Hayat Çok Güzel Hatta Harikulade :D :D
Şükürler Olsun Allah’a ve Bize Bunu Hatırlatanlara :D :D

Pin It

Hayat Çok Güzel Hatta Harikulade
Şükürler Olsun Allah’a ve Bize Bunu Hatırlatanlara

Bu başlığı okuduğunuzda içinizden itiraz etmek geldi mi?

Gerek kendi hayatınızdan, gerek çevrenizde bizzat kendi gözlerinizle gördüğünüz, bizzat kendi kulaklarınızla duyduğunuz pek çok zorlukları, sıkıntıları bana duyurmak ve ne kadar da haksız olduğumu bana bildirmek için bir istek duydunuz mu?

Hayatın hiç de o kadar güzel olmadığını bana söylemek istediniz mi?

Kendi hayatınız düzgün gidiyor olsa da, çevrenizin hep mutsuz insanlarla çevrili olduğunu, dertlerin bitmek tükenmek bilmediğini yazmak istediniz mi?

Ya da, günlerdir hatta aylardır veya yıllardır nasıl sıkıntı çektiğinizi hayatta milyonlarca hatta milyarlarca insanın ağladığını bana da bildirmek veya hatırlatmak için içinizde dayanılmaz bir istek duydunuz mu?

Veya öfke ve içerleme ile sitemden ayrılma isteği veya “üyelikten ayrılma” bağlantısına hırsla basma isteği duydunuz mu?

Gidenlere güle güle.

Yolları açık olsun. Allah onlara da hayırlı uğurlu öğretmenler, yol gösterenler nasip etsin.

Ve gelelim kalan arkadaşlara:

Her “Hayat güzel. Hayatı zorlaştıran, sıkıntı yaşamamıza sebep olan bizim kendi bakış açımız.” anlamında bir yazı yazsam e-postama ya itirazlarla dolu ya da itiraz etmemeye çalışan ama çaresizlik dolu mesajlar geliyor.

Ben “Hayatında veya hayatta şükredecek şeyler bul” deyince, bir kaç şükürden sonra “Hani, hala bir şey yok. Hala aynen devam ediyor aynı dert hatta daha da arttı.” diyenler de var.

Sevgili arkadaşım,

Burada ben bir hayat tarzından bahsediyorum.

Üç beş gün hatta 30 gün uyguladıktan sonra gökten zembille mucizelerin inmesini bekliyorsanız, öncelikle söyleyeyim, biz burada büyücülük, sihirbazlık peşinde değiliz.

Hatta tüm iyi niyetimize rağmen, ermişlik peşinde de değiliz.

Biz sadece ve sadece hayatın 8 parçasında da iyiden, güzelden, doğrudan yana olma ve bu düşünce, duygu, söz ve hareketlerimizin ödüllerini hayatımızın 8 parçasında da tatma taraftarıyız.

Hayatta öğrendiğim en önemli derslerden biri, belki de en önemlisi şu ki:

Hayatın vazgeçilemez 8 parçasından birinde veya daha çoğunda,

** hissettiğim bir soğuma,

** hayatımın 8 parçasında da iyiden, güzelden doğrudan biraz uzakta bir tutum sergilemem,

** veya kendimi bunlardan uzak tutmam,

hayatımın her parçasında aşağı inen bir merdivende inmeye başlamama sebep oldu.

Ama yine öğrendiğim en önemli derslerden biri, hatta belki de en önemlisi:(benim için öğrendiğim her ders çok önemli hatta belki de en önemlisi. :D)

Yukarı çıkışın da aynı iniş kadar mümkün olduğu konusu.

Hatta bu konuları öğrenip, gerekli içtenliği ve ciddiyeti gösterebilirsek, çok çok da kolay olduğu.

Bu vesile ile bugün tekrar hatırlatmak istediğim konu şu:

Yukarı çıkış da adım adım basamak basamak oluyor.

Biz şükredince önümüze minik gibi görünen, alakasız gibi görünen bir adım, bir basamak, bir kapı çıkıyor.

O adımı atma cesareti gösterdiğimizde yeni bir adım, sonra yeni bir adım, sonra yeni bir adım,

Ve işte bu sebeple şükretmek, ani ve kocaman bir mucize bekleyerek değil bir hayat tarzı olarak hayatımızın her alanında hakim olmalı ve bunun üzerine de cesaretle ve yine şükürle açılan kapıların hakkını vermeye odaklanmalıyız.

Biz bunu yapmayı başardığımız zaman, kapı kapı, basamak basamak adım adım yukarı çıkış başlıyor ve devam ediyor.

İşte bir yarı yıl daha bitti.

Bir senenin daha orta noktasına geldik.

Bugün ve bu hafta sonu bir ara verelim. Kendimize, ve hayatımıza, dileklerimize bir minicik de olsa bir zaman ayıralım.

Son 6 aydaki niyetlerimize bakalım.

Dileklerimiz ne durumda?

Niyetlerimiz doğrultusunda ilerliyor muyuz?

Her şey tam niyet ettiğimiz gibi mi?

“Ne niyeti?” diye cevap verdiyseniz, lütfen niyetle ilgili yazılarımı okuyun.

Yoksa tüm niyetlerinizle aynı doğrultuda mı geçiyor günleriniz, bazı öğrencilerimin “Evet” diye cevap vereceklerini biliyorum. Eğer sizde “Evet” dediyseniz çok çok tebrikler.

Bu durumda hemen derin bir nefes alalım ve şükürlerimizle beraber, yüzümüze, gözlerimize, kalbimize mutluluk dolu bir tebessüm yerleştirelim ve bu harikulade 6 ayı kutladıktan sonra, yılın kalan yarısı için niyetlerimizi tekrar tazeleyelim.

Eğer cevabınız “Hayır” idiyse, aklınıza ve kalbinize bakın, niyetleriniz doğrultusunda ilerlememenize ne sebep oldu?

Bu sebepleri bulduktan sonra bilmenizi istediğim şey şu ki, tüm o bulduğunuz sebepler, sadece bir bahane.

Tüm bu bahaneler aslında gerçeklerden çok uzak.

Gerçeklere kavuşmak için tek yapmamız gereken, hayatımızın 8 parçasında da niyetlerimizi tekrar tazelemek ve hangi adımda, hangi basamakta, hangi kapıda takılıp kalmışsak ve geçmeye korkarak kendimizi durdurmuşsak, kaldığımız yere geri dönmek ve açılan kapıların hakkını vermek için cesaretle adım atmak.

Temmuz ayı bu niyet tazelemesini yapmak için ne kadar da uygun bir ay.

Not:

Hayatın güzelliği ve harikuladeliği karşısında, bunu göremeyen arkadaşlara Adem babamızı ve Havva annemizi hatırlatmak isterim.

Allah onları affetsin. Allah çok affedicidir, içtenlikle kendisine geleni hemen affeder. Asıl biz affetmekte zorlanır ve hataları/hatalarımızı dilimize dolar dururuz.

Allah’ın affediciliğini kendimize örnek alarak biz de onları affedelim ve çok çok, çok çok sevelim.

Cennette hayatın ne kadar harikulade olabileceğini tahmin ediyor musunuz?

Maalesef, bu harikulade hayatta bile sevgili Havva annemiz vesveselerle şikayet edecek ve beğenmeyecek bir şeyler bulmuş. Adem babamızı da ikna etmiş ve ikisi de bu vesveselerle beraber, cenneti beğenmeyip, Allah’ın “Uzak durun” dediği, sonsuzluk ağacı ve onun sayesinde de “çökmez mülk ve saltanat” peşine düşmüşler.

Oysa ki cennette susamak da yokmuş, acıkmak da yokmuş, açıkta kalmak ta yokmuş, güneşten yanmak da.

İşte bu cennetten içinde bulunduğumuz hayata inişin kısacık bir özeti.

Bu konuyu daha da öğrenmek isteyenlere, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün tertemiz Türkçesiyle, kelimelerin tüm anlamlarını vererek, hiç birini yok farzetmeden çevirdiği Kuran Türkçe Mealini tavsiye ederim.

Bugün bu konudan bahsetmemin sebebi şu:

İşte bir fırsat.

Çok sevgili Havva annemizin ve Adem babamızın da yaptığı,

** sahip oldukları güzellikleri beğenmeme,

** az görme ve şikayet etme,

** şükretmeme

** ve Allah’ın “Yapma” dediği şeyleri yapma,

hatalarımızdan vazgeçmemiz için bir fırsat.

Ne için fırsat?

Şükretmek için, sahip olduğumuz veya çevremizdeki güzellikleri beğenmek, takdir etmek, ve Allah’ın “Yapma” dediği şeylerden vazgeçmek için. (Ki bunlar hayatımızın 8 parçasına zarar veren şeyler, faydasız şeyler.)

Sevgili arkadaşlarım, çevremizde gördüğümüz veya yaşadığımız tüm olumsuzluklar, ve bizim bunlarla HEMFİKİR olma hatasına düşmemiz, bizi sevgili Adem babamızın ve Havva annemizin bırakmak durumunda kaldıkları cennetten biraz daha uzaklaştırıyor.

Siz siz olun bunlarla değil, cennetle HEMFİKİR olun.

Adem babamıza ve Havva annemize de sorabilseydik eminim bize söylerlerdi:

“Bizim hatamızı sürdürmeyin. Şükürle beraber cennetten yana olun.”

Hepimize, hem bu hayatta hem de ahiret hayatında, cennet dilerim.

Seçim bizim.

Cennet sözcüğü için benim tanımım şu:
“Harikulade bir hayat.”

Allah’ım ben seçimimi cennetten yana yaptım. Senin sözünü dinlemeye karar verip, niyet ettim.

Allah’ım ben seçimimi harikulade bir hayattan yana yaptım. Senin sözünü dinlemeye karar verip, niyet ettim.

Bu sonsuzluk ağacının meyvesini yememeye karar verdim.

Burada ve şimdi mutlu olmaya, cenneti kucaklamaya, sevmeye ve olduğu gibi kabul etmeye karar verdim.

Tweet Yap
Facebook'ta paylas!