Halı Falı
Hayatta büyük başarılar elde etmiş bazı insanların nasıl olup da,
- bir ordu gibi katı bir düzen olmaksızın,
- yanlarında yüzlerce asistan olmadan da,
- planlarını uzun uzun, büyük büyük kağıtlara yazmadan çizmeden de,
hedeflerine doğru başarı ile ilerlediklerini ve çok güzel başarılar elde ettiklerini hem merak ettim hem de gözlemledim.
Neden başarılı insanlar görünüşte 1001 konu ile uğraşıyor gibi olsalar da yine de hedeflerine ulaşabiliyorlar?
Bir çok başarılı insanı dinledim de. Bazen çok karışık konuşabiliyorlar. Daldan dala atlayabiliyorlar. Çok nadiren olayları toparlama ve 1-2-3 diye sıraya dizme ihtiyacı hissediyorlar.
Şahsen ben hep bu ihtiyacı hissediyorum konuşurken, bir konuyu açıklarken. Konu çok dağılırsa sanki hedeften uzaklaşmış ve fikirlerim dağılmış, yönümü kaybetmiş gibi hissedebiliyorum.
Temizlik Saati arkadaşlarım da artık sağ olsunlar alıştılar: ’Ben nereden bu konuya gelmiştim?’ ’Kim ne demişti de bu konu açıldı?’
Bunlar benim sık sorduğum sorular. Çok şükür her seferinde ya ben ya arkadaşlarım, hemen buluyorlar, ‘Şu şu şu konudan, şu şu şu konuya geçtik, oradan şuraya, ondan sonra da buraya geldik, diyorlar.
Tabii bu bir konuda konuşurken ya da sohbet ederken. Peki…
- Hayatın curcunası içerisinde ilerlerken nasıl hedefimizi kaybetmeyeceğiz?
- Bizim için önemli olan şeyleri NASIL hep takipte olacağız?
- Hayatın fırtınalarında NASIL kaybolup gitmeyeceğiz?
Benim ilk aklıma gelen, kocaman bir kağıda tüm amaçlarımı, hedeflerimi yazıp duvara asmak ve her gün onlara bakıp hem ilham almak, hem de yönümü korumak ve kaybetmemek.
Ama ben Atatürk’ün duvara kağıt astığını hiç duymadım. Evet, planlar yapmış, yazdırmış ama sonra hep aklında, kalbinde, ruhunda.
İşte bu merak, yani başarılı insanların NASIL yardımcı araç kullanmadan yollarında ilerlediği merakı beni 1-2 aydır da biraz fazlaca meşgul ediyordu. Çok şükür, yine Allah’tan cevabını diledim. Allah’a sığındım ve çok şükür güzel bir ilham ile cevaba ulaştım.
Cevap bir seccade’den geldi.
(Makalenin adı da oldukça garip geliyordur eminim şu an, sevgili arkadaşım, cevabın seccadeden gelmesi de. Ama lütfen sabret. Dilim döndüğünce ikisini de anlatmaya çalışacağım.)
Seccade’den gelen cevap:
Hayatta ulaşacak ciddi bir yeri olan bir kişi, kendisi için en önemli hedefleri, kalbinin en derininde büyük bir hazine gibi tutmalı.
Bu konular söz konusu olduğunda kendisini dünyalarla başedebilecek bir cesarette ve kararlılıkta görmeli.
Mesela bir anne için kalbindeki en derin konular ne olabilir?
Allah’a olan sevgisi.
Evlatlarının mutluluğu ve iyi yetişmesi.
Yuvasının mutluluğu, huzuru ve düzeni.
Bir anne bu konular söz konusu olduğunda, cesur yürekli bir savaşçı gibi güçlü ve durdurulamaz hissetmeli kendini.
İşte bu seccadedeki, en ortadaki desen bunu temsil ediyor.
Sonra bu konulardan ve kalbinin en derininden biraz mesafeli olmak koşulu ile bu kişinin destek halkası etrafında olmalı.
Yani ona gerçekten yardımcı olan kimseler, öğretmeni, ailesinin ona her zaman destek olan güvenilir bireyleri, kendisindeki o görevlerini yapabilme yeteneği ve bu konuda elde ettiği seviye, sahip olduğu elle tutulur, gözle görülür, zor durumda sırtını dayayabileceği malı, mülkü, geliri.
Yani özetle kişiye güzel bir şekilde destek olan, güvenebileceği her şey bu destek halkasında olmalı. Ve bu destek halkası kişi tarafından çok iyi korunmalı.
Kutsal olmasa da büyük önem verilmeli.
Bu destek halkasının dışında ve belli bir koruyucu mesafeden sonra, hayatın aktiviteleri, curcunası, uğraşıları var.
Burası bizim hayat bahçemiz. hayatımıza giren her insan bu bahçede misafir.
Kimisi ile amaçlar ortak olabilir ve biz onlara onlar bize destek olabilir ve daha içeriye, kalbimizde daha yakın bir yere yaklaşabilir, ya da bize zorluklar yaşatabilirler ve bu bahçede sadece oynayarak gezerler.
Bunlar, hafif destek hafif köstek olan arkadaşlar, aile bireyleri, işyeri, iş arkadaşları, yaramaz çocuklarımız bile olabilir.
Kimisi az kalır, kimisi çok kalır bu bahçede. Kimisi hemen yanımıza yaklaşır, onların da güzel amaçları vardır ve ortak amaçlarımızda bize destek olurlar, kimisi uzaktan uzaktan bahçede gezer, acaba yaklaşsam mı diye düşünceler içerisinde bizi gözler.
Aynı seccadedeki o girdap gibi şekillerde olduğu gibi, her bir kişi de isterse minik veya büyük bir fırtına koparabilir hayatımızda (bahçemizde) bizim hem hazırlıklı hem de sağlam durmamızda fayda var.
Ve gelelim son halkaya.
Bunlar bizim bahçe çitlerimiz.
Girmek serbest ama orası bizim bahçemiz.
Tavrımız, hareketlerimiz, sözlerimiz, KİM olduğumuz, kimi insanı bahçemize davet ediyor, kimi insana da ‘Ay bu ne böyle’ dedirterek aşılmaz bir çit haline gelip, o kişileri bizden uzak tutuyor.
Ve gelelim ASIL merak ettiğim ve cevabını seccade aracılığı ile aldığım o asıl soruya: Hedeflerimizi şaşırmadan, hayatın curcunasında kaybolmadan NASIL ilerleyeceğiz?
İşte bu halıda çizilen düzeni, kalbimizde, sevgimizde, iletişimimizde, hemfikirliliklerimizde oluşturarak.
Bu düzen adalet üzerine kurulu.
Bahçemiz herkese açık ve yardım ederiz ama hayat değerlerimiz, hayat amacımız ortak olanlara ve bize yardım edene biz daha da yardım ediyoruz. Bize çok çok yardım edene biz de daha da çok değer verip yardım ediyoruz.
Bu düzen Allah’ın Rahman ve Rahim isimleri ile de ifade edilen düzen.
Allah Rahman, yani HERKESE merhametli ve yardımcı, ister inanan olsunlar ister inanmayan, ister Allah yolunda olsunlar ister olmasınlar, ister Allah’a destek versinler ister vermesinler, Allah HERKESE çok merhametli.
Ve Allah Rahim. Yani kendisine inananlara, yardım edenlere ÇOK ÖZEL bir merhameti, yardımı ve lütufları var.
Bizim kul olarak da kendi dünyamızda, bahçemize gelen herkese merhametimiz var.
Ama bize çok yakın olanlara, daha da çok kollama ve sevgimiz var ve onlar da zaten bize yakın olmak, yardımcı olmak isteyenler. Bu da bizim sevgimizi, yardımımızı arttıran bir durum. Ne güzel dilemiş Allah.
Sevgi-İletişim-Hemfikirlik aleminde bahçemiz
Yukarıda bahsettiğim bu halkaların en iç noktasında, hayatta EN değer verdiğimiz konularda, sevgimiz, iletişimimiz, hemfikirliğimiz SINIRSIZ olmalı. Tabii unutmayalım ki, burada konuşacak Allah’tan ve kendimizden başka kimsemiz yok.
Kalbimizin en derinindeki hedeflerimiz, amaçlarımız için, Allah ile aramızdaki sevgi için, yavrularımızın mutluluğu, yuvamızın mutluluğu için hissettiğimiz enerjimiz, bu konudaki hemfikirliliğimiz SINIRSIZ olmalı.
O konular söz konusu olduğunda biz dünyanın en büyük kahramanıyız.
Hatta TEK kahraman!
Bu konuları biz boşverirsek, bizden başka kim sorumluluk alabilir ki bizim için?
İşte bu yoğun sevgi ve yoğun cesaret ve yoğun kararlılık, bizim hedefimizden hiç şaşmamamızın en birinci ve en önemli adımı.
Diğer dış halkaların mesafeli bir şekilde yerleştirilmiş olmalarının sebebi de, kalbimizin birinci hedeflerini şaşırtmamak için, onu kuşkular ve korkular ve boşvermişlikler ile yıpratmamak, zayıflatmamak için.
2. halka yani destek halkamız, bize güç katan, bizi yorgun zamanımızda dinlendiren, başımız sıkıştığında destek olan unsurlardan oluşuyor. Bu halka ile olan ilişkimiz ve sevgimiz, bir tavşanı sever gibi. Sonsuz koruma sonsuz destek orada da var.
Bu halka ile iletişim içerisindeyiz, dertlerimizi sıkıntılarımızı anlatıyoruz, onlar bize değerli ve yardımcı fikirler verebiliyor. Ama son kararı hep ortadaki kahraman vermek zorunda. Çünkü ancak o biliyor onu ilgilendiren her şeyi.
3. halka, yani curcuna halkasına geldiğimizde, aniden iletişimler, gürültülü, neşeli ve bol. Sevgimiz de bir piknik gibi geniş ve ferah. Hemfikirlik ise fazla derin olmayan bir seviyede. Hafif yüzeysel. Çünkü bu halkada henüz bize o kadar bağlanmamış, yakın olmamış insanlar var. Kendi dertleri ile boğuşan, henüz ortak hedeflerimizin oluşmadığı insanlar var.
Evet, bu insanlara en derin konularımızı anlatırsak, bizi şaşırtacak, ya da bizi hedefimizden döndürecek şeyler söyleyebilirler. Ancak ve ancak, ortak hedefler belirlendikten sonra ve bu insanlar bize olan desteklerini belli ettikten sonra, onlardan da bize bir destek ve pozitif iletişim bekleyebiliriz.
4. halka olan çitimizi ise güzel kurmamız lazım.
Hayatta bizim için NEYİN önemli olduğunu, NE yapmaya çalıştığımızı, amacımızı, hedefimizi, etrafa bir şekilde iletiyor olmamız lazım. Aksi takdirde hayat tarzı, fikirleri, amaçları bizimle uyuşmayan insanlar hayatımıza girip bize gereksiz fırtınalar yaşatacaklardır. Bu sebeple de, hayatın asıl mutluluklarını yaşamaya ve asıl amacımıza ulaşmak için adımlar atmaya vaktimiz, enerjimiz kalmayacaktır.
Bir gün 24 saat. Hayat sınırlı günlerden oluşuyor.
Eğer biz düzgün bir çit kurmamışsak, her önüne gelen, her ipini koparan bahçemize giriyorsa, o bahçede ne gül kalır ne saksı.
Ne bir amaç kalır, ne hedef.
Sonra ömür boyu, bize ihanet eden insanları lanetleyerek, bahçemizden kovarak vakit geçirdiğimizi farkedebiliriz, Allah korusun.
Ve işte hayattaki amacımıza sadece ve sadece bu bahsettiğim, yakınlık derecelerini, yakınlık tabakalarını adaletli bir şekilde kurarak ulaşabiliriz.
Allah’ın bile memnuniyetini kazanabilmek için, etrafımızı hayırlı insanlarla çevirmek zorundayız.
Allah’ın bile cennetinin çitleri var.
Allah dahi yanına hayırlı ve O’na destek olmuş, yardım etmiş kullarını istiyor. Ve işte bu da zaten Rahim oluyor. Kendisini sevene, yardım edene daha da çok sevgi, merhamet ve yardım.
Rahman ise, O’na destek olan veya olmayan HERKESE olan merhameti, sevgisi, affediciliği.
Ve çok şükür Allah’ın da kapısı herkese her zaman açık.
Kıyamet kopmadığı müddetçe, Allah’ın cennet bahçeleri tüm kullarına bir nimet olarak var.
Dileyen bahçeye girer, Allah’a yardım eder ve daha da yakınlaşır.
Dilemeyen de topuğunun üzerinde arkasını döner ve gider.
NEDEN HALI FALI???
Eminim soruyorsunuzdur. Bu makaleye ben neden ‘Halı Falı’ dedim?
Evet ben bu farkındalıklara bir halıya, bir seccadeye bakarak ulaştım. (Tabii Allah’a sığındım, o sebeple, yoksa her halıya baktığımızda bir anlam çıkartmak durumunda değiliz. :D)
Ama neden Halı Falı?
Çünkü bir kişinin hayatta çizdiği bu halı modeline baktığımızda, o insanın GELECEĞİNİ görebiliyoruz.
- Kimleri kendine yakın arkadaş edinmiş?
- Kimleri kendinden uzak tutmuş?
- Bahçesine kimleri doldurmuş?
- Kalbinin en derinlerinde HANGİ hedefleri birinci ve çok önemli, dokunulmaz saymış?
Bunları görünce, bunları anlayınca bir insanın geleceği gözümüzün önünde beliriveriyor.
Zaten bu konuda o kadar çok atasözümüz var ki, falcı olmaya da gerek yok.
Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.
Üzüm üzüme baka baka kararır.
Körle yatan şaşı kalkar.
Besle kargayı oysun gözünü.
Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş. (Artık burada gülüyorum.)
Yani bunun, halk da, insanlar da yüzyıllardır bilincinde, farkında, biliyor.
İşte bu da size Funda Teyze’den şakadan ama SON DERECE gerçek, doğru, denenmiş, yaşanmış, sonuçları görülmüş bir falcılık ve geleceği görüş: Bana arkadaşlarını, en yakınındaki insanları söyle sana geleceğini söyleyeyim.
Ey Allah’ım ey!
Hayat ne kadar karmaşık ve bir o kadar da ne kadar basit!
Teşekkür ederim bu pembe seccade için ve o vesile ile ulaştığım bu harikulade farkındalıklar için.
Pinterest'te Takip Et!Yorum Yaz
Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:
Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.
Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.
Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.
31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.
Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.
Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.
Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,
=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================
Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D
No trackbacks yet.
19:00, 8 Mart 2017
Bir farkındalık
Hayatta senin için önemli olan, değer verdiğin amaç ve hedeflerini kalbinde özel bir yerde tutmak ve bunları düşünürken huşu içerisinde bir kahraman gibi ciddileşmek ve coşmak, ahlaki bir görev. İyi olmanın gereği olan bir alışkanlık.
(Kalbimizdeki o hedef iyi ise elbette. Maalesef hayırsız hedefler peşinde koşan insanlar olduğu için, hedeflerimizin hayırlı olması da çok temel bir konu ve belirtme ihtiyacı hissediyorum.)
Eğer hayatta hayırlı şeylerin gerçekleşmesi bizim için önemli ise, sevgi önemli ise, sorumluluk önemli ise, kalbimizde bir güçlü niyet bölgesi bulundurmak zorundayız. Ve bu güçlü niyeti hayatın gürültüsünden, patırtısından korumak ve uzak tutmak zorundayız.
Tabii ki eğer kendimizi iyilik yoluna adamış isek.
Zayıf niyetli yaşamak için hiç bir özürümüz yok ve olamaz.
00:25, 9 Mart 2017
Harika bir yazı olmuş.
Ellerinize sağlık.
Bu motiflerin tüm bunları bu kadar net, açık ve güzel bir şekilde, adeta bir tablo gibi, konuyu açıklayıcı bir grafik gibi ortaya koyması harikulade. Bunu görmeniz, anlamanız ne kadar da güzel. Allah size bunu ne de güzel gösterdi, öğretti. Ve siz de bizimle paylaştınız, Allah razı olsun sizden. Ne güzel dilemiş Allah.
Çok çok teşekkür ederim.
Çok çok sevgiler.
14:15, 9 Mart 2017
Çok şükür Alev arkadaşım. Ve çok şükür SEN DE benim destek halkamdasın. Ben de senin destek halkandayım. Bunun için de sağ olasın var olasın. Alah razı olsun. Çok şükür, çok şükür, çok şükür.
Yorumun için de sağ olasın var olasın.
16:04, 9 Mart 2017
BEN DE BEN DE sizlerin destek halkanızdayım. Ne mutlu siz de benim
Ne güzel dilemiş Allah.
Emeğinize ellerinize sağlık
19:50, 9 Mart 2017
Evet çok şükür Özlemi arkadaşım. Çok şükür, hedeflerimiz güzel, amaçlarımız, dileklerimiz güzel ve çok şükür birbirimizin destek halkasındayız. Siz beni, ben sizi destekliyorum Allah’ın izniyle. Sağ olun var olun bana destek olduğunuz için.
14:33, 12 Mart 2017
Çok güzel bir farkındalık Funda hocam, benim de destek halkamdasınız
Bir halıdan böyle bir farkındalık çıkması harikulade
İç içe halkalar, bunların destek halkası, curcuna halkası, bahçe çiti olması, en içinde de hayırlı, güçlü bir niyetimizin olması ve bu yazının kaleme dökülmesi harikulade.
Öncelikle rahman ve rahim isimlerini çok güzel ifade ediyor, anlamlaştırıyor.
Kendi halımıza çizdiğimiz desenimiz ve neyi nereye koyduğumuz ise bizim hayatımız, hatta çekim yasamız. Yazdıklarınızı çok iyi ANLADIM, ellerinize emeğinize sağlık.
19:54, 13 Mart 2017
Sen de ne güzel özetlemişsin, ne güzel anlamışsın ve ne güzel anlatmışsın, Sevgin arkadaşım, çok şükür Allah’a. Anlaşılmak güzel şey.
Çok şükür, sen de benim destek halkamdasın, ben de senin. Diğer arkadaşlarımız da çok şükür. Sağ olasın var olasın.
Neyi nereye koyduğumuz gerçekten de anahtar. Bugün benim de bir farkındalığım oldu bu halıya bakarken. Ne zaman kalbimizdeki o güzel dilekleri amaçları bırakıyoruz ve curcuna halkasındaki girdaplarda kayboluyoruz, işte o zaman mutsuzluklar da başlıyor. Ama en kötüsü, curcuna halkasından da dışarıya gitmiş insanları kalbimize yerleştirdiğimizde, biz de kendi bahçemizden, kendi cennetimizden çıkmış, bahçemizi, hayatımızı başıboş bırakmış oluyoruz.
Yaptığımız her temizlikle de kendimize geliyoruz, bahçemize geri geliyoruz, gerçek dostları yakınımıza alıyoruz, ve en önemlisi de kalbimizdeki o Allah sevgisine, özsevgimize, hayatımızın 8 parçasında İYİLİK, DOĞRULUK isteyen o özümüze, aslımıza dönüyoruz.
Yani temizliklerle her şey tekrar yerli yerine oturuyor. Bahçenin dışına giden, bize hayatımıza zarar veren, hatta bizi de kendi bahçemizden çıkaratan tüm zalimlerin, hainlerin ve cahillerin etkilerinden çıkıyoruz, bizi seven dostlara ve Allah’a dönüyoruz.
Çok şükür.
Çok şükür.
Çok şükür.