Loto ve Çekim Yasası

Evet, itiraf ediyorum: benim de aklıma geldi.

Hatta bir iki kere loto bayisinin önüne gidip kalbimden  ”Şimdi oyna!!” gibi bir önsezinin gelmesini bekledim.

Gelmedi.

20 li yaşlarımda her hafta oynamıştım lotoyu. Benim için çok acıklı anılardır onlar.  Günler süren ”Bu kez çıkacak!!’ umutları ve her çekilişle gelen büyük hayal kırıklığı. Tekrar tekrar, tekrar tekrar, tekrar tekrar…

Çok sevdiğim birisi, o haftanın kazanan numaralarına gelecek haftanın çekilişine kadar bakmazdı. Neden mi, çünkü bir hafta süren o umut dolu, bilinmeyenle dolu bekleyişi mümkün olduğunca uzatmak ve çekilişle gelen hayal kırıklığını hissetmemek için.

Hep bir hafta geriden kazanan numaralara bakınca, umut hep orada oluyordu: ”Belki de geçen haftanın talihlisiyim.” umudu…

Bu çok sevdiğim kişinin kendini böyle avutmayı seçmesi, bana bu loto oynama alışkanlığının ne kadar acıklı olabileceğini daha da iyi öğretmişti.

Ve bir gün yemin ettim bir daha oynamayacağım diye… Loto benim için ”yalan hayaller sunanlar” kategorisine girmişti ve uzak durmak benim için en iyisiydi.

Çekim yasasını öğrenince, işte o zaman tekrar aklıma geldi oynamak. Madem çekim yasası gereği bizim düşünce ve duygularımıza göre hayatımızdaki olaylar çekiliyor veya itiliyor. Ben de loto kazanmayı hayatıma çekmek istiyorum. Olamaz mı?

Loto kazanmanın düşüncesini gerçekmiş gibi düşün, loto kazanmanın hissini gerçekmiş gibi hisset. Aksi hiç bir olasılığı aklına bile getirme. Kazanmaya niyet et, kazanırsın.

Ama çok şükür, oynamaya fırsat olmadan, daha da derin bilgilere ulaştım çekim yasası ve hayat hakkında.

İşte şimdi size bu  bilgiyi veriyorum.

Dikkatini ve aklını,

  • hiç bir karşılık vermeden bir şey almaya,
  • az bir karşılık vererek çok şey almaya,

verirsen, hayatta bulacağın olaylar insanlar da aynı olacaktır.

Yani

  • sana düzgün bir karşılık vermeden senden almaya çalışanlar,
  • seni sömüren arkadaşlar,
  • az ücretle köle gibi çalıştıran müdürler,
  • düzgün hizmet yapmadan veya iyi bir ürün çıkarmadan senden yüksek ücret  isteyen şirketler,
  • düzgün hizmet yapmadan veya iyi bir ürün çıkarmadan senden yüksek vergi ödemeni isteyen kurumlar,
  • yüksek faizle borç verip seni borç altında kıvrandıran bankalar veya bankerler…
  • düzgün hizmet yapmayan veya iyi bir ürün çıkarmayan, üstüne üstlük çalıp çırpan, kendi ceplerini dolduran hükümetler, politikacılar…

Allah Allah tanıdık geldi mi? Sanki Türkiye’deki günlük hayatımızın bir özeti değil mi?

Dikkatini lotoya ve loto kazanmaya vermenin bedeli buysa, hangisini istersin? Düzgün bir hayat yaşamayı mı yoksa bu eziyetler içinde belki bir gün bana çıkacak yalan hayalin umudunu yaşamayı mı?

Üstelik bu eziyetler içinde çekim yasasının avantajımıza işlemesi için gerekli olan iç huzura ulaşmamız da imkansızken…

Söyleyin bana arkadaşlar, değer mi?

Şimdi anlıyorsun değil mi, o masum kendi halinde loto oynayıp duran milyonlarca vatandaşın, sırf akıllarını ve dikkatlerini lotoya vererek, nasıl bir hayatı çektiklerini ve nasıl bir ülke yarattıklarını?

Umarım, bu satırları okuyan herkesi loto oynamayı bırakıp, akıllarını ve dikkatlerini ”karşılık olarak ne verebilirim ve nasıl daha çok ve daha bol verebilirim?” sorusuna çevirmeye ikna edebilmişimdir.

Aklını almaya değil de vermeye odaklarsan, hayatına da sana her şeyi bol verecek insanlar ve olaylar çekersin.

Kurandaki şu soruyu çok seviyorum:

”Artık son veriyorsunuz değil mi?” (Maide suresi 91)

Siz de evet deyin, hepimiz kazanalım.

Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (6)
  1. melidia
    16:43, 20 Nisan 2010

    Bu konuda en iyi örnek benim babamdır. Hayatı boyunca her türlü şans oyununu denedi. Loto, toto, at yarışı, piyango vs. her oynadığında da kazanacağına öyle inanır ve o parayla yapacaklarını öyle masum bi çocuk gibi heyecanla hayal ederdi ki kızamazdım ona. Hayatının son yıllarında bile tek eğlencesi bu oyunlardı. Çok küçük miktarlarla oynar ve hep umut ederdi. Biz de mutlu oluyo diye bişey söylemezdik. Ama şimdi yine sayenizde öğreniyorum ki ufak miktarlar vererek karşılığında bütün ailesinin hayatını çok iyi seviyelere çıkaracak paralar beklemesi hiç doğru değilmiş. O yaşarken tanısaydım sizi ona doğruyu anlatırdım. Belki sizin yönlendirmenizle gerçekten o hayal ettiği paralara kavuşurdu ve mutlu bi adam olarak hayatını sonlandırırdı.
    Her yazınızda benim için bi ibret ve mutluluk vesilesi var. Bugün de sayesinizde çok sevdiğim babamı andım. Allah ona da sizin babanıza da rahmet eylesin. Sizi çok seviyorum hocam. Allah bizimle ve sevdiklerimizle olsun.

  2. Funda Teyze
    18:39, 5 Ocak 2011

    Hayatımdaki tüm bu hatalardan vazgeçtiğim, Allah’a sığınıp, af dilediğim, kendimi affedip, şükür olarak işe koyulduğum o gün için şükürler olsun Allah’a.

    Anlamama, farkına varmama sebep olduğun, yardım ettiğin için teşekkürler ederim Allah’ım.

  3. sevgi
    22:10, 10 Ocak 2012

    Sevgili Funda teyze öncelikle sizden Allah razı olsun. Makalelerinizi iki aydır okuyorum, şimdiye kadar nasıl farkına varmamışım. İnanın en zor zamanımda yaralarıma merhem oldunuz. Rabbime şükürler olsun ki sizi karşıma çıkardı, öyle güzel anlatıyorsunuz ki şimdiden düşüncelerimde büyük değişimler oldu, küçük nefretlerimden vaz geçtim, keşkelerimden vaz geçtim, geçmişi ve kendimi sevgiyle affettim. Zaten her zaman çokça şükreden ve rabbimden af dileyen biriyimdir, şükür Allahıma bir çok şeyin farkına vardım Allahın izniyle. Fakat ben bu farkındalıklarımı eşime anlattığımda beni dinlemiyor, düşüncelerimin tam zıttı davranıyor, oğluda şu loto toto oynama hastası, maalesef onlara kendimi ifade edemiyorum. Acaba ailemdeki bu düşünce ayrıcalığı benim hayallerime ulaşmama engel olur mu bunun için ne yapmam gerekiyor, beni aydınlatırsanız sevinirim tekrar tekrar teşekkürler.

  4. Funda Teyze
    15:40, 11 Ocak 2012

    Sevgi arkadaşım,

    Öncelikle içten sevgi dolu sözlerin için çok çok teşekkür ederim.

    VE elde ettiğin tüm bu başarıları yürekten kutlarım. :D

    Gerçekten çok çok tebrikler.

    Zaten benim sitemden en faydalananlar, senin gibi, zaten Allah’a çok çok şükredenler, hatalarından vazgeçmeye gönüllü, Allah’tan af dilemeyi seven insanlar.

    Bunun üzerine benim tek yaptığım, onların bunu bilinçli olarak yapmalarına yardım etmek. :D

    Sorduğun soru hakkında ilk dikkatimi çeken, eşinden de önce “loto-toto oynayan oğul” meselesi oldu. :D

    “oğluda şu loto toto oynama hastası” şeklinde bahsetmişsin. Ben de merak ettim acaba senin de oğlun değil mi?

    Bu sözlerin bana annelerimizin, anneannelerimizin bize veya birine, veya kardeşimize kızdığı zaman sanki onların çocuğu, yakını değilmişiz gibi, “kızı, oğlu vs.” şeklinde konuşmalarını sevgiyle hatırlattı. :D

    Sanırım senin için de burada aynı durum söz konusu.

    Ama çekim yasası açısından bana “ne yapmam gerek” dediğin için ben bu durumdan da kendini bilinçli bir şekilde çıkartmanı tavsiye ederim.

    Bu tür minicik konuşmalarda bile, ne kadar kızarsan kız, ne kadar yanlış yaptığına inanırsan inan, oğluna düşünce, his, söz ve hareket olarak sahip çık.

    Tabii aynı şey eşin için de geçerli.

    Sen en önce sevgiyle örnek olmaya odaklan. Öğrendiğin çekim yasası bilgilerini azim ve kararlılıkla uygulamaya devam et.

    Kendini ifade etmekten de önce örnek olmaya odaklan.

    Sendeki değişim, onların da dikkatini çekecektir. Seni dinlemeye başlayacaklardır.

    En azından sen bu düşünce ve duyguya odaklan. Allah’a sığın ve bunun böyle olacağına inan.

    Ama tabii hep söylediğim bir tavsiyemi sanırım makalelerimde görmüşsündür.

    Biz Allah’a sığınıp, aklımızın ve kalbimizin hemfikir olduğu adımlarımızı attıkça, onlara iyi, güzel, doğru bir şekilde örnek olduktan sonra, artık gerisi onların sorumluluğunda.

    “Acaba ailemdeki bu düşünce ayrıcalığı benim hayallerime ulaşmama engel olur mu”

    diye sormuşsun ya, senin hayallerini huzur, sevgi, saygı, mutluluk, bolluk, bereket, hak adalet çerçevesinde kurduğuna inanıyorum.

    Ve eğer sen, her şeye rağmen, BURADA ve ŞİMDİ, hayatında durum ne olursa olsun, “huzur, sevgi, saygı, mutluluk, bolluk, bereket, hak, adalet”e odaklanırsan, hiç bir sorun kalmaz.

    Bir başka deyişle, problem, “onlar benim hayallerime ulaşmama engel olabilirler mi” değil de, “ben hayallerime ulaşmamda kendime engel olur muyum?” veya “ben onlara kafayı takıp, kendimi “huzur, sevgi, saygı, mutluluk, bolluk, bereket, hak, adalet”ten uzaklaştırır mıyım” meselesi.

    Bilmem anlatabiliyor muyum?

    Hepimize kolay gelsin, sana da kolay gelsin.

    Çok çok sevgiler,

  5. sevgi
    01:14, 12 Ocak 2012

    Sevgili Funda teyzecim öncelikle yazıma vermiş olduğunuz bu güzel cevaplarınız için çok teşekkürler Allah sizden razı olsun hemen şunuda belirtiyim oğluda diye kullanmış olduğum kelime tamamen eksik yazıdan oluşan bir şey tabiki oğlum hemde her şeye rağmen canımdan çok sevdiğim oğlum Allahıma o kadar dua ediyorumki oğlumun doğru yolu bulması için inşallah Allahın yardımıyla ve sizin bu güzel tavsiyelerinizle doğruyu bulur tavsiyelerinizi şimdiden uygulamaya başladım biliyormusunuz ben hayatımda ilk defa bir sitede yazışıyorum adeta dert ortağım oldunuz Allah sizden binlerce kere razı olsun adeta moral kaynağım oldunuz

  6. Funda Teyze
    13:07, 17 Ocak 2012

    Sevgi arkadaşım,

    Bir yakınımıza kızdığımız zaman, oğlu, kızı, annen, çocuğun vs. hepimizin ağzından kaçıyor. Yeter ki bilinçli bir şekilde tekrar kontrolü ele alalım.

    Senin de oğlunu çok sevdiğinden ve onun için her şeyin en iyisini, en güzelini istediğinden hiç şüphem yok. :D

    Kolay gelsin.

    Çok çok sevgiler,

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...