KUANTUM NEDİR?

Kuantum, fizikte bir çok ilginç olayı anlatmak için kullanılan bir isim.

Başlangıçta, 1900′lü yılların başlarında tek bir konuyu anlatmak için kullanılırken, ilerleyen yıllarda atomlarla ve atom parçacıklarıyla ilgili her ilginç olaya, kuantum kelimesini içeren isimler takılmış. Kuantum teorisi, kuantum fiziği, kuantum mekaniği ve daha bir çok isim tamlamasında ve bir çok konuda bu güzel, ilginç ve gizemli kelime kullanılmış.

Kuantum kelimesinin kaynağı size hiç yabancı gelmeyecek.

Kuantum kelimesi, kalite kelimesi ile akraba.

‘Kalite’ de aslında Türkçe söylersek ‘Nitelik’ demek. Ve nitelik kelimesinin ikiz kardeşi ‘Nicelik’ kelimesi İngilizce ‘Quantity’ olup, ‘Quantum’ kelimesinin babası oluyor.

“Nitelik” bir şeyin özelliği demek.

“Nicelik” ise , “miktar, adet, sayı, ölçüm” demek.

Bir başka ifade ile, kuantum kelimesi, çok şık bir kelime ailesinden geliyor.

Nicelik ve nitelik kelimelerine akraba.

Eğer Kuantum kelimesini Türkçeye çevirmek istseydik, ‘Nicelem’ diyebilirdik ki, bu da çok estetik değil mi? :D :D :D

Kuantum, asıl anlamıyla ölçümde kullanılan en küçük “miktar” demek.

Belirli bir ölçüm miktarı.

Mesela bir cismin ağırlığını en az 1 gram basamağı ile ölçen bir terazimiz varsa, ve bu terazi ölçtüğü cisimleri ya 251 ya da 252 gibi sadece 1 gram basamakları ile ölçebiliyorsa, bu 1 gramlık basamaklara kuantum deniyor.

Terazinin ölçüm kuantumu 1 gram oluyor bu durumda. Aslında böyle kullanılmıyor ama kuantumun asıl anlamı bu.

Yani kuantumun asıl ve ilk anlamı:

“Ölçüm basamağı” demek.

Bu ölçüm basamağının yani kuantum kelimesinin ilk çıkışı, atomların iç yapısının anlaşılmaya çalışıldığı 1900′lerin başlarında olmuş.

Atomla ilgili bir enerjiyi ölçmeye kalkmışlar, bu enerji ya 0 olmuş, ya 4.9 olmuş ya 9.8, mesela 6 olmamış.

Ve belli bir düzen içerisinde, 4.9 basamakları ile bu enerji artarak ölçülebilmiş.

Yani bu enerji belli basamakları takip ediyormuş.

İşte kuantum kelimesinin ilk kaynağı sayılabilecek buluş bu basamaklar olmuş.

Bu basamakların kaynağını bulmaya çalışırlarken de, atomların etrafındaki elektronların yerleşim şekillerini bulmuşlar.

Elektronlar, atomların etrafında sadece belli şekillerde yerleşme eğiliminde olduklarından, bu belli şekiller, bu belli basamaklara sebep oluyormuş.

(Ne ilginç aslında benim ‘basamak’ atlamak kursum, kuantum kelimesinin ilk anlamına benziyormuş bu vesile ile ben de bunu farkettim. Kuantum isteyenler kafalarını başka şeylerle karıştırmayıp, benim basamak atlamak kursuma gelsinler. :D :D)

****************************

Kuantum kelimesi ikinci ünlenmesini, ilerleyen yıllarda fizikte ‘belirsizlik ilkesi’ diyebileceğimiz bir iddia ile kazanmış.

Bu iddiaya göre, cisimlerin fiziksel miktarlarını, yani ağırlığı, yeri, elektrik yükü gibi özelliklerini, belli bir hassasiyetten fazla ölçemediğimiz görülmüş.

Aslında bu iddia çerçevesinde ‘biz henüz ölçemiyoruz’ dememişler de, “gerçeğin varoluşun kendisi kesin değil, belirsiz” demişler.

Bu da maalesef, fiziğin, matematiğin, bilimin en büyük başarısı olan, her şeyi anlamak ve bu sayede emniyete, güvene ulaşmak amacından sapılmasına sebep olmuş.

Bu teorinin hayatta kuralların olmadığı, olamayacağı, kuralların geçerliliğini kaybettiği şeklinde bir ima içerdiğini sanan bazı insanlar, bu teoriyi çok beğenmişler.

Kuralları, düzeni sevmeyen insanların, matematikten fizikten hoşlanmayan, hatta bazen, içten içe fiziği sevmeyen fizikçilerin bile, kendi içinde çelişkili gibi görünen bu fizik teorisine bayılarak ve hain bir zevk alarak yaklaşmalarına sebep olmuş.

Karmaşayı seven, karmaşadan çıkmak istemeyen, başkalarını da karmaşaya sokmak isteyen kimseler, bunu vesile sayıp açıkça şunu demişler:

“Nasıl kafan karıştı mı, bak hayatta hiç bir düzen, kural yok aslında, sen de kural dışı ol. Ve en temelde de hayatın 8 parçasına ihanet edebilirsin, çünkü zaten her şey belirsiz, her şey yalan. Kuralları, düzeni boz, yık, kır, dök.”

Sevgili arkadaşlarım,

Eğer bu ifadelerimin abartılı olduğunu düşünüyorsanız, tarihe ve o 1900′lerin ilk yarısı yıllarda neler olduğuna bir bakmanızı tavsiye ederim:

O yıllar, insanoğlunun çok ilerlediği ve bu ilerlemenin aramızdaki olumsuz insanlar tarafından zayıflatılmaya da çalışıldığı yıllar.

O yıllar bir taraftan insanoğlunun bilimde ve yaşam standardında çok yükseldiği yıllar.

Herkesin bir araba ve bir ev sahibi olma şansına kavuştuğu, insanoğlu için medeniyetin başladığı yıllar.

Düzenli bir çalışma hayatı, temiz şehirler, her tarafta elektrik.

Edison gibi bilim adamları elektriği HERKESİN kullanabileceği bir hale getiriyor.

Amerikada alkolün yasaklandığı yıllar, düşünün o kadar hayatın 8 parçasını seven ve koruyan fikirler hakim insanlara.

Dünyada toplu silahsızlanma anlaşmalarının yapıldığı yıllar. Hatta Amerika’nın, “artık hep barış olacak bundan sonra” diye ordularını, donanmalarını dağıttığı yıllar.

Özetle umut, medeniyet, kültür yılları. İnsanoğlu bir taraftan hayatın 8 parçasına, ailesine düşkün, bir taraftan da bilimde, toplum hayatında güzellikler yaşıyor.

Henry Ford bir taraftan herkesin alıp kullanabilmesi için, uygun fiyata araba üretiyor, hem de diğer taraftan sahip olunan bu arabaların, aile düzeni, evlilik, ilişkiler konusunda yanlış kullanılmaması için, sorumluluk alarak, arabalarının sadece siyah üretilmesine izin veriyor.

Bunu kendisinin hayatına, çabalarına, emeklerine, ve hayat değerlerine dikkatle bakarak görebiliyoruz.

Ülkemizde de medeniyete ve o güzelliğe doğru büyük adımların atıldığı, Cumhuriyetin kurulduğu, devrimlerin gerçekleştiği yıllar.

Fakat bu güzellikler gerçekleşirken, aramızdaki olumsuz ve negatif insanlar da boş durmamışlar maalesef.

Tam o yıllarda, tam da aynı dönemde, insanlık çok karanlık anlar da yaşamaya başlamış.

Sanatta karanlık yıllar yani realizm, sürrealizm vs denilen, o “gerçek” adı altında psikolojik sorunların ve acıların hayat diye sunulup, yutturulması o yıllarda olmuş.

O eskiden ruhu tedavi eden klasik müziğin artık dinlemeye dayanılmaz hale geldiği yıllar da yine o yıllar.

Feminizm de o yıllarda çıkmış. Kadına yardım etme amacıyla en başta iyi niyetli gibi görünen bu akım, sonunda çağımızda gördüğümüz kadının evinden, ailesinden, eşinden çocuğundan uzaklaşıp çalışma para ve geçim derdine düşmesi ile aslında en baştan hayatın 8 parçasına, hayatın kurallarına karşı gelişin bir örneğiymiş.

İnsanlığın başına bela olup sonra ortadan kalkmış doğu bloğu politik fikirlerinin ortaya çıktığı yıllar da yine o yıllar.

Ve yine o yıllarda ardı ardına 2 dünya savaşının da çıkması hiç de tesadüf değil.

Bir grup insan dünyadan silahları ortadan kaldırmaya çalışırken, bir başka grup da açıkça dünyayı ele geçirip herkesi köle haline getirmek için tüm dünyaya savaşlar açmış.

Ve yine bu yıllarda, kuantum kelimesi, hem estetik tarafı hem de gizemli tarafı ile bazı bilim çevrelerinde çok ünlenmiş.

Yukarıda bahsettiğim 1900′lerin ilk yarısındaki o karanlık bazı olaylara da bakınca, bilim alanında da bazı karanlığı seven, karmaşayı seven, güvenden ve düzenden hoşlanmayan kişilerin bir takım olumsuz arayışlar içinde olmasına şaşmamak gerek.

Bu sebeple,  bazı karmaşa ve düzensizlik düşkünü bilim adamları da, estetik, güzel ve gizemli kuantum kelimesinin arkasına sığınarak, bilimin biz insanlara sağladığı kendine güveni ve hayatın 8 parçasına ve hayatın şaşmaz kurallarına, yasalarına olan güveni ellerinden geldiğince sarsmaya çalışmışlar.

Tabii bu iddia sahiplerine bu kadar zarar vermek de yetmemiş. Teorilerini daha da geliştirmiş ve bilimsel çevrelere şunu kabul ettirmeyi bile becermişler: ‘Her atom ve her elektron ve her parçacık, devamlı kendisine bakan ölçüm aletlerini kollar, bunlar hakkında notlar tutar ve eğer bir alet haddini aşar ve fazla ölçüp biçerse, o atom veya parçacık bunu derhal farkeder ve rahatsız olup tuhaf hareketler yapmaya başlar’. Bu iddia şu anda bilim aleminde, fiziğin en temel kanunlarından biri olarak, hiç itirazsız ve büyük bir hayranlıkla, kuantum kanunlarından biri olarak kabul ediliyor. Ama Funda Teyze kabul etmiyor. Einstein da kabul etmemiş.

*****************************

Kuantum kelimesinin kullanıldığı bir çok teoriden bir tanesinden daha bahsedelim.

Bir atom etrafa ışık yaydığında, bu ışık tane tane toz gibi hareket eden parçacıklardan oluşuyormuş gibi de görünüyor, tanecik değil de bir dalga imiş gibi de davranıyor.

Yine fiziği sevmeyen bir takım fizikçiler de bu iki farklı davranışa bakıp, “Henüz bu olayı tam anlayamadık, haydi çözelim” demiyorlar da, “Ne kadar ilginç, hayat anlaşılmaz. Demek ki her şey anlaşılamıyor.” şeklinde yaklaşmayı seçiyorlar.

Kuantum kelimesi bu olayda, ‘Kuantum teorisi’ şeklinde kullanılıyor.

Madem ilginç ve anlaşılmaz, burada da kuantum kelimesini kullanalım gibisinden. :D:D

Kuantum kelimesinin bu şekilde ihtiyaç çerçevesinde kullanılması, başka alanlarda da oluyor.

Mesela çok gelişmiş bilgisayar devrelerinin mikroskopik yapısında da bulunan ilginç davranışlara kuantumlu isimler takılıyor.

Bilinen fizik kuralı ile anlatılamayan, yeni formül yeni hesaplar gerektiren her şeye kuantum adı verilebiliyor.

Mini not: İnternet’te  çok sevdiğim İngilizce sözlük OneLook.com sitesinde kelimenin yanına yıldız işareti koyarak o kelime ile ilgili sözlüklere, ansiklopedilere girmiş TÜM kelimeleri görebiliyorsunuz. Ben de “quantum*” kelimesine bu şekilde bakınca TAM 430 adet kuantum içeren söz veya tamlama olduğunu gördüm.

Ve sanıyorum ki, bu artış devam edeceğe benzer.

Dilerim kuantum arayanlar da hayatın vazgeçilemez 8 parçasını, hayatın değişmez kurallarını sevgiyle, azimle, inançla, umutla kucaklar ve o kuralların sunduğu mutluluğa ve başarıya ulaşırlar.

***********************

İşte sevgili arkadaşlarım,

Kuantum kelimesinin ilginç macerası.

Kelime olarak ilginçliği ve çelişkili gibi görünen fizik teorilerine isim olması sebebi ile, hayatın gizemleri ile uğraşan herkese bir kapı, bir bayrak olmuş.

Hem tasavvufla hem de kuantumla ilgilenen insanların bu kadar çok olmasına tabii şaşmamak lazım.

Ancak, Kuran’ı Türkçe ve anlayarak okuduğumuzda görüyoruz ki, aslında hayat anlaşılamayan, bilinemeyen, gizemli bir yapıda DEĞİL.

Başka bir ifadeyle, hayatın hazineleri hayatın gizemlerinde saklı DEĞİL.

Mutluluk bilinmezlerde gizemlerde saklı DEĞİL.

Hayat kural dışı DEĞİL.

Hayat kural dışı yaşanarak YAŞANMIYOR.

Hayatı anlamak hem de kolaylıkla ve rahatlıkla anlamak MÜMKÜN.

Hayatın 8 parçasını bilmek, sevmek, anlamak MÜMKÜN.

Hayat o kadar aşikar ve ortada ki, değil gizemli olması, açık olmasıyla insanı şaşırtıyor.

Hayatın 8 parçasını bilmeyen mi var?

Ama bu herkesin çok iyi bildiği konuları,

** saklayan,
** bunlara gizem katan,
** anlaşılmaz yapan,
** karışık kelimelerle üstünü örten,
** bilmediğimiz eski Arapça kelimelerle,
** yepyeni türetilmiş yine kimsenin bilmediği Türkçe kelimelerle,
** anlamı verilmeden, hatta kendisi dahi ne olduğunu bilmeden kullanarak, kuantum gibi yabancı kelimelerle insana hayatı anlatan,

öğretmenler, evet bilge görünebiliyorlar, hatta öğrenenleri eğlendirebiliyorlar.

Ama, maalesef, bu yanlış, hem öğreteni hem de öğreneni hayatın basamaklarında en aşağılara, karmaşaya, gizeme düşürüyor.

İşte bu sebeple anlamını bilmediğiniz kelimelerle size bir şeyler öğretenlere dikkat edin.

Kelimeleri gibi kendileri de havalı fakat kafası karışık olabilirler.

Hayatı gerçekten anlamak, sevmek, bilmek, basamak atlamak istiyorsanız, cevabı, ÖNCE Allah’a sığınıp aklınızda ve kalbinizde, sonra anlayarak okuyacağınız Türkçe Kuran’da arayın.

Ve bu vesile ile derin dil ve ilim bilgisiyle kelimelerin TÜM anlamlarını parantez açmadan, bölü işareti ile ayırarak vermiş Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün Türkçe çevirisini tekar önemle tavsiye ederim.

Kuran’ı anlayarak okuduğunuzda, aslında hayatta gizemin, sırrın azınlıkta olduğunu, ve hayatı sırlarla dolu olarak görmenin basamaklarda çok aşağılarda olduğunu göreceksiniz.

Allah “Bil” diyor. “Oku” diyor. “Düşün” diyor. “Görmüyor musun?” diyor. “Aklını kullan” diyor.

“Şüpheye düşme” diyor.

Oysa ki gizem, sır, “bilinmezlik” demek, “şüphe” demek, “anlamamak” demek, “görememek, bilememek” demek.

Allah bize “uzak dur” bunlardan diyor.

Kuran’ı anlayarak okuduğumuz zaman, hayatta açıklığın esas olduğunu, ruh için bilmenin, emniyetin, güvenin tercih edildiğini, her şeyin bir düzeni, bir sebebi olduğunu çok iyi anlıyoruz.

Ve eğer hayatta basamak atlamayı gerçekten istiyorsak, hayatın gizli basamaklarını değil, görünen basamaklarını çıkmamız gerekiyor.

Hayatın 8 parçasında sorumluluk alıp, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmamız gerekiyor.

Ruhun güzelliklerine yaklaşmak istiyorsak, bunun yolu yine hayatın görünen dokunulabilen tarafını güzel yaşamaktan geçiyor.

Ruhumuzun güzelliklerini ve mucizelerini tatmak istiyorsak, bunun yolu hayatın gerçek tarafları ile sevgi dolu bir ilişki içerisinde olmaktan, hayatı iyi, güzel, doğru yaşamaktan geçiyor.

Emin olun mucizeler kendiliğinden geliyor o zaman.

Eğer “Hayatın 8 parçasını da kucaklayarak, basamakları nasıl çıkacağım?” diyorsanız, bir diğer tavsiyem de evinizin rahatlığından takip edebileceğiniz Basamak Atlamak e-kursuma yazılmanız ve şimdiye kadar öğrendiğiniz tüm yanlışlar ve yalanlar için, ve pek tabii ki hatalarınız için temizlik yapmanız.

*******************************

Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (3)
  1. çiğdem
    17:55, 19 Şubat 2014

    Çok güzel bir site ve ben inanıyorum ki bana çok katkısı olacak.

  2. Funda Teyzen
    16:19, 25 Şubat 2014

    Çok çok teşekkürler Çiğdem arkadaşım.

    Ben de hayırlı uğurlu olmasını dilerim. Hoşgeldin.

    Çok çok sevgiler
    2k

  3. Funda Teyze
    10:45, 29 Kasım 2016

    Çok şükür 4.5 sene önce bu makalede yazdıklarım, bir kaç gün önce NASA’nın sonunda onaylayıp çıkardığı bilimsel yazı ile kanıtlandı. Ve bu konuda pek çok yazı var bu günlerde ama şu yazı bu keşfin sonuçları ile ilgili yorumlar içeriyor ve kuantum teorisinin bundan nasıl olumsuz etkileneceğinden bahsediyor.

    Çok şükür insanlar uyanıyor.

    Tabii nefslerine kabul ettirebilmek için içinde geçen havalı bir kelimeyi alıp, ‘Pilot Dalga Teorisi’ diye isim takmaları da yine bu makalede anlattıklarıma çok güzel uyuyor ama hiç problem değil. Yeter ki uyansınlar, yeter ki bilimin önünü kapatmasınlar.

    Bu konudaki düşünce ve dileklerimi şu makaleme yazdığım yorumda daha detaylı açıkladım.

    http://cekimyasasi.net/makaleler/2013/04/29/birey-ve-grup-sen-ve-herkes/comment-page-1/#comment-2747

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...