Belirsizlikten Güvene Çıkmak

Bazen yaşadığımız olaylar, sütten ağzı yanan kişinin yoğurdu üfleyerek yemesi gibi, bize temkinli olmayı, büyük hayaller kurmamayı öğretebiliyor.

Ya da “elimde kalan son bir kaç şeyi bari kaybetmeyeyim” şeklinde bir bakış açısına itebiliyor.

Ben buna oyunu kazanmak için değil de kaybetmemek için oynamak diyorum.

Lütfen yanlış anlamayın, hayatta bazen gereklidir, bu “kaybetmemek için oynamak” ama tüm hayatımıza yayılıp artık yaşam şeklimiz olmaya başlayınca, problemler başlıyor.

Çünkü hayatta her şey ya iyiye doğru gidiyor, ya da kötüye doğru gidiyor ama hiçbir şey aynı kalmıyor.

Ve biz eğer, “tamam ben iyiye gitmiyorum ama bari aynen böyle kalayım” şeklinde yaşamaya kalkarsak, her şey otomatik olarak aşağı inmeye başlıyor, çünkü aynı kalmak diye bir şey yok.

Bence yaşanmaya değer hayat, aynı o bağımsızlığımız için savaşan ve “Allah Allah Allah Allah” diyerek, yurdumuza girmiş düşmanları çıkartıp atan, dedelerimiz ve ninelerimiz gibi, her sabah uyanıp “Allah Allah Allah Allah” diyerek hayata atılmak, elimize ne iş almışsak onu elimizden gelen en iyi şekilde yapmak için canla başla çalışmak demek.

Ve bu herkes için geçerli.

  • Sabah erkenden kalkıp, çay demleyip, çocuğunun eşinin kahvaltısını hazırlayan ev hanımı da,
  • Sokakta simit satarak ailesinin geçimine yardım etmeye çalışan bir çocuk da,
  • Bir banka görevlisi de,
  • Yuvada çalışan bir öğretmen de,
  • İş arayan bir jeoloji mühendisi de,
  • Hastanede çalışan bir doktor da,
  • İlkokul mezunu, 4 çocuklu işsiz bir baba da,

hayata bu şekilde fırlayarak koşmalı.

Evet, hayata, her gün yeniden, “Allah Allah Allah Allah” diye uyanmak, kalkmak ve koşmak hepimiz için çok önemli.

Çünkü ancak bu şekilde kazanmak garantili oluyor.

Ancak bu şekilde oynarsak, kazanmak için oynuyoruz, kaybetmemek için değil.

Dedelerimizin Çanakkale’de ve daha sonra Kurtuluş savaşımızda “Aman düşmanlar, yurdumuzun en içine kadar girdiler, ben canımı kurtarayım, şurada saklanayım” dediklerini hayal edebiliyor musunuz? Öyle demiş olsalardı, şu an biz nerede olurduk?

Gerçi o zamanın padişahı söylemiş bunları değil mi? Bu söz ve hareket tarzının kendine çektiklerini de, yaşamak zorunda kalmış.

Evet, önüne çıkan, aklına, kalbine, hayat değerlerine ve hayatının tüm parçalarına uyumlu adımları cesaretle atmak yerine, korkularına konsantre olmuş ve onlara dayanarak adım atmış.

Fakat çekim yasasının olmazsa olmaz bir parçası var. Birinci adım olarak pozitif bir enerji yaymaya başladıktan sonra, ikinci adım olarak önümüze mucizevi şekilde çıkacak fırsatları görmek ve bu fırsatlar için cesaretle adım atmak çok önemli.

Ve “gözüpeklik” bu cesaretin olmazsa olmaz bir parçası.

Ama tabii ki, attığımız adımın olası kayıplarını ve kazançlarını zekice değerlendirmek üzerine olmalı bu gözüpeklik, körü körüne değil.

Aklımızdan, kalbimizden onay alıp, uzun ve kısa vadeli tüm amaçlarımızla uyumlu, hayat değerlerimizle çatışmayan adımları atmada gözüpeklik, başarının ve mutluluğun garantisi oluyor.

Ancak bu cesaret ve gözüpekliği hayatımıza güvenli bir şekilde getirebilmek ve sonuçta kazananlardan olmak için önce belirsizlikten kurtulmamız lazım.

Gerçekten de, “belirsizlik” çekim yasasını uygularken başımıza gelebilecek “en çekim yasasına ters” şeylerden biri.

İş, evlilik, okul, ev, sağlık, arkadaşlar, hatta bir çocuğun hayalindeki bisiklet için bile…

Hayatımızın her parçasında, belirsizlik çekim yasası açısından da, hayata bakış açımız olarak da, hep kötüye gitmemize, oyunu kaybetmemek için oynamamıza sebep oluyor.

Peki, bu belirsizlikten nasıl kurtulacağız?

İnanın hayatta belirsizliğin tek bir çaresi var o da sizin kalbinizdeki kararlılık.

Belirsizliğin çaresi dışarıda değil, kendi kalbimizde.

Bizim kararlığımız, hayat değerlerimizi bilmemiz, ne istediğimizi bilmemiz belirsizliğin tek çaresi.

Bizim dileklerimiz ve kararlarımız, tüm imkansızlıkların, tüm yoklukların, tüm çaresizliklerin ve tüm belirsizliklerin üzerinde.

Bu konuda Kuran’da, dileklerimizin Allah tarafından desteklendiğini anlatan çok güzel bir ipucu var:

“Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.” İnsan suresi 30

“Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz!” Tevkir suresi 29 (Büküp dürme)

İşte bu sebeple, aynı dedelerimizin “Misak-ı Milli”de (Ulusal Yemin) Türkiyemizin varoluşunun sınırlarını, şartlarını belirttiği gibi, bizim de kendi hayatımızın sınırlarını, şartlarını belirlememiz lazım.

Ben buna “Kişisel Yemin” diyorum. :D (Misak-ı Şahsi)

Hayatımızdaki her konuda “hayalimizdeki ideali” keşfetmemiz, sonra da bu uğurda canla başla, şevkle ve hevesle koşmamız, hayata atılmamız gerekiyor.

İnanın yaşamak zaten bu demek.

Sıkıntı, üzüntü yaşamışsak bile, haydi hayata sarılalım, büyük hayaller için canla başla çalışalım.

Evet, sıcak sütten canımız yanmış olabilir ama haydi gözümüzü açalım ve sıcak sütle yoğurdun farkını görelim.

Yoğurt serindir, ferahtır, üflemeden yenir… :D

Herkesin, “Allah Allah Allah Allah” diye koşarak atılacakları, hayatın tüm parçalarıyla ve hayat amaçlarıyla uyumlu, anlamlı bir hayat yaşaması dileği ile…

***************************************

“Kişisel Yemin”i egzersiz olarak yapmak isteyen arkadaşlar için burada veriyorum:

İdealler Egzersizi

Bunu, ideal eş için, ideal ev için, ideal iş için, vs vs yapabilirsiniz.

Her konu için ayrı ayrı yapalım.

1 – “Hayalimdeki şey”in tam olarak özellikleri neler?

2 – Benim için hayattaki en önemli değerler neler? Ve bu “hayalimdeki şey” nasıl bunlarla uyum içinde olabilir?

3 – Ben bu “hayalimdeki şey”e ne vermeye razıyım? (Hem ona ulaşmadan önce, hem de ulaştıktan sonra)

4 – Bu vermeye razı olduğum şeyleri bol bol veriyor muyum? Cevap hayırsa, nasıl bunu gerçekleştirebilir ve vermeye başlayabilirim? (3 numaralı maddede yazdıklarımdan hangilerini henüz tam yapamıyorum ve bunları nasıl tam bir hale getirebilirim?) Bu konularda hayatımızın tüm parçalarına güzellikler getirmek ve Allah rızası için niyet edip, karar verelim ve tarih atalım.

***************************************

Bu egzersizi, istediğiniz her şey için “ayrı ayrı” yapın.

Mesela örnek olarak “ideal ev” için yapalım. ÖNEMLİ NOT: Bu sadece biraz kafa açmak için yapılmış bir örnek.

Herkesin, kendi aklını, kalbini, hayat değerlerini ve amaçlarını dikkate alması, egzersizin başarısının anahtarı.

1 – “Hayalimdeki ev”in tam olarak özellikleri neler?
– Güvenli bir yerde (şehir, semt adı da verilebilir genel olarak.)
– kışın sıcak, yazın serin,
– bahçeli,
– sağlam, vs vs (kaç odalı vs her şeyi yazalım)

2 – Benim için hayattaki en önemli değerler neler? Ve bu “hayalimdeki ev” nasıl bunlarla uyum içinde olabilir?
-Yüzümün Rabbime dönük olması ve hayatın her parçasında başarıya ulaşmak, Rabbime ulaştığımda yüzü gülenlerden olmak.

-Hayalimdeki ev, huzur içinde çalışmamı, okumamı, ailemi besleyip, büyütmemi ve hepimizin başarılı olması için huzur dolu bir ortam sağlayabilir.

-Geceleri, huzur içinde uyumamıza, dışarıda fırtınalar kopsa dahi emniyet içinde içeride yaşamamıza yardım edebilir.

3 – Ben bu “hayalimdeki ev”e ne vermeye razıyım? (Hem ona ulaşmadan önce, hem de ulaştıktan sonra)
-İşimi iyi yapmaya odaklanmaya ve işimde ilerlemeye razıyım.
-Sahip olduğum şeylere şükretmeye razıyım.
-Dağıtmamaya veya dağıtsam dahi toplamaya, onu temiz ve düzenli tutmaya razıyım.
-Rabbime bu konudaki dileklerimi ve teşekkürlerimi sunmaya razıyım.
-Gelirimin veya tüm varlığımın dörtte birini vermeye razıyım.

4 – Bu vermeye razı olduğum şeyleri bol bol veriyor muyum? Cevap hayırsa, nasıl bunu gerçekleştirebilir ve vermeye başlayabilirim? (3 numaralı maddede yazdıklarımdan hangilerini henüz tam yapamıyorum ve bunları nasıl tam bir hale getirebilirim?) Bu konularda hayatımızın tüm parçalarına güzellikler getirmek ve Allah rızası için niyet edip, karar verelim ve tarih atalım.

-Şu andan itibaren işimi iyi yapmaya ve işimde ilerlemeye, hayatımın tüm parçalarına güzellikler getirmek ve Allah rızası için niyet ettim ve karar verdim. (Tarih)
-Şu andan itibaren şimdiki yaşadığım evi de dağıtmamaya veya dağıtsam dahi toplamaya, onu temiz ve düzenli tutmaya hayatımın tüm parçalarına güzellikler getirmek ve Allah rızası için niyet ettim ve karar verdim. (Tarih)

Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (10)
  1. derya
    05:16, 19 Ocak 2010

    Yazılarınızı okumak çok büyük zevk veriyor. Bazen çıkmaza düştüğüm, umutsuzluk içinde olduğumda, yol gösteriyor. Her yazınızı merakla takip ediyorum.
    İnsanları motive ediyorsunuz, Allaha daha da çok yaklaştırıyorsunuz, şükretmeye yöneltiyorsunuz.
    Eminim ki Rabbim de, bunun karşılığını size fazlasıyla verecektır.
    Allah razı olsun.

  2. rana
    00:32, 20 Ocak 2010

    Bu makaleyi yazan arkadaşa sonsuz şükürlerimi sunuyorum.
    Yılarca arasaydım sorularımın hepsine bu şekilde cevap bulamazdım.
    Allah razı olsun…Nice makalelerinizi okumak dileğiyle…

  3. Sevgili Derya arkadaşım,

    Güzel düşüncelerin, güzel sözlerin, güzel hislerin, güzel dileklerin için çok çok teşekkürler.

    Ben de her şeyin en iyisini, en güzelini, en doğrusunu diliyorum senin için.

    Senden de Allah razı olsun. :D

  4. Sevgili Rana arkadaşım,

    Güzel sözlerin, güzel düşünce, his ve dileklerin için çok çok teşekkürler.

    Senden de Allah razı olsun. :D

    Sana da her şeyin en iyisini, en güzelini, en doğrusunu diliyorum.

    Yeni makalelerde buluşmak ümidi ile…

  5. Meltem
    00:25, 25 Ocak 2010

    “Bizim kararlığımız, hayat değerlerimizi bilmemiz, ne istediğimizi bilmemiz belirsizliğin tek çaresi.” Cok guzel bir ifade. Güzel bir makale. Yanlız,

    “Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.” İnsan suresi 30
    “Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz!” Tevkir suresi 29

    bu surelerin konuda anlatılmak istenen dusunceyle celistigini dusunuyorum. Makalede anlatılmak istenen kişinin kendi kararlılıgına ve irade gucune inanması ve bunun icin caba gostermesi.

    “Allah” kişinin ve herkesin uzerinde bir kavram olduguna gore, ve bu surelerde kişinin iradesinin bile uzerinde bir guc oldugu ima edildigine gore, makalede anlatılmak istenen kişinin icsel gucune inanması kavramıyla celisiyor. Dikkatinizi cekmek istedim.

  6. Sevgili Meltemciğim,

    Yanılıyorsun, bu ayetler TAM OLARAK benim kastettiğim fikirleri, hem de EN DERİNDEN destekliyor.

    Senin bunu “görememene” biraz üzülmekle birlikte, bu yorumu yaptığın için teşekkür ederim.

    Kafanı açmakta yardımcı olmaya çalışacağım.

    Sen de açık bir yürekle dinlersen, umarım ne demek istediğimi anlayabileceksin.

    1- Cevabı senin kalbin zaten yorumunda vermiş. Bu aslında inanılmaz bir mucize. Demişsin ki,

    “Allah kişinin ve herkesin ÜZERİNDE bir kavram olduğuna göre…”
    “makalede anlatılmak istenen kişinin İÇSEL gücüne inanması kavramıyla çelişiyor.”

    Bu sözlerindeki ÜZERİNDE ve İÇSEL kelimelerine dikkatini çekmek isterim.

    Evet, Allah ÜZERİMİZDE, doğru söylüyorsun. Fakat Allah’ın aynı zamanda İÇİMİZDE de olduğunu hatırlatmak isterim.

    Bir başka deyişle, Allah hem üzerimizde hem içimizde.

    Ve onun bize verdiği güç sayesinde biz dileyebiliyoruz. Eğer dileklerimizi yarım gönüllü yaparsak, asıl işte o zaman Allah’ın dileğine karşı gelmiş oluyoruz.

    Yani, Allah aslında bizim, O’nun bize verdiği gücü iyi, doğru, güzel şeyler uğruna sonuna kadar kullanmamızı isterken, (yani Allah dilemişken) biz dileyince Allah’ın dileğini yerine getirmiş oluyoruz.

    Ama bu kudretimizi reddedip, gücümüzü kullanmadığımız zaman, ya da kötü, çirkin ve yanlış şeyler için kullandığımız zaman Allah’a ihanet etmiş oluyoruz.

    Ve bir ayet daha vermek istiyorum sana, umarım bu konuda kafanı açmayı başarabilirim, insanın yaratılmasından bahseden bir ayet bu:

    **********************************
    Hicr suresi 29 (Hicr: Bir topluluğun adı)

    “Onu amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp, öz ruhumdan içine üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın.”

    ***********************************

    Gördüğün gibi, Allah insanın içine Kendi öz ruhundan üflemiş. Bu da onun hem içimizde hem üzerimizde olduğunu çok güzel anlatıyor.

    2 – Tanrıyla olan ilişkimize karşılıklı ve mesafeli gibi değil de, sevgiyle aşkla birbirlerine bağlı olarak bakarsak, Tanrı’nın insan üzerindeki kudreti, sevgiye dayanacağından bu kudret, bize dışarıdan kontrol ediliyoruz gibi gelmeyecektir.

    Yani soğuk bir bakış açısıyla bakıp, dışarıdan birisi bizi kontrol ediyor gibi değil de, SEVGİ ile ortak bir varoluş şeklinde bakmak, daha kalbe ve doğruya yakın olur.

    3 – Tanrı’nın ve insanın, kader ve benzeri konulardaki ilişkisinde, Tanrı’nın bazı şeyleri bize detaylı olarak anlatmadığı bir gerçektir.

    ************************
    Neml suresi 65 (neml: karınca)

    De ki: “Göklerde ve yerde, Allah’tan başka hiç kimse gaybı bilmez.”

    (gaybı: görünmez alemi)

    ************************
    Birazcık kalbinde sevgi olan, aklını kullanan insanlar, bu konularda biraz bizi aşan şeyler olduğunu, her şeyin bize söylenmediğini anlayıp, biraz esnek bakıyorlar bu olaylara.

    Gerçekten de ruhlar aleminin sırlarının bizim alışkın olduğumuz fiziksel kurallara ters olduğunun işaretlerini başka kaynaklarda da görebiliyoruz.

    Demek istediğim, görünmez alemle ilgili olarak da biraz anlayışlı ve sevgi dolu, Rabbimize sığınarak, pozitif bakmakta çok büyük faydalar görüyorum.

    Umarım, aklındaki ve kalbindeki çelişkilere biraz olsun, açıklık ve rahatlık getirebilmişimdir.

    Çok çok anlayışlar, çok çok sevgiler.

  7. sado
    20:19, 16 Şubat 2010

    Sevgili dost,
    Makaleniz ile yapıcı söylemleri ne de güzel anlaşılır yazmışsınız.
    Teşekkürler… Ben de hayalimdeki evi canlandırdım sizin ışığınızla… Gerçek gibiydi.
    Orada buldum kendimi, tabiii ki hayalimde…ve işimde ve paylaşacaklarım da…
    Ama olacak mı sorusunu sormadan da geçemedim? ? NE DERSİNİZ?

  8. Sevgili Sado rumuzlu arkadaşım,

    Allah hepimize bu gücü vermiş. Bu sebeple, ben derim ki, sen “olur ve olsun” dersen olur, “olmaz ve olmasın” dersen olmaz.

    Çekim yasasını bir kenara bıraksak dahi, “olur ve olsun” dediğimiz bir amaç uğruna canla başla çalışırız, değil mi?

    “Olmaz ve olmasın” dediğimiz bir amaç uğruna ise hiç bir şey yapmayız.

    Sırf bu sebeple dahi olsa “olur ve olsun” demek, bir şeyin gerçekleşme olasılığını matematiksel olarak da kat kat arttırıyor.

    Bu sebeple ben de soruyu sana geri çeviriyorum:

    Sen ne dersin? Olur mu olmaz mı? Olsun mu olmasın mı? :D
    Çok çok sevgiler.

  9. Özlemi
    18:49, 19 Mayıs 2016

    Bugün makaleler arasinda kendimce parmağımı koyup hangisi çıkarsa okuyayım diye oyun oynarken yeniden okudugum harikulade makale.Tesekkürler
    6 yıl sonra da iyi ki bu makaleleri okuyabildim diyorum.Allaha şükürler olsun.iyiden guzelden dogruluktan yana atabildigimiz her adım için.Allah Allah Allah hep iyiye güzele doğru inşallah

  10. Funda Teyze
    14:30, 20 Mayıs 2016

    Demek parmağınla rastgele seçtin, Özlemi arkadaşım. :D Beni güldürdün, Allah da seni güldürsün. :D

    Bana da vesile oldun, ben de yeniden okudum. :D Ne güzel, Allah, Allah, Allah, Allah diye hayatımızı yaşayalım diliyorum ben de yine. :D

    Sağ olasın var olasın.

    :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp: :kalp:

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...