Çanakkale Şehitleri ve Gazileri, Hayatın Vazgeçilemez 8 Parçası ve Hayattaki 11 Basamak…

Sevgili arkadaşım,

Hayatın,

** vazgeçilemez,

** hepsine yardım ederek, hepsinden yardım alarak,

** hepsini kollayarak, hepsi tarafından kollanarak,

** uyum, sevgi, saygı içinde bir arada yaşamak durumunda olduğumuz,

** hiç birini aşırı veya haksız bir şekilde kayırmadan, HEP maksimum fayda ve minimum zarar ile hareket etmemiz gereken,

8 parçası var.

Hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:

1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi, eşi, çocukları,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Hiç düşündünüz mü, sevgili arkadaşlarım, madem bunlar vazgeçilemez, vazgeçmememiz gereken şeyler, o zaman şehitlerimizin durumu ne oluyor?

Onlar, aileleri, ülkeleri, insanlık adına, Allah adına, savaşıp, canlarını kaybettiklerinde durum ne oluyor?

Hayatlarının vazgeçilemez parçalarından vazgeçmiş oluyorlar mı?

Elbette hayır.

Bunu anlamak için, aciliyet, tehlike ve ciddiyet durumlarını iyi anlamak gerekiyor.

Hayatımızın bir veya bir kaç parçasının yok olmasına sebep olacak bir durum varsa, yani ortada çok büyük bir zarar olasılığı varsa, maalesef zararın en azı ile yetinmeye çalışırken dahi, yine de bir şeyleri kaybettiğimiz bir çözümü uygulamak durumunda kalıyoruz.

En uygun çözüm bazen bir takım kayıpları içerebiliyor.

Şehitlerimiz, vatandaşlarının, ailelerinin, toplumlarının, çok büyük bir zarar görme hatta ortadan kalkma tehlikesine engel olabilmek için, kendi canlarını ortaya koydular.

Onlar yapabilecekleri en iyi şeyi, en güzel şeyi, en doğru şeyi yaptılar.

Sevgili arkadaşlarım

Bu durumu daha da iyi anlamak için, hayattaki 11 basamağı da çok iyi anlamak gerekiyor.

Her basamakta, o basamağa ait yapılması en doğru hareketler var.

Maalesef kişi eğer içinde bulunduğu basamağı doğru anlamazsa, başka basamakta uygulanması gereken bir şeyi uygularsa, bu yanlış adım onun basamaklardan tepetaklak düşmesine sebep oluyor.

Sevgili arkadaşlarım,

Hayatın 8 parçasının korunması ve onların iyiliği için çalışmak, içinde bulunduğumuz basamağa göre, ya da koruyup kolladığımız şeyin içinde bulunduğu duruma, yani basamağına göre değişiyor.

Örnek olarak, diyelim bir insan, ülkesinin çok zengin ve başarılı olması için uğraşmak istiyor.

Bunun için kişinin üniversite okuması, işini çok güzel ve kalitesi yapması, düzgün ve huzurlu bir hayat yaşaması, ülkesine faydalı çalışkan çocuklar yetiştirmesi bu amaca çok güzel hizmet eden şeyler.

Fakat bazen koşullar ve durum öyle gerektirebilir ki, hayatın vazgeçilemez parçalarından olan ülkemizi kurtarmak için, bütün düzenli hayatımızı, işimizi gücümüzü bırakıp, işgal ordularına karşı savaşa gitmek gerekebilir.

Vazgeçilemez derken, kastettiğim, aslında hep bu maksimum fayda ve minimum zarar üzerine.

Ortada bir aciliyet, tehlike, ciddiyet söz konusu olduğunda, ve her zaman maksimum fayda ve minimum zarar üzerine karar vermek en güzeli.

Ve bunu yaparken de, vazgeçmiyoruz hayatımızın 8 parçasından.

Hepsinin iyiliği için elimizden gelen en iyisini yapıyoruz.

Elimizden gelenin en iyisini yapıyor ve hiçbirisinden  kalbimizde vazgeçmiyoruz.

Ama gerektiğinde düşman ve hainlerle savaşmak durumunda kalınca insan, kalbinde vazgeçmemekle birlikte, hayatın 8 parçasında maksimum fayda, minimum zarar çerçevesinde elinden geleni yapmak durumunda kaldığında, bu bazen feda etmeyi de gerektirebiliyor.

Ancak bu asla vazgeçmek demek değil.

Vazgeçilemez sözünü ilk kulllandığımda, benim anlatmak istediğim şey de aslında şuydu:

Hani, insanların bolluk zamanlarında şımararak, hayatın bir veya daha çok parçasını yok farzetmek, zarar vermek ve nankörlük etmek şeklinde hareketleri çok yaygın olduğundan, VAZGEÇİLEMEZ sözü çok anlamlı gelmişti bana.

Bu yok farzetmeyi, şımarıkça zarar vermeyi, ve nankörlük etmeyi engellemek, durdurmak amacıyla öğüt ve tavsiye verirken, ‘vazgeçilemez’ sözü sizce de çok uygun değil mi?

***********************************

98 yıl önce ülkemiz ve milletimiz de bir kaybolma tehlikesi ile karşı karşıyayken, Allah hepsinden razı olsun, Çanakkale’de savaşan  askerlerimiz, bu tehlikeyi atlatmamızı sağladılar.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ve Çanakkale’de savaşan TÜM askerlerimize teşekkür, sevgi, saygı borçluyuz.

Allah hepimizi borcunu ödeyebilenlerden eylesin.

Bizi nankör olmaktan, şımarmaktan ve bunların getireceği, külfet, şüphe, düşmanlık, ihanet ve karmaşa basamaklarına düşmekten korusun.

Gazilerimiz, şehitlerimiz, vatanımızı koruyan, kollayan atalarımız, ve bugün de korumaya devam eden askerlerimiz bizden razı olsunlar, haklarını helal etsinler.

Neden derseniz sevgili arkadaşlarım,

Onlar hayatlarının 8 parçasının hayrı için zor bir sınava girdiler ve sınavlarını BAŞARIYLA geçtiler.

Sınav sırası bizde.

Hayat bir okul biliyorsunuz.

Ve, o çalışkan, cesur öğrenciler, sınavlarının hakkını verdiler.

Allah’tan bir hoşnutluk elde ettiler, ve ödüllerini Allah bilir, en güzel bir şekilde almışlardır.

Ya şu an bize dikkatle bakıyorlarsa…

Ya bizim için ‘ha gayret’ diyorlarsa…

‘Ha gayret, hayatınızın 8 parçasına sarılın.’

‘Hayır için, uğur için, iyilik, güzellik için çalışın.’

‘Yüzümüzü kara çıkarmayın.’ diyorlarsa.

Ki unutmayalım ki, Allah herkese, taşıyabileceği bir yük veriyor.

Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (4)
  1. Nevin
    15:07, 18 Mart 2013

    Çok sevgili ve saygı değer FUNDA ÖĞRETMENİM,
    Çanakkale Şehitleri ve Gazileri ‘ni andığımız bu çok anlamlı günde,bu MÜKEMMEL yazınız için çok teşekkürler.
    Hayatın 8parçasını,koruyup,kollayarak,hayır için, uğur için,iyilik için,güzellik için çalışmamızın,vazgeçilemez olduğunu,kendimize gelmemizi hatırlattığınız için şükran doluyum.
    GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN veKAHRAMAN ASKERLERİMİZİN ÇANAKKALEDE savaşarak,Vatanımızı ve MİLLETİMİZİ BİZE ARMAĞAN etmelerini,şükranla,mihnetle,aldık kabul ettik.Fakat onlara olan borcumuzu ödemekte,nankör olmadan,şımarmadan,bunların getireceği,külfet,şüphe,ihanet,düşmanlık ve karmaşa basamaklarına düşmeden,ödeyenlerden olmamızı,Haklarının helal olması için,görevlerimizi hakkıyla yapmamızı,ALLAHIMDAN DİLİYORUM.
    HA GAYRET!
    Sonsuz Teşekkürlerimle…

  2. Özlem
    13:32, 19 Mart 2013

    Sevgili Funda Hocam, ellerinize sağlık. Çok güzel bir makale daha okuma şansımız oldu Allah’a şükür :D

    Çanakkaleli olarak atalarımızla ben de gurur duyuyorum. Ruhları şad olsun.

    Ama makalenin sonu beni daha da etkiledi. ”Ki unutmayalım ki, Allah herkese, taşıyabileceği bir yük veriyor.” diye bitirmişsiniz. Teşekkürler 6k

  3. Funda Teyzen
    16:21, 19 Mart 2013

    İnşallah Nevin arkadaşım. :D

    Dileğime sen de katıdığın için çok çok sağ olasın. :D

    Hepimize ‘Ha gayret’
    2k

  4. Funda Teyzen
    08:39, 20 Mart 2013

    Şad, ‘şen ve memnun’ demek, Özlem arkadaşım. :D

    Ben de diliyorum tüm şehitlerimizin, hayatlarının 8 parçasının hayrı için fedakarlık yapmaktan kaçınmamış tüm atalarımızın ve insanların ruhları şen olsun, memnun olsun.

    Bizlerle gurur duysunlar.

    Makalenin sonuna değinmen seninle aramızdaki o sessiz ve sözsüz iletişimi de bana tekrar hatırlattı. :D Bu iletişime telepati diyelim mi, maratonda bir diğer arkadaşımla da konuştuğumuz üzere. :D

    Aslında ‘karşılıklı anlayış’ demek daha doğru.

    Çünkü, telepati derken…

    Tele, kelimenin köküne baktığımızda görüyoruz ki, ‘UZAKTAN’ demek.

    Pati kelimesi de köküne baktığımızda, HİS, DUYGU, ALGI, DUYU demek.

    Yani telepati, ‘uzaktan hissetme anlama, iletişim’ demek.

    Özlem arkadaşım,

    Aslında makale biraz daha devam ediyordu.

    Hepimize yüklenmiş, akıl ve kalp sahibi insanların, hayatın 8 parçasını seven sayan insanların, ve hayattaki basamaklarda çok çok aşağılara düşmemiş insanların, söylemeye bile gerek olmadan akıllarında ve kalplerinde bildikleri, onlar için taşıması çok kolay bir yükten bahsediyordu.

    Sonra oradan yola çıkıp, Kuran’dan bir ayet ve peygamberimizin de bize yüklediği yine taşıması akıl ve kalp sahibi insanlar için çok kolay o aynı yükten bahsediyordu.

    Ancak bize çok hafif gelen bu yük, maalesef bazı insanlara çok ağır gelebiliyor.

    İşte bunlardan bahsediyorken, farketmiştim ki, benim öğrencilerim için bu yükü hatırlatmama bile gerek yok.

    Onlar zaten bunu bir yük olarak dahi görmüyor. :D

    Onlar da benim gibi, peygamberimize, onun ailesine, atalarımıza, şehitlerimize, gazilerimize, Atatürk’e, Yaşar Nuri profesörümüze, ve hayatın 8 parçasını seven, kollayan, yardım etmek için hizmet veren, bölmeye değil, birleştirmeye, zarar değil faydaya odaklı, hayatın 8 parçasına FAYDA uğrunda çalışan insanlara sevgide, saygıda çok cömertler.

    İşte bunu düşününce makalenin son kısımlarını çıkarttım. :D

    Ama sonra da ‘acaba çok mu kesik oldu?’ diye düşünüyordum ki, işte seninle aramızdaki bu tatlı algılama, anlayış ve mesajın geliverdi. :D

    Sanırım sen de benim makalenin sonunu düşündüğümü, acaba öyle kesmese miydim, diye düşündüğümü hissettin. :D

    Senin sayende, orada yazmak istediklerimi de bu şekilde dile getirince, içim daha rahat etti. :D

    Çok çok sağ olasın Özlem arkadaşım.

    Çok çok sevgiler
    2k

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...