Aklın ve Kalbin Sesi…

Sevgili arkadaşlarım,

Hayatta 11 basamak var.

Hepimiz ve herkes ama herkes bu basamaklardan birinde.

Tabii her konuda ve hayatın her parçasında ayrı basamakta olabiliyor insan.

Evlilik konusunda en tepeye çıkmış, sevgi, saygı, güven, yardım, ilgi, huzur ve mutluluk içerisinde bir evlilik yaşarken, iş konusunda veya kendi anne babası ile ilgili bir konuda en altta, karmaşada veya düşmanlık hatta ihanet içerisinde bile bulunabiliyor.

Hayatın, her parçasında, ve her konuda hangi basamakta olduğumuza çok ama çok dikkat etmemiz ve bu konuyu çok iyi anlamamız çok önemli.

Neden derseniz, bir konuda zirvedeysek bile, karmaşada olduğumuz bir konu eninde sonunda hayatın diğer parçalarını da etkilemeye başlıyor.

Yukarıdaki örneğe bakarsak, kişinin kendi anne babasına hissettiği düşmanlık veya karmaşa, çok başarılı olduğu kendi evliliğini de bir sebeple etkilemeye ve bozmaya ve aşağıya çekmeye başlıyor. Hatta kimbilir, belki de daha yolun başında hayırlı ve uğurlu bir evlilik yapmasına engel oluyor.

İşte bu sebeple, HER KONUDA, ve hayatın HER parçasında basamaklara dikkat etmek çok önemli.

********************************

Her basamağın kendine ait bir çekim yasası kuralı oluyor.

Her basamakta, o basamağın özelliklerine göre olaylar ve insanlar hayatımıza çekiliyor.

Aslında yaşanan olay ne kadar kötü olursa olsun, her birinde bir hayır olmasının sebebi şu ki, o basamağın özelliğine göre, o olay aslında bir kapı bizim için.

Ne için bir kapı?

İçinde olduğumuz durumun, hayatta hangi basamakta olduğumuzun farkına varmak için bir kapı.

Eğer bu kapıyı reddedersek ve içinde bulunduğumuz o durumu, basamağı reddedersek, ve gereğini yapmazsak bir basamak daha aşağı düşüş de kaçınılmaz oluyor.

Ama o kapının hakkını verir, içinde bulunduğumuz durumun ve basamağın farkına varır ve o basamağın gerektirdiği adımları içtenlikle atarsak, kendimizi bir yukarı basamakta buluveriyoruz.

**********************************

Her bir basamağın gerektirdiği adımları makalelerimde de sizlerle çok paylaştım.

Tavsiyelerimi dinleyen ve başarılarıyla bana dönen arkadaşlara çok çok teşekkürler ederim. :D Ve tabii daha nice başarılar dilerim. :D

11-11-11′de başlayacak olan ve heyecanla hazırlamakta olduğum, BASAMAK ATLAMAK e-kursumda 12 ay boyunca, bu basamakları hem çıkacağız hem de her basamakta atılması gereken adımları öğreneceğiz.

Bu basmakların formülerini bilmek ve öğrenmek tabii ki harikulade bir olay sevgili arkadaşlarım.

Ama tüm bu formüllerin bir sır olduğunu sanmayın lütfen. :D

Sizler de hepiniz aslında tüm formülleri biliyorsunuz. :D

Bu formüller hangi basamakta olursanız olun sizde var.

Hani hep anlattığım o, Allah’a sığındıktan sonra, aklının ve kalbinin hemfikir olması konusu.

Her bir basamakta ve her bir formülde son derece belli, son derece kesin, atılması gereken adımlar var.

Bunlar keyfi değil.

Ve aklımız ve kalbimiz aslında her durum ve şartta atılması gereken o adımı ÇOK İYİ biliyor.

Problem işte aklımızın ve kalbimizin hemfikir olduğu o adımı atıyor muyuz, atmıyor muyuz?

İşte tüm mesele bu.

Sanırım, çoğumuz için kırılma noktası ve yoldan çıkma noktası “KUŞKU” basamağı oluyor.

Eğer bu basamağın hakkını vererek geçemezsek, sonu hep düşmanlık, ihanet ve karmaşa ile bitiyor.

****************************************

“Basamak Atlamak” kursuma katılmak isteyen 3-4 arkadaşımdan içtenlikle yazılmış, itiraflarla dolu e-postalar aldım.

Ne ilginçtir ki, bu arkadaşlar daha önce yaptığımız “Harikulade Dilekler Maraton”larımıza katılmışlardı.

Özellikle maratonlarımızda bazen ben, azimli ve kararlı olacağına inandığım, hayat amaçlarını bulma konusunda hissettikleri ihtiyacı dile getiren arkadaşlarımı, özel bir indirim yaparak, “Hayat’ının Gerçek Amacını Bulmanın 7 Adımı” adlı benimle birebir çalışma içeren e-kursuma davet ediyorum.

Son günlerde bana yazan arkadaşlardan ikisine de bu teklifimi yapmıştım. Onlar da, katılmayı istediklerini ama özellikle maddi veya bazı sebeplerden katılamayacaklarını bana bildirmişlerdi.

Hem maddi hem de diğer tüm katılamama sebeplerinin düzeltilmesi için en başta zaten hayat amaçlarını bulmalarının en iyi, en güzel, en doğru adım olduğunu söylememe rağmen, bu arkadaşlarımı ikna edememiştim.

(Bir minik parantez, Allah’a çok şükür, teklifimi kabul eden ve azimle ilerleyen arkadaşlardan neredeyse HER GÜN, her gün olmasa da 3-4 günlük birikmiş başarı hikayeleri ile dolu uzun e-postalar alıyorum. Şükürler olsun tüm bu güzellikler için. :D Sevgili arkadaşlarım, sizler de lütfen benim gibi hep hayatta sahip olduğunuz güzellikler için şükredin. :D :D)

Gelelim, teklifimi kabul etmeyen ama şimdi bu yeni e-kursuma katılmak isteyen arkadaşlardan gelen bazı itiraflara.

Bu arkadaşlardan izin istedim, “İsim vermemek kaydıyla, yazdıklarını makaleme alabilir miyim?” diye.

Sağ olsunlar, hem basamakları daha iyi anlamak, hem de okuyan tüm arkadaşlarıma yardımcı olması, yol göstermesi açısından kabul ettiler. :D

***************************************

Birinci arkadaşın itirafları,

  • benim hakkımda bazı “KUŞKU”lara kapılması,
  • hayat amacını bulma konusunda çalışması gerektiğini içten içe hissetmesine rağmen ve “ailesine maddi yardım etmek” sebebi ile benim kursumu daha önce indirimli teklif ettiğimde katılmamasına rağmen, hemen sonrasında hiç istemeden, kursumun 3-4 katı üstünde bir rakamı gereksiz şeylere ardı ardına harcaması ve pişmanlıklar hissedip çok üzülmesi,

hakkında idi.

Sevgili arkadaşlarım, her hangi bir konuda KUŞKU basamağına geldiğimiz zaman, kuşku hissettiğimiz o kişi veya konu hakkında gerçeklere bakmamız gerekiyor.

Hassas nokta, o kişinin veya konunun hayatın sekiz parçasına olan yararı ve zararı üzerine olmalı.

Eğer yarar daha fazla ise, o kişiyi, o konuyu, o grubu desteklememiz gerekiyor.

Eğer zarar daha fazla ise, o kişiyi, o konuyu, o grubu desteklemememiz gerekiyor.

Ve kararımızı dedikodu, vesvese, kişisel fikirlerimiz çerçevesinde değil, GERÇEKLERE bakarak yapmak çok önemli.

GERÇEKLERE BAKMAK.

HAYATIN 8 PARÇASINA YARAR VE ZARAR ÜZERİNE KARAR VERMEK.

Bu basamakta yanlış karar verdiğimizde, otomatik olarak düşmanlık, ardından ihanet, ardından da karmaşa basamaklarına hızla düşüveriyoruz.

Hayat amacını bulma konusunda ihtiyaç hisseden bu arkadaşıma, açılan kapı, son derece hesaplı bir şekilde bir kursa yazılmak iken, aklı ve kalbi “katılmaktan” yana hemfikir iken, kuşku basamağında aklımızın ve kalbimizin hemfikir olduğu adımın tersi yönünde bir adım atmak ve açılan kapımızın hakkını vermemek, bizi otomatik olarak “kendimize ihanet” basamağına düşürüyor.

Aklımız ve kalbimiz hemfikir iken onu dinlememek HER ZAMAN ama HER ZAMAN bizi KENDİMİZE ihanete düşürüyor ve sonuç hüsran oluyor.

İşte bu sebeple aklımızın ve kalbimizin hemfikir olduğu konulara çok çok dikkat etmek, çok ama çok önemli.

******************************************

Bir diğer arkadaşın itirafı ise oldukça farklı gibi görünse de,

  • akıl ve kalbin hemfikir olduğu bir adımı atmamak,
  • hatta bunlara TERS bir adım atmanın sonuçlarını görmek

açısından çok önemli.

Bu arkadaş, katıldığı maratonda az bir süre aktif olmasına rağmen, hayat amacı hakkında bir yorum yaparak ihtiyacını bana söylediği için ben de ona yine kursum için teklifte bulunmuştum. Katılmama sebebini şu an hatırlayamadım ama katılmamıştı. Ardından da maratondaki aktiviteleri de yok denecek kadar azalmıştı.

Yeni kursuma katılmak istediğini söyleyerek yazdığı itiraf mektubundan bir parçayı, kendisinden izin alarak buraya aktarıyorum:

Hocam, bir itirafta bulunmak istiyorum.

Ben maratona katıldığım zaman aslında çalıştığım yerden 2 arkadaşın da benimle bereber maratona girmesine izin verdim. Maratonun kişiye özel olduğunu bilmemize rağmen, yazılırken “Tek kişilik girelim, hepimiz beraber katılırız.” diye konuştuk.

Maratonun kaydını ben yaptırdım, ücretini de ben ödedim. Ama verdiğiniz dersleri onlara da verdim. Maratonun kişiye özel olduğunu, bu fikrin aslında hiç de doğru olmadığını içten içe biliyordum ama pişman olmama rağmen, arkadaşlarıma da sonradan “Olmaz” diyemedim. Sizden çok çok özür diliyorum. Bu olaydan sonra pek çok işim rast gitmedi, ailevi, hatta arkadaşlarımla bile sorunlar yaşadım. Affınıza sığınıyorum. Yeni kursunuza katılmayı çok istiyorum.

Sevgili arkadaşlarım, burada da yine KUŞKU basamağında verilen yanlış bir kararı ve ardından düşülen düşmanlık ve ihanet ve karmaşa durumunu çok güzel görüyoruz.

******************************************

İki durumda da düşmanlık ve ihanet derken, yine hatırlatayım burada kastettiğim, kişinin KENDİSİNE olan düşmanlığı, KENDİSİNE olan ihaneti.

Kendisine düşmanlık eden, ihanet eden kişi maalesef hayatın diğer parçalarında da işlerin sarpasarmasını şaşkınlık içerisinde görüyor.

Allah’a sığınıp, aklımızın ve kalbimizin hemfikir olduğu bir konuda cesaretle adım atmadığımız her an, maalesef, kendimize ihanet basamağına HIZLA iniyoruz.

Eğer bu basamaktan da HEMEN yukarı çıkmayı, yine aklımızın ve kalbimizin hemfikir olduğu şekilde yapmazsak, HIZLA bir basamak daha aşağı yani, KARMAŞA basamağına düşüveriyoruz.

******************************************

Her iki arkadaşımın da bu itirafları CESARETLE yapışı aslında onların, karmaşadan, ihanetten, düşmanlıktan ve hatta kuşkudan yukarı çıktıklarının en güzel göstergesi.

Aklımızın ve kalbimizin hemfikir olduğu adımlar işte böyle cesaret gerektirebiliyor.

Ama mutlaka, aklımızın kalbimizin hemfikir olmasına rağmen adım atmadığımız o önceki ADIMI tamir etmek, kimi zaman özür dilemek, kimi zaman içtenlikle konuşmak, kimi zaman itiraf etmek ama mutlaka ve mutlaka yaptığımız yanlıştan VAZGEÇMEMİZİ gerektiriyor.

Bu iki arkadaşım da, şimdi akıllarını ve kalplerini dinlemenin iç huzurunu yaşıyorlar.

******************************************

Bir diğer arkadaşım ise, yazdığı e-postada kursun ödemelerinde zorluk çekeceğini düşündüğünü söylemiş.

Bu da yine KUŞKU basamağı oluyor sevgli arkadaşlarım. Kuşku basamağının formülünden en önemli gördüğüm 2 adımı tekrar vermek isterim.

GERÇEKLERE BAKMAK.

HAYATIN 8 PARÇASINA YARAR VE ZARAR ÜZERİNE KARAR VERMEK.

Gerçekler derken,

  • aylık gelirimiz ne,
  • bu gelir nerelere gidiyor,
  • bu gelirden 80 TL’yı kendimizin ve hayatımızın 8 parçasının hayrına, hayatı, insanları, kendimizi, çekim yasasını anlamak, öğrenmek için bir kursa vermek imkansız mı?

Eğer imkansız görünüyorsa, gerçekleri biraz daha iyice incelememiz ve tüm harcamalarımızı hayatın 8 parçasına olan, hayrı, iyiliği, faydası için incelememiz lazım. Varsa yaptığımız yanlışlardan vazgeçmemiz lazım.

Eğer tüm harcamalarımız hayırlı, faydalı, elzem, gerekli ise ve zaten çekim yasası hakkında yaptığımız her alıştırma, bize yepyeni bir bolluk, bereket fırsatı getirmiyor mu? Benim şahsi tecrübem, arkadaşlarımın, öğrencilerimin tecrübesi de bu yönde.

Yeteneklerimizi, bilgimizi arttıran her bilgi, her kurs, hayatımıza daha da bolluk ve bereket getiriyor.

Eğer bu konuda kuşkumuz varsa, ya eski yaptığımız bir yanlıştan hala vazgeçmemişiz demek oluyor, ya da aklımızı ve kalbimizi dinlemeyi henüz tam öğrenmemişiz demek oluyor.

***************************************

Sevgili arkadaşlarım,

Aklımız ve kalbimiz hemfikir olup, bize konuştukları zaman,

  • son derece sakin,
  • son derece güven dolu,
  • son derece sevgi dolu,
  • son derece sessizce

konuşuyor.

Sanki bir fısıltı gibi bazen. :D

Ona dikkatle kulak vermek gerekiyor.

Onu dikkatle dinlemek gerekiyor.

Yanlış kararlar vermemize sebep olan vesveseler, yalan yanlış bilgiler ise bas bas bağırır gibi konuşuyorlar. :D

Sevgisizlik, güvensizlik, korku hakim onlara.

Aklımızın ve kalbimizin sesini dinleyince kendimizi İYİ hissediyoruz.

İçimiz, vicdanımız, aklımız, kalbimiz huzur buluyor.

Aklımız ve kalbimiz hemfikir olduğunda, bulduğumuz cevap kısa, net ve açık oluyor. Çeşit çeşit sebeplerle, açıklamalarla dolu olmuyor kararlarımız.

Aklımız ve kalbimiz hemfikir olduğunda, kendimizi hafif hissediyoruz, sanki üzerimizden ağır bir yük kalkmış gibi.

***************************************

Siz siz olun, o en derinden gelen, sakin, bilge, huzur ve sevgi dolu sesi dinleyin.

O ses size doğru yolu her zaman gösteriyor.

O ses, Allah’a sığındıktan sonra, aklımızın ve kalbimizin hemfikir olduğu şeyi, bize açık ve net ama son derece yavaşça söylüyor.

Benim her zaman en birinci tavsiyem biliyorsunuz, Allah’a sığınıp, aklınızın ve kalbinizin sesini dinlemeniz.

Bu konuda ustalaşmanız.

Bu konuda uzmanlaşmanız.

BASAMAK ATLAMAK kursumda da amacımız bu.

Her basamakta hem atılacak adımların formüllerini teori olarak öğrenmek hem de onları uygulayarak uzmanlaşmak.

Benim aklım ve kalbim, senin de bu kursa katılmandan yana. :D

Peki, senin aklın ve kalbin ne diyor?

(Unutma, o ses sevgi dolu, o ses huzur dolu. Korku, kuşku dolu bir sesse konuşan, maalesef o aklın ve kalbin sesi değil.)

Her zaman Allah’a sığınıp, aklını ve kalbinin sesini dinlemen dileği ile. :D

Çok çok sevgiler.

Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (0)

Henüz yorum yok.

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...