Şükür Teşekkür ve Karşılık
Şükretmek ve teşekkür etmek.Bu kelimelerin anlamını çok iyi anlamak, çok iyi bilmek, çekim yasasını çok iyi bilmek, çok iyi anlamak demek.
***************************************
Türk Dil Kurumu tdk.org.tr şu tanımları vermiş:
Şükür:
1- Tanrı’ya duyulan minneti dile getirme.
2- Mutlu bir olay veya durumdan, yapılan bir iyilikten duyulan hoşnutluğu bildirme.
Minnet:
Yapılan bir iyiliğe karşı kendini borçlu sayma, gönül borcu.
Teşekkür:
Yapılan bir iyiliğe karşı duyulan sevinç ve gönül borcunu anlatma.
****************************************
Ebrulisözlük.net adresindeki Osmanlıca sözlük ise şu tanımları vermiş:
Şükür:
Nimete karşı dil ile ya da hal ile memnuniyetini gösterme.
Teşekkür:
Yapılan iyilikten memnun kalındığını bildirmek için söylenen şükür ifadesi.
Nimet:
İyilik kastıyla verilen şeyin verilene ulaşması, bu ulaşma sonucu sahip olunan şeyler.
*******************************
TEŞEKKÜR NOTU: Sık sık kullandığım bu iki sözlüğü yapanlara, ürün ve hizmet olarak sunanlara sonsuz teşekkürler. Bu makalemde onlardan bahsederek ben de onlara bir karşılık, bir destek vermekten mutluyum.
*******************************
Bu tanımlar üzerinde uzun uzun düşünmenizi tavsiye ederim.
Özellikle, bana “Her gün şükrediyorum ama bir türlü şu şu şu olmuyor.” “Sürekli şükrediyorum ama hala hiçbir gelişme yok.” “Her gün şükretmeme rağmen, işimden oldum.” şeklinde yazı yazan veya yazmayı düşünen arkadaşlar, sizlerin bu tanımları UZUN UZUN okuyup, üzerlerinde UZUN UZUN düşünüp, bu şükür ve teşekkür konusunu çok iyi anlamanız lazım.
*****************************************
Bu yazımla ben de size anlamanız için yardım edip, bu konuda zamanında kendi edindiğim bazı anlayış, keşif ve farkındalıkları sizlere sunmak isterim:
1 - Sözle söyleyip, kalpte hissetmediğimiz bir şükür veya bir teşekkür, sadece sözde kalıyor.
İçinde gerçek bir mutluluk, sevinç, memnuniyet, hoşnutluk olmuyor.
Bir başka deyişle, “Her gün şükrediyorum, ama şu şu şu olmuyor.” dediğimiz zaman aslında hiç de şükür etmediğimizi, hiç de teşekkür etmediğimizi dile getirmiş oluyoruz.
Memnuniyetsizliğimizi, hoşnutsuzluğumuzu, değer bilmeyişimizi, beğenmeyişimizi dile getirmiş oluyoruz.
2 - Şükretmek, teşekkür etmek ŞU ANDA hissettiğimiz bir şey.
Gelecek veya geçmişten ziyade şu an burada olmak ve bundan hoşnut olmak demek.
Şükrümüzü, teşekkürümüzü bir beklenti sebebi ile yapıyorsak, yani bu şükür ve teşekkür karşılığında bir şey bekliyorsak, yine saf bir teşekkür olmuyor.
Çünkü şükretmek ve teşekkür etmek aslında “Senden bana iyi bir şey geldi ve ben bunu gördüm, farkettim. Bu iyi şey beni mutlu etti.” demek.
Gelecek bir şeyin beklentisi karıştığında, şükrümüze veya teşekkürümüze, “Senden bana iyi bir şey geldi, sağ olasın ama yetmedi, daha da ver, daha da çok istiyorum.” demek oluyor. Bunun ne kadar bencil ve nankör bir tutum olduğunu görebiliyoruz değil mi?
3 - Şükür ve teşekkür ettiğimiz zaman, aslında sıranın bizde olduğunu kabul ediyoruz.
Yani, “Senden bana iyi bir şey geldi, ben bunu gördüm, sağ olasın. Şimdi sıra bende. İyi bir şey gönderme sırası şimdi bende.” demiş oluyoruz.
Biz bu sırayı yok farzedip, “Daha da ver.” mantığı ile şükredince, şükür ve teşkkürümüzün de anlamı şükür ve teşekkürden çıkmış oluyor. Borcumuzu yok farzetmek oluyor.
Oysa ki, kalbimiz, ruhumuz biliyor, şükür ve teşekkürün ne demek olduğunu, sıranın bizde olduğunu.
Ve bunu yok farzetmek, kendi kalbimizi, ruhumuzu yaralıyor.
4 - Şükür ve teşekkür, BAŞKALARININ sahip olduğu veya olmadığı şeylerle karşılaştırarak değil, sadece KENDİ hayatımıza bakmamızı gerektiriyor.
Başkalarının hayatlarına bakıp, kendi hayatımızı onlarınkiyle kıyasladığımız zaman, kendi hayatımızı, bize verilmiş lütufları, görmemiz de bunlar için şükredip, teşekkür etmemiz de zorlaşıyor. Şükrümüzü, teşekkürümüzü gerçek bir şükür ve gerçek bir teşekkür olmaktan çıkartıyor.
5 - Hayatımızdaki herhangi bir güzelliği görmemek, kendimizi gelecekte veya geçmişte kaybetmek, ve şikayetlerle “şu anımızı” reddetmek, bize o şikayet ettiğimiz şeyleri daha da bol çekmekten başka bir işe yaramıyor.
6 - Hayatımızdaki her bir olayı, nasıl gördüğümüz bizim elimizde. Şükredecek bir şey bulmak bizim elimizde.
Çekim yasası açısından baktığımız zaman, şükretmeyi seçmek akıllı bir seçim oluyor. Şükretmeyi seçmek, hayata bakış açımızı değiştiriyor ve daha da çok şükredecek şey görüyoruz.
Şikayet etmeyi seçtiğimiz zaman, ise daha da, bol bol şikayet edecek şeyler görüyoruz.
7 - Yukarıdaki, üçüncü maddede, teşekkür etmek, “Sıra bende.” demek dedik.
Bu konuyu biraz açarsak, “Sıra bende.” demek, “Şimdi benden sana bir iyilik, bir güzellik gelecek, ben bu güzelliği senden tarafa göndermeye hazırım.” demek.
Benim size en içten tavsiyem, her şükrettiğiniz ve teşekkür ettiğinizde (Allah’a veya hayatınızın herhangi bir parçasına, hayatınızdaki herhangi bir kimseye), “Şimdi sıra bende, acaba ben ona karşılık olarak ne versem?” diye düşünün.
Çünkü aslında, teşekkürün gerçek anlamı bu.
***********************************************
Yeni bir işe başlamış bir kimse düşünelim. Yeni işi için şükrediyor. İşinde yeni olduğu için, çevresindeki kimseler ona yardım ediyor veya yol gösteriyor veya yapması gerekenleri öğretiyorlar.
Bu kişinin yapması gereken evet, şükretmek ama aynı zamanda, gözünü çok iyi açması gerekiyor. “Benden beklenen ne?” “Benim bu iş yerinde, bu iş arkadaşlarıma, müdürlere, hizmet alan kimselere sunmam gereken şeyler ne?”
Eğer ilk günden gözünü açıp, teşekkürleri ve şükürleri ile birlikte, bu “Sıra bende, ben ne verebilirim? Benden beklenen ne?” sorusuna cevap arayıp, bu bulduklarını canla başla uygularsa, bu kişi kısa sürede, çalıştığı yerde VAZGEÇİLEMEZ bir kimse olacaktır.
Ve unutmayalım ki, yeni bir işe başlamak demek aslında “yeni şeyler öğrenmek” demek. İşimizi ne kadar iyi biliyor olursak olalım, yeni bir yer, yeni insanlar, bizim kısa veya uzun süreli bir acemilik dönemi geçirmemizi sağlıyor.
Eğer biz, gözümüzü açıp, önümüze gelen her bir “yardım etme, iyi bir karşılık verme fırsatını” görmezsek, üstüne üstlük, işe girmiş olmanın verdiği, saf mutluluk ile, gözlerimizi bu “hizmet ve yardım” fırsatlarına kapatırsak, işimizi de iyi yapmadığımızın göstergesi oluyor bu, hatta çalıştığımız iş yerine bir zarar vermek bile söz konusu olabiliyor.
“Her gün şükretmeme rağmen, işimden oldum.” diyen arkadaşlar, işte özellikle bu yedinci maddeyi çok iyi anlamanızı tavsiye ederim.
Ve bu sadece “yeni iş” için değil, yeni tanıştığımız bir kimse, yeni bir çevre, yeni arkadaş, veya “Yeni” her şey için geçerli.
***********************************************
İnsanların birbirlerine içtenlikle teşekkür ettiği, ve her teşekkür edişte, karşı tarafa yeni bir iyilik yapmaya niyet ettiği ve yaptığı bir dünyayı hayal edebiliyor musunuz?
Ben edebiliyorum.
Harikulade bir dünya.
Ve hayatımı da bu prensip üzerine yaşamaya dikkat ediyorum.
Bu prensip üzerine yaşamaya kararlı arkadaşlar ile de birlikte çalışmak, üretmek, yaşamak harikulade.
Şükürler olsun Allah’a beni bu düşünce ve duygularla yaşamayı prensip edinmiş insanlarla karşılaştırıp, beraber çalışma fırsatı verdiği için.
Ve bu prensibi kabul etmeyenlerden uzak tuttuğu için.
(“Rabbime olan bu minnetim için ne karşılık verebilirim?” diye soruyorum şu anda.
Cevabım:
Hem Rabbimin bana lütfettiği bu kimselere daha çok yardım ve hizmet vermek, hem de Rabbime namaz kılıp, onun bu iyiliği ve yüceliği karşısında sevgi ve saygıyla eğilmek, onun “Allah” olduğunu kabul edip, “Allah’ım” diyerek hitap etmek, saygı ile önünde eğilip, yere kapanmak. Allah’ım kabul et sana olan bu teşekkürümü ve saygımı. Sana karşı olan, hatalarımı yanlışlarımı affet.)
Pinterest'te Takip Et!Yorum Yaz
Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:
Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.
Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.
Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.
31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.
Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.
Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.
Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,
=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================
Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D
No trackbacks yet.
14:40, 25 Ocak 2011
Bunları okuyunca hayatım değişiyor. Sizlere çok teşekkür ediyorum. Şimdiye kadar kendi değerimi anlamamıştım. Kendime hiç önem vermedim. Hep başkaları için çaba sarf ediyorum. Fakat 10 gün önce bir hastalık geçirdikten sonra kendi değerimi anladım. Şimdi Allahıma çok şükür iyiyim, Hergün sizin yazdıklarınızı okuyorum onları uyguluyorum. Bundan sonra isteklerim tek tek olacağına inanıyorum. Herşeyde mutluyum artık.
14:58, 17 Mart 2011
Hocam,
11 mart günü kendi kendime 30 günlük bir maraton uygulamaya karar verdim.
Ve tam 5 gün sonra (16 mart)hiç beklemediğim başvurmadığım bir yerden süper bir iş teklifi geldi.daha ben bu mucizeye inanamıyordum ki bugün (17 mart) yine telefonum çaldı ve yine başvuru bile yapmadığım bir firmadan pazartesi günü iş görüşmesi için davet aldım.gerçekten inanamıyorum.sizi tanıdığım için şükürler olsun :)))
18:59, 27 Nisan 2017
6 sene olmuş bu makaleyi yazalı. Dile kolay!
Üstelik yorumlarına cevap yazmadığım arkadaşlar da olmuş. Allah yollarını açık etsin.
2017 Nisan’ın da EL YAZIMIZ’ı değiştirerek düşünce ve duygularımızı değiştirmek şeklinde yepyeni bir kursa başladık, çok şükür, ve bu kursun ilk ay konusu da ŞÜKÜR.
Ben de dedim, şükürle ilgili yazdığım bir makale vardı (gerçi çok var ama ilk gözüme ilişen bu oldu) ve Elyazısı kursumuzda yazdığım bir yazıyı, buraya da getireyim.
Bu 6 senede de şükredilecek çok şey oldu ve çok şey olmadı.
Ama şükür konusunda çok şükür ben de geliştim.
Ve işte elyazısı kursumuzun İLK ay (ŞÜKÜR) konusundan bir yazı:
****************************
Kursumuzda ilk ayımız ŞÜKÜR hakkında biliyorsunuz, sevgili arkadaşlarım.
Öncelikle şu konuyu iyi anlayalım:
Şükür, sadece teşekkür etmek demek değil.
Sahip olduklarımızın değerini bilmek de değil.
Şükür, birazcık geri çekilip,
** OLDUĞUMUZ, OLMADIĞIMIZ veya OLAMADIĞIMIZ,
** SAHİP OLDUĞUMUZ, SAHİP OLMADIĞIMIZ, SAHİP OLAMADIĞIMIZ,
** BİLDİĞİMİZ, BİLMEDİĞİMİZ, BİLEMEDİĞİMİZ,
** BAŞARDIĞIMIZ, BAŞARAMADIĞIMIZ,
her şeye bakabilmek ve bunları huzurla ve takdir ederek ve değer bilerek anlamak ve kabul etmek, demek.
Yani sadece beğendiğimiz şeyler için değil, HER ŞEY için.
Şükür ancak Allah’a güven ile beraber olabilen bir şey.
Allah’ın asla hata yapamayacağını, yapmayacağını bilmek, O’na güvenmek ve ne olursa olsun kalbimizi SAĞLAM tutmak, kırmamak demek, şükür.
Siz de çok iyi biliyorsunuz ki, şu ayet benim Kuran’da en aklımı kalbimi açan ayet:
————————————-
Nisa (kadınlar) 79
İyilik ve güzellikten sana her ne ererse Allah’tandır. Kötülük ve çirkinlikten sana ulaşan şeyse kendi nefsindendir.
Kuran çevirisi sevgili Yaşar Nuri Öztürk profesörümüzün. Ruhu mutlu olsun, bize çok büyük bir hediye ve hizmet verdi kendisi. Allah da ona hediyelerin en güzelini lütfetsin. Biz de ona layık öğrenciler olalım.
————————————–
Hayatımıza şöyle bir bakalım.
Öfke, içerleme, suçlama var mı herhangi bir kimse veya kimselere?
Yaşadığımız her hangi bir olay veya durum, öyle olmasaydı daha mı iyi olurdu?
Peki ben de size sorayım:
Ya yaşadığımız HER OLAY bir sınav idiyse, ya her seferinde,
- ben neredeyim
- ben neyim
- ben kimim
- benim dostum arkadaşım kim/kimler, ben kimlerden yanayım,
sorularını sorup içinde bulunduğumuz bir karmaşadan çıkmamız ve basamaklardan yukarı çıkmamız bekleniyor idiyse?
Ki o olayları hayatımıza çekme sebebimiz de zaten nefsimizden değil mi? Yani nefsimize kapılıp bir hata, bir yanlış, bir yalan üzerine hareket ediyor olmamız lazım ki, o olumsuzlukları hayatımıza çekmişiz, değil mi?
O ayeti tekrar getireyim, iyice anlamamız için:
İyilik ve güzellikten sana her ne ererse Allah’tandır. Kötülük ve çirkinlikten sana ulaşan şeyse kendi nefsindendir.
Madem durum bu, ya biz tüm bu olaylar sırasında şikayete, suçlamaya kapılıp hatta kendimizi üzüp kalbimizi kırdığımızda, asıl yapmamız gerekeni, yani Allah’a sığınıp kalbimizdeki şükrü bozmadan, bu olaydan da ders alarak ve büyüyerek, hatalarımızı farkederek ve vazgeçerek, hatta kendimizi de başkalarını da affederek çıkmak durumundayken, bunu yapmayarak aslında sınavda kalmış isek?
Demek istediğim, hayatta yaşadığımız olumsuzluklar bile, bize o konuda nefsimizde temizlememiz gereken bir şeyler olduğunu gösterdiği için ŞÜKÜR etmemiz gereken şeyler.
Kısacası, şükür öyle bir şey ki, bazen olayları insanları hatta kendimizi veya Allah’ı anlayamasak bile yine de kendimizi, Allah’ı, insanları bilmek, sevmek demek.
Herhalükarda, Allah’a güvenmek ve teşekkür edebilmek demek.
Ağlasak bile Allah’a isyan etmemek demek.
Ağlasak bile Allah’a güvenmek ve O’nun en iyiyi en güzeli bildiğine yürekten inanmak demek.
———————————————–