediğini görsem,

işte bu şekilde başlayan bir yazı yazmak istiyorum. :D

Ah sevgili arkadaşım, ah….

Tabii gelen bu yorum da bir tesadüf değil.

Tam öncesinde kurslarımdan bir arkadaşımın bana dinlemek için ne tür müzik veya CD tavsiye edeceğimi sorması…

Maratondan da bir arkadaşımın, okumak için tavsiye edeceğim kitapları sorması…

Ve, benim de ‘Bu konuda bir makale yazayım’ diye aklıma ve kalbime doğan bir fikri,

‘BELKİ BİR GÜN’ diye ertelememin üzerine,

işte Allah’ın çekim yasası ile, bu şekilde, bir tür ‘AKLININ ve KALBİNİN HEMFİKİR OLDUĞU BİR ŞEY BEKLEMEYE GELMEZ, ŞİMDİ YAP, ŞİMDİ YAP, ŞİMDİ YAP.’ türünden bir kapı hemen açılıveriyor.

Siz de bu tür açılan bazı kapılarınızın farkında mısınız, sevgili arkadaşlarım?

Aklınızın ve kalbinizin HEMFİKİR olduğu, Allah’a sığınıp, hayatın 8 parçasına faydalı olacak bir konuda bir karar verip, bir niyet ettikten sonra, eğer o karar ve niyeti gözardı edersek, ‘Aman beklesin biraz…’ diye dikkate almazsak, bir başka deyişle O HAYIRLI KARAR ve NİYETİMİZİ uygulamaya koymazsak, bu tür bir kapı mutlaka açılıyor. :D

Uzun lafın kısası, bu arkadaşımız da yazılarımı çok beğenmiş ama, ‘okuduğunuz kitaplara, dinlediğiniz şarkılara dikkat edin, hatta okumaktan dinlemekten kaçının’ dediğim makaleme gelince, eli ayağı titremiş.

Nasıl bu tür tavsiye verirmişim? :D :D :D

Yazılan şeyler, kitaplar ve okumak, nasıl kötü olurmuş ki, şahsen ben de yazıyormuşum. :D

Müzik ve şarkılar nasıl kötü olurmuş, efendim, ilahiler de bir çeşit müzikmiş. :D

****************************************************

Sevgili arkadaşlarım,

Hayatta KARMAŞA basamağı en altta biliyorsunuz.

İşte hayattaki basamaklar toplu olarak:

Ne kadar ilginç ki, karmaşa basamağındaki bir kişi, ihanet hatta düşmanlık basamağındaki bir kişiden de daha altta.

Neden?

Çünkü, karmaşa basamağındaki bir kişi için HER ŞEY EŞİT.

Bir fark göremiyor.

İyi ile kötünün, doğru ile yanlışın, farkını anlayamıyor.

Bir düşman hatta bir hain bile, bu durumdan birer basamak daha yukarıda, çünkü en azından, düşman olduğunun bilincinde, hain olduğunun bilincinde.

Ama maalesef karmaşa basamağı, bu bilince bile sahip değil.

En büyük kötülüklere, bunun kötülük olduğunun farkında bile olmadan, değil ses çıkarmamak, DESTEK bile olabiliyor, SAF SAF.

Hatta iyilik için, iyilikle verilen tavsiyelere ATEŞLE karşı çıkabiliyor.

Tabii Allah biliyor, aslında o saflığın öncesinde mutlaka ama mutlaka, düşmanlık ve ihanet basamağından geçiyor kişi ve ancak o şekilde aşağı düşülüyor, yani düşman ve hain olunarak.

Bu düşmanlık, ve hainlik, kişinin kendisine bile olabiliyor sevgili arkadaşım, ille de insanlığa olan büyük düşmanlıklara bakmamıza gerek yok.

Kendine değer vermeyen, kendini sevmeyen bir kimse, kendine düşmanlık eden, ihanet eden bir kimse demek.

Veya hayatın vazgeçilemez 8 parçasından herhangi birine.

İşte bu sebeple insan üzülüyor o karmaşa basamağındaki kişinin karmaşasının içerinde kaybolduğunu, çıkmaya niyeti olmadığını, üstüne üstlük, ona doğruyu gösteren bir kimseye, ‘Bu söyledikleriniz yanlış’ dediğini gördüğünde.

Bu vesileyle Basamak Atlamak e-kursumda ve Harikulade Dilekler Maratonumuzda iki arkadaşıma verdiğim tasviyeyi, bu makaleye de getirmek isterim:

********************************

Sevgili arkadaşlarım,

Kitap da okuyun müzik de dinleyin, EĞER yazanın hayatının 8 parçasında HAYIR ve İYİLİKTEN, FAYDADAN yana olduğunu biliyorsanız.

O kişinin fikirleri, düşünceleri, duyguları, söz ve hareketleri bu yönde ise…

********************************

Örnek vermek gerekirse,

Mesela, kendi özel hayatında, çarpıklıklar, çapkınlıklar, sapkınlıklar yaşayan bir kimsenin, tutup bize aşkı, sevgiyi, toplum hayatını öğretmeye çalışması sizce doğru mu?

Asıl o insanın bir yerden öğrenmesi gerekiyor,

** ailenin önemini,

** kadınların, annelerin anne olmaya hakkı olduğunu,

** erkeklerin, babaların baba olmaya hakkı olduğunu,

** çocukların bakılmaya, büyütülmeye, sevilmeye hakkı olduğunu,

** hayatın 8 vazgeçilemez parçası olduğunu,

** hayatın bu 8 parçasında bir uyumsuzluluğun veya zararın veya yok etmenin veya yok farzetmenin hiç de hayırlı sonuçlar doğurmayacağını,

** verilen bir zarara veya yok etmeye destek olmanın, o zararı ve yok edişi arttırdığını ve bu şekilde o günaha ortak olunmuş olduğunu…

***********************************

İster feminizm olsun, ister her türlü AŞIRI politik veya DİNİ fikir, aslında o fikrin merkezinde oturan gerçek yöneticilerinin ve sahiplerinin zalimlikleriyle lekelenmiş.

Biz tüm o konulara bayrak olmasak bile, bir meyil gösterdiğimizde, o yönde bir destek, övgü, sevgi, onay gösterdiğimizde, gösterdiğimiz destek derecesinde ve o yönde sarfettiğimiz tüm düşünce, duygu, söz ve hareketlerimiz çerçevesinde sorumlu oluyoruz.

O desteğimiz derecesinde ortak oluyoruz o zalimliklere.

Mesela, ilk komünizim yönetici grubu, kendi aralarında konuşurken, ve kitaplarında, fikirlerini beyan ederken, ailenin ortadan kalkması gerektiğini, dinin ortadan kalkması gerektiğini rahatlıkla iddia edebilmişler. Üstelik de bu amaçları için sokaklardan milyonlarca kişinin toplanıp öldürülmesi gerektiğini rahatlıkla söyleyebilmişler.

Aynı şey aşırı dinci fikirler için de geçerli.

Hatta feminizmin asıl kaynağını oluşturan o bir kaç yazar, bir kaç ‘bilge’ kadında da bu aynı zalimliği görebiliyoruz.

Yazdıklarında, sözlerinde, hareketlerinde, öğrettikleri şeylerde, Allah sevgisi diye bir kavram yok, çocuk sevgisi yok, aile sevgisi yok, aşk da yok.

Bu insanlarda hissettiğiniz o soğukluğu, küskünlüğü ve sevgisizliği ve hayatın en temel bazı kurumlarının YOK olduğunu iddia etmeleri gerçeğini gözardı etmeyin.

Aklınız ve kalbiniz bunu size söylüyor.

Aklınızın ve kalbinizin o tok sesini, doğruyu söyleyen sesini, asla, ‘kadın hakları, kadın çalışmalı, eşitlik’, gibi temeli doğru gibi görünen ama kötüye kullanılan sloganlarla, kaçırmayın, gerçeklerin üstünün kapanmasına izin vermeyin, aklınızı ve kalbinizi dinleyin.

Tekrar ediyorum, aklınızı ve kalbinizi dinleyin.

Mesela aile, kadın hakları vs hakkında konuşan bir kimsenin kitabını okuyorsunuz, ama okurken, ne Allah’tan bahsediyor, ne de dua etmekten, hatta bahsediyorsa bile bundan olumsuz bir şekilde hatta alaycı bir şekilde bahsediyor.

Siz bunu farkettiğiniz anda, şöyle bir düşünün, bu bayan bana Allah’sız yaşamayı, Allah’ın yardımını istememeyi, ondan uzak durmayı öğretiyor, ve hatta gizli gizli bana bunu benimsetmeye çalışıyor.

Sevgili arkadaşım,

Benim bu durumda kendime sorduğum soru:

Bu kişi benden neden Allah’ın yardımını, korumasını, desteğini uzak tutmaya, almaya çalışıyor?

Veya annelerin çalışması gerektiği, çocuklara kreşlerde daha iyi bakıldığını iddia veya ima eden bir yazar, NEDEN o çocuğun, o bebeğin annesiz geçireceği güvensiz ve sevgisiz saatlerden gocunmuyor?

Neden annesiz büyüyen bir çocuk nesli, o yazarın kalbini cız ettirmiyor?

Ya da, o annenin de çocuğuna bakmaya ihtiyacı olduğunu kolaylıkla gözardı edebiliyor?

Nasıl böyle bir talepte bulunabiliyor?

Bu ne soğukluk? Bu ne sevgisizlik?

**********************************

Dikkat ettiyseniz, bu akımlar, ya aileye, ya da Allah’la olan ilişkinize sinsi sinsi çok saldırırlar.

OYSA Kİ HAYATIMIZDA, BİZİ KORUYAN KOLLAYAN, BİZE KARŞILIKSIZ VEREN BİR TEK ALLAH VE AİLEMİZ VAR.

İşte sebep bu.

Bu sebeple en çok aileye ve Allah’la ilişkimize saldırırlar, hayatın 8 parçasına zarar üzerine çalışan kimseler.

Diyeceksiniz ki, bunların derdi ne?

Niye bizi hayatımızdaki bu güzelliklerden koparmaya çalışıyorlar?

Deli mi bunlar?

EVET EVET EVET.

Maalesef sevgili arkadaşım, bu kimselerin akıl sağlıkları yerinde değil.

Allah herkesi korusun.

Ama sevgili arkadaşım, sen de kendini koru.

Nasıl koruyacaksın?

Okuyacağın, dinleyeceğin, seyredeceğin kimselerin hayatın 8 parçasında HAYIR ve İYİLİKTEN, FAYDADAN yana olduğuna dikkat ederek.

Düşünce, duygu, söz ve hareketleri hayatın 8 parçasını koruyan, kollayan insanlar olmasına özen göstererek.

Hayatın 8 parçasını koruyan kollayan insanlarla beraber olarak.

İyilik ve kötülüğün farkını çok iyi bilip, ‘bunlar eşit, her şey eşit’ demeyerek.

İşte bu senin sorumluluğun.

Herkesin kendi sorumluluğu.

Hepimize kolay gelsin.

****************************

NOT: Karmaşa içinde sitemde bu yorumu yapan arkadaş, telaş etmiş, benim yazılarımı okuyan insanlar olduğunu ve ‘Ya bu kimseler çocuklarına kitap okumayı yasaklarlarsa, hiç düşünmediniz mi? demiş.

Tabii bu arkadaş, benim öğrencilerimin zeka seviyelerinin ne kadar yüksek olduğunu bilmiyor. :D :D

Hepsinin taa çocukluktan beri bir kitap kurdu olduğunu, çoğunluğun üniversite hatta yüksek lisans ve doktora yapacak kadar okumayı, yazmayı sevdiklerini de bilmiyor.

Tabii bu arkadaşımız, Kuran’ın peygamberimize İLK emrinin ‘OKU’ olduğunu ve benim de Kuran’ın anlayarak okunması için ne kadar tavsiye ve destek verdiğimi de bilmiyor.

Tabii bu vesileyle de, pek çoğumuzun çocukluktan beri yanlış anladığımız bu “OKU” emrini açıklığa kavuşturmak isterim.

Sevgili arkadaşım,

Kuran bize “OKU” diye emrederken, iyi kötü, önüne ne gelirse oku demiyor.

Ayrıca Kuran bize “İNAN” diye emrederken, önüne ne gelirse inan da demiyor.

“Seçici ol” diyor.

“Düşün” diyor.

“Aklını kullan” diyor.

Allah Kuran’da gördüğümüz üzere, karmaşa içinde, aklını kullanmadan yaşamaya çalışana hoş bakmıyor.

Aklımızı ve kalbimizi temizlememizi, aklımızı ve kalbimizi dinlememizi öğütlüyor.

Zaten benim de tavsiyem bundan ibaret, sevgili arkadaşlarım.

Karmaşadaki arkadaşlarımız bile, bunu yapabilirler, tabii önce hayatın 8 parçasına fayda ve uğur üzerine iyiye iyi, kötüye kötü, deyip, yukarı çıkarken, eski yanlışları için temizlikler yapabilirlerse.

Tekrar herkese kolay gelsin diyorum.

Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (0)

Henüz yorum yok.

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...