Bir Peygamberin Acısı ve Bizler için Bir Temizlik…

Sevgili arkadaşlarım,

Bizler çok güzel Allah’a sığınıp temizlikler yapıyoruz.

Hayat hakkında farkındalıklarımız oluyor, hayatın 8 parçasını daha da seviyoruz, kucaklıyoruz, temizleniyoruz. (Siteme yeni gelen arkadaşlarım: Hayatın 8 parçasını şu makaleden veya aşağıdaki yorum yazma kurallarından öğrenebilirsiniz. Akıl, kalp, söz ve hareketlerimizde temizlik yapmak konusunu ise, şu ücretsiz hediyemden okuyabilirsiniz.)

Ve farkındaysanız, temizlik yapmak bir sorumluluk almayı gerektiriyor, Allah’a sığınmayı af dilemeyi ve kendimizi de affedebilmeyi gerektiriyor.

Bu 3 basamak da, kimi insan için zorlu olabiliyor.

  • Kimi sorumluluk alamıyor,
  • kimi hatasından vazgeçmek dahi istemiyor,
  • kimisi sorumluluk almayı kendini suçlamak sanıyor,
  • kimisi Allah’ın affediciliğini anlayamıyor,
  • kimisi de aynen devam edeyim ama Allah beni yine de affetsin diyor,

yani çeşit çeşit temizliğin gerçekleşememesi durumları veya temizlik yapmama, yapamama durumları olabiliyor.

Ama biz bunu başardığımızda biliyorsunuz ki, tadına doyum olmuyor ve Allah’tan ödüller de geliyor ve bu da bizim şükürlerimizi de arttırıyor, sevinçlerimizi de.

Tabii ki biz de bol bol şükürlerimizi çevremizle paylaşıyoruz ve onları da şükre sevince davet ediyoruz.

İstiyoruz ki, onlar da anlasın, onlar da temizlik yapsın.

Ancak bazen özellikle yakınlarımızı temizlik yapmaya ikna etmek zor olabiliyor ve biz de diyoruz ki,

“Tamam sorumluluk alamıyor, tamam Allah’tan af dileyemiyor bari şükretsin ve ben ona örnek olayım ve şükredeyim ki o da şükretsin.”

Ancak temizlik olmadan şükür de, biraz tozu almadan cila sürmeye benziyor maalesef ve o tanıdıklarımız, eğer hatalarından vazgeçmezlerse istedikleri kadar şükretsinler, BİR OLAY gelip çatıveriyor.

Bunları düşünürken benim aklıma Musa peygamber geldi.

Onun nasıl mucizelerle halkını kurtardığı geldi.

Ama onlar Musa peygamberin yaptığı temizlikleri, ettiği tövbeleri etmemişlerdi, unutmayalım.

Ve onlar hala uykudalardı.

Bizim yaptığımız temizlikleri de sevdiklerimiz, yakınlarımız bilmiyor, ancak unutmayalım ki, onların bunları bilmemesi, anlamaması da biraz bizim sorumluluğumuzda.

Kuran’dan öğreniyoruz ki,

Musa peygamber Allah’la buluşmak ve konuşmak için dağa çıkmış ve ailesini, halkını, kardeşini geride bırakmış.

Ve onlar da sapıtmışlar.

Daha doğrusu halk sapıtmış, kardeşi de engel olamamış. Ve dağdan Allah’ın emirleriyle geri gelen Musa peygamber halkın sapıttığını görünce çok üzülmüş ve kardeşine de kızmış.

***************************************

Araf Suresi (Araf: cennetle cehennem arası bölge)

142- Musa ile otuz gece için vaatleştik. Ve bunu, bir on ekleyerek tamamladık. Böylece Rabbinin belirlediği süre kırk geceye ulaştı. Musa, kardeşi Harun’a dedi ki: “Toplumum içinde benim yerime sen geç, barışçı ol, bozguncuların yolunu izleme.”

148- Musa’nın kavmi, onun Allah’la konuşmaya gidişinden sonra, süs eşyalarından oluşmuş, böğürebilen bir buzağı heykelini ilah edinmişti. Görmediler mi ki, o onlarla ne konuşabiliyor ne de kendilerine yol gösterebiliyor? Onu benimsediler ve zalimler haline geldiler.

150- Musa, kızgın ve üzgün bir halde kavmine döndüğünde şöyle dedi: “Benden sonra arkamdan ne kötü şeyler yaptınız! Rabbinizin emrini bekleyemediniz mi? Levhaları yere attı, kardeşinin başını tuttu, kendisine doğru çekiyordu. Kardeşi dedi ki: “Ey annem oğlu! Bu topluluk beni horlayıp hırpaladı. Nerdeyse canımı alıyorlardı. Bir de sen düşmanları bana güldürme. Beni şu zalim toplulukla bir tutma.”

151- Musa şöyle yakardı: “Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla. Rahmetine sok bizi. Sen, rahmet edenlerin en merhametlisisin.”

***************************************

Ve Musa peygamberin hissettiği acıyı ve bu yaşananları daha iyi anlamamıza yardım eden şu ayetleri de unutmayalım:

***************************************
Taha Suresi (Taha: Tı ve Ha harfleri)

83- Seni toplumundan çabucak uzaklaştıran neydi, ey Mûsa?

84- Dedi: “Onlar, benim eserim üzerindeler. Ben sana gelmede acele davrandım ki, benden hoşnut olasın, ey Rabbim!”

85- Buyurdu: “Biz senden sonra toplumunu tam bir biçimde imtihan ettik. Sâmirî onları saptırdı.”

86- Bunun üzerine Mûsa, öfkeli ve ümidi kırık bir halde kavmine döndü. Dedi: “Ey toplumum! Rabbiniz size güzel bir vaatte bulunmadı mı? Süre mi size uzun geldi yoksa Rabbinizden üzerinize bir gazabın inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz söze ters davrandınız?”

92- Mûsa dedi: “Ey Hârun, onların saptıklarını gördüğün zaman seni ne engelledi de,

93- Benim ardım sıra gelmedin. Emrime isyan mı ettin?”

94- Hârun dedi: “Ey annemin oğlu! Sakalımı, başımı tutma. Ben senin şöyle diyeceğinden korkmuştum: ‘Beniisrail arasına ayrılık soktun, sözüme bağlı kalmadın!”

Kuran Tercümesi: Sayın Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk

beniisrail: israiloğulları, Yakub peygamberin neslinden gelenler

***************************************

Ama aslında bu ayetler sadece Musa peygamber için değil, sevgili arkadaşlarım, Allah için temizlik yapan bizler için de büyük ibretler, dersler içeriyor.

Ve Musa peygamberin oradaki durumuna (hatasına mı desem) düşen bizler için, ben de bir temizlik yaptım ve Allah’tan af diledim.

Farkında mısınız? Musa peygamber kardeşine kızarken, asında kendine de kızıyor. :)

Kardeşinin ‘Ey annemin oğlu!’ deyişi ne demek siz de bir düşünün.

Annemin oğlu aslında Musa peygamberin de kendisi, çünkü o da annesinin oğlu. Anlatmak istediğimi dilerim anlatabilmişimdir. :) Yani mesela ben ablama ‘Ey annemin kızı!’ desem, aslında o aynı zamanda da benim, çünkü ben de annemin kızıyım.

Laf aramızda Kuran’ı anlayarak düşünerek okumak derken bunları kastediyorum.

Kim ne diyor, neden diyor, nasıl diyor, anlamak lazım.

Çünkü sevgili arkadaşlarım eğer ben bu ayetleri, Arapça ve anlamadan okusaydım, biraz sonra yazacağım temizliğin, ZERRESİNİ bir araya getiremezdim. Musa ve Harun peygamberlerin ne dediğini asla anlayamazdım, Musa peygamberin acısını asla hissedemezdim, ve daha da önemlisi, hem kendi çevremde temizlik yapmalarına vesile olamadığım akraba ve yakınlarımın durumunu anlayamazdım, ve daha da önemlisi, belli bir başarıya gelmiş sevgili öğrencilerimin, eşlerinden veya akrabalarından kaynaklanan bazı olayların sebeplerini doğru kavrayamazdım.

Uzun lafın kısası, Kuran’ı Türkçe ve düşüne düşüne anlaya anlaya okumaya devam edin ve sizi etkileyen yerler üzerinde düşünüp, KENDİ HAYATINIZ için de dersler çıkartın, güzel kararlar alın, güzel niyetler edin.

Ve işte o temizlik.

Bakalım sizlere neler hissettirecek?

Çok çok sevgiler

2k

*********************************************************

Allah’ım,

Hayatımda sana sığınarak ve temizlikler yaparak, hayatım hakkında sorumluluklar alarak elde ettiğim başarılar ve temizlikler sonucunda yaşadığım huzur, bolluk ve mutluluklar, çevremdeki buna hazır olmayan sevdiklerimi olumsuz yönde etkiledi. Onların rahat edip, nefslerine eğilim göstermelerine hatta teslim olmalarına sebep oldu.

Allah’ım ben kendi yaşadığım ahlaki ve ruhi temizlikleri tam olarak çevreme yaşatamadım, aktaramadım.

Ben temizlik yaptım, hatalarımdan vazgeçtim, onlara sadece hayatın tadını çıkarma ve şükür yönünü çok gösterdim. Onlara temizlik ve sorumluluk almak ve yalanlardan yanlışlardan vazgeçmek tarafından çok, mucizeler, şükürler ve sevinçler tarafını gösterdim.

Ama benim yaşadığım temizliği ve benim yaşadığım ahlaki terbiye işlemini onlara tam olarak aktaramadım, aktarmadım.

Onlar hayatın tadını çıkarmanın yanında, ahlaki temizliği tam olarak idrak edemediler.

Ben temizliklerimi yaparken yaşadığım ve özellikle en başlardaki o temizlenme sıkıntılarını, arınma sancılarını onlara yaşatmadım.

Onların da benim gibi arınmasına yükselmesine yeterince aracı olmadım.

Ve onlar da cahiliklerinde devam ettiler.

Hatta benim yaşadığım huzur ve temizlik sevinci ile onlar daha da rehavete kapılıp yanlışlarında daha da ilerlediler.

Affet Allah’ım, onları da temizlik yolunda benimle beraber yukarıya çıkartmadığım için.

Affet Allah’ım çevreme, sevdiklerime, yakınlarıma, sürekli farkındalıklarımdan parçalar sunarak, onların da akıllarının başına zamanında gelmesine vesile olmadığım için.

Sandım ki, sadece ben kendim temizlik yaparsam, her şey düzelecek.

Benim onlarla uğraşmama gerek yok sandım. Ya da fazla uğraşmama gerek yok sandım.

Bunu kendime bir iş, bir uğraşı olarak almadım. Sadece minik yardımlar, minik öğütlerle idare ettim.

Oysa ki onların da temizlikleri için elimden geleni yapmam, onlara da ulaştığım tüm doğruları, iyilikleri, güzellikleri bol bol anlatmam, onları da yukarıya çıkmaya biraz zorlamam gerekiyordu.

Yeteri kadar, öğretmen, yardımcı, yol gösterci, aydınlatıcı, terbiye edici, imam, hoca, anne, abla, teyze, kardeş, hala, olamadım.

Allah’ım özür diliyorum,

Eğer ben yaptığım temizliklerden ve yaşadığım sonu güzel ama başı ve ortası sancılı temizliklerden dolayı,

‘Ben alacağımı alayım Allah’tan, ama eşim çocuğum coluğum, kardeşlerim, yakınlarım benim gibi acı çekmesin, Allah ile yüzleşip, dua ile, temizlenme ile, tövbe ile uğraşmak zorunda kalmasın, onlar benim kazanımlarımın keyfine baksın’,

dediysem.

Affet Allah’ım,

Eğer bencillik edip, çektiğim sıkıntıları, gelişmeleri, ruhi yükselmeleri sırf kendime sakladıysam ve yakınlarımdan, eşimden çocuklarımdan, arkadaşlarımdan bunları esirgediysem ve sırf kendim yükselmek istediysem.

Affet Allah’ım,

Eşimi, dostumu, çevremi, arkadaşlarımı, sevdiklerimi ve etrafımdakileri elde ettiğim arınma ve gelişmelerden şımarmayacak kadar terbiye etmediğim için, onları kendi hallerine bıraktığım için, onları benim kazanımlarımın keyfini çıkartmaya terk ettiğim için.

Affet Allah’ım, affet affet affet.

Allah’ım sen affetmeyi çok seversin, içtenlikle sana sığınanı HEMEN affedersin. Beni de affet.

Sen çok affedicisin ve affetmeyi çok seversin ama biz affetmeyi de pek bilmeyiz Allah’ım. Bir hatamızı farkedince, kendimizi de başkalarını da suçlar dururuz.

Burada ve şimdi, bu hataya da düşmemeye kararlıyım. Ve senin izininle, sana sığınarak, senin affediciliğini kendime örnek alarak, ben de kendimi affediyorum ve seviyorum.

Kendimi affediyorum ve seviyorum.

Kendimi affediyorum ve seviyorum.

Kendimi affediyorum ve seviyorum.

Bundan böyle artık ben sevdiklerimin ve çevremin temizliklerine ve hatalarına karşı gözlerimi yummamaya, onlara da sorumluluk sancılarıyla birlikte, Allah’tan af dileme adımlarıyla birlikte, temizliklerin HER SAFHASINI yaşatmaya karar veriyor ve niyet ediyorum.

Lütfen yardım et Allah’ım.

Onların da benim de temizliklerimizi kolayla, bizlerin hakkıyla ve layıkıyla sorumluluk almamıza, yalanlardan yanlışlardan vazgeçmemize yardım et.

Senin her şeye gücün yeter.

Şükürler olsun Allah’ım.

Şükürler olsun.

Şükürler olsun.

Şükürler olsun.

**********************************************

Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (4)
  1. emine
    02:29, 21 Ekim 2014

    Neden boylesine ulvi bir hareketten para talep ediyorsunuz hicbir anlami kalmiyor ki….

  2. Funda Teyze
    13:48, 21 Ekim 2014

    Sevgili Emine vatandaşım,

    Öncelikle ulvi ne demek diye açıklayayım.

    Şahsen ben sözlüğe baktım. Belki benim gibi bakmak ihtiyacı olanlar olabilir, onlara anlamaları için bir yardımım olsun.

    Ulvi YÜCE demek.

    Yani benim yaptığım işi YÜCE GÖRÜYORSUN, öncelikle bunun için çok çok teşekkür ederim.

    Ve gelelim, yaptığım iş için, verdiğim hizmet için NEDEN para talep ettiğim ve bu sebeple hiç bir anlamı kalmaması konusuna …

    Her ne kadar, YÜZLERCE, birbirinden değerli, akıl ve kalp açıcı, ÜCRETSİZ makale, yazı, pırlanta, rapor ve kurslarımı YOK FARZEDİP, kitap ve diğer kurslarımı da ücretsiz İSTEMEN, aslında nasıl desem, nankörlük mü, zalimlik mi, artık Allah karar versin, ben seni ona havale ediyorum. :D

    Ve, bilmeni anlamanı isterim ki, eğer Kuran’ı, hatta değil Kuran’ı, sırf yukarıdaki makalemde verdiğim 3-5 ayeti layıkıyla okuyup, layıkıyla anlayabilseydik, görüyoruz ki:

    Musa peygamber ve kardeşi Harun peygamber, yaptıkları o YÜCE hareket için, yaptıkları yardım için, insanları UYANDIRMAK amacıyla gösterdikleri çaba için, para, ücret istememişler, talep etmemişler.

    Ve hatta Kuran’ı anlayarak okuyunca görüyoruz ki, TÜM peygamberler de aynı şekilde.

    Ve yine yukarıdaki ayetlerden görüyor ve öğreniyoruz ki,

    HALK paralarını ve altınlarını Musa ve kardeşi Harun peygambere değil, Samiri’ye vermişler.

    OYSA Kİ, BENCE MUSA’YA VE HARUN’A VERMELERİ GEREKİRDİ.

    Yani paranın asıl Musa’ya ve Harun’a gitmesi gerekirdi.

    Ki, onlar, yaptıkları o YÜCE İŞİ TAMAMLAYABİLSİNLER.

    **********************************

    Yani SEN, EMİNE VATANDAŞIM, benim yaptığim işi ULVİ görüp, parayı bu işe layık görmemekle, AYNEN o sapıtmış insanların yolundan gidiyorsun. Allah yardımcın olsun, dilerim uyanır ve kurtulursun, tabii Allah dilerse, sen de dilersen.

    **********************************

    Ve bir de, talep etme konusunda, şunu da söyleyeyim:

    Evet, Musa ve Harun yaptıkları ulvi iş ve yardımlar için kibarlıklarından mı desem, iyiliklerinden mi desem, para talep etmediler ama ONLAR PEYGAMBER.

    Allah’tan onlara birebir iletişim, koruma ve destek ve elçilik yetkisi var.

    BEN PEYGAMBER DEĞİLİM.

    Zaten peygamberler devri de geçti.

    Bitti.

    Yani, artık o bedavadan temizlenme dönemleri bitti.

    Benim seni uyandırmamı istiyorsan, temizlenmene yardım etmemi istiyorsan, ki bu yazdıklarınla artık bu fırsatı da kaçırdın maalesef, yani kusura bakma ama artık para versen dahi, ve benim talep ettiğimin 1000 katını da versen ben seni öğrenci olarak alamam.

    Çünkü benim derdim aslında para değil. :D

    Yani önce benim kalbimi kazanman lazımdı, eğer sana yardım etmemi istiyorduysan.

    Çok şükür ben, asıl ULVİ işlerin, parayı hakettiğini düşünenlerdenim.


    Sana kalsa, parayı, altını, ancak böğüren buzağılar hak eder galiba.

    Ama çok şükür ben Kuran’ı anlayarak okuduğum için, böğüren buzağılardan da, böğüren buzağıların başından aşağıya paraları, altınları, gülleri dökenlerden de çok uzağım.

    Sana da ne diyeyim, Allah akıl fikir versin, yardım etsin, uyandırsın.

    Eğer ben yüce bir şey yapıyorsam, eğer insanlara insanlığa faydalı oluyorsam, bunun karşılığında para alarak bu güzelliği büyütmem ve daha da çok kimseye iyilikler yapmamda, daha da yüce projelere girişmemde ne sakınca var?

    Neden bunun gerçekleşmesi seni rahatsız ediyor, sana batıyor ve ters geliyor?

    Neden benim para ALMAYARAK bu güzel işi, zorluklara düşerek, çaresizce ve küçük boyutta kalarak yapmamı kalbin istiyor?

    Allah’ın Kuran’da bir sözü var. Bizi değer verdiğimiz şeylerle sınıyor.

    Hatta Tevbe 126. ayette, her yıl 1-2 kez sınandığımız yazılı.

    Ve Yukarıda da verdiğim Taha 85, diyor ki, halk tam bir biçimde sınanmış, paralarını NEREYE KİME, ulvi bir harekete mi, yani Haruna ve Musa’ya mı, yoksa Samiri’ye mi verdikleri, ONLARIN TAM BİR SINAVIYMIŞ.

    Kuran bize yol gösteriyor.

    Bu hataları yapmayın diyor.

    Ulvi hareketlere verin paranızı diyor. Bu bir sınav, diyor.

    SENİ ÖNCEDEN UYARIYOR.

    Eğer sen el emeğinle göznurunla kazandığın parayı, YÜCE gördüğün bir şeyden esirgiyorsan, sence bu Allah’ın bu sınavının kaybedilmesi demek değil mi?

    Şu bir gerçek ki, kalbimizin değer verdiği şeylerden, el emeğimizi, göz nurumuzu, ve bunların karşılığı bize ulaşan parayı esirgememeliyiz, çok görmemeliyiz, eğer gerçekten değer veriyorsak ve iyi niyetliysek.

    Dilerim Allah senin de bu konularda kalbini açsın, Kuran’ı anlayarak oku.

    Ve değer verdiğin, yüce gördüğün, hayırlı uğurlu, faydalı olduğuna inandığın hareketleri, SEN DE hem para ile, hem zamanın ile, hem de SÖZLERİN İLE destekle.

    ‘Neden para talep ediyorsunuz, anlamı kalmıyor’ değil de, onlara ‘helal olsun’ de, ‘ne güzel, ne ulvi işler yapıyorsunuz, paramız size helal olsun’ de.

    ‘Sen bu kadar güzel ve ulvi işler yapıyorsun, Allah senin gelirini daha da bol etsin, ben veremesem bile, verebilen HERKES versin. Ücretsiz verdiklerin için de çok çok teşekkür ederiz.’ demen lazımdı eğer olur a belki verebilecek desteğin olmasa bile.

    Yaptıklarımdaki güzelliği ne güzel farketmiş ve ulvi demişsin. Ama bir de kalbinle, sözlerinle ve aklınla bu ulvi dediğin hareketi sen de destekleseydin ya.

    Ve maddi olarak veremesen bile manevi desteğini esirgemeseydin ya…

    Kolay gelsin hepimize bu dünyanın bu hassas sınavları.

    Allah bizi başaranlardan eylesin.

    Hoşça kal.

  3. Funda Teyze
    14:15, 21 Ekim 2014

    Ve bu sınavı güzel anlayan, Kuran’ı anlayarak okuyup DERS almanın ve hayatın sınavlarını bilerek geçmek isteyen ve benim yazdığım yazılardan, aklı ve kalbi açılan sevgili arkadaşlarım.

    MARATON 2 gün sonra başlıyor. :D

    Kayıtlar devam ediyor.

    Bol temizliklerle dolu, bol anlayışlar ve keşiflerle dou bir maraton diliyorum TÜM katılanlara.

    İşte kayıt adresi:

    bit.ly/yenimaraton

    2k

  4. Funda Teyze
    16:13, 21 Ekim 2014

    Koskoca Kuran’ı okuyup da, öğrenilecek bilgi, çıkarılacak ders, hayatta uygulanacak güzel öneri olarak,

    ‘İyiler, ulvi iş yapanlar, yaptıkları iş karşılığında para almasınlar, almamalılar’

    şeklinde bir fikir ve hayat görüşü çıkarabilmek, oluşturabilmek, bazı insanların Kuran’ı gerçekten anlamadan okuduklarının aslında en büyük göstergesi.

    Allah GERÇEKTEN yardımcımız olsun.

    Bizi Kuran’ı anlamadan yaşayanlardan korusun.

    Özellikle de Kuran’ı anlamadan okuyup duranlardan korusun.

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...