Sahte Rahat Gönüller

Hepimiz, sürekli bir şeyler istemekle meşgulüz.

Bu isteklerimiz maddi istekler de olabiliyor, manevi de.

İster maddi, ister manevi olsun, bir şeyi arzulayıp istediğimiz zaman, ona o an sahip olmadığımız için, yani onun yokluğu sebebi ile kalbimiz acırsa, çoğunlukla,  “İstemiyorum o kadar da.” deyip kendimizi rahatlatmaya çalışırız, değil mi?

Sanırım bunu en iyi anlatan söz, kedinin ulaşamadığı ciğeri kötülemesi. :D

Mesela, yolda çok güzel bir araba gördünüz.

Bir an içinizden “Ne de güzel, keşke benim de olsa.” diye geçti. Ve hemen ardından içiniz daraldı ve canınız sıkıldı, çünkü sizin öyle bir arabanız da yok, olması ihtimali de ufukda hiç görünmüyor.

Böyle bir durumda, otomatik olarak acıyı dindirmek için en çok kullanılan çözüm, arabayı istememeye karar vermek, başımızı çevirmek ve bu konuyu hemen unutmaya çalışmak.(Hatta kimimiz, arabanın sahibi hakkında kötü senaryolar kurup, onun hayatını kimbilir ne kötü yollardan kazandığını düşünmeye kadar da gidebiliyor.:D)

Ve sonuç: Oooh, ne rahat değil mi? Gönlünüz rahata erdi.

Ama bu sahte bir rahatlık.

Çünkü kaybınız büyük: Araba gitti.

İstemeyenin arabası olur mu? Bir şeyi elde etmenin ilk adımı, onu istemek…

Bu sadece maddi değerler için değil, manevi değerler için de geçerli.

Diyelim ki ablanızla aranız o kadar iyi değil. Televizyonda veya tanıdığınız bir ailede, sevgi-saygı-anlayış-desteğe dayalı bir abla-kardeş ilişkisi görüyorsunuz.

Hemen aklınıza bunun sizdeki yokluğu geliyor ama içinizi rahatlatmak için, “Aman olmasa da olur.” deyip, kendinize “İstemiyorum işte, benim için o kadar da önemli değil.” diyorsunuz.

İşte yine, rahata erdik.

Ama bu yine, sahte bir rahatlık.

Kaybımız yine çok büyük, çünkü, hayatımızdaki çok önemli bir sevgi-saygı bağını “Olmasa da olur.” diyerek hayatımızdan çıkartmış oluyoruz. Hayatımızın vazgeçilemez bir parçası ile bağımızı kopartmış oluyoruz.

Oysa ki, bir şeyi elde etmenin ilk adımı onu istemek. “İstemiyorum zaten.” deyince o şeyi daha baştan kaybetmiş oluyoruz.

Peki nedir gerçek çözüm?

Bir şeyi istedikten sonra, hissettiğimiz o yokluğun acısını nasıl dindireceğiz?

Benim ilk kullandığım yöntem, kalbimin acıdığını kabul etmek.

Bu acıyı bir an da olsa hissedip, en azından kendime “Aaa, bunun yokluğu kalbimi biraz acıttı.” diyerek, bu acıyla bir anlığına yüzleşmek.

Bu yüzleşmenin ardından da, hemen Allah’a sığınmak, “Allah’ım bir şeyin yokluğuna odaklanıp, kalbimin kırılmasına izin verdim, affet beni.” diyerek af dilemek. Ve onun beni affedeceğini, affetmeyi çok sevdiğini bilerek, kendimi de affetmek.

Bu özür ve affın arkasından ise, tekrar o yokluğunu hissettiğim şeyi düşünüp, onu istediğimi ve Allah’ın gücünün her şeye yeteceğini bilerek, “Allah’ım bu ne güzel bir şey, bana da hayırlısıyla nasip eyle.” demek.

Bir şeyi açlıkla istemek, onu kalbimiz kırık bir şekilde istemek demek. Bu kalp kırıklığı, acı, öfke, nefret, korku, hüzün şeklinde ortaya çıkabiliyor.

Bir şeyi toklukla istemek demek, onu Allah’a sığınarak, kalbimiz sağlam bir şekilde istemek demek. Bu kalp sağlamlığı ise, huzur, şükür, memnuniyet, sevgi, saygı, anlayış hisleriyle kendini gösteriyor.

Açlıkla istediğimiz şeyler maalesef, bize daha da çok açlık olarak geri geliyor.,

Toklukla istediğimiz şeyler ise, Allah’ın izni ve yardımıyla, tez zamanda hayatımıza geliveriyor.

Şu bir gerçek ki, kalbimizin sağlam olmasına dikkat etmek, onu hiç bir şeyin kırmasına izin vermemek, herhangi bir sebeple kırılırsa, hemen tamir etmeye yönelmek, çekim yasasını lehimize çalıştırmak istiyorsak, olmazsa olmaz bir alışkanlık.

Bu alışkanlığı elde etmek için, tüm çabalarınızı seferber etmenizi, kalbinizin hep huzur, şükür, sevgi, anlayışla dolu olmasına özen göstermenizi tavsiye ederim.

Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (4)
  1. kardelen
    19:47, 8 Ağustos 2010

    Funda hanım, iyi ki sizi tanıdım ve yazlarınızla şu zor günlerimde destek alıyorum. Sizin yazılarınızı okudukça hayatımda kesinlikle olmaz dediğim şeylerin olacağına artık inanıyorum.
    Sizin tavsiyenizle 1.5 aydır şükür defterimi tutuyorum ve yazdıkça içime huzur doluyor sanki. Sizin sayenizde hayata bakışım ve beklentilerim değişti. Her şey öyle yoluna girmeye başladı ki anlatamam.
    En önemlisi de hayata pozitif bakmaya başladım. Her şey için sağolun. Allah sizden razı olsun…

  2. Funda Teyze
    14:38, 9 Ağustos 2010

    Kardelen arkadaşım,
    Bu yazdıkların beni ne kadar mutlu etti bilemezsin.

    Şükür defteri tutmana, yazdıkça huzur bulmana ve her şeyin yoluna girmeye başlamasına çok sevindim.

    Her şey gönlünce olsun. Güzel haberlerini duymak dileğiyle. Allah senden de razı olsun. :D

  3. Xeyale( Azerbaycan)
    10:58, 12 Ağustos 2010

    Harikasın yaa, hocam. Bende bu haller çok oluyor ve bir türlü terk edemiyordum. Bakıyorum bu yazıda artık çözümünü buldum. Çok teşekkür ederim, canım hocam.

  4. Funda Teyze
    09:08, 14 Ağustos 2010

    Azerbaycan’a selamlar. :)

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...