HAKLISIN!

Haklısın, sevgili arkadaşım!

Düşüncelerin, duyguların, sözlerin, kararların, niyetlerin, hareketlerin, inançların, alışkanlıkların…

HEM SEN HEM DE HERKES!

Haklısın, sevgili arkadaşım.

Hepimiz haklıyız.

Herkes haklı.

Sen de haklısın.

Hepimizin bir sebebi var değil mi?

Öyle düşünmek için.
Öyle hissetmek için.
Öyle konuşmak için.
Öyle karar vermek için.
Öyle niyet etmek için.
Öyle hareket etmek için.
Öyle inanmak için.
Ve edindiğimiz tüm o iyi-kötü alışkanlar için.

—————————————————————————–

Dünyanın gördüğü, görebileceği en büyük felaketlerden birinin başkahramanı ve sorumlusu, Hitler’e bile sorsak bize en az 1000 adet sebep sayardı, neden haklı olduğu için, neden öyle konuştuğu için, neden öyle düşündüğü ve hissettiği için ve neden o yaptıklarını yaptığı için.

Sonuçta milyonlarca kişi öldü tüm dünyada ama, ona sorsak onun da sebepleri yok mu sanki?

  •  1. Dünya Savaşından sonra Almanya’ya inanılmaz yaptırımlar verilmiş ve Almanya ezilen durumuna düşmüştü.
  •  Ülkenin ekonomik, sosyal durumu da bununla orantılı olarak o kadar kötüydü ki, geniş halk kitlelerinde suçluluk duygusu çoktan yerini öfke, kızgınlık, başkaldırı, haksızlığa uğramışlık duygularıyla değiştirmişti.
  •  Zaten 1. Dünya Savaşı’nın çıkması da Almanlar açısından Batının koloni sistemine bir başkaldırı idi. Yani bu savaşı yaşamış olanlar, Hitler de dahil, ‘Biz zincirlerimizi koparmaya çalışırken tekrar zincirlendik, ve ülkemiz mahvolmuş durumda ve biz bunu haketmiyoruz’ şeklinde inanılmaz güçlü bir haklılık duygusu ile yaşıyorlardı.
  • Diğer taraftan başka bir haklılık hissi de, ‘İngiltere dünyayı ele geçirmiş ve sömürüyor, o yaparken iyi de, biz yapmaya çalışınca mı kötü olacağız?’ şeklinde idi.
  • Başka bir haklılık duygusu da ‘Eğer yaptığımızda bir kötülük olsa, Batı bize bankalarıyla milyarlarca borç vermez, ekonomimizi desteklemezdi, demek ki onlar da bizi haklı görüyor ve bizi destekliyor’ idi.

Bir de zaten bütün kötülerin, bütün kötülüklerin o sabit haklılık duygusu vardı ki, o da şu:

‘Ben yukarıdayım, sen aşağıdasın, ben sana istediğimi yaparım.’

‘Ben üstünüm, ben haklıyım, sen haksızsın, aşağısın, her bir eziyeti sen hakediyorsun.’

Bu maalesef pek çok zengin, güçlü fakat akıl sağlığı tam yerinde olmayan insanlarda var olan bir haklılık inancı.

—————————————————————————–

Bu oldukça UÇ ama gerçek örnekten de anlıyoruz ki, eğer HAKLILIĞIMIZI temel alarak hareket edersek, sonuç hiç de iyi olmayabiliyor, sevgili arkadaşlarım.

Bu uç örnekte bile gördüğümüz ve anladığımız üzere:

Herkes kendi gözünde başkahraman.
Herkes dünyanın kendi çevresinde döndüğünü sanıyor.
Herkes kendi bildiğini biliyor.
Herkes kendini haklı görüyor.
Yani HERKES haklı kendince.

—————————————————————————–

Ancak, hayatımızda mutluluk, iyilik, doğruluk istiyorsak, çare HAKLI olmak değil.

Çare:

Haklı-Haksız’ın ÖTESİNE geçmek ve ‘merhametli olmak, iyi olmak’ gibi daha yüksek bir seviyeye çıkmak.

Haklılık ile hareket edersek maalesef sonuç iyi olmuyor.

Çünkü haklılık, bir saldırganın olduğunu ve hangi tarafın kazanması ile ilgili bir oyun.

‘Yendim-Yenildim’ oyunu.

‘Yeneyim-Yenilsin’ veya ‘Yeneyim-Yenilmeyeyim’ oyunu.

Halbuki İYİLİK öyle değil.

İyilik, ‘Ben kazandım, SEN DE kazan’ oyunu.

‘Benim kazandığımdan, sana da, herkese de vereceğim’ oyunu.

İyilik, ‘Hepimiz hata yapabiliriz, hepimiz haksızlık edebiliriz, önemli olan her şeyi toparlamak, her şeyi güzel yapmak ve tekrar BERABER kazanmak’ oyunu.

Zaten unutmayalım ki, haklı-haksız’ın en doğru karar verme yeri sayabileceğimiz mahkemelerde de, amaç bir tarafı bir diğer tarafın zararından korumak, kimsenin hakkı kimseye gitmesin gibi, ek bir kazanım olmadan minimum bir denge seviyesini korumak.

Mantıksal olarak, hayattaki yeri açısından mahkemeler, insanın işbirliği yapmaktan, BERABER kazanmaktan aşağı düşüp de, didişmeye başladığı, birbirinin hakkını çalmaya başladığı noktada devreye girerler.

Bir mahkeme gözüyle, ‘kim haklı-kim haksız’ gözlüğü ile ya da ‘ben haklıyım-o haksız’ gözlüğü ile hayatı yaşamaya çalışmak, bizi otomatik olarak düşmanlıklara, haksızlıklara, didişmelere kafayı yoran bir insan haline getirir.

Hayatta karşılıklı ve beraber mutlu yaşamak, beraber yükselmek, ve coşmak denilen ‘gerçek hayat’tan uzaklaşmaya başlarız.

Biz kendi bakışımızla haklı-haksız konusuna yöneldiğimiz zaman ve doğruyu, iyiliği haklı-haksız ile çözmeye çalıştığımız zaman, kendi aklımızın tuzağına düşüyoruz maalesef.

Aklımız bizim avukatımız olup, kendi işimize gelen şeyleri söylüyor ve bizi haklılık adına adaletten uzaklaştırıyor.

Aklı başında bir insan dahi haklı-haksız konusuna girerse, kafasında kurduğu tek taraflı mahkemede hep yanlış sonuçlar çıkıyorken, akıl sağlığı bozuk bir insan kimbilir ne haksızlıklar yapar ve ne adaletsizliklere karar verir, değil mi?

Ki Hitler örneği de zaten bu yüzden uç bir örnek, çünkü onun da akıl sağlığı maalesef yerinde değildi!

1. Dünya Savaşı bitip de Almanya kaybedince, zaten zayıf olan psikolojisi sebebi ile bir sinir krizi geçirerek hastaneye kaldırılmış. 2. Dünya Savaşının da ilerleyen senelerinde fikirlerini artık kendi komutanları ve yardımcıları dahi saçma bulup, onu ilaçlarla iyileştirmeye çalışıyorlarmış.

Akıl sağlığı yerinde olmayan insanları kendilerine lider olarak seçmek tarih boyunca görüyoruz ki, maalesef insanlara çok acı getiren bir durum. Haklılık sonucu değiştirmiyor.

Pek ÇARE?

Keşke aklımız, gözlem yeteneğimiz, haklı-haksızdan ÖTEYİ görebilse ve adaleti yerine getirebilse….

Ama heyhat…. bu olmadığı için, biz, İYİLİKTE, MERHAMETTE, ŞEFKATTE, YARDIMDA yoğunlaşmalıyız.

Her zaman HEM kazanmak HEM DE kazandırmak amacında olmalıyız.

  • YENMEK AMACINDA DEĞİL.
  • Karşı tarafın kötülüğünü ispat etmek amacında değil.

Zaten bunu yaparsak, istediğimiz kadar kanıt ortaya getirelim, insanlar HAKLI ÇIKMA çabamızı anlayacaklar ve bizi düşmanca tavırlarımızdan dolayı, haksız bile göreceklerdir, çünkü bu YENME çabası dahi bir çok insan için HAKSIZLIĞIN göstergesi ve zaten doğrusu da öyle.

Çünkü biz eğer böyle düşünüyorsak, yani ‘BEN HAKLIYIM, O HAKSIZ ‘ diye düşünüyorsak, insanlar bizden de bir hayır gelmeyeceğini anlıyorlar.

Amacımızın yenmek olduğunu anlıyorlar ve haklı-haksız, yendim-yenildim oyunu oynadığımızı görüyorlar ve hayatın her parçasında adaletten, mutluluktan, iyilikten, merhametten, sevgiden, anlayıştan uzaklaştığımızı farkediyorlar.

—————————————————————————–

Tüm düşünce, duygu, söz, hareket ve inançlarımızda aslında son derece haklı olmakla beraber, bu haklılık aslında dikkatimizi de NEREYE verdiğimizle alakalı.

Yenmek-Yenilmek kısır döngüsünden, oyunundan çıkıp, sevgi, anlayış, iyilik, doğruluk oyununu oynamamız ve bu doğrultuda HANGİ konuda haklı olmak istiyorsak, iç alemimizde, ‘o konuda haklı olma hakkını’ kendimize vermemiz gerekiyor. Ve karşı tarafa da, hangi konuda haklı olmak istiyorsa, en azından iç alemimizde ona bu hakkı vermemiz gerekiyor. Minimum seviyede de olsa.

İç alemimizde bu hakkı tanırsak, dış alemimizde de haklılığımız gerçekleşecektir.

Bir Örnek

Örnek olarak, mesela, eğer bizim kağıt mendilimiz rüzgarla komşunun bahçesine uçmuşsa ve bu yüzden o da alıp çöpe atmışsa ve biz ‘başkasının bahçesine çöp atan insan’ durumuna düşmüşsek,

  • kimi insan kendini kötü ve suçlu hissedebilir. ‘Haksızım-haklı’ oyunu oynayabilir.
  • kimi insan da ‘bana ne, ben haklıyım, ben yapmadım, rüzgar yaptı’ diyerek haklıyım-haksız oyunu oynayabilir.

Sonuçta bu kadar minik bir olayda bile aklımızda bir mahkeme kuruluyor, heyecan oluyor, tedirginlik oluyor, soğumak ve karşılıklı bir düşman-düşmancılık oyunu oluşuyor, hayalimizde de olsa.

Ve bu da gerçek hayata da yansıyor haliyle.

Ki zaten çekim yasası da aslında bu değil mi?

Aklımızdaki düşüncelerin veya kalbimizdeki duygularımızın hayatta bize çektiği ve yaşattığı şeyler.

Sonuçta yıllar önce oluşturduğumuz düşünce ve duygularla bugün hayatımıza insanları olayları çekiyoruz. Bugünkü düşüncelerimiz duygularımız da gelecekteki insanları, olayları hayatımıza çekecek.

Komşunun bahçesine uçan kağıt mendil örneğimize dönersek…

  • Eğer, kendimizi kötü hissetmek, suçlu hissetmek oyununu seçmişsek, bundan kurtulmanın çaresi:

İç alemimizde bu konuda kendimizin haklılığını dinlemek, bunun seslenmesine razı olmak – hiç direnmeden, kendimizi suçlamadan.

Buna kendimizi suçlamadan sorumluluk almak, da diyebiliriz.

Ki, ancak o zaman içimizi bir huzur kaplayabilecektir. Ancak o zaman komşumuzla olan ilişkilerimiz mucizevi şekilde ısınabilecektir.

Biz ancak kendi iç alemimizde kendimize ve hayatımızın 8 parçasına adil ve merhametli olmayı kabul etmişsek, ancak o zaman kalbimizdeki suçluluk duygusu yerini umuda, sevgiye, anlayışa, işbilirliğine bırakacaktır.

  • Eğer ‘ben haklıyım, ben yapmadım, rüzgar götürdü, benim suçum yok’ oyununu seçmişsek, bunun da çaresi:

Yine iç alemimizde bu haklılıkları, haklı olma mahkemesinde değil, daha iyi bir insan olmak, sorumluluğumuzu daha da arttırarak, hayatımızın her parçasına iyilik, güzellik getirme amacıyla ve bir sevgi ortamında dinlemek.

Hangi konuda haklı-haksız kavgalarımız, dertlerimiz oluyorsa, hemen iç alemimizde o konuya, HUŞU ve sorumluluk duygusuyla ve huzuruyla yoğunlaşmak ve o konuda kendimize konuşma fırsatı vermek ve bunu huzur içerisinde, sorumluluk içerisinde yapmak, dış alemimizde o konuların çözülmesini sağlayacaktır, sevgili arkadaşlarım.

Uzun lafın kısası:

Kendi dünyamızda dinlenirken, kendimizi toparlamaya çalışırken, kendimizin dinleyicisi olurken, haklı-haksızdan, düşman-dosttan çekip, çıkarıp, kendimize de her zaman, SEN DE HAKLISIN demek durumundayız.

Ve karşıdaki kişileri de İNSAN olarak görüp onların da kendilerini neden, nasıl haklı gördüklerine SEVGİYLE bakabilmek durumundayız.

Ve de bunu ancak ve ancak, ‘yenme-yenilme’ ‘haklı-haksız’ oyunundan çıkarsak yapabiliyoruz.

—————————————-

Öğrencilerimle yaptığımız temizliklerimizin en önemli parçalarından biri de NEDEN HAKLISIN? kısmı. Ya da NEDEN HAKLIYDIN?

Ancak unutmayalım ki, bu konu temizliklerimizin sadece BİR parçası. Bu noktaya gelene kadar, SORUMLULUK almak var, gerçeklerle OLDUĞU GİBİ, onları abartmadan, eklemeden, çıkarmadan, aynen olduğu gibi YÜZLEŞMEK var.

Allah’a sığınmak ve hayatın 8 parçasını da dikkate almak var.

Eğer bunlar olmadan sadece HAKLI olmaya odaklanmışsak, maalesef temizlik gerçekleşemiyor ve biz haklılığımızla yıllar geçirebiliyor ama bu şekilde de çeşit çeşit benzeri olumsuzlukları, hatta haksızlıkları hayatımıza çekip duruyoruz.

Buradan da benim çıkarttığım sonuç, ‘Evet haklıyız ama haklı olmaktan daha güzel şeyler var hayatta.’ :D

Ve eğer bir kişi, veya bir öğrencim, bir konuda neden haklı olduğunu saymakla meşgulse, bu bir öğretmen olarak benim için en güzel ipucu:
Orada bir temizlik konusu var. :D

Sorumluluk alınması gereken ve gelişmemizin, sevgi, anlayış ve karşılıklı iyilik, güzellik, doğruluk konularında büyümemiz için bir fırsat var.

Uzun lafın kısası, evet haklıyız ama haklıyım, haklıyım, haklıyım ile günler, aylar, yıllar geçirip, hayatımıza çeşit çeşit haksızlıklar, acılar çekmeyelim, sevgili arkadaşlarım.

Bir yukarı basamağa çıkalım.

Haklı-haksız kısır döngüsünden, yarışından kurtulalım.

Hayatta, hayatın 8 parçasında SEVGİ, YARDIM, SORUMLULUK, ve HEPBERABER KAZANALIM oyununu oynayalım.

Yarışacaksak, iyilikte, doğrulukta, sevgide, yardımda, anlayışta, merhamette yarışalım.

Beraber kazanalım, yukarı çıkalım.

Kimsenin omuzlarına basarak, onları ezerek, haksız çıkararak, kendimizi haklı çıkararak değil, birbirimize yardım ederek, destek olarak, el vererek, hem çıkalım hem de onları çıkaralım.

İyilikte, doğrulukta, yardımda, sevgide hepberaber haklı olalım. :D

diyorum, ben. :D

Ya sen?

Sen ne diyorsun? :D

Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (5)
  1. ozlemi
    15:00, 23 Kasım 2016

    İyilikte, doğrulukta, yardımda, sevgide hep beraber haklı olalım.

    Ben de öyle diyorum.Ellerinize sağlık ne harikulade bir makale

    :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp:

  2. ozlemi
    15:02, 23 Kasım 2016

    Allah’ın izni ile elbette.

    :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp:

  3. Funda Teyze
    16:53, 25 Kasım 2016

    :D :D :D Ne güzel. :D Okuduğun için, paylaştığın için teşekkürler Özlemi arkadaşım. :)

    Çok çok sevgiler
    2k

  4. sevgin
    23:05, 26 Kasım 2016

    Elinize, bilginize, tecrübelerinize sağlık Funda Hocam, yine çok güzel anlatmışsınız :D

    Hayatta, hayatın 8 parçasında SEVGİ, YARDIM, SORUMLULUK, ve HEP BERABER KAZANALIM oyununu oynayalım. İyilikte, doğrulukta, yardımda, sevgide hep beraber haklı olalım ve Allah’ın hoşnutluğunu kazanalım inşallah :D
    :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp:

  5. Funda Teyze
    17:57, 27 Kasım 2016

    Ben de dileğine AYNEN katıldım Sevgin arkadaşım. :D

    Sağ olasın var olasın, okuduğun için, yazdığın için. :D

    Çok çok sevgiler
    2k

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...