Çekim Yasası ile Borçlar Sıfırlanabilir mi?

Pin It

Faturalar, borçlar mucizevi bir şekilde sıfırlanabilir mi?

Bu mümkün olabilir mi? Hele hele işin içinde haksızlığın da olduğuna inandığımız bir borç?

İnsanların bize haksızlık yaptığına, kazık attığına inandığımız ve içinden çıkamadığımız karmakarışık bir borç?

Tabii ki!!! Kesinlikle evet!!

Ancak çekim yasasının doğru (daha doğrusu istediğimiz şekilde) çalışabilmesi için şartların yerine getirilmesi gerekiyor.

Peki bu şartlar neler?

Birincisi,

Öncelikle Allah’a sığınmak. Borçları Allah’ın yardımıyla ödeyebileceğimize ve borçlardan kurtulabileceğimize inanmak.

İkincisi,

Açılan kapıların hakkını verebilmek.

Ki bu kapılar genellikle temizlik kapıları oluyor.

Hayatın 8 parçasına hayırsız, zararlı, uğursuz şeylere paramızı vermekten hem vazgeçmek, hem tövbe etmek, hem de bu yönde ciddi kararlar vermek, niyetler etmek gerekiyor.

Üçüncüsü,

Ardından açılacak adım atma kapılarında da HEP AMA HEP, Allah’a sığınıp, hayatımızın 8 parçasında da, iyilikten, doğruluktan, güzellikten, hayırdan, uğurdan, adaletten yana olacak şekilde aklımızı kalbimizi dinleyerek ve bu yönde adım atmaya kararlı ve niyetli olarak, adım atmak gerekiyor.

********************************************

Tabii bu konu en güzel yaşanarak anlaşılıyor.

Ve ben de e-kurslarımda öğrencilerimin ellerinden tutarak bire bir yardım ederek bu adımları atmalarına yardım ediyorum.

Ama bir örnek olması açısından, bu konuları kendisine de uzun uzun anlattığım eski bir öğrencimin yaşadığı bir aidat borcu aklıma geldi.

İsmi bende saklı kalsın, inşallah bu olay sizlerin de, Allah’a sığınınca borçların da HAK ADALET ve HELAL bir şekilde sıfırlanıvereceği konusunu çok iyi anlamanıza yardım eder.

BİR ÖRNEK

Bu eski öğrencimin, meslek olarak faal olduğu bir dönemde bir meslek odasına üyeliği varmış. Ancak faaliyet bitmesine rağmen bu üyelik iptal olmamış ve aidatlar birikmeye hatta faiz işleyerek büyümeye devam etmiş.

Kendisi bunu farkedip iptal işlemini yaptırmasına rağmen, karşılıklı bir yanlış anlama ile olay giderek büyümüş ve sonunda iş icra vs.ye kadar ilerlemiş. Ancak Allah’ın bir hikmeti ve mucizesi ile, bu icralar öğrencime ulaşamamış bile.

Tabii kurslarımda temizlikler yapa yapa, para, borç konularında yukarıda bahsettiğim birinci ve ikinci şartları biz çok güzel yerine getirmeyi başarmıştık.

Ve sırada üçüncü şart vardı.

Ne ilginç ki, bir gün o odadan bir belge alması gerekti kendisinin ve hiç istemeye istemeye de olsa, ayakları geri geri giderek de olsa, gitmek durumunda kaldı.

Tabii yol boyunca hep Allah’a sığınarak ve yardım isteyerek. (Yani birinci şartı yerine getirerek. :D)

Ve kendisi gittiği zaman öğreniyor ki, faizle büyüyen o aidat 4 milyara yakın bir borç haline gelmiş. (4000 TL)

Bunu duyar duymaz, eski öğrencim, yine birinci şartı yerine getirerek ‘Allah’ım sadece sana güveniyorum, sana sığındım, sana dayandım’ diyor içinden.

Ve görevli ile aralarında karşılıklı eski tatsızlıkları hatırladıkları bir konuşma geçerken, (iletişim hakkında yaptığımız tüm temizliklerin de yardımıyla) İÇTEN, DÜRÜST, KARŞI TARAFI DA ANLAYAN, KENDİ SIKINTISINI DA DÜZGÜN İFADE EDEN bir şekilde (yani bu iletişim kapısının da hakkını iyilikten, doğruluktan yana vererek) durumunu güzellikle ifade edebiliyor.

Ve bu hakkı doğru verilen ilk kapının ardından, bir üst memurla da konuşma durumu ortaya çıkıyor. Ki asıl tatsızlıklar onunla yaşanmış ve o da bunları çok iyi hatırlıyor.

Ancak burada da, İÇTEN, DÜRÜST, KARŞI TARAFI DA ANLAYAN, KENDİ SIKINTISINI DA DÜZGÜN İFADE EDEN bir şekilde (yani bu iletişim kapısının da hakkını iyilikten, doğruluktan yana vererek) durumunu güzellikle ifade edebilince karşılıklı birbirini anlayan bir hava ile birlikte, tam o an içinden aklı kalbi şöyle diyor öğrencimin:

‘Borcunu öde ve KURTUL.’ (Yani yukarıda bahsettiğim, birinci şarttaki, borçtan korkmamak, Allah’a sığınıp ödeyebileceğimize yürekten inanmak, ikna olmak ve aklımızın kalbimizin bu konuda hemfikir olması ve borca DİRENMEMEK konusu gerçekleşiyor o anda. Çünkü borçların büyümesine sebep olan şey aslında onları ÖDEMEYE olan direncimiz, onları ödemek istemeyişimiz, ya da Allah’tan değil de, hayatın 8 parçasına zararlı şeylerden medet umarak ödeyebileceğimizi düşünmemiz.)

Tabii arkadaşımızın aklında ve kalbindeki direnç geçse de, NASIL ödeyeceği hakkında en ufak bir fikri bile yok.

O borcun nasıl ödeneceği, aklının ucuna bile gelmiyor. Ama içinden hep Allah’tan yardım diliyor.

Ve işte tam o sırada, yapılan haksızlığın farkına varan memurlar, faizli tüm borçları sildik, deyiveriyorlar. ‘Sadece kapanış için 112 TL verdiniz mi işiniz halloluyor.’ deyiveriyorlar.

Farkında mısınız sevgili arkadaşlarım, biraz önce milyarlardan bahseden, milyarlarla ölçülen borçtan bahseden görevli, şimdi 112 TL diyor.

Tabii ki kendisi mutlulukla ödedi.

Ve farkındaysanız, bir ara aklının ve kalbinin hemfikir olduğu, o ‘ÖDE VE KURTUL’ anı çok önemli.

Allah’a sığınıp, borçtan korkmadığımız ve ödeyebileceğimize inandığımız zaman, mucizeler gerçekleşiyor. Hak adalet yerine geliyor.

Çünkü direnç bitiyor. Allah’a sığınış GERÇEKTEN gerçekleşebiliyor.

Ve üzerine DÜZGÜN ve DOĞRU İLETİŞİM gibisi de yok.

Üstelik bu arkadaşımızın borçlarını kolaylıkla ödemesi de bizim için BİR İLK DEĞİLDİ.

İşte kendisinin ağzından daha önceki bir başarısı:

Mayıs 8, 2012, Salı … Sevgili Öğretmenim, Hatırlarsanız ilk maratonda eşim de, bir dünya aidat borcu olan yerlere, kolaylıkla ve rahatlıkla ödemişti de, yapmak istediği bir işle ilgili belgesini kolaycacık alıvermişti. Şimdi o belge evimize her ay 1000 TL gelir getiriyor. Allah’a binlerce şükürler olsun. Sevgili Öğretmenim, size herşey için çok çok teşekkür ediyorum. Çok çok sevgiler…

İşte böyle sevgili arkadaşlarım. bu sadece bir örnek.

Dilerim borçları olan veya faizle giderek büyüyen ödemeleri olan sevgili okuyucularım, bu 3 şartı ÇOK İYİ öğrenir, ve çok iyi uygularlar. Tabii zorlayarak değil. Allah’a sığınarak uygulayın.

Borçlarım silinsin diye dualar ederek değil, Allah’ın yardımıyla tüm borçlardan kurtulabilirim, diyerek ve aklınızı kalbinizi dinleyerek. En gerekli anda EN İÇTEN ve EN DÜRÜST iletişimleri yaparak.

Sizlerin de başarı hikayelerini inşallah önce kutlamak, ardından da bir makalede örnek olarak anlatıp, zor durumdaki insanlarla paylaşıp, onlara da yardım etmek, nasip olur.

‘HA GAYRET’ diyorum ben.

1-2-3, 1-2-3 bu şartları yerine getirelim ve tüm imkansızlıkları Allah’ın yardımıyla imkana dönüştürelim.

VE BİR NOT:

Bu 2 başarı hikayesi aynı zamanda Maraton‘umuzun da bir başarı hikayesi.

Maraton’a katılım ücretinin 10 katı hatta 30 katı MARATON SIRASINDA gelmişse…

Hele hele HER AY gelmeye de devam ediyorsa…

Matematiğini siz yapın sevgili arkadaşlarım. (O ilk maraton 2010 yılında Kasım ayında gerçekleşmişti. :D)

Maraton‘un maddi ve manevi faydalarının haddi hesabı yok ANCAK tabii bunu görebilen, anlayabilen, değer bilebilen kalpler için.

Allah bizi de, ailemizin her bir ferdini de, iyiyi, güzeli, doğruyu görebilenlerden, anlayabilenlerden, ve en önemlisi de DEĞER BİLEBİLENLERDEN eylesin.

Tabii aslında ailemizden bir kişi bunu yapamıyorsa, ya da yapamamışsa, işte bu Allah’tan bizim için harikulade bir kapı aslında.

O kişiyi de iyiye, güzele, doğruya yönlendirebilmemiz için bir kapı.

Onun bizi değer bilmezlerden tarafa çekmesi için değil, BİZİM onu değer bilenlerden tarafa çekmemiz için bir kapı.

Allah herkesin yardımcısı olsun.

Hepinize çok çok sevgiler…

Pin It

Tweet Yap
Facebook'ta paylas!