BORÇLAR VE ÇARESİZLİK

Sevgili arkadaşlarım,

Biliyorsunuz ki, her derdin çaresi var. Yeter ki biz o çarenin farkında olalım.

Çaresizlikle kıvranan insanlarla, çaresizlik içinde olmayıp, o konuda kendini güçlü hisseden insanlar arasındaki tek fark, bu çarelerin, çözümlerin farkında olup olmadıkları konusu.

Bu sebeple, çaresiz hissettiğiniz her konuda FARKINDALIKLARINIZI arttırmak, sizi DE o konuda güçlü, kuvvetli bir konuma getirecek.

Ve işte ben de şimdi size borçlar konusundaki KENDİ FARKINDALIKLARIMI sunuyorum ki, size bir ışık olsun, yol göstersin, farkındalıklarınızı arttırsın ve çareleri görmenize yardım etsin ve siz de bu çaresizliklerden çıkın, kurtulun.

************************

İnsanlar neden borca giriyorlar diye düşündüğümüz zaman, görüyoruz ki, bunun pek çok sebepleri var.

Ben bugün size, şu an bulabildiğim 9 tanesini vermek isterim ki, bu konuda sizin de iyice kafanız açılsın, ve bu konuyu iyice bir anlayabilin.

ŞU BİR GERÇEK Kİ:

Para ile ilgili TÜM konular, içimizde, en derinde bizim kendimiz için hissettiğimiz özdeğer ile alakalı konular.

Borçlar da aynı şekilde, en derinde kendi özdeğerimizle alakalı.

Yani özgüven, özsevgi, özsaygı konularıyla bağlantılı olarak, kendimize ne kadar DEĞER veriyoruz?

İçten içe kendimize verdiğimiz değer, bolluk ve bereket içinde yaşamak mı, yoksa, borç içinde acı içinde yaşamak mı?

Biz her ne kadar, kendimize ve hayatımıza verdiğimiz değerin yüksek olduğunu söylersek söyleyelim, borç bakiyemiz, cüzdanımız, banka hesabımız bize yalan söylemiyor.

İçten içe inandığımız şey, biz istesek de istemesek de, işte bu noktalara aynen yansıyor.

Bu özdeğer eksikliği bolluk bereket sahiplerinde olmuyor mu? Tabii ki oluyor ama bu onların eninde sonunda o bolluk ve bereketi kaybetmelerine sebep olduğu için, siz siz olun, önce özgüven, özsaygı, özsevgi, özdeğer sahibi olmaya bakın.

İçten içe hissettiğimiz özgüven, özsaygı, özsevgi ve özdeğer eksikliğinin, herkes için kendine özgü bir yansıması oluyor kişinin hayatına.

Kişinin borcu nasıl ve neden yaptığı, borcu ne kadar sıklıkla tekrar tekrar aldığı, ne kadar aldığı, hepsinin arkasına koyduğu, anlattığı  hikayesi herkes için farklı olabiliyor.

Tabii tüm bunlar herkeste farklı olsa da, temelde hepsi aynı yerden geliyor ve o yer bu kişinin özdeğeri.

Sebeplere şöyle bir baktığımız zaman, hemen aklımıza gelenler:

1 - İnsanın başkalarından geri kalmama isteği.

Başkaları, arkadaşları, akrabaları, komşuları (hatta kardeşler arasında bile olabiliyor) yeni şeyler, kıyafet, ayakkabı, araba, telefon, ev vs. alırken, onlardan eksik kalmama isteğiyle kişi, almaya gücü olmamasına rağmen, borca girerek veya kredi, kredi kartı kullanarak bu alışverişleri yapıyorlar.

2 - Sevgisini istediğimiz ya da değer verdiğimiz bir kimseye “hayır” diyememek.

Bu kişiler, sırf hayatlarındaki o kişiyi mutlu etmek, yanlarında kalmasını sağlamak, o kişiden bir sevgi alabilmek için, harcama yapacak güçleri olmamasına rağmen, borca girerek, o kişi için para harcıyorlar.

3 - Parasız kaldığında, gidip iş bulmak, müşteri bulmak yerine, borç verecek kimse aramak, ya da kredi kartını yiyecek, kira vs. için kullanmak.

Bu kişiler, iş bulmak, bir gelir elde etmek, ek bir gelir elde etmek için tüm çabalarını ortaya koymak yerine, günü, haftayı, ayı kurtarmak için çaba gösteriyorlar. Hayat standartlarını gelirlerine göre düzenlemek yerine, kredi kartı ile aynı standardı tutmak için çaba sarfediyorlar.

4 - İnsanın kendini kader kurbanı olarak görmesi.

Bu kişiler borca giriyorlar, ama bu konuda sorumluluk almaktan kaçınıyorlar.
“Ben istemeden oldu.” “Kendiliğinden oldu.” “Çok kötü bir çocukluk geçirdim.” “Koşullar beni zorladı.” “Borca girmek istemedim, ama…..” “Kocam işini kaybetti, şöyle oldu, böyle oldu…”şeklinde konuşuyorlar bu kişiler.

Buna güçsüzlük, çaresizlik, kader kurbanı da diyebiliriz.

(SİZ DE KENDİNİZDE BUNLARDAN BAZILARINI VEYA HEPSİNİ GÖRÜYORSANIZ, MERAK ETMEYİN, ÇARE VAR. NEFES ALMAYA VE OKUMAYA DEVAM EDİN. :D)

5 - İnsanın içinde bulunduğu durum hakkında kör gibi olması, gerçekleri reddetmesi, bulutlarda gezmesi.

Bu kişiler de bu körlükleri sebebi ile, çoğunlukla farkında bile olmadan kendilerini borç içinde bulabiliyorlar.

Benim zamanında yaptığım gibi, “Dükkan açtım, uğraştım, didindim, olmadı….”
Oysa ki, şimdi bakıyorum da, ben bu işe girerken, bir-iki ay içerisinde kar etmeye başlayacağımı UMARAK borca girmiştim.

Bir işyerinin sıfırdan başlayıp kar etmeye başlaması arasında en az 2 sene geçmesi gerektiği gibi bir gerçeğe ben gözlerimi kapatmıştım.

(Tabii ki, istisnalar olabilir. 2 seneden daha kısa sürede kar etmeyi başarabilenler vardır herhalde, ve hatta belki bir şans faktörü de olabilir ama, bu istisnalar da zaten geçmişte başarısını kanıtlamış, ticari dehalar, ya da çok büyük yatırım yapanlar için belki doğrudur. Benim, bu gerçekleri göz ardı edip, 2 senelik bir çalışma ve bekleme süresini yok farzedip, bir kaç ayda kara geçmeyi umarak, borca girmem hata olmuş.)

6 - İnsanların borca girmelerine sebep olan bir başka sebep de, alacakları veya aldıkları şeyi hakettiklerini düşünmeleri.

Bu kişiler de genellikle krediyle veya borçla bir şeyi alırken “Ben bunu alıyorum, çünkü ben buna layığım.” “Ben bunu hakediyorum.” “Ben buna değerim.” şeklinde konuşup, kendilerini ikna ederek alıyorlar.

7 - İnsanların borca girmelerine sebep olan bir diğer sebep de, başkalarına yardım etmek veya onlara herhangi bir şey için fırsat vermek.

Bu durum en çok annelerde ve babalarda görünüyor. Çocuğu için borca giren anneler ve babalar. Ya onlara bir hediye vermek için, ya da onların bir ihtiyacı için kredi çekmek vs şeklinde oluyor.

Bu sebeple borca girmek, arkadaşlara, akrabalara yardım etmek için de çok yapılıyor. Kişinin kendisi maaştan maaşa, zar zor yaşamasına rağmen, arkadaşlarına borç verip, sonra kendisi borca girmek zorunda kalabiliyor, ya da arkadaşlarına yardım etmek için kredi çekerek borca girebiliyorlar.

8 - İnsanların borca girmelerinin bir diğer sebebi, bunun onlar için bir alışkanlık olması, daha doğrusu alışkanlık haline gelmesi.

Bu kişiler için, borç almak, kredi kartı ile alışveriş yapmak bir alışkanlık haline geliyor. Sanki normal ve hayatlarında her zaman olması gereken, olması son derece doğal ve normal bir şey gibi oluyor.

Hani eskiden “Borç yiğidin kamçısıdır.” derlerdi ya. Bu artık geçerliliğini yitirdi ve gündelik hayatta normal, herkesin her zaman sahip olduğu bir şey haline geldi.

(Tabii banka müdürleri, her ne kadar “Biz zorla vermiyoruz” deseler de, onların da bu “borç sahibi” olmanın herkesin hayatında “normal bir şey”, “bir alışkanlık” olarak yerini almasında, çok büyük bir payları var. Ekmeklerini de sanırım en çok buradan yiyorlar. Allah yardımcıları olsun, farkındalıklarını arttırsın.)

Şu bir gerçek ki, bir şeyi hayatımızda normal olarak gördüğümüz zaman, o şeyi kanıksamaya, ona alışmaya başlıyoruz. Ve bu da daha büyük, daha büyük borçlara girmemize sebep oluyor. Bunun “normal” olduğuna inanıyoruz.

9 - Ve insanların borca girmesine sebep olan bir başka önemli sebep de, kendilerine örnek olarak aldıkları ya da almadıkları insanların özellikleri.

Bu kişiler, borç batağında olmanın kötü bir şey olduğunu biliyor. Biliyor ama çevrelerinde borçsuz insan ya yok, ya da varsa bile, bu borçsuz yaşayan kişilerin yaşadıkları hayat, o kadar da güzel ve ideal görünmüyor onlara.

Kişi, onlar gibi yaşamak istemiyor ve bu sebeple de, kendisine örnek aldığı insanlar, borç almaktan çekinmeyen, büyük borçlar alan ama yine de harikulade bir hayat yaşayan, ya da yaşıyor gibi görünen insanlar oluyor.

********************************

İşte bunlar insanın  kendini borç batağında bulmasının sanırım belli başlı sebepleri.

Hepsi de kendi içlerinde, kendilerine özel hatalar, yanlışlar barındırıyorlar.

Bazı arkadaşlar bilmiyorum artık benim yazılarımdan kaptıkları bazı noktalar sebebi ile mi, yoksa, başka yerlerden öğrendikleri şeyler sebebi ile mi, sadece ALLAH’A ŞÜKÜR etmeleri gerektiğini ve her şeyin mucizevi bir şekilde düzeleceğini düşünüyorlar ya da benim öyle söylediğimi sanıyorlar herhalde ki, bana şöyle e-posta gönderiyorlar:

“Çok çok şükrediyorum, Allah’a dua ediyorum ama sıkıntım geçmiyor.”

Hatta geçenlerde bir arkadaş, bakın neler yazmış:

“Bir haftadır sizi tanıdım. Çok güzel şeyler okudum sitenizde. “Ama” kelimesi geldi çattı işte.  Ben uygulayamıyorum. Tam uyguladığımı zannettiğimde bir sürü olumsuzlukla karşılaşıyorum. Bende de şu borçlar meselesi var fazlasıyla. Artık gücüm de tükendi. Aslında size niye yazdığımı bile bilmiyorum. Çünkü benim kadar ümitsizini görmemişsinizdir. Sevgiler…
Bir zamanlar çok umutlandım boşa çıktı. Gittikçe kötüye gidiyorum. Neyse gördüğünüz gibi benden öğrenci de olmaz. Aslında çok dua ediyordum. Onlar da ters tepiyor galiba. Oysa sizi okurken çok heyecanlanmıştım ve bazı hikayeler beni çok umutlandırmıştı. Bende çekim yasası işlemiyor. Sevgiler…”

Sevgili arkadaşlarım,

Alttaki kiri, tozu temizlemeden ne kadar üzerine cila sürmeye çalışırsanız çalışın, gerçek bir temizlik sağlayamıyoruz.

Tabii ki Allah’a şükür etmemiz çok güzel, tabii ki şükredeceğiz ama şükrün altında, eski yaptığımız veya şu an yapmakta olduğumuz hataları farkedip, bunları tamir etmek, Allah’tan bunlar için af dileyip, yapmaktan vazgeçmeye karar verip niyet etmek olmadan, edeceğimiz şükürler, aynı yukarıdaki arkadaşlar gibi, ne sıkıntımızı geçirecektir, ne de hayatımıza güzellikler getirecektir.

Aslında “ama” diyerek bu arkadaşlar, şükürlerini bozduklarının da farkında olamıyorlar.

Ve tabii, en önemlisi, şükürden önce gerçek bir temizlik yapmadıkları için de bu şükürler, eski hataların üzerine cila sürmek gibi olduğu ve hiç bir temizlik gerçekleşmediği için sonuçta şükretmek de mümkün olamıyor.

ÖNCE temizlik yapıp arkasından şükredince, kapılar da açılıyor.

PEKİ BU TEMİZLİĞİ NASIL YAPACAĞIZ?

FARKINA VARARAK.

Aldığınız her bir borca teker teker bakın.

1 - Yukarıda verdiğim 9 sebebi tekrar tekrar okuyun, anlayın.

2 – Hangisi veya hangileri sizin borç batağına düşmenize sebep oldu? Bu sebebi veya sebepleri detaylarıyla bir kağıda yazın.

3 - Düzenli olarak borçlarınızı geri ödeyebiliyor musunuz? (Eğer ödeyemiyorsanız, o borcu almanız bir hataymış. Bunun farkına varın. Tekrar sebeplere geri dönüp, hangi sebeplerle borcu aldığınıza tekrar bakın, gerekiyorsa tekrar yazın.)

4 - Borçlarınızı düzenli ödeyebiliyorsanız, yine de her bir borca teker teker bakın, aldığınız borçlar yukarıdaki 9 sebeplerden biri veya daha fazlası ile mi alınmış? (Eğer öyleyse, bu da o borcu, kendimize karşı, hayatımıza karşı yaptığımız bir HATA durumuna düşürüyor. Bunun farkına varın.)

5 - Bu farkındalıkları iyice özümseyin ve sonra bu HATALAR için Allah’a sığınıp, bu hataları bir daha tekrar etmeme karar ve niyeti ile Allah’a dua edip, af dileyin. Sonra kendinizi de affedin. Ve bu karar ve niyet doğrultusunda hayatınızı yaşayacağınıza dair hem kendinize hem Allah’a söz verin.

6 – Bu temizlikle beraber hayatınızdaki her bir güzellik için şükrederek, açılan kapılarınızı görmek için gözünüzü açın. İş, gelir olanağı, bir fırsat, bir fikir, her ne ise açılan kapınız, bu kapıdan aklınıza ve kalbinize bakıp, onların hemfikir olduğu, hayatınızın 8 parçasına da bir fayda bir yarar getirecek şekilde, ve zarar veren şeylerden uzak duracak şekilde geçin ve cesaretle, Allah’a imanla adım atın.

Sevgili arkadaşlarım,

İyi borç diye bir şey yok mu hayatta? İlle de her borç kötü mü? HAYIR.

Her borç kötü DEĞİL.

Özsaygı, özsevgi, özgüvenimizi arttıran borçlar var hayatta.

Ödeyebilmek şartıyla,

** Bir yatırım yapmak için borç almak. Yani harcadığımız paranın bize, hayatımızın herhangi bir parçasına, bir değer ve bir fayda olarak geri gelmesi durumlarında aldığımız borçlar iyi borç oluyor.

** Bir eğitim almak için borç almak da hayatımızın her parçasına bir fayda getireceği için, bu da iyi borç olabiliyor.

** Veya özgüvenimizi, özsevgimizi, özsaygımızı arttıran şeyler için aldığımız borçlar da iyi borç olabiliyorlar.

Ancak ödeyemeyeceğimiz borçlar almak, veya yukarıdaki verdiğim o 9 sebeple aldığımız borçlar, maalesef kötü borçlar oluyor ve zaten aslında sırf, bizi büyük, altından kalkması çok zor bir sıkıntıya düşürdükleri için bile kötü oluyorlar.

Öncelikle bu konulardaki bilgimizi, farkındalıklarımızı arttırmak, yukarıda anlattığım o yanlışlarımızdan VAZGEÇİP Allah’a sığınmak, af dilemek ve arkasından kendimizi de affedip, bu farkındalıklar, bu yol gösterişler için ve lütfettiği her şey için Allah’a şükredip, bu karar ve niyetle hayatımızı yaşamaya başlar başlamaz, 3-5 saniye, 3-5 dakika, 3-5 saat, 3-5 gün içinde BİR KAPI, MUTLAKA VE MUTLAKA AÇILIYOR.

O kapının ne olduğunu şu an bilmiyoruz ama tek bildiğim mutlaka ve mutlaka açıldığı.

En başta kapı olduğunu bile anlayamayabiliyoruz, ama o kapı için adım attığımızda yeni kapılar da arka arkaya açılıyor.

İşte bu Allah’ın bize bir lütfu.

BEN YAŞADIM, ARKADAŞLARIM YAŞADI, ÖĞRENCİLERİM YAŞIYOR.

SEN DE YAŞAYABİLİRSİN.

HA GAYRET.

BU MAKALEDE YAZDIKLARIMI UYGULAMANI, BU MAKALEDE YAZDIKLARIMI İYİ ANLAMANI ÖNEMLE SENDEN RİCA EDİYORUM.

SENİN BULUNDUĞUN NOKTAYI BİLİYORUM. YAŞADIM. GÖRDÜM.

İŞTE SANA YUKARI ÇIKIŞ KAPISI.

BAŞKA HİÇ BİR YAZIMI OKUMANA GEREK YOK.

SIRF BU YAZIMI ANLA UYGULA.

BU ANLATTIKLARIMIN FARKINA VAR.

KARAR VER NİYET ET.

HA GAYRET.

SEN DE YAPABİLİRSİN.

KOLAY GELSİN.

Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (7)
  1. gülay
    11:19, 6 Ocak 2011

    Merhabalar,
    Makaleniz öylesine açıklayıcı, öylesine çarpıcı ki inanın tam da beni anlatıyor.
    Şuan herşey aynı gibi görünse de, içimdeki rahatlamayı, yüreğime tuttuğunuz ışığı bütünüyle hissettiğimi itiraf ediyorum. Teşekkürler, sevgiler

  2. Funda Teyze
    17:00, 7 Ocak 2011

    Yukarıdaki makalede “Özdeğer” derken neyi kastediyorum?

    Özdeğer, temelde kişinin kendi hakkında ne düşündüğü, kendi hakkında ne hissettiği demek.

    Yani kendimiz hakkında ne kadar iyi düşünüyoruz, kendimiz hakkında ne kadar iyi hissediyoruz?

    Hatta bundan da öte, kendimizi ne kadar sayıyoruz ve kendimizi ne kadar takdir ediyoruz ve kendimize ne kadar değer veriyoruz?

    Mesela, diyelim bir kişi kendinin iyi bir insan olduğunu düşünüyor. Çünkü, hep başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak için kendini paralayıp, kendine doğru düzgün bakmıyor. Kimseye hayır diyemiyor. Bu kişi kendisi hakkında belki iyi şeyler hissedebilir (aslında hiç öyle hissettiğini sanmıyorum) ancak aslında özdeğeri oldukça düşük.

    Özdeğer, başkalarına yardım etmek ve bunu yaparken, kendine de iyi davranmak, kendini ezdirmemek, kullandırmamak, kendini saymak, kendini takdir etmek demek.

    Borç batağına saplanma sebeplerimize baktığımız zaman, gerçekten de özdeğer eksikliğimizin bizi o noktalara getirdiğini çok iyi görebiliyoruz.

  3. mihrimah
    22:00, 9 Mayıs 2011

    Yazılarınızı beğeniyle okuyorum. Ömrüm boyunca insanlara hayır diyemediğim için insanlar her istediklerini yaptırdılar bana, yani çok ezildim. Sırf insanlar bana iyi desin, Allah bana sevap yazsın diye. Ama hiç mutlu olamadım. özsaygı, özgüven, özsevgi konusunda çok yol almam gerekiyor. Neler tavsiye edersiniz?

  4. Funda Teyze
    17:45, 15 Mayıs 2011

    Mihrimah arkadaşım,

    Yazılarımı beğeniyle okumana çok sevindim. Umarım beğenmenin de ötesinde, tavsiyelerimi uygular ve faydalanırsın. :D

    Özsaygı, özgüven, özsevgi konusunda tavsiyem şu:

    “Burada ve şimdi” MUTLU OLMAYA KARAR VER. İnsanlar için yaptığın güzel şeyleri onlara helal et. Geçmişi affet, bugüne ve geleceğe bak. Ve içtenlikle mutlu olmaya karar verip, niyet et. Allah’a şükret.

    Benim kararıma ve niyetime mi bağlı dersen de cevabım, evet. Senin kararına ve niyetina bağlı. :D

    Kolay gelsin. Çok çok sevgiler.

  5. Jale
    15:09, 17 Haziran 2011

    Çok teşekkür ederim verdiğiniz bilgiler için.Allah herkesi ışığa yürüyenlerden eylesin.Uygulamaya başladım bile yeterki isteyin karar verin ve hareket edin …

  6. Cemile
    20:09, 12 Ekim 2014

    Funda Öğretmenimize Sevgilerimle,

    Kendisini tanımadan önce ,borçların altında ezilen hayata küsmüş, maddi ve manevi olarak bitmiş bir durumdayken ,yukarıdaki makaleyi defalarca okudum .Eşimle birlikte hayatımıza geçirdik.

    Özsaygı, özgüven , öz sevgi konusunda mutlu olmaya karar verdikten sonra Funda öğretmenimizin de dediği gibi farkında olmayı öğrendik .

    Önce tövbe etmeyi , sonra şükretmeyi kendimize vazife olarak gördük. Çünkü Allah şükredenlere nimetlerimi arttırırım diyor bir ayetinde .

    Gerçekten gördük ki Allah verdiği sözden asla dönmez. Her geçen gün bir öncekinden güzel gitmeye başladı ve bunun farkına vardık. Farkına varınca da kapılar açılmaya başladı.

    Bir yandan da nerdeyse borçlarımın olduğuna bile sevineceğim ki, bu durum olmasaydı nerden tanıyabilirdim bu güzel insanı. Tabiatta hiçbir şey tesadüf değil.Tamamen Allah’ın iradesi ile gerçekleşiyor. Onu tanımamı istedi ki, hayata tutunmayı öğrenmem için.

    Şu an da yine borç ödüyorum ama mutlu olarak.

    Eskiden dünyam karanlık, yatak yorgan yatarak ev işini bile yapamayacak kadar güçsüz hissediyordum kendimi. Dünyam kapkaranlık, olduğu için, Allah’ın yarattığı yeryüzünü bile göremiyordum.

    Dünyada bu acıyı yaşayan sadece benmişim gibi geliyordu ve tabiattaki canlıların sesleri bile bana batıyordu adeta.

    Funda öğretmenimizin tüm makalelerini defalarca okuyarak ve tavsiyelerini yerine getirerek her defasında kendimi iyi hissetmeye başladım. Yeniden ayağa kaktım; toparlandım.
    Allah’ın bana verdiği sağlığın para ile alınamayacağını, bir görme organının bile işlevini kimsenin veremeyeceğini. Kızımın. eşimin sağlıklı olduğunun farkına varıp şükretmeyi ve hayata küsüp Allah’ın verdiği nimetlere karşı gözümün kör olduğuna tövbe ettikçe farkındalığım arttı.

    Bir sınav bir imtihanda olabileceğim aklıma geldi bunu kaçırmamalıyım. Üzülsem de ödenecek, üzülmesem de en iyisi Funda öğretmenimizin sözünü tavsiyelerini dinlemek, diyerek hayatımı bir anda değiştirdim. Gayret ettim Allah dayanma gücü verdi.

    Eşimde ben de çalışıyoruz. Allaha şükür sağlıklıyız. Daha mutlu bir şekilde ödüyoruz ve bunları düşününce borç altında ezildiğimizi hissetmeden ödüyoruz. Moralimiz düzgün, olduğu için de azimle gayret ediyoruz.

    Bunu tüm bizim gibi sıkıntılar içinde olanlar, kendilerini makalelerde yazılanlara uyarak, Allah’tan af ve mağfiret dileyerek kendilerine yardım etmesini istesinler. Kapıların açıldığını görecekler.

    Allah bizim samimiyetimize bakıyor. Bir sıkıntıda kulum nasıl hareket ediyor? Hemen isyan mı ediyor? Yoksa sabır mı ediyor?

    Bir ayetinde: SABREDENLERE MÜKAFATLARI HESAPSIZ VERİLECEKTİR diyor.

    Bunu kendimize bir yol, bir ışık edinelim. Kendisine bol bol dua edelim. Borçlardan korkmayalım. Bize Allah ödememiz konusunda bizim göremediğimiz kapılar açarak yardım eder. Allahtan ümidimizi kesmeyelim ve şükredenlerden olalım. Biz şükrettikçe nimetlerini arttıracaktır. Bir imtihan içinde olduğumuzu unutmayalım.

    Sıkıntılı durumlarda derdimizden dolayı düşünemediğimiz bu konuları bize hatırlatan, uyanmamızı sağlayan Funda öğretmenimizden de Allah razı olsun diye dua edelim.

    Her şeyin gönlüne göre olmasını dileyelim. Bu güzel insanın, sıcak ve sevgi dolu yüreğine karşı Allah’ın rahmeti bereketi üzerine olsun. Uzun ömürlü, sağlıklı mutlu olsun diyorum ki her bir insana daha çok faydalı olsun. Çok çok SEVGİLERİMLE…….

    Cemile

  7. Funda Teyze
    07:41, 14 Ekim 2014

    Cemile arkadaşım,

    Öncelikle bu makaleyi ciddiye aldığın ve Alah’a sığınıp içtenlikle yzdıklarımı uyguladığın için çok çok tebrik ederim.

    Tüm farkındalıkların, başarıların harikulade hepsine 41 kere maşallah. :D

    41m

    Maşallah Allah dilemiş de olmuş demek.

    Ve gerçekten de bizim tüm başarılarımız Allah sayesinde.

    Ne kadar şükretsek az gelir.

    Seni de tekrar tebrik ederim, azimle Allah’a sığınmaya temizlik yapmaya, şükretmeye, hayatının 8 parçasını sevmeye ve onların iyiliği için azimle çalışmaya devam et.

    Allah kolaylıklar versin. Ve diler tüm borçalr tez zaanda kolaylıkla ve rahatlıkla bitsin. Ve inşallah kendi evinize kavuşu ailece ve mutlu huzurlu, sağlıkla, bolluk ve bereketle yaşayın.

    Senin için ve ailen için her şeyin en güzelini diliyroum Allah’tan.

    Bu makaleyi bulabilecek ve belki senin bir zmaanlar hissettiğin gibi hisseden insanlara bir yardımı olcaktır senin de bu güzel mesajının.

    Allah razı olsun bunun için de.

    Çok çok öpüuorum ve Allah’tan kolaylıklar, yardımlar, gözaydınları, irili ufaklı sevinçler diliyorum.

    Çok çok sevgiler
    2k
    1m 1m 1m 1m 1m 1m

    Not: Cemile arkadaşım bu yazından da soyadını çıkarttım. Ne de olsa internet ortamıdır ben soyadı ile yazan herkesinkini çıkartıyorum. :D Tekrar çok çok teşekkürler. :D

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...