İletişim, Duaların Dili ve Bizim Dilimiz
Büyük bir heyecanla başlayan Mart-2011 Maratonu, daha henüz ilk bir kaç gününde HEMEN açılan kapılarla bizi dileklerimize daha da yaklaştırmaya başladı bile.
Ne kadar ilginç ki, neredeyse hemen hemen her maratonda, hatta her kursumda, benim için ve tüm öğrencilerim için İLK açılan kapı HEP AMA HEP aynı oluyor.
İlk kapı her zaman iletişim kapısı.
Neyi, ne zaman, nerede, nasıl, kime ve neden anlatacağız, kime soracağız, kime konuşacağız?
* Neyi,
* Ne zaman,
* Nerede,
* Nasıl,
* Kime,
* Neden…
söylüyoruz?
Sevgili arkadaşlarım, iletişimin hayatımızdaki yerini, önemini size nasıl anlatsam?
Sanırım, bir benzetme yapmak gerekirse, iletişim bizler için “NEFES ALMAK” gibi bir şey.
Evet, o derecede hayatımız için ELZEM.
Dileklerimize kavuşma konusunda da iletişimin önemi aynı.
Farkındaysanız, tüm dileklerimiz, hayatımızın tüm parçalarında bir alma, verme, bir iletişim gerektiriyor.
**************************************
Bu arada, iletişimin tanımını yapmak istersek, şunu söyleyebiliriz:
İki birim, veya iki nokta arasında bir fikrin, bir duygunun, bir enerjinin, hatta maddi veya manevi herhangi bir şeyin gitmesi, gelmesi, alınması verilmesi.
Evet, bu çok genel bir tanım ama zaten iletişim de hayatımızın her parçasında olan ve son derecede genel olan bir kavram.
Kimi insan, iletişimi sadece konuşmak sanıyor.
Oysa ki, iletişim çok çok daha genel, çok çok daha büyük bir konu.
Yukarıda bahsettiğim, iki birim veya iki nokta, insan da olabiliyor. Mesela bir anne ve bebeği. Veya iki arkadaş. Ve evli bir çift. Patron ve çalışan. Veya öğretmen ve öğrenci gibi.
Veya vücudumuz, maddeler, insanlar, kurumlar, ülkeler, havyanlar, bitkiler, ruhlar ve Allah da olabiliyor.
Bu iki birim veya nokta arasında giden veya gelen, alınan veya verilen şeyler, bir fikir, bir soru, bir söz, bir selam, bir düşünce, bir teşekkür, bir sevgi, bir saygı, bir tavsiye, bir ilgi, bir rica, bir yardım, bir kurtarış olabildiği gibi, bir hakaret, bir sevgisizlik, bir saygısızlık, bir nefret, bir kötülük de olabiliyor.
İletişim, gerçekten de sadece konuşmak değil, alışverişlerimizde alıp verdiğimiz para da, tetiğe basılan bir silahtan çıkan kurşun da, iletişim oluyor.
Tabii bu iletişimin en düşük noktası.
Yüksek iletişimde sevgi var, saygı var, yardım var, ilgi ve destek var.
Ve en güzeli iletişimin iki taraflı gerçekleşmesi.
İletişimin en önemli inceliği,
* Neyi,
* Ne zaman,
* Nerede,
* Nasıl,
* Kime,
* Neden,
ileteceğimizi bilmek dedik.
Bilmiyorum farkında mısınız ama bu konuları çözmek demek dileklerimizi gerçekleştirmek için Alaaddin’in sihirli lambasına sahip olmak gibi bir şey.
Allah bize öyle bir yetenek, öyle bir güç, öyle bir araç vermiş ki, şükürler olsun, tüm dileklerimizi tez zamanda gerçekleştirebilir.
Örnek vermek gerekirse, benim dileğim, binlerce öğrenciyi kurslarımdan mezun ederek, hayatlarının her parçasında mutluluk, huzur, güven, bolluk ve bereket içerisinde, hayatlarının 8 parçasını da sevgi, saygı ve ilgiyle kucaklamalarına, yardım edip, yardım almalarına destek olmak, yol göstermek.
Farkında mısınız, ben bu dileğimi ne zaman, nerede, nasıl, kime ve neden ileteceğimi bildiğim, öğrendiğim, keşfettiğim anda, dileğim gerçekleşmiş oluyor.
Dileğimi bilmesem, ne zaman anlatacağımı bilmesem, nerede anlatacağımı bilmesem, nasıl anlatacağımı bilmesem, kime anlatacağımı bilmesem, neden anlatacağımı bilmesem, ya hayatta amaçsız bir şekilde mutsuz ve umutsuz yaşayıp gidiyor olacaktım, ya da dileğimin neden gerçekleşmediğini anlamadan, umutsuz ve çaresiz bir şekilde çırpınıyor olacaktım.
Oysa ki, neyi, ne zaman, nerede, nasıl, kime, neden ileteceğimi bildiğim için, Allah’a çok şükür mutluluk, huzur ve güven içerisinde, hayatımın her parçasına yardım edip, hayatımın her parçasından yardım almaya açık bir şekilde, dileğim için, hayatımın her parçası için elimden geleni yaparak hayatımı sürdürüyorum.
**************************************
İletişim, dediğim gibi çok geniş ve çok genel bir konu.
Bu konuda bu makalede verebileceğim en öz tavsiyeler şunlar olabilirdi:
1 – Hayatınızın her parçasıyla iletişiminizi yüksek tutun.
2 – Dedikodu, alay, hakaret, şikayet içeren iletişimlerden kaçının.
3 – Düşük iletişimli insanların, sizin iletişiminizi de düşürmelerine izin vermeyin. Onların iletişimlerini yükseltmelerine yardım edebilirsiniz ama sizi de kendi içlerinde bulundukları bataklığa çekmeye çalışırlarsa, “Hayır” demekte ve oraya düşmemekte kararlı olun.
4 – Bir kimseyle karşılaştığınızda, veya bir mesaj yazdığınız da, selamsız sabahsız, konuşmaya başlamayın. Özellikle e-postalarınızı konusunu boş bırakarak göndermeyin. Mesajınız biterken, sevgi ve saygıyla, iyi dileklerinizle bitirin.
5 – Aklınız ve kalbiniz, konuşmalarınıza rehber olsun. Patavatsızca her şeyi söylemek de, hiç bir şey söylemeyip içimize atmak da aynı derecede yanlış. Orta yolu bulup, en güzel bir şekilde derdinizi anlatın veya sorunuzu sorun veya konuşmanızı yapın.
6 – Bir alışverişte para öderken veya bir kimseye bir hediye verirken, veya yardım yaparken, bunu sevgiyle ve saygıyla yapın. Biz bunu yapabildiğimiz zaman, bize yapılan ödemeler, verilen hediyeler, yapılan yardımlar da sevgi ve saygıyla geliyor. Biz bunu bize böyle gelsin diye yapmıyoruz ama çekim yasası bu. Böyle işliyor.
7 – İçinizden gelmedikçe, kendinizi zorlayarak, yalandan sevgi ve saygı göstermeyin. Bunun yerine, eğer ille bu iletişimi gerçekleştirmeniz gerektiğine inanıyorsanız, bu sevgi ve saygıyı içtenlikle hissedebilmek için kendinizi tatlı tatlı ikna edin.
************************
Ve sevgili arkadaşlarım,
24 Mart’ta başladığımız maratonda açılan bir kapımdan hakkını vererek geçmem üzerine, dileğime şükürle odaklanırken yazdığım şu yazıyı da sizlerle paylaşmak isterim:
Biz hayata ne veriyorsak, hayattan da onu aldığımızı, sevgi, saygı, özen ile iyinin, güzelin, doğrunun yanında olmanın çekim yasasının özünde olduğunu anlar anlamaz, hayatlarının her parçasına sımsıkı sarılıyorlar.
Nasıl sevgi verebilirim, nasıl saygı gösterebilirim, nasıl yardım edebilirim, nasıl daha iyi iletişim kurabilirim, nasıl kendimi daha iyi ifade edebilirim, hayatımdaki tüm insanları, hayatımın tüm parçalarını nasıl daha iyi anlayabilirim diye hevesle, coşkuyla hayatı yaşıyorlar.
Çok şükür Allah’a.
Hatta bu “iletişim” konusunu dilek olarak seçip, ona odaklanan arkadaşlarım bile var.
Ne mutlu bana.
Allah’ım ben farkında olmadan senin hoşnutluğunu kazanacak ne yaptım acaba ki, bana bunca harikulade insanı arkadaş, okuyucu ve öğrenci olarak nasip ettin?
Çocukken, anneannem namaz kılarken, onun arkasında ben de durup, onunla beraber secde etmiştim. Acaba o hareketim mi hoşuna gitti?
Hatta ben anneannemin hareketlerini, ağzının fısıldayarak oynamasını bile taklit ederken, hiç bir dua bilmezken, ne düşüneceğimi bile bilmezken, seninle veya anneannemle alay ettiğimi düşünmenden korkmuştum.
Allah’ım çocuk aklımla senin, insanın kalbinden de aklından da geçen HER ŞEYİ bildiğini, senden HİÇBİR ŞEYİN gizli kalmayacağını bilememişim. Şüphe ettiğim, korktuğum için affet.
Çok şükür artık biliyorum.
Teşekkür ederim Allah’ım lütfettiğin tüm güzellikler için.
Sonsuz teşekkürler ederim, hayatımın 8 parçası için, hayatımın HER BİR PARÇASI için.
Çok sevdiğim öğrencilerim, arkadaşlarım, okuyucularım için.
Bu yazımı sizlerle paylaşma sebebim, bugün yeni makalemi yazmak için masamın başına geçtiğimde yazmak istediğim şu anlayış ve keşif:
Sevgili arkadaşlarım, Allah ile olan iletişimimiz belki de hayattaki en önemli iletişimimiz, çünkü zaten Allah’la iletişimimiz kesildiğinde, bindiğimiz dalı kesmiş gibi oluyoruz.
Ve Allah o kadar anlayışlı ve sevgi dolu ki, onunla iletişimimizi kesmişsek bile, bize sürekli yeni bir şans veriyor, tekrar onu bulmamız, ondan gelen yardım, sevgi, ve ilgiyi tekrar kabul etmemiz için.
Hani bazı filmlerde olur, bazı önemli kişilerin, devlet başkanlarının vs. aralarında sadece onlara özel bir hat vardır. Yanılmıyorsam, kırmızı telefon deniyor bu telefona.
İşte Allah HEPİMİZE bu önemi, bu değeri vermiş.
Allah HEPİMİZE özel bir hat açmış. Her an, her saniye hiç çekinmeden kendisini aramamızı istiyor.
Ve Allah HER dili biliyor, hatta onun kelimelerimize bile ihtiyacı yok, aklımızdan ve kalbimizden geçen her düşünceyi, her duyguyu biliyor.
Benim çocukken yaptığım gibi, söyleyecek sözümüz yokken bile, ne düşünmemiz gerektiğini, ne hissetmemiz gerektiğini bile bilmezken, O’nun karşısında eğilip, secde ettiğimiz zaman, sırf kendisine gösterdiğimiz o saygının hatırına tüm dileklerimizi gerçekleştiriyor.
Bunu neden anlatıyorum? Çünkü pek çok arkadaştan, hatta benim kendi bazı yakınlarımdan duyduğum, “Namaz dualarını ezberleyemedim, o sebeple namaz kılamıyorum.” vs gibi sözlerle, Allah ile olan bu çok önemli iletişiminizi kesmenize engel olmak için.
Ben bu yazıyı yazmadan önce, o çocukluktaki secdemi bir kere daha denedim.
Dua okumadan, dilek dilemeden, hatta şükürler olsun bile demeden, SADECE VE SADECE kalbimde saygı ve sevgi hissederek, bizi, evreni, ruhları, tüm alemleri yaratan Allah’ın önünde ayağa kalktım, eğildim ve başımı yere koyarak, secde ettim. (Sevgili peygamberimizin kıbleye dönün öğüdünü ve Kuran’ın “Allah’a sığın” öğüdünü bırakmadım.)
Allah ile aramızdaki bu iletişimi, bu harikulade hissi hepinizin tatmasını çok isterim.
Eğer siz de, “Duaları veya duaları hangi sırada okuyacağımı bilmiyorum.” bahanesi ile Allah ile aranızdaki bu harikulade iletişimi kesenlerden iseniz, ilk bebek adımı olarak bu bahsettiğim yöntemi kullanmanızı tavsiye ederim.
Hayatınıza getireceği güzellikleri, iyilikleri, tatlı tatlı mucizeleri gördükçe, eminim bu bebek adımlarınız daha da sağlam adımlara dönmeye başlayacak.
Sayın. Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün “Anadilde İbadet Meselesi” adlı eserini de mutlaka tavsiye ederim.
Pinterest'te Takip Et!Yorum Yaz
Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:
Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.
Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.
Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.
31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.
Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.
Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.
Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,
=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================
Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D
No trackbacks yet.
20:02, 10 Eylül 2011
Sevgili Funda Teyze,
Yazdıklarınızı içim ürpererek ve büyük bir heyecanla okudum. Özellikle şu yazdıklarınız beni uyandırdı, sarstı, kalbimi şükürle doldurdu:
“İşte Allah HEPİMİZE bu önemi, bu değeri vermiş.
Allah HEPİMİZE özel bir hat açmış. Her an, her saniye hiç çekinmeden kendisini aramamızı istiyor.”
Gerçekten şükürler olsun Allah’a.
Bu güzel hisleri yaşattığınız için Allah sizden de razı olsun. Ben de hemen deneyeceğim bu bebek adımını.
09:06, 11 Eylül 2011
Çok çok sağ olasın Hale arkadaşım.
Sayende ben de bu makalemi tekrar okudum. Ben de aynı mutluluğu tekrar hissettim, şükürler olsun Allah’a.
Bu arada bu kez makalemde beni etkileyen nokta şu oldu:
Bu iki birim veya nokta arasında giden veya gelen, alınan veya verilen şeyler, bir fikir, bir soru, bir söz, bir selam, bir düşünce, bir teşekkür, bir sevgi, bir saygı, bir tavsiye, bir ilgi, bir rica, bir yardım, bir kurtarış olabildiği gibi, bir hakaret, bir sevgisizlik, bir saygısızlık, bir nefret, bir kötülük de olabiliyor.
Ben pek gazete okumuyorum.
Ama arada bir gözüm iliştiğinde özellikle politikacılar ve ünlü insanlar arasında gördüğüm hakaretler, sevgisizlik, saygısızlık, nefret, kötülük, düşmanlık içimi ürpertiyor.
Allah herkesi bu iletişimi düşmanlık üzerine olan kimselerden de, onlara prim verenlerden de korusun.
Bu vesile ile iletişimi düşmanlık üzerine olanlar hakkında bir makale yazmak da şart oldu.
Sağ olasın, var olasın. Hale arkadaşım.
14:46, 13 Haziran 2012
Sevgili Funda teyze makalenizi okudum çok teşekkürler.
Bu siteyi yeni buldum, inşallah tüm makalelerinizi okumak istiyorum.
Sevgiyle kalın.
14:29, 16 Haziran 2012
Arzu arkadaşım,
Hoşgeldin.
Makalemi okuduğun ve diğerlerini okumak istediğin için çok çok sağ olasın.
Dilerim çok çok faydalanırsın ve hayatının 8 parçasında ve her konuda, hayırlı uğurlu şeylere, olaylara vesile olurlar.
Çok çok sevgiler