Kolay ve Zor
- Ben haklıyım demek kolay.
- Tüh ya, hata etmişim demek zor.
- Suçlamak kolay.
- Özür dilemek zor.
- Af dilemek kolay.
- Affetmek (özellikle kendimizi) zor.
- Sınav geçmek için ders çalışmak kolay.
- Öğrenmek ve hayatta kullanmak için ders çalışmak zor.
- Para kazanmak için iş yapmak kolay.
- Değer üretmek, hayata bir katkıda bulunmak için çalışmak zor.
- Eşimiz, oğlumuz, kızımız, annemiz, babamız, arkadaşımız, patronumuz, müdürümüz, öğretmensek öğrencimiz hakkında şikayet etmek kolay.
- Açık ve dürüst bir iletişim kurarak, beklentimizi veya istediğimiz şeyi, sevgi ve saygıyla talep etmek zor.
- Loto’dan, piyangodan, havadan para gelmesini istemek, bunun için hayal kurmak kolay.
- Hayata katkıda bulunacak, değer katacak bir ürün çıkartmayı hayal edip, planlayıp, bu uğurda çalışmak zor.
- Ne olursa olsun yapabileceğimiz, kapağı atıp her ay düzenli maaş alabileceğimiz bir işe girmeyi hayal etmek ve aramak kolay.
- Hayat amacımızla ilgili bir işte, az ücretli veya ücretsiz çalışıp, kendimizi daha da bilgili, tecrübeli, değerli hissetmek için uğraşmak zor.
- Yüzlerce iş fikrini kafamızda döndürüp, “Ah şunu yapsam, ah bunu yapsam.” diye hayıflanmak veya hayal kurmak kolay.
- Bu fikirlerden BİR tanesi üzerinde ciddi bir şekilde çalışıp, ürün ve hizmet çıkartmak zor.
- Şöyle veya böyle bir ürün veya hizmet çıkartmak kolay.
- Bu ürünü ihtiyacı olanlara sunmak ve “Ben buradayım, bir ürünüm ve hizmetim var.” demek zor.
- Ücretsiz veya az bir ücret talep ederek bir ürün veya hizmet sunmak kolay.
- “Benim ürünüm ve hizmetim değerli.” deyip, “hak” bir karşılık istemek zor.
- Ücretsiz veya ucuz şeyler peşinde koşmak veya değerli bir şeyi ucuza almak kolay.
- Üzerindeki etiket olması gerektiğinden veya “hak” bir karşılığın altındaysa, “Ben adaleti ayakta tutanlardanım.” deyip, o ürünün gerçek değerini, satan kişi istememişse veya sormamışsa dahi, vermek, teşekkür etmek ve “Helal olsun” demek zor.
- Bahaneler bulmak kolay.
- Sorumluluk almak zor.
- Hayatta kalma savaşı verip, ücret karşılığı çalışırken, haktan, adaletten, vicdandan bahsetmek kolay.
- Mal, mülk, gelir sahibi olup, keyfimiz yerindeyken, başkalarının çektikleri sıkıntıları gidermek için sorumluluk almak zor.
- Süslü hikayeler okumak veya dinlemek kolay.
- Gerçekleri öğrenmek veya dinlemek zor.
- Yalan söylemek kolay.
- Gerçekleri konuşmak zor.
- Ucuza veya ücretsiz alınan değerli bir şeye, “Buna maddi bir karşılık olamaz, paha biçilemez.” deyip, teşekkür edip yürüyüp gitmek kolay.
- O değerli şey için gönlünden geçen bir ücret, bir hediye teklif etmek, veya veren kişinin bir başka ürünü varsa almak ve alışverişlerimizi bundan sonra, ondan yapmaya devam etmek zor.
- Kendimizi televizyon programlarında, pembe dizilerde, romanlarda, şiirlerde, şarkılarda kaybetmek veya aramak kolay.
- Huzur ve sessizlik içerisinde oturup, kendi kendimizle vakit geçirmek, kendimizi tanımak, kendimize bakmak zor.
- Eleştirmek kolay.
- Değer vererek olumlu yönde şekillendirmek zor.
- Şarkılar, şiirler, romanlar, filmler için para harcamak, kendimizi onlarda aramak ve kaybetmek kolay.
- Hayat amacımızı, kendimizi bulmamızı, anlamamızı sağlayacak bir kurs için, bizi, yanlış bilgilerimizi, düşüncelerimizi, kalbimizi temizleyecek bir kitap veya ürün için para harcamak zor.
- Çocuğumuzun televizyon karşısında saatlerini geçirmesine izin vermek kolay.
- Onunla beraber oynamak, onun yepyeni keşifler yapmasına yardım etmek zor.
- Patron veya müdürü memnun etmek için, azar işitmemek için, işimizden olmamak için iş yapmak kolay.
- Kendimiz için, veya başımızda kimse yokken, doğru düzgün bir iş çıkartmak için çalışmak zor.
- Patron veya müdürü memnun etmek için, azar işitmemek için, işimizden olmamak için çalışmak kolay.
- Kendi ailemiz, kocamız, çocuğumuz, evimiz, mutluluğumuz için EVDE iş yapmak zor.
- Öfke ile, alay ile, nefret ile, itiraz ile, bahaneler ile, küskünlük ile, veya ağlayarak cevap vermek kolay.
- Karşıdakini dinleyip anlamak zor.
- Kendimizde hatalar, yanlışlar, eksiklikler görüp, kötü hissetmek, utanmak, ezilmek, kendimizi ezmek kolay.
- Hatalarımıza, yanlışlarımıza, eksikliklerimize rağmen, kendimizi anlamak, sorumluluk almak ve sevmek zor.
- Başkalarında hatalar, yanlışlar, eksikler görüp, onlara karşı negatif hisler hissetmek, içerlemek, onları ezmek kolay.
- Bu hatalara, yanlışlara, eksikliklere rağmen onları anlamak, destek olmak, yol göstermek, örnek olmak ve her şeye rağmen sevmek zor.
- Üzülmek, ağlamak, sızlanmak, dert yanmak kolay.
- Bizi üzen o şey hakkında sorumluluk alıp, “Düzeltmek için ne yapabilirim?” diye sorup, o yönde adım atmak zor.
- Başkaları için kendimizi, en değerli şeylerimizi, hayat amacımızı, hayat değerlerimizi, hatta bizi mutlu eden hobilerimizi, zamanımızı, paramızı, emeklerimizi feda etmek, sonrasında değer bilinmeyince, “Aldatıldım, kandırıldım, ihanete uğradım.” demek kolay.
- Tüm ilişkilerimizde, en baştan açıklık ve dürüstlükle, kendi hayat değerlerimizi, hayat amacımızı hatta bizi mutlu eden hobilerimizi karşı tarafa söyleyip, o çerçevede bir ilişkiye girebileceğimizi belirtip, sınırlarımızı belirlemek, gerekiyorsa bu sınırlarla uyum içinde olmayan insanlara “hayır” demek zor.
- Karşılaştığımız bir kişinin veya grubun, hayat amacını, hayat değerlerini, hobilerini, öğrenmeden, araştırmadan, kafamızda yarattığımız bir “varsayım” üzerine bir ilişkiye girmek ve sonunda, “Aldatıldım, kandırıldım, ihanete uğradım.” demek kolay.
- Varsayımlarda bulunmadan, açık ve dürüstlükle karşımızdaki kişinin veya grubun hayat amacını, hayat değerlerini, onu mutlu eden şeyleri öğrenmek, araştırmak ve bulduğumuz şeyleri kendi amaçlarımız ve değerlerimizle karşılaştırarak, herkesin hayırına olacak şekilde bir ilişkiye girmeye veya girmemeye karar vermek zor.
- Yere düşünce ağlamak, kurtarılmayı beklemek kolay.
- Kendi kendimize ayağa kalkıp, üzerimizi silkelemek zor.
- Ayağımızı yere sağlam basarken, “Bu benim hakkım.” demek ve gerine gerine yürümek kolay.
- Ayağımız yere sağlam basarken, “Bu Allah’ın bir lütfu.” deyip alçakgönüllülükle ve takdir, şükür ve başkalarıyla da bu lütufları paylaşma, yardım etme duygularıyla yürümek zor.
- Yere düşüp ağlayan birine bakıp, “Kendi düşen ağlamaz.” demek kolay.
- Ayağımız sağlam basarken Allah’a şükredip, kendimizin düşmesine sebep olmayacak şekilde başka düşmüşlere yardım etmek, onları kolundan tutup kaldırmak veya nasıl kalkacağını anlatıp, tarif etmek zor.
- Eleştirmek kolay.
- Anlamak zor.
- Dinleyen öğrencilere ders anlatmak kolay.
- Kimse dinlemese de mutluluk ve hevesle ders anlatmak zor.
- “Ben dersimi anlatırım, anlayan anlar, anlamayan anlamaz, dinleyen dinler, dinlemeyen dinlemez.” demek kolay.
- Dersi dinlemeyenlerin de, anlamayanların da ilgisini çekmek için çareler aramak zor.
- Ummak ve beklemek kolay.
- Bilmek ve adım atmak zor.
- Sözde söylemek kolay.
- Kalpte bilmek zor.
- Bir şeye alışkanlıkla takılıp kalmak kolay.
- Onun hayatın 8 parçasına olan faydasına veya zararına bakarak, tutmaya veya bırakmaya karar vermek zor.
- Kendimizi güçsüz, aciz, yalnız, çaresiz, aldatılmış, kandırılmış görmek kolay.
- Sorumluluk alıp, Allah’ın bize lütfettiği, gücü, aklı, kalbi kullanmak ve hayata bir fayda sağlamak için uğraşmak zor.
- Oradan buraya, buradan oraya, o kitaptan bu kitaba, şu siteden bu siteye dolanıp, bilgi kırıntılarıyla yetinmek kolay.
- Allah’ın armağanı, tek bir kitabı hakkıyla öğrenip, bilgi sahibi olmak, anlamak, düşünmek, aklı ve kalbi temizlemek için Türkçe Kuran okumak ve “Benim Rabbim, öğretmenim, yol gösterenim Allah.” demek zor.
- “Benim durumum iyi, Allah bana lütuflarda bulundu, ben şükrettiğim için verdi, sahip olmayanlar da şükretseydi de onların da olsaydı.” veya “Sahip olmayanlar da şükretsin, onların da olsun.” demek kolay.
- Sahip olduklarım Allah’ın bir lütfu, başkalarının da bunlarda bir payı var. Onların da bu güzelliklere sahip olmaları için elimden gelen bir yardımı yapmak boynumun bir borcu.” demek ve bu uğurda çalışmak zor.
- Boşluğa, özürler, şükürler, övgüler dizmek, bu uğurda insanlara davetlerde, çağrılarda, öğütlerde bulunmak kolay.
- Allah’a özürler, şükürler, övgüler dizmek, bu uğurda insanlara davetlerde, çağrılarda, öğütlerde bulunmak zor.
- Ailemiz ile, akrabalarımızla, arkadaşlarımızla ilişkimizi kesip, kendi kurduğumuz ufak alemde, ben onları affettim, kendimi de affettim demek kolay.
- Telefonu açıp özür dilemek, teşekkür etmek, bizi tutacakları şikayet bombardımanını göğüsleyip, hatırlarını sormak, gönüllerini almak, ihtiyaçları varsa yardım etmek veya ihtiyacımız varsa yardım istemek zor.
- İletişimi kesmek kolay.
- Kurmak zor.
- Atmak kolay.
- Tamir etmek zor.
- Ağzımızdan Allah’ın adını düşürmemek kolay.
- Kalpten iman etmek zor.
- Kızmak, köpürmek, korkmak, alay etmek, içerlemek kolay.
- Anlamak, sevmek, ama yine de kendimizi korumak zor.
- Zamanımızı boş şeyler için harcamak kolay.
- Zamanımızı hayatımızın tüm parçalarına faydalı bir şey için harcamak zor.
- Bir şeyi ucuz diye almak kolay.
- Pahalı bir şeyi hayatımıza getireceği güzellikler ve faydayı düşünerek almak zor.
- Zamanımızı acil şeyleri halletmek için koşturarak geçirmek kolay.
- Zamanımızı acil olmayan veya acil görünmeyen ama önemli şeyler için uğraşarak geçirmek zor.
- Bir şeye “zor” deyip bırakmak kolay.
- Bir şeyin zor olduğunu bile bile yapmaya karar verip, niyet etmek ve yapmak zor.
BEN BU ZOR ŞEYLERİ, ZOR OLDUKLARINI BİLE BİLE, YAPMAYA KARAR VERDİM VE NİYET ETTİM.
ALLAH’IN İZNİ VE YARDIMI İLE DE BU YOLDA BÜYÜK AŞAMALAR KAYDETTİM.
RABBİM TEŞEKKÜR EDERİM TÜM ÖĞRETTİKLERİN İÇİN.
Zor olanı, zor olduğunu bile bile yapmaya karar vermiş, niyet etmiş ve bu yolda adımlar atan TÜM ARKADAŞLARIMI canıyürekten kutluyorum.
Siz arkadaşlarıma yazdığım pek çok mesajda, pek çok tavsiyede biliyorsunuz, hep imzamı atmadan önce “Kolay gelsin.” derim.
Çünkü ben dualarımda da, Rabbimden bu zor yolu seçmiş biz kullarına işimizi kolaylaştırmasını, bizi zor imtihanlara, geçemeyeceğimiz sınavlara almamasını rica ederim.
Ben hep, öğretmeninin sevdiği, takdir ettiği öğrenci olmak isterim. Hatta bu konuda ortaokulda çok hoşuma giden bir olay da yaşamıştım. Bugün size onu anlatmak isterim:
Yaz tatili yaklaşıyordu ve öğretim yılının sonlarına gelmek üzere idik.
Öğretmenimiz “kurtarma sınavı” benzeri son bir sınav yapmaya karar verdi ve beni ve sınıf birincisi bir arkadaşımızı, sınıfın en arkasındaki sıraya gönderdi.
Demişti ki: “Sizin bu sınava girmenize gerek yok.”
Ve biz iki kişi sınıfın en arkasında biraz da sıkılarak, boş boş otururken, ben pek çok arkadaşımın nasıl panik olduğunu, terlediğini, kızardığını, önüne, sağına, soluna çaktırmadan bakıp, hatta dersin kitabını dizlerinde, sıranın altında, gizli gizli açıp, soruların cevaplarını almaya çalıştıklarını görmüştüm. (İlerleyen yıllarda maalesef, şahsen benim de o durumlara düştüğüm anlar oldu. Öğretmenlerim ve Allah affetsin. :D)
Biz arka sırada oturup, zamanı geçirmeye çalışırken, önümüzdeki arkadaşların sınav kağıtlarını da rahat rahat görebiliyorduk. Ve sınavın soruları benim için çok kolaydı. Hatta dayanamayıp, önümdekilere, sağımdakilere, solumdakilere yardım bile etmiştim.
Bu olay benim hayat amacımı bulurken de önemli bir olay olarak ortaya çıkmıştı.
Çünkü ben sınavları, sınava girmeden geçmeyi, ve onları çoktan geçmiş olmayı çok seviyorum.
Allah o öğretmenimden razı olsun. Hayat amacımı bulmama yardım ettiği, gördüğü güzel bir şeye hakkını verdiği, takdir ettiği, ödül verdiği için.
Rabbim bizi hayat sınavından, geçer not hatta takdir, teşekkür alanlardan eyle.
Hatta bizim derslerimizi sınava girmemize gerek kalmayacak şekilde iyi anlamamız için akıl ve kalp açıklığı nasip et.
Sen öğretmenlerin en iyisisin.
Bizi de sana layık, öğrencilerden eyle.
Sınavda zorlanan arkadaşlara kopya vermemize göz yum. Bu da bir öğrenme yolu sayılır.
Bizim zorlandığımız hayat derslerinde de, o dersin iyi bilenlerini karşımıza çıkart ki, ya bize öğretsinler ya da sınava girmişsek bize kopya verip, yardım etsinler.
Hayat dersimizde sınıfta kalmayalım.
Ama kalsak bile biliyoruz ki, sen yine de öğretmenlerin en iyisisin.
Bize sabırla ve sevgiyle tekrar öğretirsin.
Senin gibi anlayışlı ve sevgi dolu bir öğretmenin değerini bilenlerden eyle bizi Allah’ım.
Pinterest'te Takip Et!Yorum Yaz
Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:
Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.
Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.
Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.
31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.
Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.
Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.
Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,
=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================
Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D
No trackbacks yet.
15:57, 20 Aralık 2010
Amin bütün dualarınız ve iyi dilekleriniz için :))
O kadar çok yazmak istediğim şey var ki!! Fırsat buldukça sizinle de paylaşmak istiyorum. Bir kaç aydır yazılarınızı takip ediyorum ve her birinde kendimden o kadar çok şeyler buluyorum ki…
Ve her defasında yazmaya niyetleniyorum ama o bahsettiğiniz zor gelen şeyler bazen önümüze engel olarak çıkıyor galiba.
İki erkek çocuk sahibi bir anne olarak da sorumluluklarım ve hayata dair diğer sorumluluklarda işin içine girince bazen çetrefilli bir hal alıyor sanırım herşey :S
Ne kadar ilginç diyorum bazen yazılarınızı okuyunca, aklımdan birebir geçenleri yazmış,tam da benim şu anki durumumdan bahsetmiş ve tam da kendimle ve hayatla hesaplaşmışken ne kadar doğru anlatmış tüm çözümleri birbir :))
Ve aslında gerçekten kendimizle esaslı bir yüzleşme imkanı olmuş çoğu zaman paylaşımlarınız…
Tekrar teşekkürler ve en kısa zamanda bütün ürün ve hizmetlerinizi hayatıma çok şey katacağına inanarak alıp okumak ve faydalanmak dileğiyle Size ve hepimize kolay gelsin hakikaten.
15:21, 21 Aralık 2010
Sevgili arkadaşım ve okuyan tüm diğer arkadaşlar,
Yukarıda “kolay” olarak bahsettiğim şeyler, kısa vadede, adım atmamız gereken o anlar sırasında, maalesef kolay görünüyorlar ve kolaylıkla yapılabiliyorlar.
Ama uzun vadede baktığımız zaman, o attığımız “kolay” adımların aslında hayatımızda nelere mal olduğunu gördüğümüz zaman, bunlar sebebi ile yaşayacağımız acıları yaşadığımız zaman görüyoruz ki, aslında asıl “zor” adımlar onlarmış.
Yukarıda zor olarak bahsettiğim o adımları atmayı başardığımız zaman ise, bunların hayatımıza getirdiği güzellikleri gördüğümüz zaman diyoruz ki, bu harikulade güzelliklere ulaşmamı attığım o adım mı sağladı? Ve inanamıyoruz.
Elde ettiğimiz güzelliğin yanında o adım “zor” görünmüyor.
Bu “kolay” ve “zor” adımlar aslında sonuç itibariyle tam tersi duruma geliyorlar.
Bu sebeple siz siz olun, önce Allah’a sığınıp, sonra zor olan için adım atın, bir de bakacaksınız ki meğer o adım Allah’ın izni ve yardımı ile asıl “kolay” olanmış.
Aylardır takip etmene ve pek çok kereler yazılarımda kendinden bir şeyler bulmana rağmen, hiç sesini çıkartmaman, o anlarda tabii ki kolay olan davranış idi.
Şimdi, zor olanı yapıp, tatlı bir iletişime geçmişsin ve benim burada kendi kendime konuşmadığımı, senin gibi bir annenin ürün ve hizmetlerimi, hayatına çok şey katacağına inanarak alıp, okumak ve faydalanmak dileğinde olduğunu belirtmişsin.
Tabii ki yazın benim de yüreğime bir su serpti. Sağ olasın, var olasın.
http://cekimyasasi.net/makaleler/2010/11/07/yaptigimiz-isi-neden-yapiyoruz/
yazımda da belirttiğim gibi, bir ürün çıkartıyorum ki, bu ürün ihtiyacı olan insanların bir ihtiyacını gidersin, yardım etsin, faydası dokunsun.
Hayatta beraber, büyüyelim, beraber ilerleyelim. Bu gerçekleşmediği zaman yaptığımız işin maalesef pek bir anlamı olmuyor.
Yaptığım işi neden yaptığımı tekrar hatırlattığın, ve sessizliğinden çıkıp konuştuğun için çok çok teşekkürler.
Çok çok sevgiler
15:00, 13 Mayıs 2013
Teşekkür ederim sevgili öğretmenim
Harikulade bilgiler var bu makalenizde de Maşallah size Ben de Allah’a sığınıp zoru yapmaya niyet edenlerdenim. Makalelerinizle, kurslarınızla, öğütlerinizle yanımda olduğunuz için teşekkür ederim. Sağ olun, var olun.
Ve dediğiniz gibi, zor olan deseniz de aslında Allah’ın izniyle hayat daha kolay oluyor.
Sevgiler
12:35, 17 Mayıs 2013
Çok çok tebrik ederim Serpil arkadaşım.
Senin de zoru yapmaya niyet edenlerden ve yapanlardan olduğuna ben de şahitim, çok şükür.
Hayatının her alanında (hayatın 8 parçasına hayatın 8 alanı da diyebiliriz. :D) sana bol bol başarılar, gözaydınları diliyorum.
Bu mesajı yazman bile aslında zor olup da Allah’ın yardımıyla kolay oluverip de, hayatın her parçasına huzur ve mutluluk dalgaları yayan şeylerden değil mi?
Çok çok teşekkürler bu güzel mesajın ve güzel niyet ve dileklerin için.
Çok çok sevgiler
15:23, 23 Ocak 2017
Sevgili öğretmenim makalenizi okurken kendime baktım, kendimi inceledim ve bugüne dek hep kolayı seçenlerden bu nedenle de hayatta hep zorluklar yaşayanlardan olduğumu gördüm.
Ben bugüne dek bu zor olan şeylerden en zorunun kendime bakmak, kendimi tanımaya çalışmak, kendimle yüzleşmek olduğunu düşünüyordum. Ancak çekim yasası ve sizinle tanıştıktan sonra “neyi neden yaşadığımı anlamak için” kendime doğru çıktığım yolculuktan çok keyif almaya başladım. Allah’a sığınınca zor olan her şey kolaylaştı ve keyifli bir hale geldi.
Bundan böyle ben de kolay yerine daha çok zor olanları seçmeye karar veriyorum. Aynı kararı veren ve niyet eden arkadaşlarıma ve kendime KOLAY GELSİN diyorum
16:06, 23 Ocak 2017
Ne iyi ettin de yazdın, Türkan arkadaşım.
Ben de sayende tekrar okudum.
Evet gerçekten de, kendimize bakmak, kendimizi tanımak, anlamak sevmek Allah’ın şu dünyada bize belki de en büyük lütfu ki belki de sırf bu sebeple bu dünyaya geldik diye düşünüyorum.
Ve yazdığımdan beri aradan geçen yıllarda tabii ben de çok çey öğrendim. 2010 yıllarında henüz hanımların çalışmaları konusunda hafif hafif uyanmakla birlikte yine de uyumakta idim.
O sebeple okurken hem yeni bir madde ekledim hem de bir maddeyi azıcık değiştirdim. İşte şu maddeler:
** Patron veya müdürü memnun etmek için, azar işitmemek için, işimizden olmamak için iş yapmak kolay.
** Kendimiz için, veya başımızda kimse yokken, doğru düzgün bir iş çıkartmak için çalışmak zor.
** Patron veya müdürü memnun etmek için, azar işitmemek için, işimizden olmamak için çalışmak kolay.
** Kendi ailemiz, kocamız, çocuğumuz, evimiz, mutluluğumuz için EVDE iş yapmak zor.
Ve yine geçen zamanda daha da iyi anladım ki, meğer o kolaylar gerçekten ASIL zor olanlarmış.
O yüzden biz zor sandığımız ama ASIL kolay olanları seçelim.
Tam da öğrencileirn karnelerini alıp tatile çıktıkları bir zamanda ortaokul anımı okumak da çok güzeldi, Türkan arkadaşım, sağ olasın var olasın. Hayatta en sevdiğim, anlatmaytı da çok sevdiğim bir anım, çok şükür. Sayende yeniden okudum.
Allah o öğretmenimden de razı olsun.
Ve Allah bize Kuran’ı Türkçe okutarak sınav sırasında açık açık kopya verdiği için de şükürler olsun.
Övgüler Allah’a.
Övgüler Allah’a.
Övgüler Allah’a.