9 – Çekim Yasası: SENİN Hayat Değerlerin Neler?

Sevgili arkadaşım,

Ağustos’ta  Ankara’da vereceğim Para Bolluk Zenginlik Temizlik Seminerinde göreceğimiz konulara ön hazırlık ve aynı zamanda da davet olması açısından hazırladığım mini kursun 9. bölümündeyiz.

Bugün konuşacağımız konu SENİN hayat değerlerin.

SENİN hayat değerlerin neler?

Hayatta senin için en önemli şeyler neler?

Bu konunun çekim yasası açısından, hayatın açısından, para bolluk zenginlik konuları açısından, hayatının vazgeçilemez 8 parçası açısından önemi ÇOK AMA ÇOK büyük.

Belki de en önemli konu. :D

Yeni makale e-magazin abonelerime hediye ettiğim “Hayatının Gerçek Amacı” adlı özel raporumu okduğunu tahmin ediyorum, okumadıysan mutlaka ama mutlaka oku lütfen.

Çekim yasasını anlaman, hayatına her türlü mutlu, güzel, iyi, doğru şeyi çekmen bu konuya doğrudan BAĞLI.

Hepimiz için bazı ortak hayat değerleri olduğu gibi, bir de kişiye özel, ona özel, onun için çok önemli olan bazı hayat değerleri olabiliyor. Ve bu kişiden kişiye olduğu gibi, aynı kişi için hayatının her döneminde de az çok farklı olabiliyor.

Kişi hayat değerlerine ihanet edebiliyor, reddedebiliyor, önemsiz veya gereksiz görebiliyor, şüpheye düşebiliyor, karmaşaya düşebiliyor, veya derslerini alarak veya aklını ve kalbini dinleyerek,  hayat değerlerine SIMSIKI sarılabiliyor.

Mesela örnek vermek gerekirse, aslında makalelerimde anlattığım her konu da benim hayat değerlerim hakkında.

Ve zaten bu sitenin amacı da, bu konularda benim hayat değerlerim hakkında bildiklerimi, gördüklerimi, anladıklarımı, yaşadıklarımı sizlerle paylaşarak, EĞER siz de benim hayat değerlerime sahip insanlarsanız, beraber arkadaş olalım, yoldaş olalım, ben size yardım edeyim, siz de bana yardım edin, beraber bu yolda yardımlaşarak yürüyelim.

Yazdığım tüm makaleler, benim hayat değerlerim hakkında.

Hayat değerlerimizi anlamak, bilmek, kucaklamak çekim yasası açısından neden önemli?

Çünkü kendimize arkadaş, dost olarak çektiğimiz insanların bizimle aynı hayat değerlerine sahip olmalarını sağlamak için.

Hayatı kavga, gürültü, tartışma ile yaşamak istemiyorsak, uyum içerisinde yaşamak istiyorsak, hayat değerlerimizin ne olduğunu çok iyi bilmemiz ve bize bu konularda yardım edecek, destek olacak, bizim de onlara destek olmaktan, yardım etmekten mutluluk duyacağımız insanları kendimize çekmekte çok büyük bir fayda var.

Bu sayede hayatımızın amacını yerine getirmek üzere, harikulade bir hayat yaşamamız mümkün oluyor.

Buna örnek olarak, mesela diyelim biz evlenmek, ömür boyu beraber yaşamak, sevmek, sevilmek, aile kurmak, hayırlı uğurlu çocuklar yetiştirmek istiyoruz.

Eğer bu hayat değerlerimizi HER FIRSATTA dile getirmezsek, veya düşünmez hissetmezsek, ve bu hayat değerlerimize SIMSIKI sarılmazsak, üstüne üstlük evlenmek için, ille de fiziksel veya maddi veya kariyer özelliklerine bakarak, mesela ille de şu meslekten biri olmalı evleneceğim kişi, diyerek bir takım BAŞKA kriterleri göz önüne alırsak, hayatımıza hayırsız, uğursuz bir kimseyi çekmek işten bile değil.

Bu sadece evlilik değil, HER konuda aynı.

Mutlu, huzurlu, sevgi ve saygı dolu,  yardım ederek, yardım alarak, beraber güzel amaçlar için yaşayan, çalışan insanlar olmak istiyorsak, bu tür mutlu ve huzurlu olacağımız, seveceğimiz bir işte çalışmak, bu tür huzurlu, mutlu, refah ve adil, bir ülkede yaşamak istiyorsak, bu tür güzelliklerle dolu bir dünyada yaşamak istiyorsak, ÖNCE BİZİM HAYAT DEĞERLERİMİZE SIMSIKI SARILIP, her fırsatta, düşünüp, hissedip, bu yolda adımlar atıp, sözle de her fırsatta hayat değerlerimizi dile getirmemiz gerekiyor ki, bu hayat değerlerine sahip olan kimseler bize yaklaşsın, biz onlara yardım edelim, destek olalım, onlar da bize yardım etsinler, destek olsunlar.

Dün 19 Mayıs hatırına yazdığım seminer ön hazırlık makalemde bahsettiğim Atatürk’ü de yine bu konuya örnek verirsem, onun çocukken dayısının tarlasından kargaları kovması ve ilerleyen yıllarda da, hem dışarıdan gelip ülkemize musallat olmuş düşmanları, hem de içeride yozlaşan, yalan ve yanlışlara sapan düşmanları kovalaması da onun hayat değerlerine sımsıkı sarılmasının bir sonucu.

Milleti önünde, ailesi, arkadaşları, insanlık, ruhlar ve temiz kalpler önünde, ve en önemlisi de Allah önünde, Atatürk, yüzü ak, hayat değerlerine sarılmış bir insan.

O GÜN geldiğinde, Allah önünde, ‘Allah’ım ben dayımın tarlasında ürünü talan eden kargaları kovdum, ülkemi parçalamak, milletimi ezmek isteyen düşmanları ülkeden kovdum ve bu uğurda elimden geleni yaptım, ve senin iznin ve yardımınla ÇOK ŞÜKÜR başardım.’ diyecek veya demiştir.

Ne mutlu ona. (Ne mutlu Türküm diyene, diyerek milletine özsevgi, özsaygı, özgüven konusunda destek veren bu harikulade lider için, ‘ne mutlu ona.’ demek ne kadar da yakışan bir söz oldu. Bana da ne mutlu, hem hayat değerlerime sımsıkı sarılabildiğim, hem de iyiyi, güzeli, doğruyu destekleyebildiğim için. :D)

Atatürk’ün çocukluğunda karga kovması beni hep çok etkilemiştir.

Onun hayat amacını en güzel anlatan bir olaydır o benim için.

Ve unutmayalım ki, belki de o olay, Atatürk için bir imtihandı.

Dayısının tarlasında, kargalar ürünleri talan ederken, ve ailenin geçimi, verilen tüm emekler düşünülünce, eminim bir çocuk olarak o da düşünmüştür, ‘Bütün gün oradan oraya koşmalıyım bu kargalara engel olmak için?’ ‘Ben kovsam onlar gene gelecek.’ ‘Yok bu işe bir çare.’ ‘Çok fazla karga var, ben tek başıma ne yapabilirim ki?’ ‘Arkamı dönsem ve gitsem mi?’ ve daha neler neler…

Bunu nereden biliyorum, ya da nasıl tahmin ediyorum?

Sevgili arkadaşlarım,

Hangimizin çocukluğunda başına böyle bir karar vermek, hayırlı uğurlu bir şeye veya hayatın 8 parçasından birine veya hepsine verilen bir zarar veya ziyan karşısında, o konuya engel olmak için elinden geleni yapmak amacıyla bir adım atmak veya boşverip vazgeçmek, dönüp arkamızı yürüyüp gitmek arasında bir seçim yapma durumu gelmemiştir ki?

Benim de çocukluğumda Allah’tan bana bu tür bir yol gösteriş ve bir imtihan gelmişti.

Hatta hemen şimdi iki tane bu tür bir sınav ve karar anı hatırlayabiliyorum.

Bunların ilki burada paylaşamayacağım kadar özel ve seminerde anlatmaya karar verdim. Ama ikinci imtihanı burada sizlerle paylaşabilirim.

Bir gün saat öğleden sonra 3-4 gibi eve dönüyordum.

Önüme her zamanki sakinliğinden ve rahatlığından uzak, biraz telaşlı bir güvercin çıktı.

Uçmaya çalışınca uçamıyordu. ‘Ne var acaba?’ diye bakınca, bir kanadının tam kapanamadığını biraz dışa açılıp, bükülüp ters dönmüş gibi olduğunu gördüm.

Hemen aklıma yakalayıp, düzeltmek ve yardım etmek geldi.

Ama ilk uzanışta o  yine kaçmaya kalkınca, işte o an içime kuşkular geldi,

‘Ben ne yapabilirim ki? Yakalamaya çalışıp kanadını düzeltebilir miyim acaba? Ya da eve götürsem evdekiler bir şey yapabilirler mi? Ya ille de veterinere götürmek gerekiyorsa? Bu masrafı ailem rahatlıkla karşılayabilir mi? Ya bana kızarlarsa? Yürüyüp gitsem mi acaba? Zaten bugün yorgunum, kim uğraşsın tüm bunlarla? Belki buralarda oturan birisi, veya geçen birisi yardım eder.’

Sevgili arkadaşlarım, 1-2 saniye içerisinde, bu ve benzeri pek çok düşünceler ve duygular aklımdan ve kalbimden geçivermişti.

Ve o anda, güvercin yine telaş içerisinde, oradaki bir evin özel park yerine doğru yarı yürüme yarı uçma halinde teleşla ilerliyordu ki, ONU gördüm.

Bir kuytuda keskin gözleriyle ve sinsi sinsi yavaşça eğilmiş duran ve avını izleyen, TEKRAR saldırmak için fırsat kollayan, kedi.

VE anladım ki, güvercinin,

  • O ilk yaralanmasına da,
  • Kanadının kırılmasına da,
  • Telaş içerisinde oradan oraya atlamasına da,

o kedi sebep olmuş ve eğer ben arkamı dönüp gidersem, bu güvercin büyük bir ihtimalle yem olacak ve bu, o güvercinin sonu olacak.

Benim yapmam gereken, bana düşen neydi?

Doğayı, hayatın bu 5. parçasını tam olarak anlama durumunda değildim. Ve bu olay hiç hoşuma da gitmemişti. Aklım da kalbim de bu olayda huzur ve mutluluk hissetmiyordu.

Ve o an en azından kendi vicdanımı rahatlatmam ve sonradan bu olay aklıma geldiğinde elimden geleni ve doğru bildiğimi yapmıştım diyebilmem için güvercine yardım etmeye çalışmam gerektiğini düşündüm.

Ve kediyi kovaladım. Ama o da kolay bırakacağa da benden korkacağa da benzemiyordu.

Bu arada, güvercin de kendini güvenli bir yerlere atmaya çalışıyordu. En sonunda o özel park yerinin arkasında kapısı da kilitli özel bahçeye gitti ve ben de kediyi başka tarafa kaçırmaya çalıştım.

VE elimden geleni yapıp, artık başka yapabileceğim bir şey olmadığına kanaat getirince, eve doğru tüm bu olayların heyecanı ile yoluma devam ettim. Ne de olsa kapısı kocaman ve kilitli bahçeye girmem mümkün değildi.

O güvercin kurtuldu mu? Kedi tekrar geldi ve onu arayıp buldu mu? Bilmiyorum.

Ama bu olay daha önceki yıllarda gerçekleşen (hani seminerimde anlatmayı planladığım) diğer olayla beraber, bana Allah’a sığınıp aklımda ve kalbimde muhasebeler yapmama sebep olan bir kapı oldu.

Kediler hakkında, nasıl evcilleştikleri hakkında, köpekler hakkında, kuşlar hakkında ve daha neler neler.

Sevgili arkadaşlarım,

Şimdi  farketim ki benim hayat değerlerimden biri de merak etmek. :D

Allah’a sığınıp, aklımı ve kalbimi dinleyerek merak etmek ve araştırmak, bilmek, öğrenmek.

Ben eskiden ansiklopediyi rastgele açıp, sırf merak ettiğim için öğrenmek için okurdum. :D

Bu günlerde de merak ettiğim şeyleri wikipedia sağ olsun, oradan araştırabiliyorum. Tabii orada okuduklarıma daha bir dikkat etmem gerekiyor, ne de olsa kim yazmış, neden yazmış, dikkatle tartmak gerekiyor.

Hayvanlar aleminde mevcut olan, kedi, köpek, kuş, ayı, yılan ve her çeşit hayvan türünün karakter özelliklerinin biz insanlarda da mevcut olabildiğini olabileceğini unutmamamız gerekiyor.

Kimi dinliyoruz, kimi okuyoruz, kimi öğretmen aldık, kimden bilgi alıyoruz iyi bakmamız, herkesi dış görünüşüne göre maddi özelliklerine göre değil, aklına kalbine, fikirlerine, düşüncelerine, duygularına, hayat değerlerine, hayat amaçlarına göre seçmemiz gerekiyor.

Bu kişi, çocukken tarladaki ürünleri kurtarmak için kargaları kovmuş mu? Güvercini kurtarmaya çalışıp, kediyi kovalamış mı?

TÜM bunlar, kişinin hareketlerine yansımış hayat değerleri oluyor.

Dikkatinizi çekerim:

Atatürk zevkten eğlenceden, vakit geçirmek için, sıkıntıdan kovalamamış kargaları.

Hayatın 8 parçasına verilen bir zarara engel olmak için, hayatın 8 parçasına bir fayda uğruna yapmış.

Askerlik dehasını da, hem ülkesinin hem insanlığın uğruna bir fayda uğruna kullanmış.

Sırf savaşmak değil amaç, maksat kötülükle savaşıp barışa ulaşmak.

Önüne bir kapı açılmış Allah’tan, o da bu kapının hakkını Allah’a sığınıp cesaretle vermiş.

Sevgili arkadaşlarım,

Eminim siz de biraz düşünseniz hatırlayacaksınız çocukluğunuzda, başınıza gelen bu tür imtihan gibi özellikle hayvanlarla alakalı olarak gerçekleşmiş, bir veya bir kaç olay.

Ya da bir iki gün içerisinde belki de aklınıza geliverecek.

Eğer ille de “yok öyle bir şey hiç başıma gelmedi” diyorsanız, kimbilir belki de orada verdiğiniz karar boşvermek olduğu içindir. Bu sebeple unutmayı tercih etmiş olabilir insan.

Aklınıza ve kalbinize bakarak, iyiden, güzelden, doğrudan yana karar vermek üzere ve adım atmak üzere önümüze açılmış bir imtihan kapısı.

Eğer o kapıdan, o ziyanı durdurmak için bir adım atmış olarak geçtiyseniz, çok çok tebrik ederim.

Bu durumda bu yazıyı okumak da yine sizin için açılan bir kapı, bu kez sizinle aynı değerlere sahip arkadaşlarla bir araya gelmek ve onlardan yardım almak, onlara yardım etmek için bir kapı.

Yok eğer o kapıdan, boşvermek şeklinde ve hiç bir şey yapmamak şeklinde bir karar alarak geçmiştiyseniz, bu durumda, madem bu yazıyı okuyorsunuz, temizlik yapın o konuda, çünkü bu yazıyı okumak demek, Allah’tan size iyiden, güzelden, doğrudan yana olmanız için bir fırsat daha demek.

Aksi takdirde inanın bu yazıyı da okumak durumunda olmazdınız.

Peki ya o imtihandan, zararı destekleyerek, zarardan yana olarak hatta bir de arttırarak  çıkmış idiyseniz, öncelikle söyleyeyim ki, bu yazıyı hala okuyor olmanıza şaşırdım.

Ama Allah’tan ümit kesilmez, size de bir kapı daha açmış, şükürler olsun ona.

Tavsiyem:

HEMEN TEMİZLİK YAPIN.

Ve bundan sonra o zararı değil desteklemek, izin vermemek üzere hem kendinize hem de hayatınızın 8 parçasına söz verin.

Eğer bu temizlikleri yapabilen bir arkadaşım isen, bu durumda da Ağustos’taki seminerime katılman hem senin hem de hayatının her parçası ile tüm ilişkilerin için çok çok hayırlı olacaktır. :D

Seminere katılmak demek, aynı hayat değerlerine sahip olduğunuz Funda Teyze’den, (benden :D) yardım almak ve bana yardım etmek demek.

Hayat gerçekten de hayatın 8 parçasına, yardım edince ve onlardan yardım alınca güzel.

Hayat darda ve zorda olana, ihtiyacı olana yardım edince güzel.

Hayat hayat değerlerimizi kendimizi, ailemizi, arkadaşlarımızı, ülkemizi, insanlığı, tüm bitki ve hayvanları, tüm fiziksel evreni, ruhlarımızı ve Allah’ı,

  • sevince,
  • sayınca,
  • koruyunca,
  • kollayınca,
  • yardım edince,
  • ve mutlulukla yardım alınca güzel.

Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (4)
  1. Özlem
    15:03, 21 Mayıs 2012

    Sevgili Funda Hocam,

    Makalenizi zevkle okudum.Ellerinize sağlık :D Harikulade anlatımınız için sağ olun :D Okurken hemen aklıma gelen bir olayı da sizinle paylaşmak istedim. Henüz 8-9 yaşlarında iken oturduğumuz mahallede ki benden küçük olan çocuklarla ilgilenmek henüz yaşımın küçüklüğüne rağmen sorumluluk almaya çalışmak da benim hayat değerimdi :D :D Sizinle beraber aldığım kursumuzun sonunda hayat amacımı buldum şükürler olsun. Daha sonra bir başka kursumuzda da yazdıklarınızla hayatta yaşadıklarımın aslında hayat amacıma hizmet ettiğini de anlamıştım. Bu makale ile de daha küçük bir kızken de hayat amacıma uygun hayat değerime uygun davrandığımı fark ettim. Çok çok teşekkürler :D :D

  2. Funda Teyze
    17:33, 21 Mayıs 2012

    Özlem arkadaşım,

    Küçücük bir çocukken bile hayat amacınla hayat değerlerinle uyumlu yaşadığını farketmen ne kadar güzel.

    Gerçekten de çocuklar akıl ve kalpleriyle taa o zamandan hayat amaçlarını da hayat değerlerini de biliyorlar.

    Çoğu insan için problem büyüdükçe bunların körelmesi.

    Seni o değerlerini sımsıkı kucakladığın için tekrar çok çok tebrik ediyorum.

    İnsanın içine mutluluk veren güzel yorumun için sağ olasın, var olasın.

    Çok çok sevgiler

  3. Nevin
    15:35, 1 Nisan 2013

    Çok sevgili ve saygıdeğer Funda Öğretmenim,
    Makalenizi okuyunca, çocukluğumdan itibaren, onlarca olay canlandı. Serçelerin yuvalarından düşen, minicik, fındık kadar yavrularını, tekrar yuvalarına koymak için verdiğim mücadele, kendimi de tehlikeye atmayı göze alarak, yardım etmenin mutluluğunu çok yaşadım.

    Eve pencereden gelen ayağı sakat kekliği, dolabın içinde, pamuklara sararak iyileştirme çabası, iyileştikten sonra, özgürlüğüne kavuşturmak için uçurmamın, üzülsem de, sevincin huzuru.

    Ayrıca temizlik kapıları da açıldı.

    Bunun içinde temizlik yapmak istiyorum.
    Sonsuz teşekkürlerimle.

  4. Funda Teyzen
    20:07, 2 Nisan 2013

    :D :D :D

    Harika Nevin arkadaşım. :D

    Yaşadığın o sevinçleri ben de hissettim.

    Açılan temizlik kapılarını da Allah’a sığınıp temizle.

    Kolay gelsin.

    Çok çok sevgiler

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...