Çok Güzel, Çok Şık, Çok Estetik

Sevgili arkadaşlarım,

Yeni yılın bu ilk makalesinde dileklerine ulaşmakta çok zorlanan arkadaşlarıma çok faydalanacakları bir yazı yazmak istedim.

3 değişik konuda makalelere başlayıp, hangisini ilk yayınlasam acaba diye günlerdir bir kararsızlık yaşarken, dün sitemde bir soru soran arkadaşımız sayesinde, dileklerimize ulaşmamızda belki de EN BÜYÜK engellerden biri olan bir konu hakkında daha yazmam şart oldu.

Dilerim ÇOK BÜYÜK anlayışlara, keşiflere ve farkındalıklara ulaşırsınız.

Bu vesile ile hepinize tekrar HARİKULADE bir YENİ YIL  diliyorum.

2012 hepimize, ailelerimize, arkadaşlarımıza, ülkemize, dünyaya hayırlı uğurlu olsun.

*******************************

Sevgili arkadaşlarım,

Özellikle çocuklukta ve gençlikte görüp, duyup, yaşayıp, etkisinde kaldığımız, onlara yapışarak kararlar aldığımız ve bütün hayatımızı o çerçevede yaşamamıza sebep olan acılı film, şarkı, roman, kitap vs. hakkında yazdığım makalelerimi hatırlıyor musunuz?

Bu makalelerim pek çok arkadaşın, gözlerini açtı, yaşadıkları rüya, daha doğrusu kabustan, uyanmalarını sağladı çok şükür.

Okumadıysanız, mutlaka tavsiye ederim:

http://cekimyasasi.net/makaleler/2009/12/29/sarkini-siirini-degistir-hayatin-degissin/
http://cekimyasasi.net/makaleler/2011/02/21/turk-filmi-polyanna-ve-arabesk/

Ama tabii acılı filmler, şarkılar, romanlar, kitaplar işin sadece bir yönü.

Maalesef bunlardan daha da zor farkedilen, daha da zor anlaşılan, ama hayatımızda büyük ve aşılması zor gibi görünen bir TIKANIKLIK, bir DÜĞÜM yaratan, bir konu daha var.

Bu da, çok estetik, çok şık, aşırı güzel olaylar konusu.

Acıklı olaylar gibi, çok estetik, çok şık, aşırı güzel olaylar da, yine özellikle çocuklukta ve gençlikte edindiğimiz bazı saçma sapan kararlara sebep olabiliyorlar.

Ve ne yazık ki, yıllar geçebiliyor biz bu kararların saçma olduğunu farkedene kadar.

*********************************

Bu kararları da, yine okuduğumuz kitaplardan, seyrettiğimiz filmlerden, duyduğumuz, dinlediğimiz şarkılardan kapabildiğimiz gibi, yaşadığımız bir olaydan veya gazetede okuduğumuz, duyduğumuz bir haberden, hatta oynadığımız oyuncaklardan bile kapabiliyoruz.

Bu kez etkisinde kaldığımız film, kitap, şarkı, yaşadığımız olay veya okuduğumuz, duyduğumuz haber, ille de acıklı olmasa bile, MUTLAKA AMA MUTLAKA çok şık, çok estetik ve hatta aşırı güzel oluyor.

Ruhumuz bu estetik, güzel, şık, film gibi anlara maalesef yapışıp kalabiliyor.

Bir çeşit sarhoşluk gibi bir şey.

Estetik ve beraberinde gelen hayal alemi,

** insanda gerçeklerden uzaklaşmak,
** dertlerinin üzerini örtmek ve sorumluluktan kaçmak,
** gerçekte mutlu olmadan mutlu olmak,
** bir çeşit uyuşmak,

şeklinde zevkli fakat hayatın 8 parçasında da insana çok zararlı etkilerde bulunuyor, çok zararlı sonuçlar doğuruyor.

Ancak bundan da öte, bizi yine çekim yasası açısından en çok ilgilendiren, bir etkisi daha var ki, o da şu:

Bunlar, ömür boyu kalıcı, yanlış hayallere, yanlış kararlara, yanlış beklentilere sebep oluyorlar.

Etkisi yıllar boyu devam ederek, kişiye yapay bir şekil veriyorlar, taa ki kişi bunun farkına varana kadar.

“Bu yapışıp kalma ile beraber saçma sapan bazı kararlar alıyor ruhumuz.” dedik.

Bana soru soran, yardım isteyen, maratonlarıma, kurslarıma katılan arkadaşlar arasında bu dert en çok hayatımızın ikinci parçasında başgösteriyor.

Ve bu arkadaşlar, ya evli olup, evlendikleri kişiyi seçerken, taa çocukluklarında veya gençliklerinde verdikleri bu yanlış karar üzerine seçim yapmış oldukları için, şimdi yaşadıkları çeşit çeşit maddi manevi problemlere çareler arıyorlar.

Ya da, henüz evlenmemiş olup, bu yanlış karar çerçevesinde evlenmek istedikleri ve o çerçevede bir eş aradıkları için, çaresizlik içerisinde, neden bu evliliğin bir türlü gerçekleşmediğini, ve çok istemelerine rağmen neden evlenemedikleri konusunda yardım istiyorlar.

***********************************

Her iki durumda da çare şu:

** O yanlış kararı bulup temizlemek.

** Bu kararı verirken etkisinde kaldığımız, gördüğümüz, duyduğumuz, yaşadığımız ESTETİK, ŞIK, AŞIRI GÜZEL olayın veya olayların farkına varmak.

** Kendimizi bu estetik, şık, aşırı güzel filmden, şarkıdan, kitaptan, haberden veya olaydan çıkartmak, buraya ve şimdiye gelmek.

** Ve temizlediğimiz o yanlış kararın yerine de, Allah’a sığınıp, aklımıza ve kalbimize bakarak,

YENİ, TAPTAZE, HAYATIN 8 PARÇASINI KUCAKLAYAN, İYİ-GÜZEL-DOĞRU, HAYIRLI, UĞURLU kararlar almak, niyetler etmek.

***********************************

Şimdi bunu nasıl yapacağımız hakkında, tam da bu konuya uygun bir soru soran bir arkadaşın sorusuna bakalım mı?

Sevgili Funda Teyze… İyiki varsın, seni çok seviyorum. Yaklaşık 1 aydır sitenizi takip edemiyordum, yeni makalelerinizi bugün okumak nasip oldu. Benim 2011 de en büyük dileğim Çırağan Sarayında beni seven bir eşle muhteşem bir düğünle evlenmekti, daha doğrusu bu benim küçüklükten beri en büyük hayalim. Fakat gerçekleşmedi. 28 yaşındayım. Birisiyle tanışsam ya da bir görücü haberi gelse hemen beynim otomatik olarak hüküm veriyor konumuna bakarak: Bu kişiyle beraber olursan Çırağan Sarayında düğün yapamaz.vs. Ve böylece kısır döngü. Ne yapmalıyım, nasıl bir yol izlemeliyim? Aklım çok karışık. Beni dinlediğiniz için çok teşekkür ederim. Saygılar.

Bu arkadaşın en başta sahip olduğu bu ‘Çırağan sarayında muhteşem bir düğünle evlenmek’ kararına bakalım.

Hayatın 8 parçasına fayda, hayır ve iyilik açısından bakarsak bu nasıl bir karar?

1- Bu iyi, güzel, doğru bir karar mı? Hayatta çeşit çeşit güzelikler yaşamamızı sağlayan, bize mutluluk veren bir karar mı?

2- Yoksa bize hayatı işkenceye, eziyete çeviren, yıllar boyunca her bir sene dileğimize kavuşamadığımızı düşündürüp, bizi karmaşaya düşüren bir karar mı?

Arkadaşımızın yazdıklarına bakarsak, cevap ikinci şık.

Yanlış kararımızı bulduktan sonra yapmamız gereken, ‘bu kararı verirken etkisinde kaldığımız, gördüğümüz, duyduğumuz, yaşadığımız ESTETİK, ŞIK, AŞIRI GÜZEL olayın veya olayların farkına varmak’ dedik.

Bu durumda bu arkadaşın dikkatle bakması lazım:

Bu Çırağan sarayında düğün kararını ilk ne zaman, nerede, nasıl almıştı?

Bu konuyla ilk nerede, ne zaman, nasıl karşılaşmıştı, bu konuyu ilk nerede, ne zaman, nasıl duymuştu, görmüştü, okumuştu, yaşamıştı ?

Bulduğu yer, zaman ve olaya da bakıp, orada hissettiği o ESTETİK, ŞIK, AŞIRI GÜZEL olan HER BİR NOKTAYA, HER BİR KONUYA bakıp, onların farkına varması ve kendini bu sahnelerden çekip çıkarması, temizlemesi gerekiyor.

Bu temizliğin ardından da, yine Allah’a sığınıp, aklımıza ve kalbimize bakarak, YENİ, TAPTAZE, HAYATIN 8 PARÇASINI KUCAKLAYAN, İYİ-GÜZEL-DOĞRU, HAYIRLI, UĞURLU kararlar alması, niyetler etmesi.

Sevgili arkadaşlarım,

Şunu önemle belirtmek isterim ki:

Çırağan sarayında düğün yapmanın bir sakıncası yok.

Sakıncası olan konu, bizim bu konuya takmamız ve hayatta kararlarımızı bu şart çerçevesinde almamız.

Evleneceğimiz kişiye bu şart çerçevesinde karar vermemiz.

Evleneceğimiz kişinin hayat amacı, hayat değerleri, hayatın 8 parçasına olan sevgisi, saygısı, faydası, söz ve hareketleri, ahlak değerleri İLK bakmamız gereken konular değil mi?

****************************************

Ve unutmayalım ki, ruhumuzun ve aklımızın çok hoş bir çalışma ritmi var.

Fikirler gelir, başlar, geliştirilir, hayallere dönüştürülür, ve gerektiğinde ortadan kalkar, yerine daha iyi fikirler gelir.

Aynı ağaçlar arasında serbestçe esen bir meltem gibi, bu fikir ve hayallerin, hiç bir takıntı olmadan, akabilmesi, gelebilmesi, gidebilmesi, geliştirilebilmesi, yanlışsa gönderilmesi, yani serbest bir akış ortamı gerekir.

İnsan KENDİ dileklerini, KENDİ hayallerini kurduğu zaman bu serbestlik sağlanabiliyor. Kişi gerektikçe hayallerinin şeklini değiştirebiliyor. Hayırlı uğurlu olacak şekilde bunlarla rahatlıkla oynayabiliyor.

Fakat Çırağan sarayı örneğindeki gibi, başka yerden alınmış, dışarıdan duyulup, görülüp ESTETİK yapışkanıyla aklımıza ruhumuza yapıştırılmış hayallerde, işte aklımızdaki ruhumuzdaki bu serbest akış tıkanıveriyor.

Kişinin kendisi bile şaşıp kalıyor, bu hayal bana zarar veriyor ama ben neden hala ısrarla bunu istiyorum?

Tek çare, o estetik yapışkanının kullanıldığı o ilk yerden sökülmesi.

Sonuç özgürlük ve mutluluk oluyor.

**************************************************

Estetik ticareti, yani şarkılar, romanlar, filmler, moda kıyafetler, estetik oyuncaklar, Barbie bebekler, insanların kalplerine dokunmak, inançlarını belirlemek, yönlendirmek, onların hayallerine şekil vermek gücüne sahip.

Ama maalesef onlar sahip oldukları bu güce yakışacak bir sorumlulukla hareket etmiyorlar.

Estetik, satışı artsın diye yalan hayallerle, etkileyici hikayelerle birleştirilerek çok güzel romanlara, filmlere, şarkılara, oyuncaklara dönüştürülüyor ve insanlara, çocuklara, gençlere sunuluyor.

Tarih boyunca da, bugün de, sanatın bu şekilde kullanılması, bir çok bilge insan tarafından da alkol ve uyuşturucu kullanımı ile eşdeğer olarak kabul edilmiş ve kötü gözle bakılmıştır.

Eminim siz de bunun çok iyi farkındasınız ama bunun adını koymakta desteğe ihtiyaç duyuyorsunuz.

Sigara’nın, alkol’ün, alışkanlık yaptığı ve vücudumuza zarar verdiği hakkında sigara içenler bile bilinçlendi, çok şükür.

Ama estetiğin ruhumuz üzerindeki bu uyuşturucu ve zararlı etkisini, bilen biliyor ve hatta bunu çok güzel kullanıp sömürüyor ama bunun zararını gören bizler, henüz tam olarak uyanmış ve durumun farkına varmış değiliz.

Aynı sigara paketinde “Sigara sağlığa zararlıdır.” yazdığı gibi, bir gün bazı kitapların, filmlerin, CD’lerin, oyuncakların üzerinde, “Bu ürün hayatınızı mahvedebilir.” diye yazacak mı acaba?

Ben insanlığa güveniyorum. Elbet bir gün yazacak. :D (İnşallah)

Ama o zamana kadar, ben de elimden geleni yapıp, sizleri makalelerimle uyandırma görevimi yapma durumundayım.

Bu sebeple önemle tekrar söylemek isterim ki:

Estetik ve beraberinde gelen hayal alemi, “insanda gerçeklerden uzaklaşmak, dertlerinin üzerini örtmek ve sorumluluktan kaçmak, gerçekte mutlu olmadan mutlu olmak, bir çeşit uyuşmak” şeklinde zevkli fakat hayatın 8 parçasında da insana çok zararlı etkide bulunuyor, çok zararlı sonuçlar doğuruyor.

Ruhumuz bu estetik, güzel, şık, film gibi anlara maalesef yapışıp kalabiliyor.

Üstüne üstlük, bu yapışıp kalma ile beraber saçma sapan bazı kararlar da alabiliyor.

Eğer yıllardır uğraşıp, çaresizlik içerisinde hala ulaşamadığınız bir dileğiniz varsa, tavsiyem, önce bu yapışıp kaldığınız, ESTETİK ANLARI bulmanız.

Sonra, bu estetik anlara yapışıp kalma sebebi ile verdiğiniz o YANLIŞ KARARLARI bulmanız.

Ardından da yukarıda anlattığım şekilde bu estetik anlardan ve yanlış kararlardan temizlenmeniz.

Hayat platonik aşklarla yaşanınca, evet, sanki o hayaller sırasında insan sanki MUTLUYMUŞ gibi oluyor ama, gerçek hayata dönünce, hayatı anlamsız, sıkıcı, banal, sönük hatta çirkin, kötü görmemize sebep oluyor.

Platonik aşklarla yıllar geçebiliyor.

Ben bu durumu, neredeyse, uyuşturucu bağımlılığı gibi görüyorum. Ve kurtulmak da aynen bir bağımlılıktan kurtulmak kadar, emek, kararlılık, niyetlilik, azim gerektiriyor. Hatta YARDIM almak gerekiyor.

Bu konuları, anlamış, belki yaşamış, ve kurtulmuş bir kişiden yardım almak. (Öhöm.. şey ben de maalesef bu konuları yaşamış, zararını anlamış ve Allah’a çok şükür kurtulmuş bir kişi olarak, kurslarımda sevgili arkadaşlarıma yardım edebilmek için elimden geleni yapıyorum.)

**********************************

Basamak Atlamak e-kursumda azim ve kararlılıkla ilerleyen öğrencilerim de zaten aslında tam olarak bunu, benim yardımımla yapıyorlar.

Katılmanızı ne kadar tavsiye etsem az gelir.

Ama ben de çok iyi farkındayım, bu yalan hayalleri bırakmak cesaret istiyor.

Yıllar boyunca yanlış bir hayalin peşinde koşmuş olmayı kabul etmek cesaret istiyor.

Allah hepimizin yardımcısı olsun.

Hepimize kolay gelsin.

Bu cesareti gösteren TÜM ARKADAŞLARIMI canıgönülden kutluyorum ve çok sevgilerimi gönderiyorum.

Allah’a çok şükür, KURTULMAK MÜMKÜN.

Ha gayret sevgili arkadaşım.

Ha gayret.
Ha gayret.
Ha gayret.

Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (12)
  1. Halesu
    12:48, 17 Ocak 2012

    Sevgili öğretmenim,

    Benim de içinde bulunduğum pek çok şık ve estetik olayın etkisiyle verdiğim yanlış kararlardan çıkmama yardım ettiniz.

    Yaptığım her bir temizlik, ulaştığım her bir anlayış ve keşifle sizin de dediğiniz gibi özgürlük ve mutluluk hissettim.

    Allah razı olsun üzerimdeki tüm emekleriniz için.

    Her gün şükrediyorum, Allah’ım ben bilmeden neyi doğru yaptım da bana böyle bir öğretmen nasip eyledin diye.

    Gerçekten ne kadar teşekkür etsem az gelir.

  2. Funda Teyze
    13:15, 17 Ocak 2012

    Halesu arkadaşım,

    Siz sevgili arkadaşlarımın, içlerindeki yanlış karar ve niyetler zincirlerinden kurtulması beni gerçekten de çok mutlu ediyor.

    Gerçekten de ne kadar teşekkür etsek Allah’a az gelir.

    Asıl ben sana tavsiyelerimi, yazılarımı dikkatle okuyup, özenle uyguladığın için teşekkür ederim.

    Çünkü sendeki bu dikkat ve özen olmasaydı, ASLA aynı sonucu alamazdık. :D :D

    Çok çok sevgiler

  3. Özlem
    15:20, 17 Ocak 2012

    Ben de Halesu arkadaşıma yürekten katılıyorum. Ben Allah’ım senin hoşuna gidecek ne yaptım da böylesine ilgili, bilgili, anlayışlı, hoşgörülü, zeki ve bildiğini çok çok güzel anlatan öğretmenimi karşıma çıkardın :D

    Emeğinize sağlık ,ellerinize sağlık :D Herşey için çok çok teşekkürler :D

  4. Funda Teyze
    16:56, 17 Ocak 2012

    Özlem arkadaşım, :D :D

    Makalelerimden pek belli olmasa da, benim aslında utangaç bir yapıya sahip olduğum söylenebilir. :D

    Güzel sözlerin beni önce, hem mutluluk hem de bir utanma ile sarstı. Ama öğrencilerime verdiğim tavsiyeyi hemen hatırladım. :D ‘Aldığınız bir övgüyü teşekkürle KABUL edin.’

    Ve bu güzel övgülerini, yaptığım tüm temizlikler için Allah’a şükrederek, teşekkürle almaktan gurur duyuyorum. :D

    Sağ olasın, var olasın. :D

    Hakkımdaki güzel sözlerin, güzel düşüncelerin, güzel hislerin için çok çok teşekkür ederim.

    Hem senin hem de Hale arkadaşımızın, hayat amacınızı beraber bulurken, tüm hayatınızı ince ince elekten geçirdiğimiz için, Allah’ın hoşuna gidecek ne yaptığınızı ben hiç merak etmiyorum.

    Hayatınızın her parçası için verdiğiniz TÜM emekleri en iyi Allah biliyor.

    Ben ise sadece ve sadece bir şahit olmanın mutluluğunu yaşıyorum. :D

    Şükürler olsun, Allah’a. :D :D

    Çok çok sevgiler.

  5. gül
    17:02, 17 Ocak 2012

    Merhaba,
    Yazılarınızı büyük bir heyecanla okuyorum ve uygulamaya çalışıyorum. Fakat konu evlenmeye gelince takılıp kalıyorum. Evlilikle ilgili olumlu düşünüyorum fakat istediğim gibi biri karşıma hala çıkmadı. Çıkmayıncada acaba layık değilmiyim diye düşünüyorum. Olumlu düşünmeye çalışıyorum. Kişilik arıyorum öncelikle. Fakat bu arada yıllar su gibi geçiyor :)) Dua ediyorum ve sabırla bekliyorum.
    Öğretmenim, siz neler önerirsiniz? Allah razı olsun herşey için..

  6. emel emine
    21:14, 17 Ocak 2012

    Sevgili Funda Teyze,
    Sizin Harikulade Dilekler Maratonuna katılarak bir öğrenciniz olma şansını deneyimledim geçen mayısta. Açıkcası o kadar fayda gördüm ki ufkum açıldı, yaşam amacımı buldum. Kısacık da olsa bu kursun bana bu denli fayda sağlaması beni çok mutlu etti. Şükürler olsun ki yolum sizinle karşılaştı, buluştu bir arkadaşım sayesinde ve ben de sizin bu kursunuzdan faydalanabildim.
    O dönemde hayalini kurduğum dileğimin önemli bir kısmını gerçekleştirdim. Şöyle ki o mayısta ben ofisimi açıp, kendi işimi yürütmeyi hayal etmiştim, üstelik bunu yapmayı o zamana kadar çok istediğimi fark etmemiş, o zaman geldiğinde dileklerim o yöne doğru kendiliğinden kaymıştı. Ekim 15’te tam istediğim yerde ofisimi açtım. Bir çok insanın sevgisi, ilgisi üstümden eksik olmadı. O günden beri talip olduğum pek çok iş oldu, konuştuğum kişiler işi bana vereceklerini benimle tanışmış olmaktan çok mutlu olduklarını belirttiler. Ya da bazı işlerde “tüh şu iş vardı, bilseydik sen yapardın, geç tanıştık” dediler. Bazı işleri kaçırmış olsam da bu kişiler sonraki işlerinde nasılsa benimle çalışmak isterler diye düşünüp mutlu oldum. O günden beri uzun süreli hiç moralimi bozmadım. Çok canım sıkılırsa, elimde olanlara sesli bir şekilde şükrederek, Allah’ıma sığınarak, sıkıntılı anlarımı atlattım şükürler olsun. Gönlümü hep geniş ve ferah tutum. “Aman bu iş bana gelmezse ne olur benim halim” demedim. Açıkcası serin serin oturup, tutuşmadan, sabırla bekliyorum. Kendimi istediğim işleri, başvurduklarımı yaparken hayalimde canlandırıyorum çok mutlu oluyorum. İçimden düşünüyorum ya olmazsa, olmazsa olmaz ne yapalım, yaşıyoruz şükürler olsun, buluruz bir yol, Allah büyük, bize güzellikler verir diyorum. Anlayacağınız bereketim boldur benim, ben buna çok inanıyorum, nasıl olsa bir yerlerden kısmetim gelir diyorum.
    Şimdi elimde başvurusu yapılmış çeşitli işler var. Ancak bana hep beklemem, daha sonucun belli olmadığı bildiriliyor. Ben Allah sabredenleri sever düşüncesiyle bekliyorum. Beklerken de bu işler olursa başka işleri yetiştiremem diye diğer yönlere dağılmadan kapı kapı gezip, çığırtkanlık yapmadan bekliyorum (acaba bu kısım da mı bir hatalı düşüncem var). Açıkcası beklemede olan işler benim diğer açılacak kapılara gitmememi getiriyor. Bekleme durumundan onları enerjimle nasıl çıkaracağımı da bilemiyorum. Bir beklemedir gidiyor. “Hah şu işi bağladım, çalışmaya başladım” diyemiyorum. Bu bekleme süresi biraz uzadı gibi, ama enerjim yüksek ben Allah’a sığındım, benim yolumu gösterir diyerekten etrafıma bakınıyorum.
    Dilekler Maratonunda dileğimi yazarken tarih koymuştum. Yazdıklarıma baktığımda Mart 2012’de ben bu dileğimi gerçekleştirmiş olacağım demişim, acaba bu işler mart 2012’yi mi beklemekte?
    Bana bu konuda fikrinizi iletirseniz sevinirim. Biliyorum pek çok kursunuz var. Bolluk, bereket kursunuzu gördüm, inşallah kısmet olur katılırım.
    Sevgilerimle…
    Emel Emine

  7. Funda Teyze
    13:20, 18 Ocak 2012

    Gül arkadaşım,

    Daha önce de 2 kere soru sormuştun ama bu sorulardan birinde,

    ** kendimi evliliğe layık görmüyorum bahseden olunca hiç görmeden hayır diyorum.

    diğerinde de,

    ** ya istediğim gibi biri gelmiyor veya kendimi layık göremiyorum.

    demiştin.

    Ben de kendini layık görmeme durumu mu, geleni beğenmeme durumumu anlayamamıştım.

    Hala da anlayabilmiş değilim.

    Ama, eğer bu iki konu da mevcutsa, tabii ki kendini evlilik yapmaya ve huzurlu-mutlu bir yuva kurmaya layık hissetme konusunda kendini geliştirmen lazım.

    Ve aynı zamanda “istediğim gibi biri gelmiyor” derken o istediğin şeyleri çok ince ince Allah’a sığınarak hayatın 8 parçasının hayrını düşünerek kararlaştırman VE yanlış beklentilerden kendini temizlemen lazım.

    Beklemekten ziyade, kendini bu konularda geliştirmeni, yanlış niyet ve kararlardan, yanlış beklentilerden temizlemeni tavsiye ederim.

    Çok çok sevgiler

  8. Funda Teyze
    14:59, 18 Ocak 2012

    Emel Emine arkadaşım,

    Öncelikle iş girişiminin hayırlı uğurlu olmasını dilerim.

    Durumu anladım.

    Eğer uzun bekleme durumunda bulduysak kendimizi bunun çaresini şu makalemde anlatmıştım. Orayı dikkatle oku lütfen.
    http://cekimyasasi.net/makaleler/2011/08/26/cekim-yasasi-ve-3-care/

    Orada da göreceğin gibi, çare yanlış beklenti, yanlış niyet, yanlış kararlarımızdan kendimizi temizlemek ve Allah’a sığınıp, aklımızın ve kalbimizin hemfikir olduğu bir adım atmak.

    O makalemde de anlattığım gibi, yanlış beklenti, yanlış niyet ve yanlış kararlar temizlenmeden attığımız adımlarda maalesef zaten aklımız ve kalbimiz hemfikir olmuyor, hem de yanlış attığımız adımlar hep bu tür adımlar oluyor.

    Dilerim sen de bu temizlikleri yapar ve aklının ve kalbinin hemfikir olduğu adımı bulabilirsin.

    Çok çok sevgiler.
    ********************************

    ÖNEMLİ NOT:

    Emel arkadaşım,

    Geçen Mayıs’ta katıldığın maratondan büyük fayda görmene çok mutlu oldum. Paylaştığın için çok çok teşekkürler.

    Ancak maratonlarım ve kurslarım hakkında bir yanlış anlama olmasın diye bazı konulara değinmek isterim.

    Umarım sen de benim gerek maratonlar, gerek yazılarım, gerekse kurslarımda tecrübe ettiğim bazı önemli konular hakkındaki fikrime önem verirsin.

    Biz yukarıda da yorum yazmış arkadaşlarımın da çok iyi bildiği gibi, hayat amacımızı bulmak için,

    ** hem hayatımızı İNCE İNCE elekten geçirerek inceliyoruz,
    ** hem de elekten geçirirken yüzlerce mi desem, binlerce mi, temizlik yapıyoruz.

    Bu temizliklerin de bir öğretmenin gözetiminde yapılması en güzel sonucu veriyor.

    Yukarıda o arkadaşlarıma emekleri için teşekkür ederken,

    ** bu temizlikler sırasında ve hatta öncesinde daha en başta o temizliği yapmaya cesaret ettikleri için,
    ** yıllardır yapışıp kalmış oldukları PEK ÇOK yanlış fikri, yanlış kararı, yanlış niyeti değiştirmeye cesaret ettikleri için,
    ** ve gerçekten çok zor olmasına rağmen, her seferinde benim de yol gösterişimi ve yardımımı kabul edip bu yolda ilerledikleri için teşekkür etmiştim.

    Hayat amacımızı bulma kursumu, e-posta ile günde az diyebileceğimiz bir zaman ayırarak yaptığımız için ortalama 9 ay kadar sürüyor.

    Bu 9 ay boyunca, her gün pek çok konuda temizlik yapmak demek.

    Ve o arkadaşlarımın da, benim de hayat amacımızı bulurken geçtiğimiz yollar, öyle bir şey ki, hayat amacımız HER AN bizimle olsa da, TÜM bu temizlikler yapılmadıkça maalesef yüzeye çıkamıyor. Çıksa bile yanlış bir şekilde, hayatın 8 parçasının hayrına olmayacak bir şekilde çıkıyor.

    Sanki soğanın katmanları gibi, soydukça yeni bir kat, soydukça yeni bir kat. :D

    Bunları neden anlatıyorum?

    Çünkü, sen geçen Mayıs’ta 30 günlük şükür maratonumuza katımıştın ama orada 1-2 kez şükrünü yazmıştın, ve yine 1-2 kez de temizlik yapmıştın.

    Benim tecrübem, eğer hayat amacını Allah’ın yardımıyla doğru olarak bulduğunu varsaysak bile, bulduğumuz hayat amacını hayatımızın 8 parçası hayrına hayatımıza dahil etmek de ayrıca temizlikler gerektiriyor.

    Bu durumda da, herhalükarda da yukarıda verdiğim o ilk tavsiyeye tekrar dönmüş oluyoruz.

    NOT 2: Para Bolluk Bereket e-kursum da yine aynı şekilde TEMİZLİK ağırlıklı bir kurs. Ama ona yazılmak için, zaten hayat amacı kursumdan ve Sen Seni Bil, Sen Seni Sev e-kursumdan mezun olmak gerekiyor.

    Ki o kurs da temizlik ağırlıklı.

    Emel arkadaşım,

    Uzun lafın kısası, sana da hem kendime hem de tüm öğrencilerime hem de tüm okuyucularıma verdiğim en temel tavsiyeyi, yani yanlış fikirlerini, yanlış beklentilerini, ve tabii minicik de olsa yanlış hareketlerini bulmanı ve temizlemeni tavsiye ederim.

    Aslında yazdıklarında senin de farkettiğin bir tane var gerçekten de:

    Yaptığın iş kapı kapı gezmeyi gerektiriyor mu bilmiyorum ama, demişsin ki:

    “kapı kapı gezip, çığırtkanlık yapmadan bekliyorum”

    Kapı kapı gezmek, çığırtkanlık deyince o konu çok negatif ve kötü bir şeymiş gibi oluyor.

    Çığırtkan, Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre,

    “Bir olayı, bir haberi yüksek sesle çevreye duyuran kimse” demek.

    Hayırlı, uğurlu bir konuyu, bir olayı, bir haberi çevreye duyurmakta bir sakınca yok.

    Yapılan işin cinsine göre kapı kapı gezmek de gerekebilir. Allah postacılardan razı olsun.

    Ama tabii kapı kapı gezmek, istenmeyen bir şeyi insanların kapısına onlar istemeden getirmek de olabilir.

    Gördüğün gibi, bir olay veya bir iş hayırlı ve faydalı olarak da yapılabilir, hayırsız ve faydasız da.

    Bu sebeple hayat amacımızı da temizlik yaparak buluyoruz, bulduktan sonra da temizlik yaparak, hayatın 8 parçasına hayırlı uğurlu olacak şekilde hayatımıza dahil ediyoruz.

    Kapı kapı gezmek çok hayırlı yararlı bir iş için de olabilir, çok hayırsız ve yararsız bir iş için de.

    Çığırtkanlık yapmak da çok hayırlı yararlı bir iş için de olabilir, çok hayırsız ve yararsız bir iş için de.

    Bu sebeple derine, niyete, ve hayatın 8 parçasına bakmadan HEMEN karar vermek her zaman doğru sonuç vermiyor.

    BİR MİNİK AMA ÖNEMLİ TAVSİYE DAHA:

    Her zaman ürün sunduğun, hizmet verdiğin insanların iyiliğini, onların ihtiyacını düşünerek işini yap. Bunun için kimlere ürün sunup, kimlere hizmet verdiğini, vermek istediğini çok iyi bulman lazım.

    Kolay gelsin.

    Çok çok sevgiler.

  9. emel emine
    16:34, 18 Ocak 2012

    Sevgili Funda Teyze,
    Öncelikle çok ama çok teşekkür ederim, ilgilenip, sorumu cevapladınız. Gönlünüz iyilikle dolu, güzelliklerle dolu. Çok haklısınız, kısacık bir maraton ve az temizlik yaptım o maratonda. Çok teşekkürler bakış açımı, ufkumu genişlettiniz. Açıkcası bu yardımınız için çok teşekkür eder, Allah’a şükredererim ki ufuk açacak, güvenerek soru sorabileceğimiz siz Funda Teyzeye ulaşmamı sağladığı için. Bana yazdığınız cevabı tekrar tekrar okuyacağım, daha iyi anlayışlar, keşifler edinmek için. sevgilerimle.

  10. Funda Teyze
    19:49, 18 Ocak 2012

    Rica ederim, Emel arkadaşım.

    Kolay gelsin.

    Çok çok sevgiler

  11. Özlemi
    14:06, 23 Aralık 2013

    Bu güzel makaleyi yeniden okuduğuma çok mutluyum.Yaptığım birçok temizlik çalışmasına şükürler olsun.Hele ruhumun estetik anlara yakalanmasını bulmak benim için çok eğlenceli bir hal aldı.Artık pek de yakalanmadığımı fark edip ,şükür ettim.Yeniden çok çok teşekkür ederim,harikulade makaleniz için 6k 6k 6k

  12. Funda Teyze
    18:35, 25 Aralık 2013

    Gerçekten de artık pek yakalanmıyoruz, değil mi Özlemi arkadaşım :D :D

    Ama arada kazara olsa da çok şükür nasıl kurtulacağımızı iyi öğrendik, çok şükür. :D

    Sağ olasın bu harikulade ve coşkulu yorumların için.

    Çok çok sevgiler
    2k

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...