4 – MIKNATIS ve PUSULA
12 Ağustos 2012 Pazar günü, dünyanın ve Türkiye’nin her bir köşesinden gelerek Ankara’da buluşacağımız Para Bolluk Zenginlik Temizlik semineri için ÖN HAZIRLIK ve davet için hazırladığım mini kursun 4. bölümüne hoşgeldiniz.
Dünya’nın ve Türkiye’nin her bir köşesinden derken abarttığımı sanmayın lütfen.
Allah’a çok şükür Almanya ve Japonya’dan gelecekler için.
Emek, çaba, gayret, zaman, para…
Harcadığınız her şeyin, Allah’ın izniyle KAT KAT fazlasını ödül olarak almanızı dilerim.
Allah şahit.
Şahit olarak Allah yeter, ama bilmenizi isterim ki, ben de şahitim.
Hepinize, hepimize, Allah’tan rahat, kolay, güvenli yolculuklar diliyorum.
*************************
Dünkü Allah’a sığınma, aklı kalbi dinleme konusunda bazı arkadaşlar bu konuyu anlamak için semineri beklemekten bahseden mesajlar gönderdiler maalesef.
Aman arkadaşlarım, sakın ha böyle bir şeyi yapmayın.
Bu konuyu zaten biliyorsunuz.
Seminere bu çok iyi bildiğiniz konuyu beraber uygulayarak, bazı yalan ve yanlışlardan kurtulmak için, beraber temizlik yapmak için gelin.
Hiç bir kimseyi, hiç bir şeyi, hiç bir olayı veya toplantıyı veya semineri, bu konuyu Allah’a sığınmak konusunu anlamak için ve özellikle sığınmak için kendinize aracı olarak almayın.
Allah’la aranıza asla ve asla aracı koymayın.
Allah’a sığınmak için TEK yapmanız gereken:
“ALLAH’IM SANA SIĞINDIM BEN” demek.
Bunun bir denemesini hemen şimdi yapalım mı?
Bir sıkıntınızı düşünün. Ve bu sıkıntınız hakkında, Allah’a “Allah’ım sana sığınıyorum ben” deyin ve bunu kalpten söyleyin.
Daha bunu söyler söylemez bir huzur hissedeceksiniz, bir rahatlama, hatta o sıkıntı hakkında güzel bir çözüm olasılığı aklınıza ve kalbinize gelirse, veya hemen veya biraz sonra veya bir süre sonra o sıkıntının geçiverdiğini görürseniz de şaşmayın lütfen. Hemen şükredin. Ve hayatınızda HER KONUDA bu şekilde Allah’a sığınmaya karar verip niyet edin ve sığının.
Hatta Ağustos’taki seminere gelmek İSTEYEN ama asla gelemeyeceğini düşünen arkadaşlar, “Allah’ım bu seminere katılmak istiyorum ama imkansız görünüyor, Allah’ım bu konuda da sana sığınıyorum ben.” deyin, ve sığının, aklınıza kalbinize bir çözüm geleceğine, ya da gelmenize engel her ne ise, kısacık bir sürede o engelin kalkıvereceğine tanık olacaksınız inanın.
İşte Allah’ın mucizeleri hayatımıza bu şekilde giriyor.
Bu mucizeleri sizin de yaşamanızı çok isterim.
Ve işte Nisan 2012 Bahar Maratonumuzda çok sevgili bir arkadaşımızın tam da bu önemli konudaki başarısı:
“Harikulade Dilekler Maratonunda çok sevgili bir arkadaşımızın farkındalığı ve başarısı : Allah’ sığınmayı öğrenmek benim için hayatımda açılan en güzel kapı. Maratonun başında kapı ne acaba, ben buraya ne yazacağım, herkes bilip yazıyor, ben kapının ne olduğunu anlayıp ne yazacağım diye düşünürken hayatımın en güzel kapısının önüme açılacağını bilmiyordum. Bu benim için o kadar büyük bir güzellik ki, sadece bir iki kere ve Funda hocam ısrarla buna vurgu yapıyor diye Allah’ım sana sığınıyorum diyerek adım attım. Sonuçta beni çok şaşırtan, önce iç dünyamda oluşan sonra dışarıda da yansımalarını görmeye başladığım bir akış başladı. Ben inanıyorum ki artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacak. Artık ben eskiden olduğum gibi bir insan olmayacağım. Allah’a sığınmayı bilen ile bilmeyen ben arasında çok büyük fark olacak. Bu o kadar güzel bir kapı ki açtığın anda güneş ışığı içeri doluyor, göz kamaştırıyor. Ben bu konuda çok adım atıp, çok deneyim yaşamadım henüz. Bu güne kadar gaflet içinde olduğum bu konu henüz benim için yeni. Çok basit gibi görünen, sıradan alışılmış bir söylem gibi görünen bu konu önemini kavrayıp uygulamaya başlayınca devleşiyor. İnsan olarak hayatımda karşılaştığım her zorlukta, her kararsızlıkta, içinden çıkamadığım, aşamadığım her olayda, hâtta her kolaylıkta , güzel olayda bile kullanabileceğim sihirli bir formül bu: ” Allah’a sığınmak ” Funda hocama emekleri için teşekkürler. FUNDA TEYZE’NİN CEVABI: Sevgili arkadaşım, Gerçekten de bu kapı HEPİMİZ için en büyük kapı. VE her an her yerde açılan bir kapı. En mutlu anlarda da en mutsuz anlarda da açılabiliyor. En mutlu anlarda şımaracak mıyız şımarmayacak mıyız, şeklinde Allah’a sığınacak mıyız, sığınmayacak mıyız kapıları açılıyor. Çaresizliklerde de ümitsizliğe kapılacak mıyız kapılmayacak mıyız şeklinde, Allah’a sığınacak mıyız, sığınmayacak mıyız kapıları açılıyor. Bu kapıları ne kadar iyi bilirsek bilelim, yine de açılıyorlar. Bu kapı en büyük kapı, en önemli kapı, her zaman açılan kapı, hiç bitmeyen kapı. Çekim yasasını öğretip de bunu öğretmeyenlerden kendinizi koruyun, sevgili arkadaşlarım. Bu kapınızı kapatmaya çalışıyorlar. Siz kanmayın. Çok çok sevgiler |
Ve gelelim, Ağustos semineri ÖN HAZIRLIK konumuza.
Çekim Yasası: MIKNATIS ve PUSULA
Sevgili arkadaşlarım,
Mıknatıs ve pusulada bize yine hayat hakkında, hayatta başarı hakkında çok güzel ipuçları ve değerli bilgiler var.
İşte yine Nisan 2012 Maratonumuzdan özellikle aklın ve kalbin hemfikir olup olmaması konusunda bir yazım ve bu yazı üzerine bazı anlayış, keşif ve farkındalıklar:
Sevgili arkadaşlarım,
Aklımızın ve kalbimizin bir olmamasını içimizde bir sıkıntı olarak hissediyoruz, bir huzursuzluk, bir itekleme, bir zorlama belki. İşte o sıkıntıyı iyi hatırlamanızı, iyi bilmenizi istiyorum. O sıkıntı aklın ve kalbin hemfikir olmaması. Hayatın 8 parçasından birine veya ikisine, veya üçüne veya hepsine bilmiyorum artık bir zarar olduğunun içinde her zaman mevcut olan pusulası. Ama bu pusulanın iyi çalışmasının TEK şartı ÖNCESİNDE Allah’a sığınılmış olması. Pusula da bir mıknatısın yanına gelince sapıtır değil mi? İşte bizdeki pusula da Allah’tan uzaklaşınca sapıtıyor. Şükür çok güzel, Şükür çok güzel, Şükür çok güzel. Tabii ki şükredin bol bol şükredin. Ama bilin ki, sadece şükür yetmiyor Allah’a gerçek sığınmak konusunda. Biraz daha o yolda Allah için adım atmak, hayatın 8 parçasına fayda için çalışmak gerekiyor. Kimi zaman cesaretle bu yolda adım atmak gerekiyor. |
VE İŞTE PUSULA VE MIKNATIS KONUSUNDA BİR MESAJ DAHA:
Size hep pusuladan bahsetmek istedim ama kısmet bugüneymiş.
Sanırım makalelerimde de henüz yazamadım bu konuyu. Sevgili arkadaşlarım, Dünyanın en ortası erimiş bir halde DEMİR. Dünyanın ortasının, %80’i DEMİR. Yani yumurtanın sarısının %80’i demir. Dünyanın dönmesi sebebi ile bu demir, mıknatıslanıyor. Bu demirin bir özelliği. Çok kolay mıknatıslanıyor. Çarpsan, yere düşürsen, sürtsen, oynatsan, hemen mıknatıslanıyor. Bu sebeple dünyanın dönmesiyle de mıknatıslanıyor. Mıknatısın iki ucu olur. Dünyadaki bu mıknatıslaşmış demirin de iki ucu var. Ve biz bu uçlara kuzey ve güney diyoruz. Pusula da bir mıknatıs ama ille de demir olmasına gerek yok. Başka metallerden, hatta plastikten bile mıknatıs yapılabiliyor. Çünkü aslında mıknatıslanmanın sebebi, elektronlar. Pusuladaki mıknatısın, dünyanın güneyindeki cins mıknatısla aynı olan ucuna OK takıyorlar. Ve o uç, dünyadaki kuzeydeki cins mıknatısla birbirini çektiği için, OK bize kuzeyi gösteriyor. Ama pusulanın yanına başka bir mıknatıs getirirseniz, o mıknatıstaki kuzey ucu, pusulanın oklu ucunu çekeceği için, pusula sapıtmış oluyor. ********************** Bunları neden anlatıyorum, sevgili arkadaşlarım? Çünkü çok ilginç. Ve biz bilimi seviyoruz. Öğrenmeyi seviyoruz. VE bize Allah’ı hatırlatan her şeyi ve her konuyu daha da seviyoruz. Siz de pusulanızın yanına başka hiç bir mıknatıs getirmeyin, almayın. Pusulanızı hep Allah’a sığınmak yönünde tutun. Ödülleri vazgeçemeyeceğiniz, hayal bir edemeyeceğiniz kadar güzel. Tüm arabalara, tüm evlere, tüm maddi zenginliklere bile değer. Varlığınızı bu yolda harcayın. Çok çok sevgiler |
VE BU YAZIM ÜZERİNE ULAŞTIĞIM BAZI ANLAYIŞLAR VE KEŞİFLER:
Asıl mıknatıstan, pusuladan anlamamız gereken, kendimize örnek çıkarmamız gereken şey belki de şu:
Eğer hayat denilen okyanusta uzaklara gitmek, bir yerlere ulaşmak istiyorsak, bize bir PUSULA lazım, ya da pusula gibi güvenebileceğimiz bize yön veren bir yöntem lazım. Eğer yöntemleri reddeder de kayıkla hafta sonunda denize açılır gibi hayat okyanusuna kendimizi bırakıverirsek, maalesef hiç kendimizi kandırmayalım, bu evrende pek bir yerlere varılmıyor. Ya sıkılıp yorulup, bir yere varamadığı için geri dönüyor ya da Allah korusun başına gelmedik kalmıyor, kaybolup gidiyor. Ve daha da acıklısı, pusula gibi yöntemleri ve Allah’ın pusulasını reddedersek, sadece koskoca dünyada, Piri Reis gibi bir iki kişi, pusula, harita, ve keskin gözler ile hayat okyanusunda bir yerlere varabiliyor, geri kalanından hayat okyanusunun tüm hazineleri de ve sırları da eksik kalmış oluyor. Arkadaşlarım, İşte karşınızda hayat denizinin kenarında kayığınız, yarın yola çıkıyorsunuz. Yanınıza pusula alacak mısınız almayacak mısınız? Pusulaya gerek yok, ben başımın çaresine bakarım mı diyorsunuz? TEK ŞAŞMAZ pusula Allah’a sığınmak. Siz kayığa binerken, hayat okyanusunda HER yaşadığınız anda bu pusulayı bırakabilecek misiniz? Ben yürüyeceğim, yolumu kendim bulacağım mı diyoruz? İnsanoğlunda bu tür bir cahillik mi desem, zalimlik mi, bir tuhaf heves mi desem, o var. Adres sormadan aradığımız yeri bulma hevesi, inadı. Gelişmeyi engelliyor, ilerlemeyi engelliyor. Özellikle bir yere ulaşmayı isteyen bizler için ve bir yere ulaşmayı uman, bekleyen, isteyen tüm insanlar için, bu çok yazık oluyor ve ciddi bir başarısızlık kaynağı. |
VE BİR ANLAYIŞ DAHA:
İnsanoğlunun pusulayı keşfetmesi ve kullanmaya başlaması, ne kadar süre almış biliyor musunuz, sevgili arkadaşlarım? Binlerce yıl sürmüş o bilgiye ulaşması, o bilginin yayılması. İnsanoğlu buluşlara, yöntemlere, bir yerlere varmaya, çözümlere direnci olan bir varlık. Binlerce yıl reddedebiliyor gerçekleri, çözümleri. İçinde bulunduğumuz şu yıllarda, artık teknolojik mekanik gerçekleri daha kolay kabul edebiliyoruz. Artık direnç biraz kırıldı. Fakat, sosyal alanda, ruhsal alanda, hala insanoğlu, hala o eski, bir gerçeğe binlerce yıl direnme alışkanlığından çıkamadı. Mesela ben bir grup insana desem ki, şu şu şu yöntemi uyguladığınızda çok daha başarılı, çok daha neşeli oluyorsunuz desem, biliyor musunuz beni duyanların büyük çoğunluğu inanılmaz vesveselere olumsuz düşüncelere direnişe dalar gider. Acaba bir zararı var mı? Yapay bir şey mi bu? Bu konu vitamin konusunda bile böyle. C Vitaminin kabul edilmesi, 200 yıl sürmüş. YEDİ (7) defa ispatlanmış, her defasında önce kabul görmüş sonra tekrar yok olmuş. Şimdi faydaları tekrar ispatlandı ama yine yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Konu biraz dağıldı ama içimizde iyi güzel, doğru şeylere karşı bir direniş var. Ve tek çare temizlik yapmak ve Allah’a sığınmak. Ağustos’daki seminerim de de işte biz hepimizde mevcut olan bu direnci kırmak için BERABER çalışacağız. Aynı maratonda da yaptığımız gibi. Ama maraton maraton. Kurs da kurs. Birebir bir odada olmak, bu temizlikleri BERABER yapmak da bambaşka bir başarı bambaşka bir tecrübe olacak. VE o dirençten ÇOK BÜYÜK bir parçayı daha kırmış olacağız, Allah’ın izniyle. |
Henüz yorum yok.
Yorum Yaz
Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:
Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.
Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.
Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.
31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.
Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.
Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.
Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,
=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================
Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D
No trackbacks yet.