Ruhumuzun Mevsimleri
Doğadaki mevsimlerin hayatımız üzerindeki etkisi tartışılmaz.Hem insanlar, hem de bitki ve hayvanlar, her mevsimde hayatta kalmayı bir şekilde çok iyi öğrenmişler, değil mi?
İstisnalar kaideyi bozmaz diye de ekleyerek, sanırım bunu söyleyebiliriz…
Bahar ve sonbaharda hayatta kalmak daha kolay ama yaz ve kış bizi bayağı zorlayabiliyor, eğer dikkat etmezsek.
Bitkiler ve hayvanlar da bu zor mevsimlerde hayatta kalabilmek için kendilerine özgü yöntemler geliştirmişler:
- Yaprak dökenler,
- kış uykusuna yatanlar,
- yuvalarına kapanıp biriktirdikleri yağları yakarak yokluklara katlananlar,
- kışa özel tüy, yaza özel tüy çıkaranlar,
- daha uygun bir iklime göç edip, şartlar düzelince geri gelenler…
Hepsi de bilir, bu zor günler geçecek ve sert soğukların arkasından bahar ve yakıcı sıcakların arkasından serin sonbahar gelecek ve bolluğa, berekete, rahata tekrar ulaşacaklar.
İnsanlar da aynı şekilde, kendilerine özel yöntemler geliştirmiş sıcaklarda ve soğuklarda hayatta kalmak için:
- sıcağa-soğuğa dayanıklı evlerde yaşamak,
- ateş, soba, kalorifer yakmak,
- atkı, bere, eldiven, bot vs. ile kalın giyinmek,
- dışarı az çıkmak,
- sıcak şeyler yemek içmek,
- uyurken üstünü iyi örtmek vs.
Ama yine de her seferinde de kışın bittiğini, ilkbaharın geldiğini hayretler içerisinde görürdüm.
Ve sonraları, benzer zamanlarda hatırlamak üzere, aklıma yazardım: “Bak bu da geçiciymiş, bir daha ne kadar soğuk geçerse geçsin, kışın ardından baharın geleceğinden emin olacağım.”
Geçenlerde bununla ilgili çok hoşuma giden bir anlayışa, keşife ulaştım, sizlerle de paylaşmak beni çok mutlu edecek:
Aynı doğada yaz, kış, ilkbahar ve sonbahar olması gibi, hayatımızın ve ruhumuzun da mevsimleri var.
Hayatında her şey kötü mü gidiyor?
Kötü koşullar geçici.
BAZEN KIŞI ÖLMEDEN ATLATABİLİRSEN, BAHAR kendiliğinden geliyor.
Bazen tek mesele, sen hayatta kalıp görebilecek misin, göremeyecek misin meselesi…
Eğer doğada kış-yaz varsa, kendi hayatımızdaki sorunlarda da kış-yaz olması DOĞAL değil mi?
O zaman da insanın aklına kışın hayatta kalmanın, hayatın zorluklarında ruhu korumanın formülleri geliyor.
Haydi, bulalım bahar gelene kadar vücudumuzu koruduğumuz gibi, ruhumuzu koruyacak şeyleri:
• Üstünü kalın giyin, vücudunu koru.
Ruhunu koru, dertlerin seni üzüp yere düşürmesine izin verme.
• Şımarıklık edip, ince elbise ile dolaşma.
Koşulların zorluğuna kendini atıverip, ruhunu altında ezdirme, sevgiyle sıcak tut.
• Ateş, soba, kalorifer vs. yak.
Sevgi ateşini yak. Bir arkadaş bul. Sevgi dolu bir köpekle oyna. Allah’a sığın.
• Başını ve kulaklarını üşütme, bere atkı kulan.
Kötü haberlere gereksiz bir şekilde kulaklarını açma. Onları gereksiz yere duymaktan ve düşünmekten kendini koru, araya bir bariyer koy. Kötü haberlerin kalbine zarar vermesine izin verme.
• Kışın hayatta kalmak için komandolar gibi kahraman ol, amatör kahramanlar gibi değil. Yani vücudunun her yerini iyi kapat. Kıyafetlerin ıslaksa, çıkartıp suyunu sık ve tekrar giyin. Amatör kahramanlar kıyafetleri ıslaksa, “Bana bir şey olmaz.” derler. “Üzerimde kurur derler.” Sonrada 2-3 günde hastalanıp, güçlerini kaybedip ölür giderler. Komandolar ise, ne olursa olsun hayatta kalmak için, gereken her şeyi gurur ve kibire kapılmadan yaparlar. Biz de bunu kendimize uygularsak, gözyaşları ve acılar içinde dolaşmamamız, aksine dertlerimizi her fırsatta arkadaşlarla paylaşarak, Allah’a sığınarak, bol bol dua ederek, kendimizi ruh yükseltici aktivitelerle meşgul tutarak, gözyaşlarıyla ıslanmış ruhumuzu kurutmamız lazım.
Kışın varlığını kabul edip tedbir almak, çalışkanlık gerektirir. Aman bana bir şey olmaz demekse, ne kadar da sorumsuz bir davranıştır. Diyelim bir dükkan işi başlattınız. Zar zor kirayı vs. toparladınız ve işte bir dükkan işletiyorsunuz. Yaz nerede, kış nerede? Dükkanda işler kötü gidiyor. İşte ruhunuzun kışı. Ruhunuzu koruyacak mısınız? Korumayacak mısınız? Bir dükkanı iflas ettiği için bütün hayatı, ailesi kararanlar, ölüp gidenler var bu dünyada. (Babam gibi. O yüzden bu söylediklerimin arkasında birinci elden şahsi tecrübem var.)
Oysa ki, dükkan batıp gidince, bahar gelecek hayatta. Onun için ruhunu o dükkan kışında öldürmeden geçirmek önemli ki, gelen baharı, yazı görebilelim.
Ruhumuzun en büyük problemlerinden biri şu ki, çoğu kez kışda olduğumuzu bile bilmiyoruz, nasıl korunacağımızı, kışı nasıl geçireceğimizi bilmiyoruz. Kışın bitip bitmeyeceğini bile bilmiyoruz.
Ve genellikle bu kışlarımızı, şikayet, keder, memnuniyetsizlik, keyifsizlik, alınma, kıskanma vs. ile geçirmekle meşgulüz.
Çünkü aslında, sadece hayatta kalmak değil, iyi güzel yaşamak istiyoruz.
Evet, sadece hayatta kalmak bizim için yeterli değil, iyi ve güzel yaşamak istiyoruz.
Üstelik, bunda hiç bir sakınca yok.
Araf Suresi 32‘de söylendiği gibi:
“Allah’ın, kulları için çıkardığı süsü, güzel ve tatlı rızıkları kim haram etmiş?” De ki: “Dünya hayatında inananlar için de var. Kıyamet gününde ise yalnız inananlar içindirler.”
Araf Suresi 32 |
|
Evet, hiç bir sakıncası yok, iyi ve güzel yaşamak istemenin.
Sadece bize yaz ve kışda hayatta kalmamıza yardım ettiği, doyurup açlıktan kurtardığı ve korkudan güvene çıkardığı için, Rabbimize olan o büyük sevgimizi ve o büyük saygımızı iletmeyi, teşekkür etmeyi unutmayalım yeter.
Rabbimize sevgimizi, saygımızı, teşekkürlerimizi iletmek ibadet değil de nedir?
Onları kış ve yaz yolculuğuna alıştırdığı için, bu evin Rabbine ibadet etsinler! O ki, onları doyurup kurtardı açlıktan ve kendilerini güvene çıkardı korkudan.
Kureyş suresi 2-4 Kuran Türkçe Çevirisi Sayın Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk |
|
Ve işte bu makalede anlatmak istediğim şeyi harikulade bir şekilde açık ve net anlatan Kuran’dan iki ayet:
Demek ki, zorluğun yanında bir kolaylık mutlaka var! Inşirah suresi 5-6 Kuran Türkçe Çevirisi Sayın Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk |
|
Pinterest'te Takip Et!
Yorum Yaz
Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:
Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.
Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.
Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.
31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.
Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.
Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.
Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,
=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================
Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D
No trackbacks yet.
08:25, 16 Aralık 2009
Ne kadar güzel anlatmışsınız her kıştan sonra baharın geldiğini.
Yüreğinize sağlık.
Müthiş moral oluyor yazılarınız bana.
Teşekkürler…
20:48, 16 Aralık 2009
Sevgili Gonca arkadaşım,
Sağolasın. Senin desteğin de bana inanılmaz moral oluyor.
Yazılarımı okuduğun, yorum yazdığın ve kalbimi, ruhumu ısıttığın için çok teşekkür ederim.
Dün bu yazımı yazarken, yazının sonuna doğru çok büyük bir anlayış yaşadım. Hala onun etkisiyle içim ürperiyor.
“İbadet etmenin anlamı, Allah’a olan sevgimizi, saygımızı, teşekkürlerimizi iletmekmiş.”
Şimdiye kadar ben hep, Allah’ım sen çok büyüksün, sen her şeyi bilirsin, teşekkür ederim, affet, yardım et ve benzeri sözleri çok söylemiştim ama “Allah’ım ben seni çok seviyorum.” dememiştim. (Tabii bir de birisine sitem ederken kullandığımız, “Yapma Allah’ını seversen.” türünden deyimlerimiz vardır ama sanırım hiç şöyle bilinçli bir şekilde durup Allah’a O’nu sevdiğimizi söylemiyoruz.)
Ruhumuzun mevsimlerini yazdıktan sonra ben dedim, “Allah’ım ben seni çok ama çok seviyorum.” O andan itibaren, sanki her şey daha da bir güzel.
Tevekkeli değil Yunus Emre, cenneti istememiş ve “Bana seni gerek seni…” demiş.
Sağlıcakla kal ve ruhuna iyi bak.
Hep sıcak tut.
08:39, 18 Ocak 2010
Size ilk yazdığım zaman da söylemiştim, şimdi de söylüyorum: yazılarınızı okumaktan kendimi alamıyorum.
Hayatımda önemli bir yer aldınız, Rabbime teşekkür ediyorum, size teşekkür ediyorum, sizi bizlerle buluşturdugu için..
Küçük bir anektod anlatmak istiyorum. Sanırım 2 sene evveldi, bir arkadaşımın balkonunda oturuyoruz yaz günü. 9. katta oturuyor, ben bulutlara bakıp, “Allahım ne kadar güzelsin, seni çok seviyorum” deyip ağlamaya başladım. Arkadaşım bana, “ilk defa birini görüyorum bulutlara bakıp da ağlayan” demişti.
Bulutları seyretmeyi çok seviyorum, akşam ezan saatlerini çok seviyorum. İçime garip bir hüzünle karışık, anlatmakta zorlandığım bir his oluyor, nedenini de bilmiyorum, ama tek bildigim Yüce Yaradanımı çok sevdiğim ve onun adını her andığımda tüylerimin ürperdiği, dualarımda “Rabbim beni tek anlayan, tek güvendiğim, tek yardım eden ve tek dayanagım sensin, seni çok seviyorum” derim sürekli…
O kadar çok maddi manevi sıkıntılar yaşıyorum ki ama dimdik ayaktayım, Rabbimin yardımlarıyla…
Şükürler olsun, Allah’a.
00:30, 20 Ocak 2010
Nes arkadaşım, çok teşekkürler bu güzel katkın ve yaşadığın o özel anları bizimle paylaştığın için.
İçim ürperdi okurken. Bir şeyi okurken veya dinlerken içimin ürpermesi benim için çok önemli bir olay. Konuşanın kalpten konuştuğunun bir göstergesi benim için.
Hem maddi, hem manevi sıkıntılarından tez zamanda çıkman dileği ile…
Tekrar teşekkürler, kalbini bize açtığın için.
17:46, 18 Ekim 2010
Bu makalenizi bugün okuduğuma geç kaldığıma üzülüyordum ki, şunu düşündüm bugün okumak bana nasip olduysa vardır bir sebebi. Size çok teşekkür ederim. Ben de Allahım seni çok seviyorum demek istiyorum.
02:14, 31 Ekim 2010
Özlem Esin arkadaşım,
Doğru söylüyorsun.
Benim bir bilgiye ne zaman ulaştığım konusundaki düşüncelerim şöyle:
İhtiyacımız olan tüm bilgiler aslında her zaman çevremizde mevcut. Yalan-yanlış pek çok bilgi de her an çevremizde mevcut.
Sadece ve sadece Allah’a sığındığımız zaman, kalbimizi temizlediğimiz zaman, Allah’ın yardımı ile yalan-yanlışlardan çıkıp, iyi-güzel-doğru bilgilere ulaşabiliyoruz.
En güzel, en doğru yol gösteren de Kuran.
Bu yorumu yapıp, güzel hislerini paylaştığın için çok teşekkürler.
20:19, 27 Ocak 2013
dün geceden beri okuyorum…okuyorum…okuyorum…
doyamıyorum
12:46, 29 Ocak 2013
Sağ olasın var olasın Gülşen arkadaşım.
Ancak…
Sürekli ve durmadan okumaktansa, şu makaleyi en başta tavsiye ederim.
http://cekimyasasi.net/makaleler/2010/04/25/anlayis-kesif-ve-basari-anlari/
13:50, 23 Aralık 2016
Sevgili Funda Hocam,
Benimde çok sevdiğim bu makalenizi tekrar BULDUM ve okudum
Ruhumuzu koruyacak şeyleri ne güzel anlatmışsınız. Yıllardır sizden öğrendiklerimle makaleyi tekrar okumak içimi şükür hisleriyle doldurdu.
Kuran’dan verdiğiniz örnekler de çok güzel. Kuran’ı anlayarak okuyabildiğimiz, ders çıkarabildiğimiz için ÖVGÜLER olsun Allah’a.
Ve, ben de bazen ‘Allah’ım seni çok seviyorum, kalbimde kocaman bir yerin var’ diyorum Makalenizi okuduktan sonra bunu daha sık yapmaya niyet ettim
Çok çok sevgilerimle.
16:47, 23 Aralık 2016
Çok sevindim bulduğuna ve okuduğuna Sevgin arkadaşım.
Her ne kadar yukarıdaki o ilk 10′a girmediyse aslında bu da benim için ilk 5′lerden.
Övgüler olsun Allah’a.
Övgüler olsun Allah’a.
Övgüler olsun Allah’a.