Hayattaki 11 Basamaktan Altıncısı: Tehlike Basamağı

Pin It

Öncelikle dün Van ve çevresinde gerçekleşen depremde hayatını kaybedenler için Allah rahmet eylesin. Tüm yaralılara acil şifalar, tüm etkilenenlere  tüm kayıplar için sabırlar dilerim.

Sevgili arkadaşlarım,

Toplam 11 basamak var hayatta.

En alttaki basamak “karmaşa.”

En üstteki basamak ise, “huzur-güven.”

Her basamak kendi çapında ve kendi özellikleri açısından çeşit çeşit mucizevi olayları hayatımıza çekmemize sebep oluyor.

Bu 11 basamağı inceledikçe Allah’ın kurduğu bu düzene ve yaşadığımız her türlü olaya ve mucizeye  hayran kalmamak ve şükretmemek gerçekten elde değil.

Tabii bazen aşağıdaki bazı basamakların gerektirdiği o çeşit çeşit, çoğu zaman pek de hoş olmayan olayları yaşarken şükretmek zor olabiliyor.

Ya da tüm o yaşadıklarımızda bir hayır veya bir iyilik olabileceğini görmek bize imkansız gibi gelebiliyor.

Ama tüm bu 11 basamağı öğrenip, her bir basamağın inceliğini keşfettiğimiz ve her basamağın gereklerine dikkat ettiğimiz zaman, hem yukarı çıkmamız mümkün, kolay ve rahat oluyor, hem de yaşadığımız tüm bu olaylar için şükretmek mümkün olabiliyor.

Bugün 11 basamaktan altı (6) numaralı olanı hakkında konuşmak isterim:

Tehlike Basamağı.

Bu altıncı basamakta iken kişi hayatına, iyi-güzel-doğru herhangi bir şeyi kaybetme tehlikesini çekiyor.

Unutmamak lazım ki, bu basamak en alttaki basamak değil ama bu basamakta olmak demek, en alttan bakarsak, yukarıya doğru bayağı yol almışız demek.

Yukarıdan bakarsak da, maalesef, en tepeden bir kaç basamak aşağı düşmüşüz demek.

Ve bu basamakta da, diğer her basamakta olduğu gibi, bizim yukarı basamağa çıkmamıza yardım edecek şekilde önümüze uygun kapılar açılıyor.

Ve “tehlike” basamağındaki bir kişi, bilinçsizce yaşamakta olduğu bu tehlike basamağından onu yukarı çıkaracak şekilde, hayatına bu tür bir kaybetme olasılığı ile dolu bir olayı çekiyor.

Doğru adımlar, kişinin bu basamaktan kurtulup yukarı çıkmasını sağlıyor.

Yok eğer açılan kapıların hakkını veremezsek de bir aşağı basamağa düşüyoruz.

Bu basamağın en ama en önemli 2 adımı şunlar:

1- İçinde bulunduğumuz durumun farkına varmak,

2- Ve yaptığımız hatalardan, yanlışlardan veya yaşadığımız yalanlardan vazgeçmek.

Bunları içtenlikle bırakmak.

************************************************

Ailece biz, canımız, çok sevdiğimiz, melekler kadar iyi teyzemizi 1999′daki Yalova depreminde kaybettik.

Allah o depremde de, dün Van’da olan depremde de, ve tüm afetlerde hayatlarını kaybedenlere rahmet eylesin.

Depremler bize hatırlatıyor ki, hayatımız her açıdan zirvede dahi olsa, bu dünya üzerinde yaşamak bir tehlike içeriyor. Bu durum bana her zaman, zamanında insanın cennetten kendi hatasıyla çıkışını hatırlatıyor. Bu dünyaya gelmeyi biz seçtik ve hakkını vererek bu kapıdan geçmemiz gerekiyor. Bu kapının hakkını vererek hayatımızı yaşamamız gerekiyor. Yani hayatımızın 8 parçasını, hayat değerlerimizi ve hayat amacımızı gözeterek koruyarak, kollayarak.

Ve yaşadığımız tüm bu doğal afetler, özellikle benim gibi hayattaki basamakları ve çekim yasasını uzmanlık alanı olarak seçmiş bir kimseye de,

** uzun uzun düşünmek,
** Allah’a sığınıp akla ve kalbe bakarak farkındalıklar elde etmek,
** hayatı anlamak veya anlamaya çalışmak için sebep oluyor.

Evet, hayatı, yaşadığımız dünyayı, çekim yasasını anlamak, anlamaya çalışmak için bir sebep.

Makalelerimi  okuduğuna göre, senin de benim gibi, “Neden?” diye sorduğunu tahmin ediyorum.

Teyzemi depremde kaybettikten sonra, ben de “Neden?” diye sormuştum.

Çekim yasası ile bu afetler nasıl bağdaşıyor?

“Neden melek gibi teyzemi bu şekilde kaybettik ?”

“Neden?”

Canım Teyzem hakkında ulaştığım farkındalıklarım, çok çok özel olduğu için bu sayfalarda paylaşmaya hazır değilim. Ama bu konuyu merak eden bazı okurlarıma bu çok özel konulara girmeden de bir kaç ipucu vermek ve hayatı daha da iyi anlamalarına yardım etmek isterim.

Sevgili arkadaşlarım,

Birincisi, çekim yasası kişiler için geçerli olduğu gibi, aileler, şirketler, devletler, ülkeler hatta tüm insanlık için de geçerli.

Doğal afetler açısından baktığımız zaman, görüyoruz ki, dünyada deprem bölgesi ülkeler var.

Bizim ülkemiz de bunlardan biri. Bu bölgede yaşayan insanlar olarak ve ülke olarak bizim de içinde bulunduğumuz bu durumu iyi anlamamız ve hem devlet olarak hem inşaat şirketleri olarak, hem de yapılan binalarda yaşayan insanlar olarak bizim sorumluluk almamız lazım.

Sırf sorumluluk almak dediğimizde bile yukarıda verdiğim formülü uygulamak için pek çok kapımızın açıldığını görüyoruz.

Depreme dayanıklı binalar yapmak mümkün.

Bina yapım standartlarını, kurallarını, depreme dayanıklı bir şekilde oluşturmak ve sadece ve sadece bu tür binaların yapılmasına izin vermek mümkün.

İşte Japonya gibi yine deprem bölgesinde olan ve geçirdiği pek çok acılı depremler sonucu, “tehlike” basamağının hakkını vermiş ülkeler, bu sebeple artık büyük depremlerden çok az kayıpla çıkabiliyorlar.

Yaşadığımız her bir kayıp, veya kaybetme tehlikesi içeren olay, bizim için açılan bir kapı.

Ne için bir kapı?

1- İçinde bulunduğumuz durumun farkına varmak için,

2- Ve yaptığımız hatalardan, yanlışlardan veya yaşadığımız yalanlardan vazgeçmek için.

Bu kapı hem birey olarak hepimiz için, hem de ülke olarak hepimiz için geçerli.

Bu kapının hakkını vererek geçen kişiler kendi yararına kendi iyilikleri için geçiyorlar.

Bu kapının hakkını vererek geçen ülkeler de kendi yararlarına ve kendi iyilikleri için geçiyorlar.

Tabii kapının hakkını verip yukarı çıkmayı başaran kişiler ve ülkeleri ise yeni kapılar yeni görevler bekliyor.

İşte Japonya’nın afetlere dayanıklı evler yapması, 5-10 saniye öncesinde de olsa, deprem uyarısı yapan sistemler kurarak can kaybını en aza indirmesi, ve daha pek çok konularda tüm dünyaya örnek olması, önderlik yapması.

Tehlike basamağının hakkını vererek yukarıya çıkan bireyler için de aynı şey geçerli.

Onlar da çevrelerine, ailelerine arkadaşlarına ve kendi ülkelerine “en güzel bir şekilde örnek olma” onuruna sahip oluyorlar.

Çevrelerine ışık saçıyorlar. Umut veriyorlar.

******************************************

Tehlike basamağı hakkında biraz daha detaylı bilgiyi, Allah’ın bir hikmeti olarak ben, “Hatalar, Yanlışlar, Yalanlar” makalemde dünkü depremden daha önce yazmıştım.

Bu yazımda ise hem o makalemi biraz daha açmak hem de orada bahsettiğim oldukça ufak çaptaki bir tehlike olayı ile ülkece yaşanılan dünkü büyük tehlikeye dikkat çekmek istedim.

Tehlike basamağında, yaşanılan tehlike minicik de olsa, dev gibi de olsa, çok çok hayati ve önemli de olsa, önemsiz ve küçük de olsa, FORMÜL değişmiyor.

Aynı matematikteki formüller gibi, çekim yasası formülleri de evrensel.

İstisnaları yok. Matemetikte de, belirsizlikleri bile bir formül çerçevesinde bir kural çerçevesinde hesaplayabiliyoruz.

İşte çekim yasası formüllerini de bu çerçevede, içinde bulunduğumuz basamağa bağlı olarak, o basamağa ait her olaya (en büyüğünden en küçüğüne kadar) uygulayabiliyoruz.

Evet aynı formülü o basamağa ait her olaya, ister çok önemli bir olay olsun, ister çok önemsiz gibi görünen bir olay olsun, uygulayabiliyoruz.

TEK PROBLEM, 11 BASAMAKTAN HANGİSİNDE OLDUĞUMUZU BİLMEYİP, BAŞKA BİR BASAMAĞIN FORMÜLÜNÜ UYGULAYINCA ORTAYA ÇIKIYOR.

Bu da formüller yanlış veya işlemiyor demek değil, sadece biz başka bir basamağın formülünü alıp, alakasız bir basamakta uygulayarak yanlış yaptık demek.

TEK ÇARE, tekrar içinde bulunduğumuz basamak hangisi ise o basamağın formülünü acilen uygulamaya başlamak.

Ancak ve ancak bu şekilde basamakları çıkmak mümkün.

Tehlike basamağı formülünün en önemli iki adımını tekrar veriyorum:

1- İçinde bulunduğumuz durumun farkına varmak,

2- Ve yaptığımız hatalardan, yanlışlardan veya yaşadığımız yalanlardan vazgeçmek.

Tüm insanlığa kolay gelsin.

Hepimize kolay gelsin.

Tweet Yap
Facebook'ta paylas!