Prenseslere, Ünlülere, Magazin Zenginlerine, Mankenlere, Şarkıcı ve Film Yıldızlarına Bakarak Hayaller Kurmanın Sakıncaları…

Gerek Harikulade Dilekler Maratonmuzda, gerekse kurslarımda, ev, eş, çocuk, para, bolluk, zenginlik, iş, araba, dileği ne olursa olsun, dileğini gazetelerde, dergilerde, filmlerde, dizilerde gördüğü prenseslere, ünlülere, magazinlerde POZ POZ resimleri çıkan zenginlere, mankenlere, şarkıcı ve film yıldızlarına bakarak hayaller kuran arkadaşlarım çok oluyor.

Zaten acaba hayatının bir döneminde kısa veya uzun dönemli bunu yapmayan var mıdır, hayatta?

Bir kimsenin,

** hayat değerlerine,
** hayat amacına,
** hayatın 8 parçasına verdiği veya vermek istediği fayda ve zarar,

üzerine DEĞİL de,

sırf, o kimsenin, fizik özellikleri ve maddi zenginlikleri sebebi ile hayran olmanın çok önemli 3 sakıncası oluyor.

Minik not:
Burada FİZİK özellikleri derken kastım, vücudu ve dış görünüşü.
Maddi zenginlikler derken de kastım, her türlü mal, mülk, para, zenginlik vs.

O kişinin hayat değerlerine, hayat amacına, hayatın 8 parçasına verdiği veya vermek istediği fayda ve zararı hiç düşünmeden SIRF o kişinin sahip olduğu fizik özelliklerine ve maddi zenginliklerine bakarak hissedilen hayranlığın ve hatta o kişiyi kendimize örnek almanın ve ona bakarak hayallerimizi kurup şekillendirmemizin hatta o hayaller doğrultusunda adımlar atmamızın temelde 3 sakıncası oluyor.

Kişi eğer bu şekilde hayal kurup, bu yolda ilerlerse, ÖNEM VERMEDİĞİ, o,

** hayat değerleri,
** hayat amacı,
** hayatın 8 parçasına fayda veya zarar verilip verilmediği konusu, yine verilmeyen bu önemin derecesine ve kişinin adım atmadaki kararlılığı ve niyetinin derecesine göre,

1- Ya kişinin, kurduğu ve uğrunda inatla ve ille de çalışıp adımlar attığı o hayalde başarılı olup, yalan hayallerle kendisine çektiği yanlış ve olumsuz, hayırsız ve uğursuz insanlara kapılmasıyla, ve atılan yanlış adımlarla hayat biraz acılı, dertli de olsa, hiç aldırmadan aynen devam edip, kendisinin de aynı şekilde, hayat değerleri, hayat amacı, hayatın 8 parçasına fayda veya zararı olup olmadığına bakmadan, sırf fizik özellikleri ve maddi zenginliği ile toplumun karşısına çıkıp, aynen o kurduğu hayalin gerçekleşmesine sebep oluyor.

Ve kişi her yeni nesilde daha da cüretkar, cahil ve zalim olarak başkalarını ve özellikle ardından gelen nesli, fizik özelliklerini ve maddi zenginliklerini daha da ORTAYA dökerek bu kez kendisi insanları hayat değerlerinden, hayat amaçlarından, hayatın 8 parçasına faydadan uzaklaştırmaya başlıyor.

Aynı bayrak yarışında, bayrağı alıp daha hızlı koşmaya benziyor bu durum.

2- Ya kişinin adım atmadaki orta karar cesareti ve kararlılığı, yalan hayallerle kendisine çektiği yanlış ve olumsuz, hayırsız ve uğursuz insanlara kapılmasıyla, ve atılan yanlış adımlarla hayat acılı, dertli pek çok olaylarla yaşanarak geçiriliyor.

3- Ya da yine kişinin adım atmaktaki büyük kararsızlığı sebebi ile, yalan hayallerle kendisine çektiği yanlış ve olumsuz, hayırsız ve uğursuz insanlara kapılmasa bile, hayat bir bekleme şeklinde yaşandığı ve hayatta seyirci olmak tercih edildiği için, ve yıllar içerisinde takip edilen o ünlüler yeni nesil hatta bir kaç nesil takip edilme durumunda kalınıyor. Bu kişi için, yanlış adımlarla yaşanan pek çok acılı, dertli olay olmasa da, artık o bekleme ve seyircilik başlı başına bir acı olmaya başlıyor. Kişi bu acıyı da daha çok film, daha çok dizi, daha çok romanla bastırmaya çalışıyor. Hayat artık onun için gerçekten sadece diziler ve ünlülerin oynadığı kendisinin seyrettiği yalan hayaller haline geliyor. Tabii eğer kişi geçim de derdindeyse, annesi ve babası onu bıraktıktan sonra bir de geçim derdine düşmüşse, hayat değerleri, hayat amacı, hayatın 8 parçası düşünülmeden bulunmuş, eziyet çekerek yaptığı bir işte çalışıp, arta kalan zamanlarda yine film ve romanlarla, magazinlerdeki POZ POZ resimlerle oyalanmaya devam ediyor kişi.

Çekim yasası açısından bizi ilgilendiren şey şu ki, eğer kişi dileğini gazetelerde, dergilerde, filmlerde, dizilerde gördüğü prenseslere, ünlülere, magazinlerde POZ POZ resimleri çıkan zenginlere, mankenlere, şarkıcı ve film yıldızlarına bakarak diliyor ve hayaller kuruyorsa, kararlar alıp niyetler ediyorsa, ÖNCELİKLE bu 3 sakıncanın FARKINA varması gerekiyor.

Eğer hayatına hayırlı, uğurlu fırsatları, insanları, olayları çekmek istiyorsa öncelikle bu 3 sakıncayı anlayıp gözü açık uyudrken gördüğü o rüyadan uyanması gerekiyor.

Kişinin dileklerini dilerken, hayallerini kurarken, planlarını yaparken, adımlarını atarken, ÖNCE uyanıp, hayat değerlerine, hayat amacına, hayatın 8 parçasına vermek istediği faydayı bulması lazım.

VE ASLA UNUTMAMASI LAZIM Kİ,

KİŞİNİN HAYATIN 8 PARÇASINI DİKKATE ALMADAN DİLEYECEĞİ DİLEKLERDEN DE, KURACAĞI HAYALLERDEN DE, YAPACAĞI PLANLARDAN DA ATACAĞI ADIMLARDAN DA HAYIR GELMEZ/GELMEDİ/GELMİYOR/GELMEYECEK.

Sanırım bu konu bir insanın hayatta bilmesi, öğrenmesi, anlaması gereken en önemli konu.

Bu vesile ile Ağustos’taki semimerimde daha da detaylı ve örnekli anlatacağım bu konudaki bazı çok önemli bilgilerin, bu çok önemli ana hatlarını bu makalede vermekten çok mutluyum.

Aynı şekilde şu an bitmekte olan, Nisan 2012 maratonunda yazdığım bu konu ile ilgili duvar yazısını da bu makalede paylaşmak isterim ki, 3 sakıncadan özellikle İLKİ hakkında,  biraz daha fikriniz olsun.

Bu yazı bir zamanlar da benim, bugün verdiğim tavsiyeyi yani ünlülerin fizik özellikleri ve maddi zenginliklerine bakarak, hayat değerlerini, hayat amaçlarını, hayatın 8 parçasına verdikleri veya vermek istedikleri fayda veya zararı düşünmeden onları nasıl takip etmeye başladığımın hikayesi ile başlıyor ve sonra ibret hikayesi olarak herkesin de aynı benim gibi hayran olduğu prenseslerden birinin çekim yasası açısından ibret dolu hayat hikayesi ile devam ediyor.

Pek çok farkındalıklar elde etmenizi diler, bu önemli konuyu, daha da detaylı bir şeklide öğrenmek için açılan kapılarınızı değerlendirmenizi tavisye ederim. Çünkü BU çekim yasası konuları, çekim yasasını anlamak için, uygulamak için, hayat için, hayatta başarı için elzem.

İşte maratondaki duvar yazım:

“Harikulade Dilekler Maratonu”daki duvar yazımdan bir parça:

Sevgili arkadaşlarım,

Maratonda dileklerimizin resimleri ile yaptığımız çalışmanın kullanım bilgi notunu tekrar okurken farkettim ki, özellikle ünlülerin resimlerine bakarak hayal kuran arkadaşlarıma, bunu yapmamalarını tavsiye ederken, kendi yaşadığım acıları pek anlatmadan biraz kısa konuştuğumu farkettim.

Gerçi makalelerimde zamanında nasıl beyaz dizileri çok okuduğum konusunda ve bu hatamın bana yaşattığı acılar konusunda yazmıştım.

Basamak Atlamak kursumda da sanırım en az 3-4 gün bu konulara ayrılmış durumda.

Ama o yazılarımı okumamış arkadaşlar için, maratondaki yakın arkadaşlığımız adına sizlere bu konudan biraz daha bahsetmek isterim hem de çekim yasası açısından, daha doğrusu ısrarla üzerinde durduğum hayatın 8 parçasına fayda, kendi hayallerimiz vs. konularında size de değerli bir bilgi ve öğüt olmaları açısından biraz daha tecrübelerimden bahsetmek isterim.

Sevgili arkadaşlarım,

Benim hayatım lise yılları ile beraber tamamen değişti.

O zamana kadar, taa ilkokuldan beri yakın arkadaş olduğum, sevdiğim sevildiğim, hatta lider olarak görüldüğüm, biri çalışkan, diğeri de çalışkan olmak isteyen ama biraz panik olan, ama ikisi de son derece iyi niyetli, maddi şeylerden çok manevi değerlere önem veren, ailelerimizin de maddi açıdan birbirine çok yakın olduğu iki arkadaşım vardı.

Ve liseye daha başlamadan, yaz tatili devam ederken, yine yıllardır ilkokuldan beri aynı sınıfta olduğumuz ama şimdi biliyorum ki, sanırım o zamanlar beni beğenmediği için, hiç çok yakın olamadığımız, çok çok havalı, fizik güzelliğine ve mücevherlerine fazla önem veren bir arkadaş, aniden beni aradı ve yıllardır tanışıyor olmamızı sanki çok yakın bir arkadaşlıkmış gibi bana lanse ederek, ve kendi sıra arkadaşının İstanbul’a taşınacağını ve yalnız kalacağını, ağlamaklı bir sesle anlatarak, ”Nolur beraber oturalım” diye bana teklifte bulundu.

Ben de saf saf ”Evet, onunla da taa ilkolkuldan beri aynı sınıftayım, o da arkadaşım sayılır, onu yalnız bırakmamam lazım” diyerek kabul ettim.

Oysa ki, şimdiki aklımla bakınca, benim bu arkadaşın teklifini kabul ederken, daha doğrusu kabul etmeden önce, Allah’ın bana sunduğu pek çok ipucuna bakmam lazımmış.

1- Bu arkadaşın, yıllardır aynı sınıfta olmamıza rağmen bana ve diğer 2 arkadaşıma SÜREKLİ uzak ve soğuk davranması.
2- Bu arkadaşın üniforma ile okula gelirken bile, hep bir aşırı güzel olmak için gerek saçı gerek mücevherleriyle aşırı özen göstermesi, dikkat çekme çabası.
3- İyi günde değil sadece kötü günde bana yaklaşması.
vs. vs.

Bu arkadaşla beraber maalesef ben de aniden, ünlüleri takip eden, sosyete denilen zengin insanların hikayelerini dinleyen, film yıldızlarına hayran olmaya başlayan bir genç kız olmaya başlamıştım.

Beyaz diziler, pembe diziler, ve prensesler…

Bu arkadaş sayesinde ve ertesinde yaşadığım bazı çok önemli olayları, basamaklardan DAHA DA düşüşümün hikayesini seminerimde anlatmak üzere, bugün burada şu prensesler konusuna dönüp, o konuda size çok elzem belki de kimsenin farkında bile olmadığı bazı çekim yasası bilgileri vermek isterim.

Benim zamanımın prensesi Prenses Diana idi.

Kısacası Lady Di, ve daha sonra da Prenses Di.

Gerçekten de gerek kendi ülkesi İngiltere’de gerekse benim kalbimde de büyük yeri vardı, hala da severim kendisini.

Ama artık bu sevgi bilgili bir sevgi, hayatın 8 parçasını bilen seven ve bunlara zarar verenleri, bunlara yalan katanları uyaran, bu yalanları kabul etmeyen, iyiden, güzelden doğrudan yana bir sevgi.

Ama cahil zamanlarımda, Prenses Diana’yı da utangaçlığına rağmen cesareti, güzelliği, zenginliği, hatta prenses bile olmadan önce ailesi sebebi ile zenginliği, gerek gazeteler gerek dergiler aracılığı ile ve POZ POZ resimleri ile bize sunulurken, ben de ilgiyle okur, bazen onun için sevinir, bazen üzülür bazen de özenir, hatta kimbilir bazen de kıskanırdım. :D

Ama tüm bu hayranlıkların arkasında,

** Lady Di’in başkasına aşık bir erkekle VE bunu bile bile evlendiğinden de,
** zamanında kendi anne babasının bayanın aldatması vs olaylarla dolu acılı bir boşanma geçirmiş bir çocuk olduğundan da,
** prens de olsa aslında onun sevgiden çok mecburiyetten ve zorlama ile evlenen bir erkekle evlendiğinden de,
** bu mutsuz evlilik sırasında sevgisiz çocuk doğurduğundan da,
** bu mutsuz evlilik sırasında kendisinin de eşini aldattığından da,

haberim yoktu.

Gazeteler dergiler, bize bana bir masal sunuyordu ben de o masalı kabul etmeye çok hevesliydim.

Tabii merak etmeyin ben bu konularda da temizliklerimi yaptım, benim payıma düşen sorumluluklarımı da aldım ve hatalarımdan vaz da geçtim.

Benim bugün bunları size anlatmamın sebebi, KEŞKE zamanında bana da birisi çıkıp,

”Sevgili Funda arkadaşım, eğer bu prensesleri, bu hayatın 8 parçasından ve özellikle de Allah’tan, haberi olmayan, hayatın 8 parçasında adaletten uzak, yanlış değerlerin peşinde olan insanları, beyaz dizileri, pembe dizileri, dergi ve magazinlerde POZ POZ resimlerini gördüğün insanları, ve özellikle de şu havalı civalı arkadaşlarını kendine PUSULA olarak seçersen, kalbinin en derininde istediğin o saf, temiz, güzel, iyi, doğru evliliği de hayatı da, her şeyi de ancak rüyanda görür ve bu kimselerin POZ POZ resimlerine bakmaya UZUN YILLAR, hatta belki ömrünün sonuna kadar devam edersin.
GEL sen vazgeç bu yanlıştan da yalandan da. Benim sana içten tavsiyem bu.”

deseydi.

Gerçi çok sevgili anneannem, bir gün TV’da bir film seyrederken, Adile Naşit’i hamamda göbek atarken görünce, onun bu yaptığını şimdi söylemeyeyim, ama seminerimde belki söylerim, sert bir sözle bunun ve o filmin yanlışlığına dikkatimi çekince ben de yine, saf saf o filmdeki hem komediye hem de sanırım AŞK hikayesine kapılıp, anneanneme şaşkınlıkla bakmıştım.

O hepimizin Adile Teyzesiydi, çocukların sevgilisiydi. Onun hakkında bu sözü anneannem niye söylüyor, neden söylüyor diye düşünmüştüm ama sonra filmin heyecanına kapılıp gitmiştim.

Ama yıllar içerisinde hep aklıma ve kalbime yine geldi o an.

Taa ki, bir gün tüm aklımla ve kalbimle anneannemin haklılığını anlayana kadar.

Adile Naşit’in iyi niyetiyle de olsa alet olduğu, bu tür film yıldızlarına ünlülere olan kör hayranlığımızın hayatımıza olan ZARARINI anladıktan sonra.

Sevgili arkadaşlarım, sizlerin de yıllarınızı boş ve yalan hayallerle geçirmenizi, başkalarının yalan hayallerini, gerçek ve güzel, iyi ve doğru sanmanızı ve uzun yıllar bu şekilde kendinizi kandırmanızı hiç istemem.

İşte bu sebeple gerek makalelerimde, gerekse kurslarımda gerekse maratonlarımda, ve şimdi de son verdiğim bu resimle dileğimize odaklanma alıştırmasında sizi, bu tür yalan hayallerden korumak istiyorum.

************************************
Ve bu önemli konuya dikkat çekerken, hayatımızn 8 parçasının arasında UYUM olması gerektiğine, Prenses Diana’nın da yaptığı tüm YARDIM DERNEKLERİ vs hizmetlerine rağmen, hayatının 2. ve 8 parçalarındaki uyumsuzluğu sizler de görebiliyor musunuz sevgili arkadaşlarım?

Burada mesajım aslında ”dış görünüşe ve zenginliğe” bakarak, bir kişiye hayran olmak veya olmamak hatasına düşmemeniz.

Bir kişiye olan sevginizi, desteğinizi, yardımınızı ve hatta ille de hayran olacaksak hayranlığımızı, o kişinin, hayatın 8 parçası, hayat değerleri hakkındaki fikirlerine, düşüncelerine, duygularına, sözlerine ve en önemlisi de hareketlerine göre karar verelim.

Zengin diye, güzel diye, cüretkar resimleri için hayran olmak, onlar gibi olmak istemek, onlar gibi evlilik yapmak istemek, sizi de yıllar süren bir karanlığın, çukurun içine atabilir.

Hiç tavsiye etmem.

Hatta belki de atmıştır. Çıkmanızı önemle tavsiye ederim.

Ve hiç kimseden duymadığım, ama aklımla ve kalbimle doğruluğunu hissettiğim, ve çekim yasasının nasıl çalıştığını çok iyi anladığım için hiç de şaşırmadığım, Allah’a sığınmanın önemini daha da anladığım Prenses Diana hakkındaki şu konuya ne dersiniz?

Prenses Diana sevenleri ve sevmeyenler sanırım herkes tarafından Diana’dan çok Di diye tanınır ve bahsedilirdi.

Lady Di, Prenses Di.

VE kendisi 61’den 97’ye 36 yıl yaşadı.

20 yaşında aslında kendisiyle evlenmek istemeyen ama mecburiyetten evlenen bir erkekle evlendi.

Zengin ama mutsuz evliliğinde hem aldatıldı hem aldattı.

Kendisinin üvey annesinin annesi de yine bize pek çok yalan hayaller sunmuş olan yazar Barbara Cartland’dı.

Yani Barbara Cartland Prenses Di’nin üvey anneannesi idi.

Ve maalesef, Di dediğimiz bu ismin İngilizce okunuşunu biliyor musunuz?

Di isminin okunuşunu Türkçe yazarsak ”day” diye okunuyor. Ve ne yazık ki, bu aynı zamanda ”die” yani ÖL, ÖLMEK anlamındaki kelimenin de okunuşu.

Yani ”die” kelimesi de ”day” diye okunuyor.

Ve kendisinin hayatındaki hayatının 8 parçasındaki yukarıda saydığım TÜM olumsuzluklara ek olarak, milyonlarca insan tarafından her gün, prenses day, yani ”prenses öl” diye bahsedildi.

Tabii ki ona bu ismi verenler bunu bilerek yapmıyorlar, ama çekim yasasını bilmeyen, kelimelerin birden çok okunuşları ve anlamlarının aklımızda ve kalbimizde yaptığı yankılanmalarıdan HABERİ bile olmayan insanlar, işte böyle cahillikle çekim yasasını olumsuz bir şekilde kullanabiliyorlar.

Tüm bu konulara çekim yasası bilgimizle baktığımızda, Allah onu da, herkesi de hepimizi de affetsin. Onun bu erkenden ölmesine de, zengin ama karmaşa içerisinde geçirdiği hayatına da şaşmamak gerekiyor.

AMA SEVGİLİ ARKADAŞLARIM, ASLA UNUTMAYIN:

Çekim yasası açısından tüm bu olumsuzluklara rağmen, bu hepimizin çok sevdiği kişi, kendisinin tüm hatalarına hatta kendisini sevmeyen bir erkekle bilmiyoruz ama ya kendini kandırarak ya da sırf zenginlik ve ünvan için evlenmesine rağmen, eşini de aldatmasına rağmen, milyonlarca kimsenin onun hakkında yaptığı TÜM hatalara rağmen, eğer Allah’a SIĞINSAYDI eminim Allah ona da bir güzel çıkış yolu verecekti.

Şu an da kendisi, aklen, kalben, ruhen hayata devam ediyor.

Ruh için ölmek yok biliyorsunuz, sadece cennet ve cehennem ve bu ikisi arasındaki bölge var.

Her neredeyse kendisi, ben ona ALLAH RAHMET EYLESİN diyorum.

Dilerim Allah’a sığınır ve karşısına çıkan hayırlı uğurlu öğretmenleri dinler ve Allah’ın tüm nimet ve ödüllerine kavuşur.

VE dilerim bu yazım da sizlere benim yaşadıklarım ve çektiğim acılar, ama Allah’a çok şükür öğrendiğim çok değerli ve önemli bilgiler sayesinde bir ibret ve bir öğüt olur.

Hepinize çok çok sevgiler

Çok sevgili bir arkadaşımızın cevabı :

Sevgili Funda Hocam,

Benim çocukluğum Adile Naşit masalları ve onun komik filmlerini izlemekle geçti :D Sizin de söylediğiniz gibi hepimiz çok severiz. Allah rahmet eylesin.

O bahsettiğiniz filmi yıllar içinde defalarca izleyip tam da o sahne de çok gülmüşümdür. Aslında anladım ama hani “Hah, işte bundan dolayı” demeyi diledim okurken :D O yüzden semineri daha da hevesle ,sabırla beklemeye başladım :D

Bu arada da bu konu üzerinde düşüneceğim için sizinle yüz yüze tanışmadan belki de anlayabilirim. İnşallah :D :D :D

Funda Teyze’nin cevabı:

Sevgili arkadaşım,

Cevabından anladığım, senin de dediğin gibi,

“Aslında anladım ama…” demişsin ya,

işte ben de senin aslında o konuyu çok iyi anladığını anladım.

Ama o anladığını anlamak daha doğrusu anladığını kabul etmek cesaret istiyor.

Buna jeton yavaş yavaş düşmeye başlamış da diyebiliriz. :D :D

Artık o noktadan sonra o anladığının üzerini örtmek veya örtmemek, temizlik yapmak veya yapmamak senin sorumluluğun oluyor.

Tabii sana söylüyorum aslında bu hepimiz için geçerli.

Ve bir de yanlış anlaşılma olmasın diye, anneannem o onaylamamayı yaptı ve ben çok şaşırmıştım ama anneannemin, pamuklar gibi, çok ağırına gitmedikçe ve çok büyük bir haksızlık olmadıkça ve 40 yılda bir bile olmayan, ağzından tek bir sert söz bile çıkmayan, yumuşak huylu, kibar, tüm akrabaları tüm komşuları tarafından el üstünde tutulan, ve sevilen,iyilik ve doğruluk timsali bir insan olduğunu söylemem lazım.

Yani her önüne gelene olumsuz konuşmak gibi bir şey asla söz konusu değildi, sanırım şaşkınlığımın bir sebebi de buydu.

Hayatımızın 8 parçasına hayır ve uğur kimi insanlarda böyle doğal olarak Allah vergisi olabiliyor, kimimiz için de sonradan öğrenmek durmunda kalabiliyor ve temizlik yaparak ulaşabiliyoruz o güzelliğe.

Ama herhalükarda, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmanın CESARET gerektirdiği, bizi çok seven torunlarımızın bile gülmeyi ve yalan hayallere kapılmayı doğrulara tercih etmek isteyebileceği, bize şaşkınlıkla ve ters bakacakları, “Ne diyor ben anlamadım” da diyebileceğini bilmek ve buna rağmen Allah’a sığınıp doğruları söylemek gerçekten cesaret istiyor.

Allah hepimize bu cesareti nasip etsin.

Çok çok sevgiler

Çok sevgili öğrencimin cevabı :

Sevgili Funda Hocam,

Yazdıklarınızı çok çok iyi anladım.

Bazen benim annem de özellikle izlediğim bazı yabancı filmlere bakıp bunları hiç sevmiyorum yaptıkları komedileri de anlamam mümkün değil diye bana söylendiğinde ben annemin anlamadığını düşünürdüm.

Annem anlasa bu filmlerin ne kadar güzel, kaliteli olduklarını bunları söylemez derdim.

Belki de özellikle yabancı komedi filmlerinde annemin hoşuna gitmeyen onu rahatsız eden bazı sahneler oluyordu da ben anlayamıyordum. Şükürler olsun bu güzel güne ve yazışmalarımıza :D

Evet temizlik çalışmaları cesaret istiyor Funda Hocam :D Ve iyi ki siz varsınız ve güzellikle bize anlatıyorsunuz.
Çok çok sevgiler,

Bir başka çok sevgili arkadaşımızın yorumu :

Hocam ben de sohbetinize benim anneannemin bir yorumunu getirmek isterim.

Yıllarca anlatırım benim çok hoşuma gider bu olay.

Televizyonda bikinili bayanları deniz kenarında izlerken anneannem ne kadar yanlış çıplak çıplaklar vs diye söylenmişti.

Ben de “anneanne ne yapsınlar deniz kenarında nasıl gezsinler” diyince iç çekerek hatta sallanarak “oda iyi değiil kıızım, oda iyii değiil” diye söylenmişti:)

Canım anneannem, Allah sağlıklı ömür versin. Biz küçükken yatmadan önce dua ettirirdi. Ne güzel şeyler, bende onun gibi bir anneanne olurum inşallah:)

Funda Teyze’nin cevabı :

:D :D :D

Çok çok sağ olasın Sevgili arkadaşım. :D

Canım anneannelerimiz, Allah hepsine uzun ömür versin. Hepsine maşallah, maşallah, maşallah.

Anneannesi aramızdan ayrılmış olanlara da sevgiler, saygılar, Allah’ın rahmeti üzerlerinde olsun.

Canım anneannelerimiz bazı şeylerin iyi olmadığını biliyorlar ama bunun sebebini anlatamıyorlar maalesef.

Biz de çocuk aklımızla, onların iyiliğini, hayatta gerçekten de mevcut olan bağnazlıkla karıştırıyoruz.

Evet bağnazlık da var hayatta ve o da iyi değil.

Ama işte hayatın 8 parçasına fayda üzerine bakınca, Allah’a çok şükür bağnazlığın da kötülüğü, anneannelerimizin iyi niyetle bildikleri ama anlatamadıkları diğer aşırı ucun da kötülüğü üzerindeki maskeler düşüyor.

İki aşırılıkta da hayatın 8 parçasına büyük bir zarar söz konusu.

Şükürler olsun Allah’a hayata hayatın 8 parçasına fayda ve zarar üzerine bakabildiğimiz için, neyin iyi neyin kötü olduğunu aklen ve kalben bilebildiğimiz için. :D

Ve çekim yasası açısından çok bir önemli not:

Sevgili arkadaşlarım,

Adı her ‘Di’ olan veya olacak kişi ölecek diye bir şey yok.

Burada anlamanızı istediğim şey, yukarıda saydığım TÜM olumsuzlukların ÜZERİNE bunun DA etkisini görebilmeniz.

TÜM bu olumsuzlukların bir araya gelmesi DE tesadüf değil.

Ama benim ibret almanızı istediğim şey, TÜM olumsuzluklara rağmen, Allah’a sığınıp, fizik özellikleri ve maddi zenginliklere, ünvanlara kafayı takmadan, hayat değerlerimize, hayata amacımıza ve hayatın 8 parçasına fayda üzerine bir insanı takip etsek veya etmesek, o uğurda adım atsak veya atmasak, TÜM bu olumsuzluklar yok olup gidebilir.

Allah’tan asla ümidi kesmeden, hayatın 8 parçasında iyilik, güzellik ve doğrular için çalışıp adım atmalı ve takip ettiğimiz kişileri seçmeliyiz.

Zamanı da gelip Allah’ın karşısına çıktığımızda, hatamızı çoktan anlamış ve vazgeçmiş olmakta ve o yönde adım atmış olmakta büyük fayda var.

Zaten işte Allah’ın karşısına yüzümüzün ak çıkması da bu demek.

Hiç hata yapmamış olmak değil.

Hatayı yapmayanımız yok.

Ama, hatayı yapmışsak bile vazgeçmiş olmak.

Ve aksi yönde az biraz veya çok adımlar atmış olmak.

Bazen bana bir arkadaş soruyor.

Bağış yapmak hayır yapmak istiyorum ne yapayım diye?

Yaşar Nuri profesörümüzün Kuran çevirisini al ve sevdiklerine, ihtiyacı olanlara, değerini bileceklere dağıt.’ diyorum ben de.

Ya da makalelerimi iyi niyetli, değerini bileceğini düşündüğün arkadaşlarına tavsiye et.

Kendi vazgeçtiğimiz hatalardan ve yanlışlardan başkalarının da iyilik ve güzellikle vazgeçmeleri için öğüt vermek, yardım etmek, ürün çıkartmak ve hizmet vermek, hayatta yapabileceğimiz en büyük hayırlardan oluyor.

Benim tavsiyem bu tür hayırlarda bulunmanız.

Bu da zaten, hani hep denir ya, kişiye balık vermek değil balık tutmasını öğretmek konusu ama hayatın 8 parçasını kucaklayarak.

Bu uğurda çalışanlara selam olsun, kolay gelsin, Allah yardımcıları olsun.

VE UNUTMADAN:

İşte Allah’tan hem bana hem de beni dinleyen Funda Teyze’yi teyze, dileklerinin teyzesi, anne yarısı, öğretmen, arkadaş görenlere çok önemli bir mesaj daha:

Zamanında kendini bana tam anlatamayan anneanneciğim bana şunu deseydi, belki ben bu hatalarım bu kadar dallanıp budaklanmadan, yol yakınken dönebilirdim o hatadan:

“Canım kızım, tatlı yavrucuğum, birtanecik Fundacığım, eğer seveceğin dinleyeceğin bir teyze arıyorsan kendine, hamamda göbek atıp seni güldürenleri ve onun yanında aklına kalbine zorla kazınan yalan hayalleri değil, iyiye, güzele, doğruya iyi, güzel, doğru, kötüye, çirkine, yanlışa kötü, çirkin, yanlış diyenleri ara.

Kötü, yanlış, çirkin şeylere iyi-güzel-doğru, iyi, güzel, doğru şeylere kötü-yanlış-çirkin diyenlere yüz verme, onlara bakma, onları dinleme.

Şu tatlı anneanneni dinle, canım yavrum benim.”

Ah anneanneciğim ah, şükürler olsun, bak işte çok geç olmadan, hatamdan döndüm.

Dönmekle de kalmadım, senin gibi bir anneannem olduğu için, Allah’a şükürler içerisinde, sana tercüman oldum.

Senden öğrendiğim ama bilmemezliğe geldiğim pek çok doğruyu, Allah’a çok şükür anlatanlardan, öğüt verenlerden oldum.

Canım anneanneciğim benim, benim seninle gurur duyduğum gibi senin de benimle gurur duymanı dilerim.

Affet zamanında seni dinlemediğim için.

Seni seviyorum.

Senin için Allah’a şükrediyorum.

Maşallah, maşallah, maşallah, TÜM anneannelere. :D :D :D

Ve selam olsun hayatın 8 parçasını sevip, kucaklayan ve hayatın 8 parçasında iyiden, güzelden, doğrudan yana olabilenlere.

Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (0)

Henüz yorum yok.

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...