Sevinç
Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne göre sevinç, “istenen veya hoşa giden bir şeyin olmasıyla duyulan coşku” demek.
Bence de harikulade bir tanım.
Allah’a içtenlikle şükrettiğimiz zaman hissettiğimiz o coşku ve teşekkür hissini de çok güzel anlatıyor bu tanım.
Çekim yasası açısından baktığım zaman, her şükrettiğimde, ben bu sevinç hissini hissedip hissetmediğimi de bir kontrol ederim.
Çünkü, ağız alışkanlığı ile veya bazen otomatik olarak “Şükürler olsun Allah’a.” dediğimiz çok oluyor ama acaba his olarak bu sevinci ve bu coşkuyu hissediyor muyuz?
İşte bu nokta çok önemli.
********************************
Yine çekim yasası açısından baktığımız zaman, yukarıdaki tanımı biraz daha açmamız gerekiyor.
Bu sebeple o tanıma şunları da eklemek isterim:
İyi, güzel, doğru olan herhangi bir şeyin hayatımıza girmesi veya girme olasılığı ile duyduğumuz büyük mutluluk hissi…
Bu tanımı açma sebebim, siz sevgili okuyucularımın dikkatini, hayatta gördüğümüz her “sevinç ve neşe” hissinin, hayatımıza iyi-güzel-doğru olan şeylerin girmesinden kaynaklanmadığını, kötü-çirkin-yanlış şeyler için de sevinç duyulabileceğini anlatmak ve bu iki sevinci birbirinden ayırmanıza yardım etmek için.
(Ve bir de sadece bir şeyin olmasıyla değil, olma olasılığı ile de sevinç duyabileceğimizi hatırlamanız için.)
Kötü, çirkin, yanlış şeyleri hayatlarına çekmek isteyen, bu konuda canla başla çalışan ve başaran insanların hissettikleri o “sevinç benzeri” duyguyu, bu gerçek sevinç ve şükürden ayırmak için, ben o hisse “taşkın sevinç” veya “sinsi sevinç” veya “yapay sevinç” demek istiyorum.
Kuran’dan da öğrendiğimiz üzere, Allah’tan uzaklaştıkça insanlar, hayatlarına kötülük getiren, çirkin ve yanlış şeyler için sevinç hissetmeye başlıyorlar.
Ve aynı şekilde, hayatlarına iyilikler getiren, güzel ve doğru şeylere karşı bir tiksinme hissetmeye başlıyorlar.
Zaten çekim yasası da bu temel üzerine çalışıyor.
Ne kadar ilginç, değil mi?
Allah bizi böyle bir duruma düşmekten korusun diyerek, bu konuda Kuran’daki şu ayete dikkatinizi çekmek isterim:
**************************
BAKARA SURESİ 216
Bir şey sizin için hayırlı olduğu halde siz ondan tiksinebilirsiniz. Ve bir şey sizin için şer olduğu halde siz onu sevebilirsiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
**************************
Kuran Tercümesi Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk
Bakara: inek
şer: kötülük, kötü
Aslında, bu ayetin başında, inananların üzerine hoşlarına gitmese bile savaş yazıldığından bahsediyor. İşte tam hali:
*************************
BAKARA SURESİ 216
Hoşunuza gitmemekle birlikte, savaş üzerinize yazılmıştır. Bir şey sizin için hayırlı olduğu halde siz ondan tiksinebilirsiniz. Ve bir şey sizin için şer olduğu halde siz onu sevebilirsiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
*************************
Sevgili arkadaşlarım, savaş tabii ki, yurdumuzu düşmanlardan korumak için atalarımızın ve cesur askerlerimizin cesaretle ve imanla yaptıkları savaş benzeri olabildiği gibi, hayatın 8 parçasına zarar veren, hastalıklarla, cahilliklerle, zalimliklerle, fakirlikle de yapılan savaş olabilir.
Unutmayalım ki, hayatımızın tüm parçalarına güzellikler, iyilikler getirmek için, kötülüklerle, çirkinliklerle yapılan savaş da bir savaştır. (Bunu kalemle veya sözle de yapsak… :D)
Tekrar, Allah’ın bizi “hayırlı şeylerden tiksinme, kötü şeyleri sevme” gibi bir duruma düşmekten korumasını dileyerek, bugün “sevinç” meselesinden neden konuşmak istediğimi size anlatmak isterim.
Çekim yasası açısından baktığımızda, “sevinç” çoğunlukla, sık sık hissetmek istediğimiz bir his.
Neden?
Çünkü, biz hangi hisse, hangi düşünceye, hangi inanca odaklanırsak, hayatımızda o tür duygular hissetmemizi, o tür düşünceler düşünmemizi ve o tür inançlara inanmamızı sağlayan olaylar başımıza daha da çok geliyor.
Biz sevinç hissettikçe, başımıza da daha da benzeri sevinç hissedeceğimiz şeyler geleceği için, bu hissi çok iyi bilmemiz, anlamamız ve hayatımıza bol bol dahil etmemiz, eğer sevinç ve mutluluk dolu bir hayat yaşamak istiyorsak, çok önemli.
“Şükrediyorum ama hayatımda bir gelişme yok.” veya “Şükrediyorum ama dileklerim hala gerçekleşmiyor.” diye dert yanan arkadaşlar, şükretmenin sadece sözle değil, kalpten gelmesi gerektiğini ve şükrün ancak kalpten geldiği zaman, hissedilen hissin bu “sevinç” hissi olduğunu çok iyi anlamaları lazım.
Şu sözlerde şükür olmasına rağmen, sevinç var mı, sevgili arkadaşlarım?
“Şükrediyorum ama hayatımda bir gelişme yok.”
“Şükrediyorum ama dileklerim hala gerçekleşmiyor.”
Bu sözlerdeki hisler sevinçten çok uzak.
Can sıkıntısı ile nefret arasında dolaşan hislerle dolular.
Ve yine önemle belirteyim, burada önemli olan sözler değil, sözü söyleyen kimsenin düşünceleri ve duyguları.
Bu sözleri söylememeye gayret etse dahi bir insan, eğer hisleri oralarda dolaşıyorsa, bu sözleri ha söylemiş, ha söylememiş aynı şey. Hayatta kendine çekeceği olaylar ve insanlar yine aynı olacaktır.
************************************
Peki hayatımızdaki olaylar, gelişmeler hiç de beklediğimiz gibi değilse, nasıl sevinç hissedeceğiz?
Size benim bunu nasıl yaptığımı anlatmaya çalışacağım ki, size de bir yol gösterebilsin ve bir zamanlar benim de hissettiğim, bazı olaylar karşısında Allah’a olan şükür ve sevinç hislerimden beni uzaklaştıran, içimde hissettiğim o zinciri nasıl kırdığımı anlayıp, siz de kendi içinizdeki zinciri kırabilesiniz.
Diyelim ki, bir dileğim var. Olmasını istiyorum. Allah’ın izniyle, yardımıyla ve Allah’ın bana verdiği akıl ve kalp gücü ile, olacağını, olabileceğini biliyorum. Bu konuda açılan kapılarımın hakkını vermek için canla başla elimden geleni yapıyorum. Bol bol Allah’a şükrediyorum. Hatta bayağı yol katediyorum. Ancak aniden hayatımda beliren bir olumsuzlukla, kendimi ümitsiz ve üzgün bir halde buluyorum ve bu üzüntüden kurtulamıyorum.
(Not: Aslında yukarıda verdiğim durumu, okuyucularımdan, sevgili Pelin arkadaşımız siteme yorum yaparken çok güzel bir şekilde şöyle anlatmış:
“Yazılarınızı çok beğeniyorum ve bir süredir takip etmeye çalışıyorum. Verdiğiniz bilgiler ve öneriler çok güzel ve ben de sizin gibi olumlu olayları hayatıma çekebildiğim zaman çok mutlu ve dengeli oluyorum ama sanırım benim çözemediğim bir şeyler var ki, kendi hayatıma olumlu olayları çekerken bir tıkanma yaşıyorum.
İstediğim dileklerimi ilk başta çok imkansız gözükse bile hayatıma çekiyorum fakat sonra her şey güzel devam ederken bir anda olumsuzluklar başlıyor ve sonra isteklerim maalesef olumsuz sonuçlanıyor. Bu döngü özel hayatımda da, iş hayatımda da bir süredir devam ediyor. Şükür ederek bunu yıkmaya çalışıyorum ama sanırım sebeplerin farkında olsam da kabullenememek gibi bir takıntı oluşturdum hayatımda. İleride benim için daha hayırlısının olacağını bilsem bile, bu üzüntüye tutanarak, kabullenmeyi başaramıyorum. Bu konuda bir yazı yazarsanız çok sevinirim.”
“Sevinç” ile ilgili bu yazımın hem Pelin arkadaşımıza, hem de bu durumda olan tüm arkadaşlara yardımcı olmasını dileyerek yazıma devam ediyorum.)
Sevgili arkadaşlarım, Yeni Yıla 4 Hafta adlı makalemde bahsettiğim o bankayı hatırlayın.
Karşıma çıkan her olumsuzlukta ben, içine düştüğüm o üzüntü, can sıkıntısı ve ümitsizlik hissinden şu şekilde kurtuluyorum:
“Aaaa bankadan bir yanlış düşünce, bir yanlış inanç daha ortaya çıktı, kendini bana açıkça gösteriyor. Başıma gelen bu olumsuzluk, benim için kendimi bu yanlış düşünceden, yanlış inançtan kurtarmam için bir fırsat.” diyorum ve bunun için, bu temizlenme ve bu sayede dileğime en güzel bir şekilde kavuşabilme olasılığı için, “SEVİNÇ” hissederek Allah’a şükrediyorum.
“Allah’ım beni bu yanlış düşünce, yanlış inanç üzerine cahil ve zalim olarak bırakmadığın için teşekkür ederim. Bana kendimi, aklımı, kalbimi temizleme fırsatı verdiğin için teşekkür ederim.” diyorum.
Ve, “Allah’ım bu yanlış düşünce ve inançtan kendimi temizleyebilmek için önce ne olduğunu çok iyi anlamam, bulmam ve onun açık seçik farkına varmam lazım. Yardım et bana bu kapıdan da hayırlısı ile ve başarı ile geçeyim.” diyorum.
Ve, başıma gelen o olumsuz olay hakkında BENİM PAYIMA düşen, benim sorumlu olduğum, minicik de olsa, kocaman da olsa o payı bulmak üzere başıma gelen olumsuz olayı inceliyorum.
Ve o payı bulduktan sonra, “En Temel Temizlik” işlemini uyguluyorum.
(Not: “En Temel Temizlik” işlemini bazı makalelerimde, Harikulade Dilekler Maratonumuzda, Para Bolluk Bereket adlı elektronik kitabımda, Temizlik Yapmak adlı teleseminerimde anlatmıştım.
Ancak, biliyorsunuz ki, Mart ayı benim Çanakkale Şehitlerimiz için bol bol dua ettiğim bir ay. Ve bu en sevdiğim, en temel temizlik işlemini, sevgili atalarımızın anısına, ülkeme elimden gelen bir yardım, bir sevgi, bir destek olması adına burada tekrar veriyorum. Aklen, kalben, ruhen bana yakın arkadaşlarımın, bu temizlik işleminden en az benim kadar faydalanmalarını Allah’tan diliyorum. Bu işlemi şu adreste bulabilirsiniz: En Temel Temizlik İşlemi)
Sevgili arkadaşlarım, şu ince noktayı lütfen unutmayın, “sorumluluk almak” ASLA ama ASLA kendimizi suçlamak değil. Sorumluluk almak,
- Farkında olmanın mutluluğunu hissedip, Allah’a bu farkındalık için, bu yol gösteriş için şükretmek demek.
- Yanlışımızı farkedip ondan kurtulmanın mutluluğunu yaşamak demek.
Bir başka deyişle, gerçek sorumluluk içinde “sevinç” ve “mutluluk” barındırıyor, keder, ağlama, sızlanma, umutsuzluk, suçlama değil.
***************************************
İşte bu sebeple, en temel temizlik işlemimiz kendimizi affetmeyi ve sevmeyi içeriyor.
Özellikle o son adımda “SEVİNÇ” hissi hissetmeye özen gösterin.
Tüm bu yaptıklarımıza rağmen, hala derseniz ki, “Sevinç hissedemiyorum, üzüntüden kendimi kurtaramıyorum, sevinç hissetmeyi başaramıyorum.”
Size tavsiyem şunlar:
1 – Sevgili arkadaşım,
Üzüntü de bir his.
Bu hissi bu kadar kolaylıkla hissedebiliyorsun, hatta takılıp kalabiliyorsun. Bunu yapmaya gücün var.
Sevinç de sadece bir his.
Bu hissi de aynı diğer hisler gibi kolaylıkla hissetmek gücü sende var.
Üzüntü olsun, sevinç olsun, öfke olsun, nefret olsun…
Tüm bu hisleri, hissetmek veya hissetmemek bizim elimizde, bizim kararımıza ve bizim niyetimize bağlı.
Bizim dışımızda bir şeyin olması veya olmaması şartına bağlı değil.
Ne hissedeceğimiz, ne hissetmeyeceğimiz bizim kontrolümüzde.
Üzüntüyü kolaylıkla hisseden, ona takılıp kalan biziz. Bu bizim seçimimiz, bizim kararımız.
Sevinci hissedemeyeceğine inanarak, hissetmeyen de biziz. Bu da bizim seçimimiz, bizim kararımız.
Allah’ın bize bıraktığı bu güç, bu kontrol bile sırf kendi başına bir “sevinç” kaynağı, sizce de öyle değil mi?
Kaslarımızı düşünün. Eğer uzun süre kullanmazsak, kaslarımız zayıflar değil mi?
Veya çok kullanırsak da gelişir, güçlenir.
Hislerimiz de aynı kaslar gibi.
Üzüntüye takılıp kalmak demek, üzüntü hissinin kasını biraz fazla kullanıp geliştirmişiz demek.
Sevinç hissinin kasını ise kullanmaya kullanmaya biraz köreltmişiz.
Haydi, bugünden itibaren, üzüntü hissinin kasını biraz kullanmayalım da sevinç hissinin kasını geliştirelim.
Biz bu yönde çalıştıkça, sevinçli olaylar da daha çok gelmeye başlayacak ve bir de bakmışız ki, hayatımız, şükür ve sevinç ile devam ediyor.
Olumsuz olaylar artık olmayacak mı? Ya da olumsuz düşünceler artık aklımıza gelmeyecek mi?
Tabii ki gelecek, ne de olsa yıllardır bankayı doldurduk da doldurduk, biriktirdik de biriktirdik.
Ama her birini, yukarıda anlattığım şekilde, daha da büyümek, gelişmek, temizlenmek için bir fırsat olarak görüp, sevinç hissedince, Allah’ın bizim için hazırladığı sonsuz güzellikleri yaşamaya şimdiden başlamış oluyoruz.
2 – Bu konuda bir tavsiyem de şu:
Sevinç hissini kendinizin dışında olan olaylara, insanlara bağlamaktan ziyade, içinizde hissettiğiniz Allah’a olan güveninize, Allah’a olan yakınlığınıza bağlayın.
Ancak bu şekilde, hissettiğimiz sevincin, Kuran’da bize anlatılan o doğru ve saf sevinç olduğuna emin olabiliyoruz.
3 – Size sevinç hissettiren, kolaylıkla yapabildiğiniz bazı aktivitelerin listesini yapın ve bunlardan en az 3-5 tanesini gününüze ara ara serpiştirin.
Mesela benim için, bunlardan bazıları:
- Bir çay molası vermek, doya doya, tadını çıkara çıkara, mutlulukla, tatlı ve sıcak çayımı içmek, kış aylarında elimi onunla ısıtmak.
- Güneşte gözümü kapatıp, 1-2 dakika olsun dinlenmek. Güneşin enerjisini taa iliklerimde hissetmek.
- Çocuklarla bir arada olup, onlarla oynamak veya onları seyretmek ve onların her konuda öğrendikleri şeyleri, sanki ben de yeni öğreniyormuşum gibi, öğrenmenin, başarmanın tadını, sevincini hissetmek. (Özellikle yeni yürümeye başlayan bebeklerin başarılarını kutlamak, onlar için sevinmek.)
- Salıncakta sallanmak. (Senede 1 kere de olsa bu mutluluğu mutlaka yaşamanızı tavsiye ederim.)
- Şükür defterime şükrettiğim şeyleri yazmak.
- Facebook‘ta şükür oyunu oynamak. (Bu oyun dışındaki tüm oyunlardan da uzak durmanızı önemle tavsiye de ederim. :D)(Minik Not: Eğer Face’de pek görünmüyorsam, bu ya Harikulade Dilekler Maratonunda şükürlerimi yazıyorum demektir, ya da kendi kendime şükürlerime odaklanıyorum demektir, ya da kendim de bir yukarı basamağa çıkmak için kabuğuma çekilip hazırlanıyorum demektir. Bu sebeple beni Face’de göremezseniz lütfen meraklanmayın. :D)
vs. vs.
Siz de kendi “Tatlı Mutluluklar” listenizi yapın ve sevinç kaslarınızı geliştirmek için kolları sıvayın.
Hepimize bol sevinçli, çok sevinçli günler dilerim.
Pinterest'te Takip Et!Yorum Yaz
Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:
Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.
Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.
Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.
31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.
Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.
Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.
Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,
=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================
Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D
No trackbacks yet.
16:45, 15 Mart 2011
Çok güzel ve akıcı, anlaşılır bu güzel makaleniz için teşekkürler hocam. Ellerinize sağlık
00:28, 21 Mayıs 2014
Ben de sevinç kaslarımı geliştirmek için kolları sıvadım.:)
Yine çok güzel ve anlaşılır bir makale.
Emeğinize sağlık ögretmenim.
Sevgilerimle
14:12, 23 Mayıs 2014
Çok çok teşekkürler Sevda arkadaşım.
Kolay gelsin.
Çok çok sevgiler
00:33, 5 Mart 2016
Yaşasınnn benim 2016 için kelimem SEVİNÇ, sevinçle ilgili makaleyi okuyorum ve sevinç hissediyorum, teşekkür ederim Öğretmenim
14:41, 7 Mart 2016
Bol sevinç diliyorum ben de Sevgin arkadaşım, hem 2016′da ve her zaman.