Duygular Çıkmaz Sokağı…

Çekim yasasını lehimize işletmek ve hayatta istediğimiz tüm o iyi-güzel-doğru şeyleri hızla kendimize çekmek için ve istemediğimiz tüm o kötü-çirkin-yanlış şeyleri de hayatımızdan uzak tutmak için, duygularımızın anahtar nokta olduğunu sanırım hepimiz çok iyi anladık.

Hepimiz, kendimizi iyi hissetmek, “anlayış, sevgi, af ve şükür” duyguları yaymak istiyoruz.

Ama bazen hayat şartları, tabiri caizse, şöyle bir ”tokat” gibi hayatımızdaki henüz düzelmemiş şeyleri suratımıza çarpabiliyor.

Çekim yasasını bilinçli bir şekilde uygulamaya çalışan pek çok kişi (ben de başlarda yaşamıştım) bu durumda ne yapacağını bilemiyor.

”Kendimi mi kandırmam gerekiyor? Hayatımdaki durum bu iken ben nasıl anlayış, sevgi, af ve şükür hissedebilirim?” veya “Kendimi iyi hissetmek zorundayım, bu negatif duygularla savaşmalıyım.” şeklinde önce bu duyguları bastırmak yoluna gidiyoruz.

Sonra, bastırmanın bir işe yaramadığını görünce de,”Ben neden başaramıyorum?” ”Ben neden insanlara, olaylara, hayata olumlu bakamıyorum?” vb. sorularla, kendimizden kuşku etmeye başlıyor ve sonra da, bir basamak daha düşüp kendimizi suçlamaya kadar gidebiliyoruz.

Ve tabii, bu kendinden şüphe etme ve suçlama da insanın kendini iyice çıkmaz sokakta gibi hissetmesine sebep oluyor.

Peki, eğer böyle bir durumda isek ne yapmamız iyi olur? Bu çıkmaz sokaktan nasıl çıkabiliriz? Bu kötü duygulardan nasıl kurtulabiliriz?

————————————————————————————–

  • Bu konuda ilk bilmemiz gereken şey şu ki:

Bir duyguyu hissetmemeye çalışıp, onu bastırmaya odaklanırsak ve bunu başarırsak, o duyguda yıllar boyunca takılıp kalabiliyoruz.

Oysa ki, hissedip yukarı çıkmaya odaklanırsak, bu negatif duygulardan 5-10 dakika içinde bile kurtulmak mümkün.

Bir başka deyişle, amaç “yukarı çıkmak” olmalı ama zorlayarak değil, “hisset ve çık” şeklinde…

  • İkinci bilmemiz gereken şey de şu ki:

Ne düşüneceğimiz ve nasıl hissedeceğimiz, hep bizim elimizde.

Hayatımızın durumu ne olursa olsun, ne kadar değişemez gibi görünürse görünsün, kendimizi zorlamadan, sadece odaklandığımız şeyleri değiştirerek düşünce ve duygularımızı değiştirebiliriz.

Her zaman, bilinçli bir şekilde, “anlayış, sevgi, af ve şükür” hislerine odaklanmak mümkün. En azından o yöne doğru hafif bir eğilim göstermek mümkün.

————————————————————————————–

“Hisset ve Yukarı Çık” Egzersizi:

Diyelim ki kendimizi çok kötü hissediyoruz.

Başarısızlık ve değersizlik hissi, suçlama hissi, korku hissi, öfke hissi, hatta nefret hissi hissediyoruz…

  • Hangi negatif duygu geliyorsa gelsin içinizden, şöyle bir bırakın kendinizi. Direnmeyi, boğuşmayı, bastırmayı bırakın ve olduğu gibi kabul edin. Bu hissi olduğu gibi hissetmeye çalışın. Evet, bu hissi önce , olduğu gibi kabul edin.
  • Ve sonra, bu hisleri hissederken, kendinize şefkatle şunları söyleyin:”Evet, bu hislerin bana bir faydası olmadığını hatta zararlı olduğunu biliyorum ama yine de kendimi bu hisleri hissettiğim için anlıyorum, seviyorum ve affediyorum.”"Bu duygulardan kurtulup kurtulamayacağımı bilmiyorum ama yine de kendimi olduğum gibi kabul ediyorum, anlıyorum, seviyorum, ve affediyorum.”"Bu işi başarabilecek miyim bilmiyorum, ama yine de kendimi olduğum gibi kabul ediyorum, anlıyorum, seviyorum, ve affediyorum.”"Bu işi başarabilecek miyim bilmiyorum, ama öğrenmeye açık olmayı seçiyorum.”"Ya bu benim de öğrenebileceğim bir şey ise?”"Ya ben de başarılı olabilirsem?”"Ya bu gerçekten benim seçimime bağlıysa?”"O zaman ben, “başarabilirim” olasılığını seçiyorum.”

    “Evet, ben de başarabilirim”

(Not: Bu duyguları adım adım hissederken, yukarı çıktığınızın farkında mısınız? Bu egzersizin amacı da bu zaten, bastırıp takılmak yerine, serbest bırakıp, hissedip yıkarı çıkmak.)

Kendimizi iyi hissedince, amacımıza ulaşmış oluyoruz. :D

Bu egzersizi her kötü hissettiğimizde yaparsak, hem bu hisler giderek zayıflıyor hem de giderek sıklıkları azalıyor. Bir gün bir de bakıyorsunuz ki, aylar, yıllar geçmiş bu egzersizi hiç yapmak zorunda kalmamışsınız. :D

—————————————————————————————–

Bu egzersizin sırrı şu ki, çaresizliğin ortasında da kendimizi anlamak, sevmek, yaptığımız hataları affetmek mümkün. Pozitif düşünüp, pozitif hissedemiyorsak bile, en azından o yöne doğru hafif bir eğilim gösterebiliriz. Ya da bu olasılığa aklımızı ve kalbimizi açabiliriz.

Evet, hayatımızda henüz güneş pırıl pırıl parlamıyor ve kara bulutlar her tarafı kaplamış olabilir.

Ama biz yine de bu bulutlar arasından süzülen azıcık bir güneş ışığına odaklanıp, eninde sonunda o kara bulutların tamamen dağılacağını ve pırıl pırıl günlere çıkmamızın olasılığını düşünebiliriz.

—————————————————————————————–

İşin bu duygusal tarafını gördükten sonra, bir de işin temeline bakalım.

“Anlayış, sevgi, af ve şükür” hislerinin zıtları “anlamamak, sevmemek, nefret etmek, affetmemek ve değerini bilmemek.”

Peki biz aslında neyi anlamıyoruz, sevmiyoruz, nefret ediyoruz, affetmiyoruz ve değerini bilmiyoruz? KENDİMİZİ!!!

Yaptığımız bir yanlış yüzünden kendimizi anlamıyoruz, sevmiyoruz, nefret ediyoruz, affetmiyoruz ve kendimizin değerini bilmiyoruz.

Diyelim, kazara veya cahillikten veya boş bulunup bir yanlış yaptınız.

Önce, utanma, kendimizi suçlama, pişmanlık hisleri kaplıyor içimizi. Eğer bunları hissedip, kendimizi affederek, hatamızdan ders çıkararak, yukarı çıkmaya odaklanmazsak, ya bu hisse yıllar sürecek bir şekilde takılıp kalıyoruz veya bu hislerden daha da beterlerine düşüyoruz. (Başkalarını suçlamak veya kendimizi haklı görüp o yaptığımız hatayı, bilerek yapmaya devam etmek gibi.)

Eğer kendimizi affederek, hatamızdan ders çıkararak, yukarı çıkmaya odaklanmazsak, bu hataların sonu eninde sonunda hüsran ve çaresizlik oluyor.

Gerçekten de çaresizlikler, tepeden ansızın düşmüyor hayatımıza.

ÖNCE, biz bir hata yapıyoruz.

  • Yanlış bir arkadaş seçmek,
  • Hayat değerlerimizi boşvermek, unutmak, onlara zıt gitmek,
  • Hayatımızın vazgeçilemez parçalarından birini (veya daha çoğunu) boşvermek, unutmak, veya ona zıt gitmek,
  • Hayatımızın amacını boşvermek, unutmak, ona zıt gitmek…

%100 her çaresizliğin öncesinde bu hatalardan birini (veya daha çoğunu) yapmak var.

Bu hüsran ve çaresizliklerden kurtulmanın yolu da, yaptığımız bu hatayı bulup tamir etmek, hayata ona sarılarak devam etmeye karar verip, niyet etmek ve hayatı bu şekilde yaşamak.

Ve bunu yapabilmek için de KENDİMİZİ ANLAMAK, KENDİMİZİ OLDUĞUMUZ GİBİ KABUL ETMEK, KENDİMİZİ SEVMEK VE KENDİMİZİN DEĞERİNİ BİLMEK çok önemli.

Bunları başarabilmenin de olmazsa olmaz şartı:

KENDİMİZİ AFFETMEK.

—————————————————————-

Yukarıdaki, “Hisset ve Yukarı çık” egzersizini yapmasanız bile, sizden çok çok rica ediyorum, 3-5 gün boyunca, sabah-öğle-akşam aklınıza geldikçe kendinize “kendimi affediyorum” deyin, yapabilirseniz “kendimi seviyorum” diye de ekleyin.

Bu aslında kendinizi yapmış olduğunuz hatalardan temizlemek gibi bir şey.

Bu temizliği yapın.

Ve hayatınızdaki pek çok problemin, çok hoş bir şekilde, mucizevi bir şekilde hallolmasını mutluluk ve hayretler içerisinde seyredin. :D


Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (4)
  1. esra
    10:17, 20 Eylül 2010

    Çok teşekkürler. 2 saate yakındır yazılarınızı okumak bana çok keyif verdi. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadım, bizi rahatlattınız ya, Allah da size hayatınız boyunca hep rahatlık versin…

  2. Esra arkadaşım,

    Güzel yorumun için çok çok teşekkürler. Ben de senin için Allah’tan iyilikler, güzellikler diliyorum. Hepsi rahat rahat senin olsun. :D

  3. Hilal
    08:55, 12 Haziran 2016

    Çok güzel bir yazı teşekkürler…

  4. Funda Teyze
    18:35, 1 Temmuz 2016

    :D

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...