Türkiye’ye Verilen Zararlar…

Pin It

1. kalbimizde hissettiğimiz duyguların,
2. aklımızdan geçen düşüncelerin,
3. ağzımızdan çıkan çıkan sözlerin,
4. hayattaki beklentilerimizin
5. hayat hakkında bildiğimiz ve inandığımız şeylerin,
6. her bir hareketimizin,
7. alışkanlık haline gelmiş hareketlerimizin,

iyi-güzel-doğru olması gerekiyor.

Ve bunların tüm sorumluluğu bize ait.

Gerçekten de, bunların iyi-güzel-doğru olmasına dikkat etmekte tek sorumlu, kişinin kendisi.

Çevremizde olup bitenler, dünyada olup bitenler, dışımızdaki olaylar ve insanlar, bunların aşağıya çekilmesi için bahane olmuyor.

Hiç bir şekilde bu sorumluluğu kendimizden dışarıya veremiyoruz.

Peki, diyeceksiniz ki,

“Kişi durduk yere iyi-güzel-doğru şeyler hissedebilir mi, düşünebilir mi?

Önce kendimi iyi hissettirecek bir şeyler olsun ki hayatımda, sonra düşünce, söz, beklenti, inanç, hareket ve alışkanlıklarımı değiştirebileyim.”

İşte maalesef, bu iş böyle olmuyor.

Durduk yere duygularımızı, düşüncelerimizi değiştiremiyorsak, bu demektir ki, işe yukarıdaki 7. basamaktan başlamamız lazım.

Yani önce, alışkanlık haline gelmiş hareketlerimizin, sonra her bir hareketimizin, sonra hayat hakkında bildiğimiz ve inandığımız şeylerin, sonra hayattaki beklentilerimizin, sonra ağzımızdan çıkan çıkan sözlerin, düzelmesini sağlayacağız.

Bunların sonucunda da,

• aklımızdan geçen düşünceler,

• kalbimizde hissettiğimiz duygular,

düzelecek.

Buna ben, kişinin kendi aleminde temizlenmesi diyorum.

Kişinin bu temizliği yapmaması, böyle bir temizliğe ihtiyacı olduğunun farkında bile olmaması, maalesef çok yaygın.

Yıllar içerisinde edindiğimiz, yanlış alışkanlıklar, yanlış hareketler, yanlış bilgi ve inançlar, yanlış beklentiler, yanlış sözler, düşünce ve duygularımızın pozitif, olumlu, iy-güzel-doğru olmalarına en büyük engeli teşkil ediyorlar.

Kişinin, çevresinde gördüğü yanlışlara körükörüne boyun eğmesi, “Çoğunluk yapıyor demek ki bu doğru hareket.” sanması, Kuran’ı eğer anlayarak okursak, Rabbimizin bizi en çok uyardığı konulardan.

************************************

EN’ÂM 116

Yeryüzündeki insanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Sadece sanıya uyarlar onlar ve sadece saçmalarlar.

************************************

Enam: Hayvanlar, davarlar

Kuran Tercümesi
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk

************************************

Peki, bizim iyi-güzel-doğru duygu ve düşüncelerimizi aşağı çekerek, hem kendimize hem de tüm vatandaşlarımıza zarar veren şeylere bakalım mı?

Trafik kurallarına uymamak.

Şehri, çevreyi kirletmek.

Ahlak dışı işler yapmak.

Yalan, dolan, kandırma peşinde koşmak.

Yalancı ve ikiyüzlü politikacılara uymak.

Rüşvet almak, rüşvet vermek.

Politikacıları, ürettikleri işlere göre değil, boyuna posuna, afrasına tafrasına bakarak değerlendirmek.

Ve tüm bunların bir sonucu olarak ve diğer bütün ufak veya büyük yanlışlarımız sebebi ile Allah’tan uzaklaşmak.

************************************

Bu bayramda, pırıl pırıl tertemiz giyinmiş insanları, sevgi ve saygıyla yapılan ziyaretleri, büyüklerin ellerinin öpülmesini görünce, ben “Neden her günümüzü bu bayram temizliğinde ve bayram sevgi-saygı-anlayışı içerisinde yaşamayalım?” diye düşündüm. Ve hemen aklıma, taa en derinlere kazınmış bir söz geldi:

“Deliye her gün bayram.”

NE KADAR AYIP!!!

NE KADAR YAZIK!!!

Bu söz aklıma gelir gelmez, işte dedim, Türkiye’mize atılmış bir kazık daha.

Bu sözü her kim çıkarmışsa, her kim inanıp yayılmasına katkıda bulunmuşsa, (ben de olmuş olabilirim zamanında) ya cahillerden, ya da zalimlerden olmuş.

Ben bu sözü hayatımdan silip atıyorum.

Cahillerden olmaktan da, zalimlerden olmaktan da, Rabbime sığınıyorum.

Ve Rabbime, bizi cahillerden de, zalimlerden de koruması için yakarıyorum.

Ben her bir günümü, pırıl pırıl, tertemiz, sevgi-saygı-anlayış içerisinde, bir bayram havasıyla yaşamak istiyorum.

Çevremde de böyle yaşamak isteyen insanlar istiyorum.

Ben çoğunluğa körükörüne uymayı reddediyorum.

Şahit olarak Allah yeter.

Tweet Yap
Facebook'ta paylas!