Harikulade’li Teleseminer…
Şükürler olsun, şükürler olsun, şükürler olsun, Allah’a.
30 Haziran Cumartesi akşamı, çok sevgili arkadaşlarım ve öğrencilerimle teleseminerde buluştuk.
Benim için çok heyecanlı ve çok güzeldi.
Arkadaşlarımla canlı canlı temizlik yapmak, her ne kadar temizliğimiz para üzerine idiyse de, pek çok arkadaşımın gönderdiğim ankette de belirttikleri gibi hayatın her alanında, her konuda kullanabilecekleri bilgiler ve temizliklerdi onlar.
Teleseminer ve temizlik ertesi, benim de, hem şahsi anlayış ve keşiflerim oldu, hem de şahsi temizlik kapılarım açıldı.
Mesela açılan bir temizlik kapım, arkadaşlarıma ve öğrencilerime yaptığım, ‘telefondan konuşun, lütfen konuşun, lütfen konuşun’ diye biraz fazla ısrar ettiğimi farkettim.
Ben ki ısrar edilmesini pek sevmem.
Zamanında ve hala annem misafirlerine, gün yaptığı arkadaşlarına, akrabalarına, “Alın, alın, daha da alın” “N’olur al, bak kırma beni.” diye gerek börek, gerek çay, gerek yemek vs. ısrar ettiğinde ben hep bunu yadırgar, “Bırak insanlar istiyorlarsa alsınlar, istemiyorlarsa almasınlar, anne, niye ısrar ediyorsun?” diye kızardım.
Gerçi ilerleyen yıllarda, bu konuda da temizlik yapmıştım.
Neden derseniz, o ısrar annemin sevgisiymiş meğer.
Sevgisini öyle ifade edebiliyormuş.
Canım anneciğim. Tabii herkesin bir sevgi ifadesi var.
Kimi sözle, kimi de böyle ısrarla.
Ben de sonradan öğrendim ki, telefonla katılan arkadaşlar, yeni bir teknoloji ile karşı karşıya oldukları için biraz panik olmuşlar. Hatta çok üzülerek öğrendim, ağlayan da olmuş.
Benim de onların o telaşları arasında, “lütfen, konuşun arkadaşlar” “lütfen konuşun arkadaşlar” demem biraz hoş olmamış.
Lütfen kusura bakmayın, sevgili arkadaşlarım.
Ama anlayışınıza sığınıyorum, ben de “öğrencilerimin sesini duyacağım” diye bayağı heyecanlıydım.
Kısmet sizin benimkini duymanızmış Tabii 2 kere konuşmaya katılan çok sevgili bir öğrencim hariç.
Çok sevgili bu öğrencimle telefonda konuşmak benim için de bambaşka ve harikulade bir deneyimdi.
VE bilmiyorum artık bir temizlik kapısı mı, bir keşif mi ama, beni çok şaşırtan bir olay da şuydu:
Ben makalelerimi hep, arkadaşlarıma, öğrencilerime yazsam da, “tek başıma” yani “monolog” halinde yazarak konuştuğum için, ve gerek e-posta, gerekse, e-kurslarımda öğrencilerimle YAZIŞARAK konuştuğumuz için, telefonla katılan çok sevgili bu arkadaşım, Allah’tan ve Allah’ın bize olan sevgisinden bahsedince, benim orada biraz dilim tutuldu.
Allah ve biz hakkında söylemek istediklerimi söyleyemedim.
Ve teleseminerden sonra düşününce, acaba neden böyle oldu, diye, işte şunları farkettim:
Ben aile içinde, Allah’tan rahatlıkla bahsedebiliyorum, kendi kendime düşünürken, öğrencilerime kendi kendime yazı yazarken de bahsedebiliyorum ama, farkettim ki, aile dışında karşılıklı, yüzyüze olarak ben hiç kimseye Allah hakkında konuşmamışım, konuşamamışım.
Gerek okul sırasında, gerek okuldan sonra, gerek iş çevresinde hep bir tabu olarak kalmış. Tabu derken kastettiğim, Allah hakkında konuşmak sanki sadece aşırı dincilere ait bir şeymiş gibi.
Biz konuşursak, biz de aşırı dinci oluruz diye, bize yasak kalmış.
Aşırı dinciler de, Allah hakkında konuşmayı,
- anlaşılmaz, bilmediğimiz Arapça kelimeler ve ifadelerle yapıp,
- bunu açıklama zahmetine bile katlanmadıkları için,
biz de öyle olmamak için, sessiz kalıp, konuşmaktan çekinmişiz.
Hatta belki de pek çoğumuzu dinden soğutmuş onların yaptıkları abartılı hareketler, abartılı sözler, dinimizi zorlaştırmaları.
Halbuki ülkemizde din, esas olarak, bizim anneannelerimiz , büyükbabalarımız gibi, sevgi dolu, mütevazi, insancıl, anlaşılmaya çalışan, sevdirmeye, kolaylaştırmaya çalışan insanlara aitti.
Ve ne ilginçti ki, o zamanlar, anneannelerimiz, büyükbabalarımız, aşırı dincileri sevmezlerdi.
Ne olduysa, onların nesli tükendi, ve din, aşırı dincilere miras kaldı.
Sevgili arkadaşlarım, bizim dinimizi de, Allah’ı da sahiplenmemiz gerekiyor.
İşte, çok sevgili bir arkadaşım, teleseminerime telefonla bağlanıp, bana Allah’tan bahsedince, ki ben neredeyse her makalemde aynı şeyleri yazıyorum, dile getiriyorum, ama telefonda, toplum içerisinde, sesli bir ortamda, karşılıklı sesli konuşurken, açıkça dilim tutuldu.
Ne ilginçtir ki, teleseminer, karşılıklı sesli iletişimden, tek taraflı monolog olarak benim dersime dönünce, tekrar rahata erdim ve çok şükür ki, bu haldeyken rahat rahat Allah’tan, Allah’ın bize olan sevgisinden, anlayışından bahsedebildim.
Sanırım bu seminerde benim için en büyük farkındalık buydu.
** Ya biz temiz bir Türkçeyle konuşup, Yaşar Nuri profesörümüzün bize armağan ettiği Yaşar Nuri açıklığında Kuran’ı okuyup anlayan insanlar, ve hatta belki, Atatürk’ü çok sevip de, minnettar olan hayatın 8 parçasını çok seven ve sevmek isteyen kimseler, biz kendimize baskı yapmışız,
** Ya da, Kuran’ı anlamadan okuyup, veya karşıdaki kişi Arapça’dan anlıyor mu anlamıyor mu diye düşünmeden, ve uzun merasimlerle, törenlerle, dini insanlara zorlaştırmaya çalışanlar, bizi soğutmuş,
** Ya da her ikisi sebebiyle.
Ama sevgili arkadaşlarım, ben kendi adıma konuşayım, Allah hakkında toplum önünde konuşmaktan çekinir olmuşuz.
Bunun siz çekim yasası öğrencileri için, değerli bir farkındalık olduğunu biliyorum ama bu keşfin ASIL değerinin farkında mısınız?
Bu demektir ki, şimdiye kadar, Allah’tan kendi aramızda bahsetmeyerek, tabiri caizse, Allah’a karşı bir soğukluk göstermişiz.
Bu davranışımızı düzeltmeye çalışarak, kendi aramızda Allah hakkında rahat rahat konuşup şükrederek, Allah’ın sevgisine, Allah’ın rahmetine daha da yaklaşmış ve daha da haketmiş olacağız.
Sanıyorum, Allah’ın gözünde, nispeten daha sıcak bir yerimiz olabilir, eğer biz bu iyi niyeti hep beraber sergileyebilirsek.
Tabii, Allah’tan kendi arkadaş grubumuzda veya birebir arkadaşlarımızla konuşurken bahsedebilmek için, haliyle yakın zamanda, Türkçe Kuran’dan okumuş olmak gerekiyor.
Çünkü neden bahsedeceğiz, tabii ki, Kuran’da okuduğumuz bizi etkileyen olaylardan, hikayelerden bahsedeceğiz.
Bu da bizi Kuran’ın yol gösterişine daha da yaklaştıracak.
Ama tabii bu söylediğimi önce benim yapmam gerek.:D
Makalelerimde çekinmeden, rahat rahat yazarken, telefonda dilim tutulunca işte ben de bu keşfe ulaştım ve hatta bir de temizlik yaptım.
Bu temizlik sırasında, bazı olaylar da hatırladım hayatımdan, bu olaylar sizin de başınıza gelmiş olabilir, veya gelebilir.
Mesela ben zamanında, bir arkadaş grubunda Allah ile ilgili bir şey söylediğim zaman, bazı gözler başka tarafa dönüp, “Bu da mı dinci oldu?” şeklinde bir duygusal havanın oluşması…
Tabii bir de bunun diğer zıt ucu var. Orada da gözler başka türlü döner.
Sizin de başınıza gelebilir, iki zıt ortamda da konuşmamanızı ben tavsiye ederim.
Bizim kendimize bizimle aynı düşüncelere ve aynı hislere sahip arkadaşlar bulmamız şart.
Şimdi anlıyor musunuz, sevgili arkadaşlarım, işte bu sebeple ben de kendime işte iki aşırı uçta olmayan, hayatın 8 parçasına zarar vermeyen, vermek istemeyen, arkadaşlar, çekim yasası öğrencileri arıyorum.
Ve Cumartesi günkü teleseminerimde, bu yolda ne kadar ilerlediğimi farkedip şükrettim. Ve çok şükür açılan temizlik kapılarımın hakkını verdim.
İşte teleseminere katılan arkadaşlarımdan bazılarının gönderdiği, bazı anket sorularına cevaplar:
SORU: Teleseminer sırasında ve ardında ne faydalar gördünüz. Duygusal olarak, düşüncelerinizde, bir takım farkındalıklar, elde ettiğiniz yararlı bilgiler gibi. Lütfen hepsini 1-2-3-4 diye sıralayın.
******************************************
1.Allah a sığınmanın deteylandırılmasının güzelliğini farkettim.
2.Duygusal anlar yaşadım bu da beni doğru yerde olduğum konusunda rahatlattı.
3.Keşfetmenin verdiği farkındalıkla hafifleme hissettim.
******************************************
SORU: Teleseminerin en hoşunuza giden 3 anı neydi?
******************************************
1. Funda Hocamızın ve diğer arkadaşlarımızın etkileşim içinde olması (kuşunuzun da:))
2: Cüzdana ve paraya bakış açımızın değiştiği an.
3: Para mucizelerinin mümkün olduğunu hissettiğimiz an.
******************************************
SORU: Teleseminerin en sevdiğiniz, en faydalandığınız tarafları nelerdi?
******************************************
Dünyada yalnız olmadığımı, benim sıkıntılarımı yaşayan insanlar da olduğunu ve hepsinin tüm bu sıkıntıları geride bırakmaya niyetli olup yepyeni güzel bir yaşama karar verip niyet ettiklerini gördüm. Hayata bir tazelik katan bu karar ve niyetler benim de doğru yolda olduğumu gösterdi.
******************************************
SORU: Bu teleseminerden elde ettiğiniz farkındalıkların size para mucizeleri getireceğine inanıyor musunuz?
******************************************
İnanıyorum. Artık para akışımı engelleyen nedenlerimi biliyorum ve temizliklerimle bu konuda mucizeler yaşayacağımı düşünüyorum. Hatta eşimin kefil olduğu kişinin hakkımız olan paramızı vereceğini düşünüyorum.
******************************************
SORU: Teleseminerin en hoşunuza giden 3 anı neydi?
******************************************
Bana cevep vermeniz ve iletisime gecmeniz hosuma gitti.
Gülümsemenizi ve pozitif enerjinizi hissetmek.
Telefonla bağlanan arkadaşımızla konuşurken heyecanınızı ve mutlu olduğunuzu hissetmek.
******************************************
SORU: Teleseminerin en sevdiğiniz, en faydalandığınız tarafları nelerdi?
******************************************
Hiç farketmediğimiz en büyük engel.
******************************************
Ve sevgili arkadaşlarım,
Unutmadan, benim için teleseminerin en güzel sürprizi, kuşum, Harikulade’nin sesini arkadaşlarımın duyması ve bana söylemesi oldu.Ve hemen aklıma Kuran’da Davud peygambere yapılan şu övgü geldi:
***********************************
SAD SURESİ
17 Onların dediklerine sabret! O kuvvet sahibi kulumuz Davud’u an! O, tespih nağmeleri döktüren bir kul idi.
19 Kuşlar da toplu halde onunla beraberdi. Hepsi, onun tespih nağmelerine katılırdı.
Sad: sad harfi
tespih:”Sübhanallah” ve benzeri sözlerle Allahın her türlü eksiklikten uzak olduğunu dile getirme.
Sübhanallah: “Allah eksikliklerden uzaktır” manasında bir tabir.
Sübhan: “Bütün eksikliklerden uzak” manasında ilahi isim.
nağme: Güzel, uyumlu ses, ezgi, melodi.
************************************
İşte sevgili arkadaşlarım, teleseminerimizin sonunda, Harikulade adlı kuşumun ötmesinden çok hoşnut kaldığınızı söylemeniz, Kuran’da çok sevgili Muhammed peygamberimize verilmiş bu öğüdü hatırlattı bana:
O kuvvet sahibi kulumuz Davud’u an.
Çok şükür biz de, Yaşar Nuri profesörümüz sayesinde anlayarak okuduğumuz Kuran’daki bu öğüdü aldık ve kuşumun bizim yaptığımız temizliklere katılması sebebiyle, Davud peygamberi de anmış olduk.
O da dua ederken, Allah’a sığınırken, kuşlar ona eşlik ederlermiş.
Ne büyük bir onur bizim için, bizim de dualarımıza, temizliklerimize bir kuşun eşlik etmesi.
Cumartesi günkü teleseminerimiz, benim için artık Harikulade’li teleseminer.
Allah’ın bize, Yaşar Nuri profesörümüz aracılığı ile, çok sevgili Muhammed peygamberimiz ve Davud peygamber ile verdiği bir armağan.
Sevgili arkadaşlarım, Allah’ın Kuran’da övgüyle bahsettiği bir peygamberin, yine övgüyle anlatılan bir olayının bizim başımıza gelmiş olması hiç de küçümsenecek bir şey değil.
Bu Kuran’da anlatılan bir övgü.
Hepberaber kuş şakıması eşliğinde temizlik yaptık.
Ben bunu teleseminerin heyecanından farketmemişken, duyup da bana söyleyen ve farkettiren arkadaşıma, ve bu konuyu teleseminerin en hoş anları olarak gören, TÜM arkadaşlarıma çok çok teşekkür ediyorum.
Şükürler olsun Allah’a.
Şükürler olsun Allah’a.
Şükürler olsun Allah’a.
Yine Harikulade’li bir teleseminerde buluşmak ve beraber temizlik yapmak dileği ile.
Hepinize çok çok sevgiler.
Pinterest'te Takip Et!Henüz yorum yok.
Yorum Yaz
Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:
Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.
Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.
Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.
31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.
Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.
Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.
Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,
=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================
Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D
No trackbacks yet.