8 – Çekim Yasası: Hayatın 3. Parçası… Milletler, Liderler ve Allah’tan İmtihanlar

19 Mayıs, Atatürk’ün Samsun’a çıkışının ve Kurtuluş savaşımızı başlatmasının yıldönümü.

Bu bağımsızlık savaşı, ülkeyi bölmek, esir etmek, köle etmek, satmak isteyen, hem içerideki hem de dışarıdaki düşmanlara karşı başlatılmış.

Çünkü maalesef içerideki düşmanlar, dışarıdaki düşmanlarla işbirliği yaparak, milletin köle olma fikrine sıcak bakmışlar ve hatta bu yönde ciddi adımlar atmışlar.

Aklı ve kalbi temiz Atatürk gibi bir lider için, Allah’a sığınıp elini taşın altına koymak şart olmuş.

Zaten aslında şu da bir gerçek ki, Osmanlı devletinin milletiyle, sistemiyle, yönetim tarzıyla, hayat tarzıyla, içinde bulunmuş olduğu, yüzyıllardan gelen kökleşmiş çöküş devrinden çıkabilmesi için, acı dolu bir yeniden doğuştan geçmesi TEK çözümdü.

Bazen bir millet, bir insan topluluğu fazla çökmüşse, yanlış bir takım fikirler, o topluluğun her noktasına fazla işlemişse ve en önemlisi, her tarafı tembellik, gevşeklik, rüşvet, geri kalmışlık, bağnazlık, dinin çarpıtılması sarmışsa, hani affedersiniz, hasta bir insanın vücudunu o hastalığın mikrobunun fazla sarmış olması gibi, artık geri dönüşü olmayabilen bir noktaya geliniyor.

Biliyorsunuz, vücudun kendini mikroplara karşı koruma mekanizmalarından biri yüksek ateş. Vücut için tehlikeli olabilecek kadar vücudun sıcaklığı artıyor fakat o sıcaklıkta mikroplar da öldüğü için, vücut bu kendine zararı olabilecek yöntemi göze alıyor ve cesaretle ateşini, sıcaklığını arttırıyor.

VE eğer her şey yolunda giderse, Allah’ın rahmetiyle yüksek ateşli,  eziyetli, kıvranarak geçen bir geceden sonra tüm mikroplardan temizlenmiş olarak, kişi yepyeni bir sabaha gözlerini açıyor.

Bunu Osmanlı imparatorluğunun, Osmanlı devletinin durumu ile karşılaştırırsak, yaşanan o savaşlar ve sıkıntılar, ülkenin ateşinin çıkması oluyor.

Zaten o ateş sırasında da ülkedeki mikroplar ya imha oluyorlar ya da padişah gibi kaçıp gidiyorlar.

Allah’a şükürler olsun, ülkemize, milletimize Allah bir temizlenme, arınma programı uygulamış, ve 19 Mayıs bu programın çok özel bir başlangıç tarihi.

Bu açıdan ve çekim yasası açısından baktığımızda görüyoruz ki, kurtuluş savaşının başlamasına sebep olan her acı, her savaş aslında açılan bir kapıymış.

Evet acılı, evet cesaret gerektiriyor ama sonuçta milletin kölelikten esaretten kurtulması ile sonuçlanıyor.

Çünkü, aklı başında, kalbi temiz insanlar ve en başta da Atatürk, bölünmenin, parçalanmanın ve köleliğin kabul edilemeyeceğini akıllarında ve kalplerinde bilmişler ve Allah’a sığınarak cesaretle adım atmışlar.

Açılan kapılarının farkına varmışlar, o kapıları TEKER TEKER Allah’a sığınarak cesaretle geçmişler.

Atatürk ülkemize Allah’ın bir armağanı.

Türk milleti, kendisinden önce İstanbul’un sahibi olan ve o bölgede 1000 yıl kadar çok hoş fakat çöküşlerle dolu bir varoluş geçirmiş olan Bizans imparatorluğunun, Bizans Devletinin kaderinin tekrarından onun sayesinde kurtulabildi.

Allah’a çok şükür Bizans’dan şimdi eser yok ama Atatürk sayesinde biz buradayız.

Gerçi Bizansın kaderinin tekrarından kurtulabildi derken, tarihe dikkatle baktığımızda ve Bizans’ın çöküş ve yok oluşunda da pek çok ibret alacağımız dersler görüyoruz.

Bizans da aynı Osmanlı gibi çok güzel parlak devirler yaşamış, sonra İstanbul ve çevresinde bir taraftan zevk ve sefa içerisinde, para harcayarak, topraklarını yavaş yavaş kaybederek, diğer taraftan da dini açıdan sapıtarak ve bağnazlığa, yanlışlara kapılarak, uzun yıllar süren bir çöküş dönemi geçirmiş.

Ne ilginçtir ki, onlara da bir KURTARICI gelmiş, üstelik de dini reform eden, açık fikirli, modern, gelişime, eğitime, dürüstlüğe, açık fikirliliğe, destek veren, her konuda ve dinde bağnazlığa karşı çıkan bir Bizanslı kralları da olmuş.

O zamanın bağnaz dincileri, kendisine çok karşı çıkmışlar. Ama, kendisi bu savaşı kazanmış ve Bizans’ın ömrünü yüzyıllarca uzatmış,

Nasıl günümüzde, Kuran’ın Türkçe okunmasını isteyenlerle buna karşı gelen ve insanların anlamadan okumalarını ve ne anlamaları gerektiğini bazı dini liderlerden öğrenmeleri gerektiğine inananlar varsa, ve bu iki uç arasında gruplaşma, kutuplaşma oluyorsa, o dönemlerde de Bizansta, en ateşli tartışmalar ve kutuplaşma kaynağı olan konu, İsa peygamberin resimlerine tapılabilir mi, tapılmamalı mı, konuşulabilir mi konuşulmaz mı, konusu imiş.

Ve o zamanın aklı ve kalbi temiz insanları, resme konuşulmaz, orada İsa yok, şeklinde aklı başında konuşurlarken, bağnaz kesim de, doğru dürüst bir açıklama bile yapmadan, sadece itiraz, hakaret, ürkütme ve tehdit ile dayatma yaparak buna karşı çıkmışlar.

VE bu, yüzyıllar süren bir ikileşme, ayrılık yaratmış.

Ancak reformlar yapan o lider, tüm bu ikileşmeleri düzeltecek aklı başında, bilge, akla ve kalbe dayanan, adalete dayanan, gelişmeye dayanan reformlar yapmış.

Bizans bu liderle beraber, harikulade bir devir yaşamış.

Fakat, onun getirdiklerinin değerini Bizans bilememiş ve kendisinin ölümünden sonra yine aynı bağnazlığa, sapıtmaya, resme tapmaya vs. ve çöküşe geri dönmüşler.

Ve sonuçta işte, ortada Bizans falan yok şimdi biliyorsunuz.

Ve sırf bu tarih bilgisi bile, bize Atatürk’ün ve onun reformlarının değerini bilmemiz için bize Allah’tan bir yol gösteriş ve bir ibret.

Ben şahsen, Allah’a sonsuz şükürler ediyorum Atatürk ve reformları için.

Ve hep bahsettiğim, onun milletine Kuran’ı anlayarak okumaları için zamanının bilginlerinden Kuran’ı Türkçeye çevirmelerini istemesini ise onun hayattaki EN ÖNEMLİ REFORMLARINDAN, EN ÖNEMLİ VASİYETLERİNDEN biri olarak görüyorum.

Ve bu vasiyet, Sayın Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün Kuran tercümesi ile yerine getirilmiş oluyor.

Allah ikisinden de razı olsun.

Bize düşen onların değerini bilmektir.

Bizans’ın yaşadığı kaderden ve o reform yapan açık fikirli, ilerici liderden sonra çöküşe aynen devam etmelerinden çıkartmamız gereken ders de şu:

“Eğer iyi ve temiz kalpli bir lider gelip de, kaderi acılarla dolu bir milleti kurtarırsa ve ona maddi ve manevi güzel yıllar yaşatırsa, aman ha o millet dikkat etsin. O liderin düzelttiklerini, yaptıklarını, değer bilmeden tekrar bozarlarsa, Bizans gibi, çöküp ortadan kalkmaya mahkum olabilirler, aynı Bizansın başına geldiği gibi, üstelik tam da milletimizin şu an yaşadığı topraklarda.”

Bu tam olarak, açık ve seçik bir şekilde, bizim için ders alınacak bir ibret kaynağı değil mi, sevgili arkadaşlarım?

İstanbul’da sokakta yürürken, tam da o sokaklarda bundan 600 yıl önce, Bizanslıların aşırı bir ucunun, at arabası yarışları ile eğlendiklerini, diğer bir aşırı ucun da, bağnazlıkla, dini yalan yanlış uygulamakta ısrar ettiklerini unutmayın.

Ve sakın ha, bu dünya hayatını,  “Benden sonra tufan.” yaklaşımı ile bir defalık, sadece bu hayatlık bir yaşanım olarak görmeyin. Hem bugün için hem de yarın için sorumluluk alın.

Ve unutmayın, Allah verdiği armağanların değerini bilmeyen toplumlara şu mesajı veriyor Kuran’da:

*****************************************

ENAM SURESİ 133 (Enam: Hayvanlar)
Senin o Ganî Rabbin rahmet sahibidir. Dilerse sizi ortadan kaldırır ve sizi bir başka topluluğun soyundan vücuda getirdiği gibi, ardınızdan da dilediğini sizin yerinize getirir.

TEVBE SURESİ 39 (Tevbe: Tövbe)
Eğer seferber olmazsanız Allah size korkunç bir azapla azap eder ve yerinize sizden başka bir topluluk getirir. Allah’a hiçbir şekilde zarar veremezsiniz. Allah herşeye Kadir’dir.

HUD SURESİ 57 (Hud: Bir peygamberin adı)
“Eğer yüz çevirirseniz ben, bana gönderilen şeyi size tebliğ etmiş bulunuyorum. Rabbim, yerinize başka bir topluluk getirir ve siz O’na hiçbir şekilde zarar veremezsiniz. Kuşkusuz benim Rabbim herşey üzerinde bir Hafiz’dir; kollar, gözetir.”

İSRA SURESİ 16 (İsra: Gece yürüyüşü)
Biz bir ülkeyi/medeniyeti mahvetmek istediğimizde, onun servet ve nimetle şımarmış elebaşlarına emirler yöneltiriz/onları yöneticiler yaparız da onlar, orada bozuk gidişler sergilerler. Böylece o ülke/medeniyet aleyhine hüküm hak olur; biz de onun altını üstüne getiririz.

Kuran Türkçe çevirisi: Sayın Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk

***********************************

Atatürk’ün ülkemiz ve milletimiz için yaptıklarına baktığımda benim aklıma hep, geçenlerdeki makalemde de anlattığım Musa peygamberin, toplumunu zalim firavunun köleliğinden kurtarması gelir.

Mucizeler, mucizeler, mucizeler.

Kuran’da Musa peygamber ve onun toplumunu kurtarışı, ardından onların bu kurtarışa rağmen sapıtmaları uzun uzun ve tekrar tekrar anlatılıyor.

Mutlaka okuyun, sevgili arkadaşlarım. Allah’a sığınarak okuyun.

Aklınızı ve kalbinizi dinleyerek anlayarak okuyun.

Gerekirse tekrar tekrar okuyun.

Bir milleti esaretten kurtarmanın peygamberlere verilmiş bir görev, bir ayrıcalık olduğunu anladığımız zaman, buna saygı, sevgi, minnettarlık, teşekkür hisleriyle yaklaşmamız gerekiyor.

Musa peygamber toplumunu bir süre bırakıp da geri geldiğinde onların sapıtmış olduğunu gördüğünde yaşadığı hayalkırıklığını Kuran’da okuyunca, ben de aynen hissederim onun hayal kırıklığını ama hemen Allah’a sığınırım.

Musa peygamber, kardeşi Harun peygambere kızar ve Kuran’dan öğreniyoruz ki, bunu kardeşinin saçını sakalını tutarak yapar:

***************************

Taha suresi (Taha: “Tı” ve “Ha” harfleri)

92. Musa dedi: “Ey Harun, onların saptıklarını gördüğün zaman seni ne engelledi de,
93. Benim ardım sıra gelmedin. Emrime isyan mı ettin?”
94. Harun dedi: “Ey annemin oğlu! Sakalımı, başımı tutma. Ben senin şöyle diyeceğinden korkmuştum: ‘Beniisrail arasına ayrılık soktun, sözüme bağlı kalmadın!”

Kuran Türkçe çevirisi: Sayın Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk

Beniisrail: İsrailoğulları, Yakub peygamberin neslinden gelenler
İsrail:
Yakub peygamberin “Allah’ın kulu” manasında lakabı, Abdullah kelimesi de aynı anlama “Allah’ın kulu” anlamına geliyor.

****************************

Kuran’ı anlayarak okuduğumuzda, peygamberlerin hayat hikayelerini okuduğumuzda, neredeyse tüm peygamberlerin çevrelerindeki az bir azınlık hariç, toplumlarının çoğunluğu tarafından, reddedildiklerini, onların alayları, aşağılamaları ile karşılaşıp, buna rağmen, cesaretle doğrulardan yana olduklarını, milletlerine, onlar beğenmese de kabul etmese de her zaman sevgiyle gerçekleri söylediklerini görüyoruz.

Atatürk’ümüzün yaşadığı mucizelere baktığımızda, ülkemizi kurtarmak için geliş zamanlamasına baktığımızda, müslüman bir milleti felaketten kurtaran bu liderin, kendisinde ve gelişinde, Allah’ın mucizelerinin işin içinde olduğunu görmezden gelemiyoruz.

Bu işin kesinlikle Allah’ın onayı, yardımı, desteği, sevgisi ve isteği ile gerçekleştiği kesin.

Tabii bu gerçekle beraber, Atatürk’e olan tavrımızın, yaklaşımımızın, minnettarlığımızın veya nankörlüğümüzün, Allah’ın bir armağanına karşı bizim nasıl davrandığımız şeklinde bir imtihan kapısı olduğunu görebiliyor musunuz, sevgili arkadaşlarım?

Bir gün Allah karşısına çıktığımızda, nankörlerden olmama dileği ile, çok değerli, çok sevgili Atatürk’ümüze, ve ona destek veren, yardım eden, güvenen, arka çıkan, onunla beraber yürüyen tüm yol arkadaşlarına, ve onun vasiyetini gerçekleştiren, sayın profesörümüz Yaşar Nuri Öztürk’e ve en önemlisi de, onlara saygıda kusur etmeyen herkese, sonsuz sevgilerimi ve saygılarımı iletiyorum.

Allah her konuda bizi sınavları geçenlerden eylesin. (Ve benim şahsi dileğim olarak sınavı kolay ve rahat geçenlerden, hatta sınava bile girmeden en baştan geçenlerden eylesin.)

Milletimizi de açılan kapılarının hakkını veren milletlerden eylesin.

Milletimizi ve hepimizi, tüm imtihanları başarıyla geçenlerden, yüzü Allah’a ak çıkanlardan eylesin.

Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (2)
  1. Nevin
    15:11, 31 Mart 2013

    Çok sevgili ve saygıdeğer Funda Öğretmenim,
    Bu makaleniz, yüreğime su serpti. Ferahlattı, rahatlattı.
    Ben de sizin dileğinize yürekten katılıyorum.
    Milletimizi, açılan kapıların hakkını veren milletlerden eylesin.
    Milletimizi ve hepimizi tüm imtahanları başarıyla geçenlerden, yüzü ALLAHA ak çıkanlardan eylesin.
    Sonsuz teşekkürlerimle…

  2. Funda Teyzen
    20:04, 2 Nisan 2013

    İnşallah Nevin arkadaşım. :D

    Çok çok sağ olasın güzel dilerlerin ve bu güzel yorumun için.

    Çok çok sevgiler

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...