Zaman, Para ve Prensipler
Mart ayında başladığımız “Harikulade Dilekler Maratonu”nda, hatırlarsanız katılan katılmayan herkes arasında bir anket yapmıştım.
Sonuçlar gerçekten de çok ilginçti. Özellikle maratona katılmayan arkadaşların yorumları insanın kalbini parçalayan türden.
Tüm o katılamama sebepleri konusunda ben Allah’a sığınıyorum.
O arkadaşlara da aynı şeyi yapmalarını tavsiye ediyorum.
Çünkü eğer bunu yapmayı gerçekten başarırsanız, zaten o verdiğiniz sebepler de kendiliğinden yok olacak.
Ah işte bu konuyu bir anlayabilseydiniz, çeşit çeşit bahaneler bulmaya da bu kadar hevesli olmazdınız.:D
E-magazinime üye olup da, maratona katılmayan arkadaşların çoğunluğu zaman bulamamaktan bahsediyor.
Bu konuda cevabımı şu makalede bulabilirsiniz:
******************************************
Maratona katılmayan bazı arkadaşların verdiği diğer sebepler de, ya parasızlık ya da internette kart kullanmamak gibi bir prensibe sahip olmaları.
İnternette kart kullanmama prensibi olan bir arkadaş, hayattaki en büyük çaresizlik hissettiği konudan bahsederken de, şunlar söylemiş: “Her şeyi kontrolüm altında tutmak istiyorum. Her şey mükemmel olmalı. Ama ne yazık ki ne çocuklarıma ne eşime söz dinletebiliyorum. Ne de hayatta herşey benim istediğim gibi oluyor.”
Farkında mısınız, sevgili arkadaşlarım, maratona katılmama sebebi ile çaresizlik hissettiği konu ne kadar da alakalı.
Maratona katılmasına engel olan o zinciri kırmayı başarabilse, hayattaki en büyük çaresizliğini de çözmek için DEV bir adım atmış olacak.
“Her şey mükemmel olmalı” takıntısıyla, eşimize çocuklarımıza eziyet etmek, hem onların hem de kendimizin hayatımızı karartıyor. Gereksiz ve saçmasapan konularda kendimize prensipler belirlediğimizde, hayatımızın her parçasında da aynı konunun ipuçlarını görüyoruz. Ne kadar ilginç, değil mi?
İnsan, milyonlarca kişinin internetten gayet güvenli, sorunsuz, hızlı ve kolaylıkla alışveriş yapabildiğini, hem göremeyebiliyor, hem de kendisini o konudaki olumsuzluklara, vesveselere odaklıyor, üstelik bir de bu konuda prensipler geliştirebiliyor.
Prensip sahibi olmakta bir sakınca yok, ancak prensiplerimiz hayatımızın 8 parçasına zararlı ise ve güzellikler getirmiyorsa, maalesef ben onlara prensip değil, zararlı alışkanlık diyorum.
Kişinin en çaresizlik hissettiği konunun, kendini en düzeltmesi ve en adım atması gereken konu olması ve maratona katılmama sebebinin de o zinciri kırmayı başamadığının en güzel işareti olması ne kadar ilginç, değil mi?
Maratona katılmama sebebini kırabilse, hayatındaki en çaresizlik hissettiği konuda DEV bir adım atmış olacak, halbuki.
*******************************************
Maratona katılmayı çok istemesine rağmen, “Parasızlık” sebebi ile maratona katılamayacağını yazan arkadaşlara ise vereceğim tavsiye şu:
Sevgili arkadaşım, benim yazılarımı ne kadar zamandır takip ettiğini veya ne derece dikkatle okuduğunu bilmiyorum ama “Para Bolluk Bereket” ve borçlar konularında yazdığım yüzlerce, binlerce, onbinlerce satırı burada ve şimdi senin için kısaca özetlemek isterim:
Sözlerinden, aklından, kalbinden, inançlarından, beklentilerinden, hayatta inandığın tüm gerçeklerden, “PARAM YOK” sözünü, inancını, düşüncesini, duygusunu HER ŞEYİYLE çıkartmanı, yok etmeni, reddetmeni, kabul etmemeni, ve buna KESİNLİKLE VE KESİNLİKLE inanmamanı tavsiye ederim.
Cebinde, cüzdanında, çantanda, banka hesabında, yastık altında, BİR KURUŞ varsa, (ki var olduğuna eminim, benim anketime cevap vermeni sağlayan bir internet bağlantın var, demek ki bir şeyleri ödeyebilecek bir paran veya, sana bu fırsatı sunan bir ailen, işin veya tanıdıkların var) bunlar için içtenlikle şükretmeni ve “ÇOK ŞÜKÜR PARAM VAR.” demeni, buna inanmanı, yürekten bilmeni tavsiye ederim.
VE eğer “ama 1 kuruş, maratona katılmamı sağlamıyor ki” dersen, bilmeni isterim ki, sen BİR KURUŞ için şükretmeyi, onun değerini bilmeyi, onun varlığını kabul etmeyi, onu içtenlikle sevmeyi başarınca, diğer kuruşlar da rahat rahat hayatına girmeye başlayacak. Ve 10 liralar, 50 liralar, 100 liralar, bin liralar, hatta milyonlar bile hep o kuruşlardan oluşuyor.
Sen cebinde, veya hayatında var olan paranın kıymetini bilmedikçe ve “Param yok” şeklinde hem bana hem de hayatının her parçasına mesajlar gönderdikçe, KENDİ para-bolluk-bereket konularına zarar veriyorsun.
Sahip olduğun her parayı ve paranın satın aldığı faydalı şeyleri takdir etmeni, onlar için şükretmeni tavsiye ederim.
Çok şükür param var, internet bağlantım var.
Çok şükür param var, kullandığım bilgisayar var.
Çok şükür param var, karnım tok.
Çok şükür param var, başımın üzerinde bir çatı var, açıkta değilim.
vs. vs.
Kısacası sen yokluklara değil, var olana odaklanıp şükrettikçe, merak etme, maratona da rahatlıkla katılabilecek, hatta kurslarımı alabilecek bir duruma geleceksin.
Yeter ki buna inan.
Eğer bu söylediklerime inanmazsan, ve “param yok” yalanına inanmakta ısrar edersen, facebook üzerinden anketimi cevaplayan şu arkadaşla aynı sonuca varmandan korkarım. (Çok şükür, magazin okuyucularım arasında bu tür bir cevap veren olmadı. Tüm magazin okuyucularıma, maratona katılmasalar bile bu sebeple teşekkürü borç bilirim. :D)
Bu kişi demiş ki,
“4 yıldır sadece maddi durumumu düzeltmek için bu tür sitelere giriyorum ama üye olmuyorum sadece bakıyorum burası da dahil.”
Bu zavallı söze ne cevap verebilirim ki?
En uygun cevap şu sanki: “Daha çok bakarsın.”
Dile kolay: 4 sene…
Ben elimden geleni yapıp, borçlar konusunu kendimin şahsen nasıl hallettiğimi defalarca anlattım.
Dinleyen ve uygulayan, maratona katılan, kurslarımı yapan arkadaşların borçları ya bitti ya bitecek, ya yepyeni iş olanakları, iş teklifleri geldi ve geliyor, ya da borçlar bir düzene girdi ve rahat rahat ödeniyor.
Hepsi de para, bolluk, bereket konularında hatta pek çok konuda yaptıkları hataları farkedip, bunlardan temizlenmek için verdiğim alıştırmaları hevesle yapıyorlar ve HATTA daha yapmaya başlamadan, sırf karar verip, niyet ettikleri andan itibaren kapıları açılmaya başlıyor.
Bakmayı ve seyirci olmayı tercih edenler ise, uzuuuun yıllar boyunca, aynen “bakmaya ve seyirci olmaya” devam ediyorlar.
Hayat sevgi, saygı ve işbirliği ile YAŞANINCA güzel.
Seyirci olmayı bırakıp yaşamaya başlamanızı önemle tavsiye ederim.
Neden?
Çünkü Funda teyze sizi seviyor.
Funda Teyze, kendisi kadar sizin de, herhalükarda, mutlu ve huzurlu bir şekilde hayatı yaşamanızı, şükürler içinde bir hayat geçirmenizi ve Allah’tan hem bu hayatta hem de öteki hayatta harikulade ödüller almanızı istiyor.
Hepberaber, inşallah.
Not:
Sürekli kullandığımız bu “inşallah” sözünün anlamını çok iyi anlayalım.
İnşallah demek, “Allah dilerse” demek.
Allah dilerse, hepberaber, herhalükarda, mutlu ve huzurlu bir şekilde hayatı yaşayalım, şükürler içinde bir hayat geçirelim, ve Allah’tan hem bu hayatta hem de öteki hayatta harikulade ödüller alalım.
Eğer biz bu dileği dileyebiliyorsak bu, Allah’ın aynı dileği çoktan dilediğinin de işareti oluyor.
Bir şeyi dilediğiniz zaman bilmeniz gereken şey, onun çoktan yanınızda olduğu konusu.
*** Bir şeyi dileyebilmiş olmanız, Allah’ın aynı şeyi çoktan dilediğinin işaretidir.***
******************************************
“Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.” İnsan suresi 30
“İyilik ve güzellikten sana her ne ererse Allah’tandır. Kötülük ve çirkinlikten sana ulaşan şeyse kendi nefsindendir.“ Nisa suresi 79
******************************************
Kuran Tercümesi: Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk
******************************************
Bir başka deyişle, herhalükarda, mutlu ve huzurlu bir şekilde hayat yaşamak, şükürler içinde bir hayat geçirmek, ve Allah’tan hem bu hayatta hem de öteki hayatta harikulade ödüller almak, Allah tarafından çoktan bize sunulmuş.
Bize düşen bu lütufları kabul etmeye karar verip niyet etmek ve bu konudan bizi uzaklaştıran her şeyden kendimizi temizlemeye odaklanmak.
Pinterest'te Takip Et!Henüz yorum yok.
Yorum Yaz
Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:
Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.
Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.
Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.
31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.
Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.
Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.
Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,
=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================
Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D
No trackbacks yet.