Tam Dozunda Meşguliyet, Tam Dozunda Rahatlık…

İnsan bazen pek çok işle aynı anda uğraşmak zorunda kalabiliyor.

Ya da bizim gibi, Allah’ın kurduğu harikulade bir düzen olan çekim yasasını lehimize kullanmak isteyenler, sahip olduğumuz birbirinden güzel dileklerimize kavuşmak için, aynı anda pek çok adım atmak durumunda da kalabiliyorlar.

Tabii bazen aynı anda pek çok konuyla, dilekle veya işle ilgilenmek, insanın, kendini boyundan büyük işler yapmaya kalkmış gibi çaresiz hissetmesine de sebep olabiliyor. :D :D

Ya da tam tersi, ilgilendiği işlerin, dileklerin adedi az olduğunda, yeterince büyük düşünemediği, ufak oyunlar oynadığı şeklinde düşünce ve duygulara kapılabiliyor insan.

*****************************************

Hepimizin aynı anda uğraştığı işlerin adedinde en mutlu olduğu, en severek yaptığı bir nokta oluyor.

Eğer uğraştığımız şeylerin adedi bu noktayı geçerse, bu adetten fazla olursa kendimizi, şu durumlarda bulabiliyoruz:

  • güçsüz,
  • çaresiz,
  • her şeye yetişemeyen,
  • kafası karışmış, hayatı sanki çok karışıkmış gibi hisseden,
  • konu hakkında açık ve net bakış açısını kaybetmiş, net düşünemeyen,
  • devamlı bu işleri organize etmek,  düzenlemek isteyen ama bir türlü buna vakit ve fırsat bulamayan.

Ya da bu sayının altında ise uğraştığımız şeylerin sayısı, kendimizde şu belirtileri görebiliyoruz:

  • can sıkıntısı,
  • keyifsizlik,
  • işleri yapmak için, bitirmek için bir isteksizlik,
  • tembellik,
  • amaçsızlık,
  • boş bir hissizlik,
  • uğraşmak istediğimiz o asıl gerçek işe başlamak konusunda tuhaf bir tedirginlik, tuhaf bir çekingenlik,
  • asıl yapmak istediğimiz şeyin aylar hatta yıllar boyunca ertelenmesi vs. durumları.

*****************************************

Oysaki herkesin kendine özgü, içini huzur, mutluluk, heves, heyecanla dolduran, sabah hevesle uyanmasını sağlayan belli dozda bir MEŞGULİYET, belli dozda bir RAHATLIK derecesi var.

Ben de bugünlerde, hem kurslarım hem yepyeni projem, hem son rötuşlarını yaptığım yeni e-kitabım, hem de hayatımın 8 parçasıyla günlük doğal etkileşimlerim, hem gelmekte olan bahar mevsimi, biraraya gelince bu tam dozunda meşguliyetin sınırlarında biraz dolaşmak durumunda kaldım. :D :D :D

Ve bugünkü ailece göl kenarındaki serin ve huzurlu yürüyüşümüz sırasında hem bu konuyla ilgili hem de hayattaki her problemle ilgili çok güzel farkındalıklara ulaştım. :D

Merak ediyorsanız bu harikulade keşifleri, işte hayatta yaşadığınız her probleme uygulayabileceğiniz altın bilgiler:

1. Aklın ve kalbin en uygun şekilde çalışmasını sağlayan, TAM DOZUNDA MEŞGULİYET dediğimiz bir seviye var.

2. Ve bu seviye kişiye göre değişebiliyor.

Herkesin sahip olduğu tam dozunda meşguliyet seviyesine saygı göstermek gerekiyor. Kimisi sadece sessiz bir ortamda en güzel bir şekilde ders çalışabiliyorken, kimisi ise hafif bir müzik eşliğinde en iyi ders çalışabiliyor. Kimisi de bangır bangır müzikle çalışabiliyor.

Kimisi 3 işi beraber yaparken mutlu ve verimli oluyorken, kimisi de tek işle uğraşırken en verimli bir şekilde çalışabiliyor.

3. Herkesin KENDİ doğru meşguliyet seviyesini bulması, kendi sorumluluğu.

Eğer bir kimse kendisine uygun olmadığını bile bile, tek bir işe yoğunlaşarak, kendini aşırı şekilde kasarak, tedirginlikten çalışamayacak bir hale gelmişse, kendisini bu durumdan çıkarıp rahatlatmak yine kendisine düşüyor. Bu durumda bir çözüm olarak, ek bir kaç projeye daha başlanabilir. Bir çok kimse aynı anda birden fazla proje peşindeyken daha verimli ve mutlu olduklarını farkediyor. Böyle bir durumu farkedince, kendimizi tanımak adına, bu konunun üzerinde durmak gerekiyor.

Eğer söz konusu olan hata, bir dileğe aşırı yoğunlaşmak şeklinde ise, ek bir kaç dilek daha edinilebilir. Daha yüksek gelirli bir iş bulmak dileğimiz varsa, buna ek olarak, annemizle daha iyi geçinmek ve diğer hoşumuza gidecek bir dilek daha amaç edinilebilir. Bu şekilde dileklerimiz konusunda bizi memnun edecek ve asıl dileğimizde oluşan baskıyı giderecek bir meşguliyet seviyesine çıkılabilir.

Aynı şekilde bir insan, kendisine uygun olan miktardan daha fazla işe koyulup, hiç birisini yapamaz bir hale gelmişse, yine kendisini bu durumdan çıkartmak da kendi sorumluluğu oluyor.

Bu amaçla, bekleyen işleri bir öncelik sırasına alarak, en önemsiz gördüğü bir kaç projeyi şimdilik rafa kaldırabilir. Veya aklı ve kalbi doğru buluyorsa, ‘Bundan sonra aynı anda bir kaç işe birden girişmeyeceğim’ diye bir söz verebilir.

Veya diyebiliriz ki müzik dinlerken ders çalışamıyorsanız, müziği kapatmak da sizin sorumluluğunuz.

4. Tam dozunda meşguliyet, tam dozunda rahatlık, eğer dikkatle kullanırsak, her konuda tüm problemlerimizi çözmemize yardım edebilecek bir konu.

Mesela bir problem hakkında elimizden gelen her şeyi yapmak, tam dozunda bir meşguliyet oluyor.

Elimizden gelen şeyleri yapmadan, hatta hiç bir şey yapmadan o konuyu Allah’a havale etmek ve aşırı rahatlığa kendimizi bırakmak ne kadar yanlışsa, Allah’ın yardımını yok farzedip, her şeyi bizzat ben yapacağım diye, ömür boyu koşturmak ve kendimize eziyet etmek de yanlış oluyor.

Veya başkalarından yardım istemeden herşeyi kendi başına çözmeye ve halletmeye çalışan kimseler de aynı şekilde.

Tam dozunda meşguliyet, tam dozunda rahatlık bu konuda da çok önemli.

5. Dinlenirken dozunda rahatlık, çalışırken de dozunda meşguliyet gerekiyor.

6. Tüm canlılar dinlenirken, kendilerini tam dozunda bir rahatlamaya odakladıklarında en iyi dinlenme elde ediliyor.

Örnek olarak, bir koltuğa oturup bütün günün yorgunluğunu atmaya çalışırken, yine de kemerinizi gevşetecek veya üzerinize rahat bir şey alacak derecede bir meşguliyet, bir çaba, bir uğraşı göstermek gerekiyor.

Eğer bu çaba gösterilmezse, dinlenmek gerçekleşemiyor.

Yani rahatlıkta bile tam bir doz gerekiyor.

*****************************************

Ve sevgili arkadaşlarım dozunda meşguliyet, dozunda rahatlık hayatta gerçekten her konuda bize iyiyi güzeli doğruyu bulmamız için yol gösteriyor, seçimlerimizde kararlarımızda bize yardım ediyor.

Ve işte iki okuyucumdan bana gelmiş iki soru, benim cevaplarım ve bu soru ve cevaplardan sizin de bir fayda almanız için yorumlarım:

Bir Soru

Sevgili Funda Teyze,

Arkadaşım bugün beni arayıp kurslarda indirim olduğunu iletti. Siteye baktım bu konuda bir bilgiye ulaşamadım. Sizin öğretmenliğiniz, yol göstericiliğinizle çalışmak isterim. Yalnız bazı kaygılarım var.

Ben bu işleri çok çeşitli kaynaklardan çalışmaya daha evvelden başladığım için hala … üyeliğim devam ediyor. Oradan da çok güzel bilgiler ediniyorum. Oradaki hocaların da sizinle paralellikleri var ve tıpkı sizin gibi onlarda çok fazla öğretmen ve kaynaktan çalışmanın kafa karıştırıcı olduğunu ve bunun yarardan çok karışıklık getireceğini söylüyorlar. Ama açıkcası ben tercih etmekte kararsızım.

Arkadaşım bana indirim olduğunu iletince açıkcası heveslendim. Bana fiyatlar konusunda bilgi verirseniz çok sevinirim.

İyi ki varsınız, kurslara katılamasam da makalelerinizi okuyorum, sindire sindire, bana çok yardımı dokunuyor. Buna da şükür, sizin gibi bir kaynaktan beslenmek, arkadaşıma bu konuda çok müteşekkirim, çünkü o tanıttı sizin sitenizi bana.

Her şey için teşekkür ederim. Allah arayana doğru yolu gösteriyor buna tüm kalbimle inanıyorum. İyilik güzelliği yaşamında baş tacı ederse insan doğruluktan ayrılmazsa güzelliklere kavuşuyor. Ben yaşadığım her şeye şükrediyorum.

Daha fazla vaktinizi almak istemem.
Sevgilerimle

Funda Teyze’nin Cevabı

Sevgili arkadaşım,

Kaygını ve kararsızlığını çok iyi anladım.

Benim sana içten tavsiyem güzel bilgiler öğrendiğini söylediğin o üye olduğun yerde azimle devam et.

Bu durumda, benim kurslarıma değil katılmak, makalelerimi okumak bile senin için HİÇ ama HİÇ hayırlı olmaz inan.

Benim öğrettiğim konular yarım gönül ile bir oradan öğreneyim, bir buradan diyerek, inan HİÇ hayırlı olmaz.

Kesinlikle tavsiye etmem.

Dilerim bunun bir abartma olduğunu düşünmezsin.

İnan içtenlikle ve senin, ailenin hayatının iyiliği için ve çekim yasasıın işleyişini çok iyi bilerek söylüyorum bunu.

Çok çok sevgiler.

Siz sevgili okuyucularıma bu cevabım hakkında bir yorum:

Sevgili arkadaşlarım,

Eğer bir kişi, bir öğretmen seçmiş ve oradan iyi, güzel, doğru şeyler öğrendiğine inanıyorsa, neden başka öğretmenler arasın ki?

Aslında bu arkadaşımız, o bahsettiği yerde öğrendiği konularda hem aklen hem de kalben bir şeylerin eksik olduğunu çok iyi biliyor ve bu sebeple başka öğretmenler, daha doğrusu hayatın 8 parçasını kucaklayan bir öğretmen ve öğreti arıyor.

Ben diyorum ki, Allah’ı devreden çıkartarak çekim yasasını anlatanlara itibar etmeyin.

Ama bu arkadaş diyor ki, paralel şeyler öğretiyorlar.

Sevgili arkadaşlarım,

Ben A=A=A Değil makalemde iki aynı şeyin bile aslında farklı olduğunu anlatırken, iki zıt şeyi birbirine paralel görmenin bankadan çıkan çok bariz bir yanlış bakış olduğunu siz de artk görebiliyor ve idrak edebiliyorsunuz değil mi?

Bu yanlış bakış açıları, bu zıt şeyleri paralel hatta aynı görmek ve saf saf kabul etmek hatası, hayatta her konuda insanın başına her türlü belayı da, kötülüğü de getiriyor maalesef.

Bu sebeple, bu arkadaşa tavsiyem olabildiğince açık ve net bir şekilde, madem orada bir iyilik, güzellik, fayda görüyor, aynen devam etmesi ve o öğretmenin öğrettiklerini iyi öğrenmesi.

Eğer aklı ve kalbi hemfikirse bu konuda asıl Allah’tan gelen bu yol gösterişi dinlememesi, aklını ve kalbini dinlememesi yanlış olacaktır.

Yok eğer,

  • orada öğrendiği konular hakkında aklı ve kalbi hemfikir değilse,
  • ve bu sebeple Allah’ın bir lütfu olarak beni ve öğrettiğim konuları bulmuşsa,

o zaman da, benim öğrettiklerimi aklına ve kalbine şüpheler sokan o öğretilerle eşit, paralel görmemesi gerekir.

Bu durumda benim öğrettiklerimi o öğretilerle eşit, aynı, benzer görüyorsa, aklını ve kalbini dinleme fırsatını kaçırmış oluyor. Ve bunun sonu maalesef hiç hayırlı olmuyor.

Bilmem anlatabiliyor muyum?

Mesele, onu seçtim, bunu seçtim, bunlar aynı veya paralel şeyler meselesi değil, Allah’a sığınma sığınmama, aklımızın ve kalbimizin hemfikir olduğu yolda ilerlemek ilerlememek meselesi.

‘Kararsızlık ve kaygı’ da bu konunun var olduğunun en güzel göstergesi.

Çare ne?

Evet, karar vermek, Allah’a sığınmak, aklımızın ve kalbimizin hemfikir olduğu şekilde ilerlemek.

Tabii burada sorumluluk almak çok önemli.

Her Allah’tan bahsedene de kapılıp gitmek hayırlı değil.

Bir makalemde yazmıştım ama şu an hangisiydi hatırlayamadım.

Altın’ın sahte olup olmadığını anlamak için bir yöntem sahibi olmak şart.

İşin gerçeği şu ki:

Ben Allah’tan bahsediyorum diye gözü kapalı bana gelenlerden de, ne bana ne kendilerine hiç hayır gelmiyor.

En güzeli,

* Makalelerimi okumuş,
* Yazdıklarıma, fikirlerime, duygularıma, öğrettiklerime ve bana %100 hak vermiş,
* Yazdıklarımda, fikirlerimde, duygularımda, öğrettiklerimde ve bende kendisini bulmuş,
* Hatta okumaları veya tavsiyelerimi uygulamaları sırasında çok büyük farkındalıklara ulaşmış, başarılar elde etmiş,

KARARLI, NİYETLİ, AZİMLİ arkadaşların sevgi, saygı, kararlılık, azim ve iyi niyetle bana yaklaşmaları, kurslarıma, programlarıma katılmaları.

Ben hiç kimsenin %100 emin olmadan bana gelmesini istemem.

Unutmayalım ki, Allah herkese, içinde bulunduğu basamağın özelliklerine göre kapı açıyor, içinde bulunduğu basamağın gereklerine göre öğretmen nasip ediyor.

Ve yine unutmayalım ki, kişinin içinde bulunduğu basamağa göre yaşayacağı bazen acı olaylardan ders çıkartması gerekebiliyor.

Aslında yanlış öğretmen diye bir şey yok.

Çünkü kişi kendi durumuna, içinde bulunduğu basamağın durumuna göre hayatına öğretmen çekiyor.

Ve o öğretmen öğrettiği yanlış şeylerle kişiye yanlış şeyler öğretiyorsa, SONUÇTA o da bir uyanma fırsatı sayılır.

İşte bu sebeple ben Allah’tan hep öğreneceğim konuları acı çekmeden, mutlulukla öğrenmemi sağlaması için, benim o konuda şahsen içinde bulunduğum basamak ne olursa olsun, çabucak öğrenip, çabucak doğruları bulmama bana yardım etmesi için yardım rica ederim.

Ama eğer Allah kişinin öğreneceği şeyleri uzun ve acılı yollardan öğrenmesini uygun görmüşse, veya kişi Allah’ın yardımına rağmen, aklı ve kalbi ona dikkatle yol gösterip, onu uyarıyorken, bu uyarılara kulağını, aklını, kalbini ve gözünü kapatıp TERS yolda ilerlemeye karar veriyorsa, bize sadece ‘Allah yardımcın olsun’ demek düşüyor.

Tüm arkadaşlarım için en büyük dileğim, hayat dersinizi en çabuk, en güzel, en doğru, en kolay, en acısız yoldan öğrenmeniz.

Ben de sizlere ömrüm boyunca öğrendiğim bu çok önemli dersleri sunarak yardım etmeye çalışıyorum.

Bazen öğrendiğim bir dersi çok çeşitli sebeplerden açık açık anlatamadığım, satır aralarına yazdığım da oluyor.

Bu durumda istiyorum ki, siz de benim takip ettiğim yolu takip edip, o bilginin özünü ve sebebini bizzat kendiniz anlayasınız ve bilesiniz.

Fallar, gezegenler, filmler, romanlar, çeşit çeşit akımlar, loto ve kumar vs oyunlar, şarkılar türküler, konularında çok şükür hiç itiraz veya soru gelmiyor.

Ama işte arada çekim yasası hakkında bu tür kuşku dolu sorular gelebiliyor.

Bu da kişinin BİR SINAV yaşadığını bize gösteriyor.

Bu sınava ben doğruya doğru, yanlışa yanlış deme sınavı diyorum.

Ya da Allah’a sığınıp, aklı ve kalbi dinleme veya dinlememe sınavı.

Bu vesile ile şu soruyu ve verdiğim cevabı da sizlerle paylaşmak isterim:

Bir Soru

Merhaba,

Bir makalenizde hipnoz ve meditasyonun zararlı oldugunu yazmışşınız.

Nedir bunun zararı?

Bunu açıklarmısınız? Lütfen kısada olsa bir cevap yazın bana.

Teşekkürler

Funda Teyze’nin Cevabı

Sevgili kardeşim,

Benim bu konuda ulaştığım seviyeye ve öğrendiğim bilgilere ulaşmak istiyorsan, Kuran’ı anlaya anlaya okumanı tavsiye ederim.

Kısaca bilgi vermek gerekirse, bu bahsettiğin uğraşlar, uyuyan ruhunu daha da uyutuyorlar.

Oysa ki senin uyumaya ve uyutulmaya değil, uyanmaya ve uyandırılmaya ihtiyacın var.

Kolay gelsin.

Ve sevgili arkadaşlarım,

Bu konuda yine dikkatli ve uyanmış arkadaşlarım farkedeceklerdir ki, aslında her makalemde amacım sizleri uyandırmak.

Körü körüne kabul ettiğiniz, sevimli ve masum hatta bazen güzel ve doğru bilip, inandığınız çeşit çeşit yalanlardan, yanlışlardan uyanmanızı sağlamak.

BU UYANIŞ GERÇEKLEŞMEDİKÇE, MAALESEF,

** A=A=A DEMEYE,
** ALAKASIZ ŞEYLERİ PARALEL VE EŞİT GÖRMEYE,
** RUHUMUZU UYUTAN ŞEYLERE SAF SAF KENDİMİZİ BIRAKMAYA,
** HATTA BUNLAR ADINA, BİZE DOĞRULARI GÖSTEREN İNSANLARLA TARTIŞIP, ONLARA KARŞI ÇIKMAYA, DİRENMEYE HATTA SAVAŞMAYA DEVAM EDİYORUZ.

Sevgili peygamberlerin hayatlarını okuduğumuz zaman onların da aslında bize, sürekli, sevgiyle ve anlayışla,

** A=A=A demeyin,
** Alakasız şeyleri, paralel ve eşit görmeyin,
** Ruhunuzu uyutan şeylere saf saf kendinizi bırakmayın,
** Hatta onlar adına, size doğruları gösteren insanlarla tartışıp, onlara karşı çıkmayın, direnmeyin, savaşmayın,

diye öğüt verdiklerini görüyoruz.

Ve bu vesile ile, TEKRAR ve ÖNEMLE Kuran’ı Türkçe anlaya anlaya ve düşüne düşüne okumanızı tavsiye ederim.

Sayın Prof. Yaşar Nuri Öztürk’ün derin dil ve ilim bilgisi ile kelimelerin TÜM anlamlarını vererek, Kuran’ın eşsiz anlatımıyla, kişinin seviyesine göre çeşit çeşit anlayışlar elde etmesine imkan veren, kelimelerin TEK anlamıyla verilmediği, kitabın aslına en yakın olan Türkçe Çevirisini mutlaka edinmenizi ve anlaya anlaya, düşüne düşüne okumanızı tavsiye ederim.

Ve önünüze açılan TEMİZLİK kapılarının değerini ve hakkını vermenizi.

Bu temizlik kapıları,

* Bazen hayır demeniz gereken şeyler,
* Bazen evet demeniz gereken şeyler,
* Bazen de ‘neye evet neye hayır’ demeniz gerektiğini anlamanıza yardım edecek öğretiler, yol gösterişler,

olarak karşınıza çıkıyor.

Ama herhalükarda KARAR vermenizi gerektiren şeyler oluyor.

Allah’a sığınmak, aklınızı ve kalbinizi dinlemek her zaman doğru kararı vermenize yardım edecektir.

Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (2)
  1. hatice
    16:08, 20 Mart 2012

    Sevgili Funda teyze;
    Sitenizi yeniayın hangi gün olduğunu ararken tesaddüfen buldum. Makalelerinizi okudum kendimden bişeyler bulduğuma inandığım için de üyeniz oldum. Henüz kurslarınıza katılamıyorum, en kısa sürede katılmayı istiyorum.
    İnsanların hayatını bazen büyük olaylar bazen de hiç farkında olmadığımız küçücük bir sözcük veya cümle değilştirebiliyor yada kendini farketmesini sağlayabiliyor. Çekim yasasını bilmeden hayatıma uygulamışım sizin makalelerinizi okuyunca anladım. DOğru düşünmüşüm, doğru istemişim ve doğru yerlerde durmuşum ki sizin gibi doğru insanlar hayatıma girmiş.TEŞEKKÜR EDİYORUM RABBİME…
    Ve şunada çok inanıyorum hayatımıza giren canlı veya cansız herşeyin bir nedeni var..

  2. Funda Teyze
    18:01, 28 Mart 2012

    Hatice arkadaşım,

    Yeni ay hakkında ararken benim sitemi bulmana çok sevindim. :D

    Bana Kuran’da ay’a güneş’e yapılan andları hatırlattı. :D :D

    Kısaca bu andlar hakkında ilk aklıma gelen surenin ilk 10 ayetini Allah’a sığınıp, burada vermek gerekirse:

    ***************************************
    Şems suresi, 1-10 (Şems: güneş)
    1- Andolsun Güneş’e ve ışığının parladığı kuşluk vaktine,
    2- Onu izlediğinde Ay’a,
    3- Onu iyice açtığı vakit gündüze,
    4- Ve onu sarıp sarmaladığı zaman geceye.
    5- Göğe ve onu kurana,
    6- Yere ve onu döşeyene.
    7- Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirene.
    8- Ardından da ona bozukluğunu ve takvasını ilham edene ki,
    9- Benliği temizleyip arındıran gerçekten kurtulmuştur.
    10- Onu kirletip örtense kayba uğramıştır.

    Kuran Türkçe Çevirisi Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk

    takva: günahlardan sakınma

    ***************************************

    Ve bu vesile ile sevgili öğrencilerime hatırlatmak isterim ki, bizim yaptığımız temizliklerdeki amacımız da burada bahsedilen, benliği temizlemek.

    Şükürler olsun, Allah’ın vaadine.

    VE Hatice arkadaşım,

    Şimdiye kadar hayatında doğru düşünüp, doğru istediğin için çok çok tebrikler.

    Daha nice başarılar, temizlikler, mutluluklar dilerim ben de sana.

    Bu yolda beraber yürürsek de ayrıca çok sevinirim. :D :D

    Kolay gelsin,

    Çok çok sevgiler

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...