26 – Basamaklar ve Basamaklara Göre Allah’tan Yardımlar…
Allah hepimizi ÇOK seviyor.
İstisnasız hepimizi.
Ve Allah’ın yardımı hepimizin kendi seviyesine, anlayış derecesine, ihtiyaç seviyesine, kişinin gönlüne göre oluyor. Tabii Allah’ın istisnaları hariç.
Diğer bir ifadeyle, Allah’ın yardımı da kişinin hayatta bulunduğu basamağa ve o basamağın gereklerine göre geliyor.
Ben hayattaki basamakları İLK farkediş anımı, “Rahman ve Rahim” sözüyle yaşadım.
O sözü ilk duyduğumda, anlamını ilk düşündüğümde, Allah’ın yardımının çeşit çeşit ve derece derece olduğunu farketmiştim.
*************************************
RAHMAN: Rahmeti sonsuz olan. Kendisine inanan-inanmayan herkese rahmet ve merhametinin tüm nimetlerini ayrım yapmadan sunan.
RAHİM: Rahmet ve merhameti sınırsız olan. Dünya hayatını buyruklarına uygun biçimde yaşayanlara, ölüm sonrasında özel rahmetler sunan.
Tanımlar, Sayın Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün Kuran Çevrisinden.
*************************************
Görüyoruz ki, Allah inanmayanlara Rahman, inananlara ise hem Rahman hem Rahim.
Buradan da anlıyoruz ki, hayatı doğru kavrayabilmek için, hayata doğru yaklaşabilmek için, hayattaki basamakların, derecelerin, seviyelerin farkında olmak gerekiyor.
Herkese aynı boy ayakkabı olmuyor.
Kimisine çok bol geliyor, yürütmüyor, ayağından düşüyor.
Kimisine de çok dar geliyor, gene yürütmüyor, acıtıyor, sıkıyor.
Çekim yasasını öğretirken ve bu vesileyle yardım etmeye çalışırken, özellikle herkese KENDİ basamağına göre yardım etmek çok büyük bir önem arzediyor.
Bir öğretmenin bir kimseye basamağına göre yardım etmesi konusu, hassas ve duygusal tarafları da olan bir konu.
Yardım edilen kimse, aşağılarda bir basamaktaysa, mesela karmaşa gibi bir basamaktaysa, uzanan yardım ellerine alınganlık gösterebiliyor, reddedebiliyor, hatta ters tepkilerde bulunabiliyor.
Mesela örnek olarak bir öğrenci, kendi mesleği ile ilgili olarak yüksek bir basamakta, hatta zirvede iken, ilişkiler açısından karmaşada diyelim.
Eğer kişi yeteri kadar kendine dürüstse, ve ilişkiler açısından karmaşada olduğunu kabul edebilirse, benim ona verdiğim tavsiyeleri uyguluyor ve çok hızlı bir şekilde, problemlerini çözüp, kendini karmaşadan ve tüm diğer alt basamaklardan yukarı çıkartıp, umut dolu bir şekilde hayatı yaşamaya başlayabiliyor.
Fakat bazen kişi yeteri kadar kendine karşı dürüst olmuyor.
İş yerindeki mevkii veya mesleğinin toplumdaki saygıdeğer pozisyonu sebebiyle, ilişkiler konusunda da sanki ne yapsa doğruymuş ve sanki basamaklarda en yukarıdaymış gibi davranmak istiyor.
Tabii işte bu anda, durum çok hassaslaşıyor. Benim bu kişiyi tatlılıkla ikna etmek için yaratıcı bir takım fikirlerle ona yaklaşmam, tatlılıkla onu ikna etmem gerekebiliyor.
Ama bazen kişi ne yapsanız reddediyor, direniyor.
Bu gibi durumlarda, Mevlana’nın insanlara doğru yolu göstermekteki yaratıcılığı gerekiyor.
Acaba ben de, tavsiyelerimi reddeden doğrulara direnen her öğrencime şiirlerle mi yaklaşsam diyorum.
********************************
Bazen bir insan okulda veya mesleğinde çok başarılı iken, hayatının 8. parçasında yani Allah ve din konusunda zayıf olabiliyor. Kendisine, bu konuda yardımcı olabilmek için, sanki din konusundaki seviyesi yüksekmiş gibi, çok estetik, çok güzel sözlerle yaklaşmak gerekebiliyor.
Açık sözlü bir uyarı, doğru yola bir çağrı yerine, şiirimsi güzel sözlerle, ilginçliklerle onu davet etmek gerekiyor.
Ve insanları dine, Allah’a, sevgiye davet etmekte dünya çapında başarıya ulaşmış olan Mevlana da tam olarak bunu yapıyor.
*******************************
Funda Teyze olarak benim öğrencilerim, genellikle eğitim görmüş, Allah’ı seven, bazen hayatta ondan uzaklaşmış olsa bile, hayatının çeşitli zamanlarında, çok yakınlaştığı da olmuş, bir yuva kurmuş veya kurmak isteyen, son derece saygıdeğer, çok sevgili kalp ve akıl merkezli bayanlar.
Benim bu çok sevdiğim arkadaşlarla beraber çalışırken, tecrübe ederek öğrendiğim ve reddedemediğim bir gerçek var, bugün size ondan bahsetmek isterim:
Arkadaşlarımın etrafında ister eşleri olsun, ister çocukları olsun, ister akraba ve arkadaşları olsun, Allah’tan ve dinden biraz uzaklaşmış diyebileceğimiz bir kitle var.
Ben onların öğretmeni olmadığım için, onlarla birebir konuşamadığım için, onlara faydam ancak biraz uzaktan uzaktan olabiliyor.
Zaten, onların Allah ve din açısından yani hayatın 8. parçasında içinde bulundukları basamak gereği, benimle çalışmaları veya benden bir fayda almaları da çok zor.
Çünkü Allah’ın bana yardım etmeyi nasip ettiği/edeceği kişiler, hayatın 8 parçasından da haberdar, yani HER parçasında da sorumluluk sahibi veya sorumluluk sahibi olmak isteyen ve buna HAZIR bayanlar.
Bir başka ifadeyle benim öğrencilerim, olgun, dikkatli ve özenli çalışan bayanlar.
Elbette ben Allah’ın bana nasip ettiği bu yardım edeceğim, olgun, dikkatli ve özenli insanların dışında da yardıma ihtiyacı olan PEK ÇOK insanın var olduğunun farkındayım.
Ancak takdir edersiniz ki, ben de sizin gibi ve herkes gibi günde 24 saati olan bir insanım.
Günde konuşabileceğim, yardım edebileceğim insan sayısı belli.
Bu sebeple HERKESİN öğrencim olmasını beklemem, veya HERKESE HER ŞEYİ öğretmeye heveslenmem imkansız.
Allah sizi sevdiği gibi beni de seviyor.
Benim başkalarına yardım edip, hizmet ederken de kendimi harabetmemi istemiyor da, beklemiyor da.
Ben de tüm iyi niyetimle elimden geleni yapıyorum.
Elimden gelenin ötesini ise, Allah’ım sana sığındım, elimden bu kadarı geliyor, diyerek, af dileyerek, başka öğretmenlere havale ediyorum.
***************************************
Şimdi gelelim yine öğrencilerimin ve beni seven, takip edenlerin yakın çevresindeki, yardıma ihtiyacı olan, Allah’tan veya hayatın 8 parçasında sorumluluktan biraz uzak olan çevrelerindeki insanlara…
Benim ilk tavsiyem, bu insanlar için, aslında bir dilek:
Gönül ister ki, bu kimseler, Yaşar Nuri profesörümüzün Kuran çevirisi ile, Kuran’ı anlayarak, düşünerek okuyabilsinler.
Ancak şu da bir gerçek ki, Allah’tan çok uzaklaşmış kimseler, Kuran’ın sade, anlaşılır, doğruları söyleyen havasından rahatsız olup sıkılabiliyorlar.
Başka bir ifadeyle, 1-2 okunup, sonra rafa kaldırılıp orada kalabiliyor o değerli bilgiler, Allah’tan yol gösterişler.
Bu sebeple bir dilekten de öte İŞE YARAYAN bir çözüm uygulamak gerekiyor.
Daha doğrusu, bu kimselerin içinde bulundukları BASAMAĞA UYGUN bir çözüm, bir yaklaşım göstermeliyiz ki, onlara da bir yardımımız olabilsin, onlara da uzaklaştıkları Allah’ı hatırlatalım, sevdirelim.
Sevgili arkadaşlarım,
Bu kimseleri, Mevlana’ya havale ediyoruz.
Zaten Allah’ın bir hikmeti de, Mevlana açık açık onları çağırıyor, onlara GEL diyor.
Mevlana’nın dinimize, ülkemize, milletimize yaptığı hizmet çok büyük.
- Sevgiyi, dini, Allah’ı unutmuşlara, sevgiyi, dini, Allah’ı hatırlatmak.
- Dünyanın en uzak köşesinden dahi pek çok kimseyi, kendine çekmek, onlara unuttukları Allah’ı tekrar hatırlatmak.
- Dünya barışına, verdiği tüm olumlu ve dost canlısı mesajlarla katkıda bulunmak.
- İnanmayanları inananlarla barıştırmak. En dinsiz insan bile, Mevlana’ya ve onun etrafındakilere bakınca, inananlara karşı, dine karşı biraz yumuşuyor, düşmanlığı biraz kayboluyor.
- Ülkemizi, Türk milletini dünyada olumlu bir şekilde tanıtmak.
Mevlana’nın, özellikle gençlere ve Allah’tan biraz uzaklaşmış herkese, çok faydalı, çok başarılı, bir öğretmen, bir rehber olduğunu düşünüyorum.
Kendisi hem eserleriyle, hem fikirleriyle hem de özel hayatıyla, zorda kalan kalpler için harikulade bir çıkış yolu.
Allah’tan sadece bizim ülkemize değil, tüm milletlere bir rahmet.
Sevgili arkadaşlarım,
Bu sebeple benim tavsiyem, ne yapacağınızı bilemediğiniz, nasıl yardım edip, nasıl yaklaşacağınızı bilemediğiniz hayatınızdaki Allah’tan biraz uzaklaşmış kimselere Mevlana’nın günümüz Türkçesine çevrilmiş kitaplarıyla yardım etmeniz.
Bu amaçla, bulabilirseniz, renkli, büyük, okuması kolay, Mevlana kitaplarını yazlıklarda evlerde bulundurmakta fayda var.
***********************************
Fakat bu vesile ile hatırlatmak isterim ki, Allah’ın bana nasip ettiği benim seçme öğrencilerim, bu basamaktan, ÇOKTAN geçmişler.
Evet belki Allah’tan bir ara az biraz uzaklaşmışlar ama Mevlana’nın “Ne olursan ol yine gel” sözündeki çağrıyı dinlemişler ve Allah’a tekrar dönmüşler.
Artık onlar, ikna edilme basamağını geçmişler.
Allah hakkında, hayatın 8 parçası hakkında hiç bir şüpheleri yok.
Benim ÖZEL RAPORUMU okumakla ve orada yazanları anlamak ve onaylamakla, tüm bu basamakları geçmiş oluyorlar.
Benim kurslarım kimseyi hayatın 8 parçası hakkında İKNA üzerine kurulmadı ve ben bu tür bir ikna çabası içerisinde de değilim.
Ağustos’taki seminerim de, ikna edilmek aşamasında olanlar için değil, çekim yasasını, hayatın 8 parçasında mutluluk, hayır, uğur, sevgi, yardımlaşma, bolluk, bereket bilinci ile,
- UYGULAYIP,
- SONUÇ ALMAK,
- PROBLEMLERİ KÖKÜNDEN ÇÖZMEK,
isteyenler için.
- HAYATIN 8 PARÇASINI ANLAMIŞ, FARKETMİŞ, KABUL ETMİŞ,
- VE ARTIK HAYATIN 8 PARÇASINDA DA ALLAH’IN MUCİZELERİNİ ŞÜKÜRLE VE MUTLULUKLA YAŞAMAK,
- HAYATIN 8 PARÇASINDA HUZUR, MUTLULUK, SEVGİ, BOLLUK, BEREKET, ZENGİNLİK,
isteyen ve bunun için TEMİZLİK YAPMAKTAN çekinmeyen arkadaşlar için.
Mevlana’nın ifadesini, Funda Teyze’nin öğrencilerine çağrısına uygularsak,
Gel, gel, hayatın 8 parçasını anlamışsan, farketmişsen, kabul etmişsen gel.
İster hata yapmış, ol, ister yanlış yapmış ol, ister yalanlara kanmış ol yine gel.
Bizim seminerimiz, ümitsizlik semineri değildir.
Hayatın 8 parçasında Allah’ın mucizelerini, şükürle ve mutlulukla yaşamak istiyorsan gel.
Hayatın 8 parçasında huzur, mutluluk, sevgi, bolluk, bereket, zenginlik istiyorsan gel.
Önce seminerimin HEDİYESİ Basamak Atlamak kursumun 21 dersine gel.
Sonra da ikna için değil, hep beraber TEMİZLİK yapmak için Ankara’daki seminerimize gel.
Pinterest'te Takip Et!
Yorum Yaz
Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:
Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.
Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.
Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.
31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.
Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.
Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.
Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,
=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================
Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D
No trackbacks yet.
09:35, 7 Haziran 2012
Sevgili Funda Hocam,
Maşallah ne kadar da güzel bir makale daha Özellikle 26 gündür okumaya doyamadığım kadar güzel bilgiler verdiğiniz makaleleriniz için yeniden çok çok teşekkürler
16:10, 7 Haziran 2012
Özlem arkadaşım,
Çok çok sağ olasın desteğin için.
Bu seri benim için de Allah’tan açılan çok özel bir kapı oldu.
Farkettim ki, aslında o kapılar her gün açılıyordu ama ben kapatıyor ve haftada 1 bu kapıdan geçebilirim diye şart koşuyordum.
Meğer herkese kapılarınızın hakkını verin derken ben pek çok kapımı bekletiyormuşum.
Nisan maratonumuzda elde ettiğim kesin anlayışa göre, kapılar gerçekten de bekletilmeye gelmiyormuş.
Çok şükür hakkını verebildim şimdiye kadar. Benim kendi ulaştığım ekstra farkındalıklar da Allah’tan gelen ekstra ödülleri oldu.
Tabii her makale ile temizlik kapılarımız açılıyor.
Ben de bol bol yapıyorum temizliklerimi.
Peki ya sen, Özlem arkadaşım, bu makaleler sana da temizlik kapıları açıyor mu?
Çok çok sevgiler
16:27, 7 Haziran 2012
Sevgili Funda Hocam,
Anlayışlarım oldu. Sizin makalelenizi okuyup ardından orada öğrendiklerimi aktarma şansım oldu Kendi temizlik çalışmalarıma gelince ertelememeye Allah’ın izniyle dikkat ediyorum. Ama yorumunuzdan sonra inşallah daha da özenli olacağım ÇOk çok sevgiler
14:24, 9 Haziran 2012
Harika. Kolay gelsin, Özlem arkadaşım.
Çok çok sevgiler