Karmaşa ve Çekim Yasası
Kafası karışık bir kimse, çekim yasası gereği hayatına daha çok karmaşadan başka bir şey çekemiyor.Aslında sadece çekim yasası gereği değil, sırf mantıken düşünürsek de öyle. Karışık kafalı bir kimsenin alacağı kararlar da doğal olarak yanlış kararlar olacaktır.
“Kafam karışık” diye düşündüğümüz anlara çok dikkat etmemiz gerekiyor. Bu anlar hayatımızdaki çok değerli, çok önemli anlar.
Çünkü bu anlar dibe vurduğumuz ya da öyle hissettiğimiz anlar. Denizde yüzerken, dibe dalıp da kuma elinizin değdiği anları bilir misiniz?
Eliniz kuma değmişse, bir kısacık itişle, yerden alacağınız itme gücüyle JET hızıyla tekrar su yüzüne çıkabilirsiniz.
Dibi boylamanın bize böyle bir faydası var. İşte bu sebeple, çaresizlik anlarımız aslında çok ama çok yakındaki bir güzelliğin habercisi oluyor.
Ama bu faydayı elde edebilmemiz için, çaresizlik zamanlarımızda, kendimizi toparlamamız ve içinde bulunduğumuz durumu idrak edebilmemiz çok önemli.
Denizde dibe vurmuşken, bir anlık bir hareketle kumu iterek elde edeceğimiz o yukarı çıkma olayını, maalesef, “Öldüm, bittim, mahvoldum.” edebiyatı yaparak gerçekleştiremiyoruz.
Evet, yukarı çıkmaya başlamak için tek yapmamız gereken, kendimizi toparlamak ve içinde bulunduğumuz durumu, nerede olduğumuzu idrak etmek.
İçinde bulunduğumuz durumu idrak etmek demek, yaptığımız yanlışların farkına varmak demek:
- Yanlış insana gönül vermişim.
- Yanlış yerde dükkan açmışım.
- Yanlış insanla ortak olmuşum.
- Yanlış iş yapmışım.
- Yanlış yapmışım.
İnsanı karmaşaya iten, çaresiz hissettiren şey, doğru bildiği bir şeyin aslında öyle olmadığını görmek.
İnsanı karmaşadan, çaresizlikten çıkartan şey de, yanlışların yerine tekrar gerçek doğruları koymak.
Siz de bir dakika düşünün bu konuda: Herhangi bir konuda düşebileceğimiz en alt seviye, gerçekten de o konuda hissettiğimiz karmaşıklık ve çaresizlik.
Şahsen benim kendi düştüğüm karmaşalardan bahsetmem gerekirse, maalesef hayatın 8 parçasında da, uzun veya kısa süreli, çok hafif veya çok kuvvetli de olsa, bu düşüşleri, bu karmaşaları, bu çaresizlikleri yaşadım.
Zaten insan olmanın bir parçası bu. Hata yapabiliyoruz.:D
Önemli olan mesele, tekrar nasıl yukarı çıkacağız, bu karmaşadan ve bizi o duruma düşüren şeylerden nasıl kurtulacağız. İşte mesele bu.
Kafası karışık olup da kendini toparlamayı reddeden bir kimsede ilk dikkatimizi çeken şeylerden biri, doğru ile yanlışı ayırt edememesi. Doğru ve yanlış, pek çok şeyi birbirine karıştırması veya doğru ile yanlışı birbirine eşit görmesi.
İşte bu sebeple, karmaşa içindeki, çaresizlik içindeki bir kişinin aldığı kararlar maalesef, mutlaka ama mutlaka yanlış oluyor. Bu yanlış kararların acısını kişi mutlaka er veya geç çekiyor.
Oysaki, kafası karışık dahi olsa, kendisini toparlamaya niyetli veya kendisini toparlamış bir kimse, içinde bulunduğu durumu olduğu gibi görebiliyor ve yaptığı yanlışları “Öldüm, bittim, mahvoldum.” şeklinde değil, “Evet hata yaptım, ama dünyanın sonu değil, çok şükür, Allah’ın yardımıyla altından kalkamayacağım mesele yok. Başarabilirim.” şeklinde bakıyor.
Dikkatini, çabalarını bu yanlışları düzeltmeye, doğru hareketleri bulmaya ve onları uygulamaya odaklıyor.
Biz bayanların en çaresiz hissettiği konular:
- Hayatımızın 2. parçası (eş, evlilik, çocuklar)
- Hayatımızın 6. parçası (para ve tüm maddi şeyler) (Bu konudaki çaresizliklerden çıkmanın yolunu Para Bolluk Bereket e-kitabımda anlattım.)
Hayatımızın 8 parçası hakkında detaylı bilgi için bakınız: Hayatı Anlamak ve Sevmek
Eş, evlilik, çocuklar konusunda hissettiğimiz çaresizlikler ise:
- ya bunların hayatımızda olmayışları,
- ya da hayatımızda var iseler de, onlar sebebiyle yaşadığımız dertler vs. sebebi ile oluyor.
Eş, evlilik ve çocuk sahibi olmak isteyen ama bu konuda kendilerini ümitsiz, çaresiz hisseden arkadaşlarım için daha önce bir yazı yazmıştım: Aşk Karşı Cins ve Bize Aşkı Öğreten Güneş, Yıldız ve Uydular
Ancak o yazımda, sanırım anlatmak istediğimi biraz dolambaçlı anlattığım için, hala bu konuda pek çok çaresizlik hisleriyle dolu sorular alıyorum.
Bu sebeple, bu arkadaşların hissettikleri karmaşadan ve çaresizlikten çıkmalarının yolunu, biraz daha detaylı olarak burada söylemeye çalışacağım:
Eğer bir çaresizlik, bir karmaşa hissediyorsak bu, zamanında yanlış bazı bilgileri kendimize temel aldığımızın bir kanıtı.
Bu sebeple, her karmaşa ve her çaresizlikte Allah’a sığınıp, zamanında cahillik ederek kendimize temel aldığımız o yanlış bilgiyi bulup, bu yanlıştan kendimizi temizlememiz gerekiyor.
Eş, evlilik, çocuk sahibi olmak isteyip de olamamış ve bu konuda çaresizlik hisseden bayanların, ilk bakmaları gereken şey şu:
Eş seçmede hangi kriteri göz önüne alıyorlar?
Karşılaştığım yüzlerce örnek bana bu kriterlerin, taa çocukluktan beri seyrettiğimiz dizilerle, filmlerle, reklam filmleri ile, dinlediğimiz şarkılarla, türkülerle, okuduğumuz romanlarla, şiirlerle belirlendiği şeklinde.
Ve tüm bu film, şarkı, kitap vs. bize, eş seçiminde hem yanlış kriterler öğretiyorlar hem de bu konuda özgür olduğumuzu, keyfimize göre seçmemizi, canımızın istediğini seçmemizi söylüyorlar.
Oysa, unutmayalım ki, hareket ve seçme özgürlüğümüz, yanlış hareket yapmakta Allah tarafından bir izin değil.
Başka bir deyişle, bayanlara, eş seçiminde ne seçerlerse seçsinler, sonucunun otomatik olarak doğru olacağı, hatta bu işin bu şekilde, keyife, isteğe ve can çekmesine dayalı olarak yapılması gerektiği ve bunun en doğrusu olduğu inandırılıyor.
Örnek vermek gerekirse, eş ve evlilik konusunda yanlış kararlar sebebi ile evlenememiş veya mutsuz evlilik yapmış bayanların, eş seçimi konusundaki kriterleri şöyle oluyor:
- Aldıkları yanlış temel bilgiler sebebi ile aşkı, yüksek dozda can çekmesi ve cinsel beğeni zannederek, canlarının çektiği kişiyi arayarak etrafa bakıyorlar. Şu insanı çok beğeniyorum, neden elde edemiyorum. Şu insanı beğenmiyorum demek ki evleneceğim kişi o olamaz.
- Zengin isterim, eğlenceli isterim, genç isterim, kadınlara nasıl davranacağını bilen isterim, modaya uygun birisini isterim vs. vs.
Eş ve evlilik konusunda başarılı kararlar almış bayanların, eş seçimi konusundaki kriterleri şöyle oluyor:
- Eşimi seçerken hem kalbimi dinlemeliyim hem de hayatımın tüm parçalarını göz önüne almalıyım.
- Evleneceğim kişi dış görünüşü itibariyle de bana yakın olmalı, benden yukarıda olursa, o mutsuz olur ve gözü dışarıda olur. Ben yukarıda olursam ben mutsuz olurum, benim gözüm dışarıda olur.
- Evleneceğim kişinin bir “ev babası” olabilecek karakterde, sevgi ve saygı dolu, Allah’ı bilen, Allah’ı seven bir kişi olmasını isterim.
- Evleneceğim kişinin çalışmayı, üretmeyi seven, aile sahibi olmayı candan isteyen, çocukluğundan beri buna hazırlanmış bir kişi olmasını isterim.
- Zenginliği de bana yakın olmalı ki, düzgün, standart, sağlıklı bir evlilik ortaya çıkartabilelim.
Bu iki kriteri ben neye benzetiyorum, biliyor musunuz?
İkinci gruptakiler, sıkıcı gözüken bir buğday tarlası istiyorlar ama sahiplerine ne mutluluklar verir o buğday tarlası.
Birinci gruptakiler ise, orkidelerle süslü, rengarek, eğlenceli ve oldukça da tehlikeli bir Amazon ormanı istiyorlar. Rengarenk kuşlarla, zehirli yaratıklarla dolu, girenin bir günden daha fazla hayatta kalamayacağı bir orman.
Tabii karmaşa içinde bana yazan arkadaşlara ben bunları anlatınca, içinde bulundukları karmaşa ve yanlış temel bilgiler sebebi ile onlar buna hemen itiraz ediyorlar. “Doğru değil, ben kesinlikle ikinci gruptayım.” diyenler oluyor.
Oysaki yazımın başında da belirttiğim gibi, karmaşa ve çaresizlik içinde olmak, çekim yasası gereği en derinlere saklayıp, kendimizin dahi göremediği bir yanlış kriterin orada olduğunun kesin ve reddedilemez bir kanıtı.
Bu sebeple, biz ne kadar birinci grupta olmadığımızı iddia edersek edelim, yaşadıklarımız, çaresizliklerimiz ve kafa karışıklığımız, en derinlerde yanlış bir kriterin olduğunu bize gösteriyor.
Ben okuyucularıma, öğrencilerime bu yanlış kriterleri bulmalarında yardım ediyorum. Bu benim hayatta en iyi bildiğim şey. Hayatta en iyi yaptığım şey.
Ama bazen bana yazan arkadaşlar, yanlış bir şey yazmaktan çekinerek, asıl düşünce ve duygularını saklıyorlar ve zaten derinlerde olan o yanlış kriterleri daha da derinlere ittiklerinin maalesef farkında bile olmuyorlar. Tabii ki bu arkadaşlarıma da yardım etmek için elimden geleni yapıyorum ama doğrusunu söylemek gerekirse, işim biraz zorlaşıyor.
Bir de gözünü kapatıp, dur durak bilmeden derdini anlatan arkadaşlar var. Onların yazdıklarının arasından, onlara yardım edeceğim, farkındalıklara ulaşmalarını sağlayacağım o kriterleri, cımbızla çıkartmak için yazdıklarını tekrar tekrar, tekrar tekrar okumam gerekiyor.
Tabii bu verdiklerim iki uç örnek.
Aklına ve kalbine dert olmuş konuları, içtenlikle, samimiyetle, abartmadan, daha yazarken kafa karışıklığından çıkmak için düzgün yazmaya niyetli arkadaşlara ise sanırım en kolay bir şekilde yardım edebiliyorum.
Bu derinlerdeki yanlış kriterleri farkedince, insanın kalbi ve aklı huzur doluyor.
Yazdıklarımı okuyup da herhangi bir anlayış veya keşif yaşamışlığınız varsa, bunun sebebi, içten içe sahip olduğunuz bir yanlış bilginin “PUF” diye aklınızdan ve kalbinizden uçup gitmesi.
Bu yanlış bilgileri, karmaşa ve çaresizlik bataklığında, bizi bağlı tutan zincirler veya sarmaşığın o ip benzeri dalları gibi düşünebiliriz.Her bir anlayış ve keşif, her bir farkındalık, bir bağın kopması demek ve serbest kalmak demek.
İşte bu sebeple, karmaşa ve çaresizlik anlarımız çok önemli.
Bu anlar o çok derinlerde saklı, farkında bile olmadığımız bir yanlış bilginin, yanlış düşüncenin, yanlış duygunun, yanlış inancın ortaya çıkması ve ondan kendimizi kurtarmak, doğruyu bulmak için bir fırsat.
“Karmaşa” gerçekten de hayatta düşebileceğimiz en alttaki seviye. Hayattaki tüm diğer seviyeler ve bu seviyelerde atılması gereken adımlar hakkında detaylı bilgiyi, Para Bolluk Bereket kitabımda bulabilirsiniz.
Bu seviyeler tabii ki sadece para-bolluk-bereket konularında değil, hayatta maddi manevi her konuda geçerli ve ben ezbere bilmemiz gerektiğine inanıyorum. Her durum ve konumda bize yol gösterecek bir harita gibi. Tüm okuyucularıma kesinlikle tavsiye ederim.
Hepinize bol anlayışlar, bol keşifler, bol farkındalıklar, bol başarılar dilerim.
Pinterest'te Takip Et!
Yorum Yaz
Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:
Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.
Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.
Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.
31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.
Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.
Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.
Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,
=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================
Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D
No trackbacks yet.
17:43, 25 Ekim 2010
İyi günler…
Ben para bolluk bereket kitabınızı almak istiyorum ama kredi kartı kullanmıyorum. Kapıda ödeme oluyor mu acaba yada posta çeki gibi bir ödeme…? Varsa eğer bilgilendirirseniz sevinirim..
14:07, 1 Kasım 2010
Hayat arkadaşım,
Bu elektronik bir kitap, internetten okunuyor. Bu sebeple kapıda ödeme yok.
Ama kredi kartı kullanmayan arkadaşlar için, aşağıdaki makalade belirttiğim yardım kurumuna havale göndererek, ödeme yapma olasılığı vermiştim.
http://cekimyasasi.net/makaleler/2010/10/03/yardim-bagis-hayir-ve-iyilik/
Umarım, bu yöntem, e-kitabımı okumanda sana yardım eder.
Çok çok sevgiler.