27 – Sevdiğimiz bir İşte, Sevdiğimiz ve Sevildiğimiz İnsanlarla Çalışmak…

Sevgili arkadaşlarım,

Hayatta,

  • SEVDİĞİMİZ BİR İŞTE,
  • SEVDİĞİMİZ ve SEVİLDİĞİMİZ insanlarla,

çalışmanın önemini size nasıl anlatsam acaba?

Aslında tahminimce, bunu benim anlatmama hiç gerek yok.

Bizzat, kendiniz de, sevmediğiniz bir işte, sevmediğiniz ve sevilmediğiniz insanlarla çalıştığınızda hayatınızın nasıl bir eziyete, nasıl bir işkenceye, nasıl bir kabusa döndüğünü eminim çok iyi biliyorsunuzdur.

Günümüzde pek çok insan için, en birinci derdi kredi kartı borçları ise, ikincisi de sevmediği bir işte, sevmediği, ve kendisini sevmeyen insanlarla beraber çalışıyor olmak.

Hayatı, bir kısırdöngü içerisinde yaşamak.

*******************************

Üniversiteyi puan hesabıyla “Aman nereyi tutturursam….” diye seçip okuyup, ardından da o alanda çalışınca, pek çok insan ÇOK GEÇ uyanıyor, hayatta sevdiği bir işi yapabilme olasılığı olabileceğine.

İnsan sevmediği bir işte veya sevmediği bir konuda çalışmak durumunda kaldığı zaman,

  • Sabah kalkmak zor oluyor,
  • Bütün gün işte insan zamanın geçmesi için saate bakıp duruyor,
  • İşten çıkınca insan sanki bir işkenceden kurtulmuş gibi sevinçle çıkıyor.
  • Kişi işten yorgun çıkıyor ama bu yorgunluk sadece bedenen değil, düşünce ve duygular, akıl, kalp, ruh, toptan yorgun ve bezgin oluyor.
  • Cuma iş çıkışı bambaşka bir sevinç oluyor kişi için, bu sevinç Pazar günü sabaha kadar devam ediyor ama saat Pazar öğleni geçer geçmez insanın üzerine büyük bir ağırlık çökmeye başlıyor. “Y-A-R-I-N        İ-İ-İ-Ş       V-A-A-A-A-R.” şeklinde çöken bir ağırlık. :D
  • Kişi neredeyse çalışmaya başladığı ilk günden itibaren emekliliğini bekleyerek, emeklilik günlerinin hesabını yaparak vakit geçiriyor. Ve devamlı tetikte bekliyor, bakıyor: En çabuk nasıl emekli olurum?

Bunlar insanın sevmediği bir işte çalışması sonucu çektikleri.

Bir de kaçırdığı güzellikler ve fırsatlar var:

  • İşini seven insan sabah gönüllü ve neşeli olarak, işe sabah herkesten daha erken gidip, akşam da herkesten daha geç çıkıyor. Elbette müdürler ve amirler de bunu kaçırmıyorlar ve ödülsüz bırakmıyorlar.
  • İşini seven insan sabah işine neşe ile başladığı için, iletişimi yüksek oluyor ve bu sebeple de iş arkadaşlarıyla amirleriyle daha çok iletişim kurabiliyor. Bu da hem daha çok sevilmesine hem de daha çabuk yükselmesine sebep oluyor. Bu esnada işini sevmeyen insan somurtmakla, üzerinden sabah yorgunluğunu atmakla meşgul oluyor ve bu sebeple de onun yükselmesi, maaşının artması, bir mucize olarak Allah’ın rahmetine bakıyor.
  • İnsan işine gönlünü vermişse, sabah işine giderken yolda, öğlen yemeğini yerken, akşam eve gelirken, hatta evde televizyon seyrederken, hatta tam uyumadan önce bile, işi ile ilgili son detayları, bazı ince ve önemli konuları düşünüyor, planlıyor. İşini sevmeyen insan ise, sabah 9 olup da mesai başlamadan önce işi ile ilgili HİÇ BİR ŞEYİ düşünmek dahi istemiyor, hatta mesai başladıktan sonra bile mümkün oldukça iş düşünmeden çalışmaya gayret ediyor. İş sırasında eli işteyken, işle alakasız konularda düşünmek ona hakkı gibi geliyor. “Ellerim, gözlerim hatta dilim çalışıyor ama kafamda ne düşünürsem düşünürüm, kimse göremez, karışamaz” diye bakıyor bu duruma.  :D
  • İşini seven insan her fırsatta işi ile ilgili konuşup, fikir alışverişi, kendini geliştirme, herkese faydalı olma, işini en güzel bir şekilde yapma amacıyla sohbet ederken, işini sevmeyen, işini benimseyemeyen insan inanılmaz miktarda vaktini, iş saatlerinde, iş arkadaşlarıyla, hatta başkalarıyla İŞ DIŞINDA şeyler konuşarak geçiriyor.
  • İşini seven insan, kendisi gibi o işe meraklı iş arkadaşları ve hatta o işi iyi bilen amirleri ile zaman içerisinde ister istemez yakınlık kuruyor, arkadaş oluyor, o işi sevenlerin ve iyi bilenlerin sosyal dünyasına giriyor. O çevreden karşılıklı enerji, bilgi, ilham ve maddi manevi yardım alıyor. İşini sevmeyen insan ise ortak noktalarının bulunmadığını hissettiği o çevreye yaklaşmıyor.
  • İnsan işini sevince, etrafa “İşimde gelişmek istiyorum” şeklinde dalgalar yayıp, bu şekilde çekim alanı oluşturuyor ve haliyle de onun önüne yükselme fırsatları, kendini geliştirme fırsatları, daha iyi iş fırsatları, terfi, zam, vs çeşit çeşit “tesadüfi” güzellikler çıkarken, işini sevmeyen bir kimse oluşturduğu negatif çekim alanı sebebi ile, çeşit çeşit zorluklar, sıkıntılar içerisinde kıvranarak acılı hayatına devam etmek zorunda kalıyor.

Sevgili arkadaşlarım,

Bir de işini sevmesine rağmen, sevmediği ve sevilmediği insanlarla çalışanların durumu var.

O daha da acıklı.

İnsan sevmediği, sevilmediği insanlarla çalışınca ne oluyor?

  • Kişi sevdiği bir işte çalışıyor olsa BİLE, o iş eziyete, kabusa dönüyor. Hayat tam bir işkence oluyor. Allah bu duruma düşenlere yardım etsin.
  • Ve iş kabusa dönünce de, insan sevdiği işi sevmez hale geliyor. Ve yukarıdaki tüm o sevmediği işi yapmanın olumsuzlukları baş göstermeye başlıyor. Bu durum birçoğumuzun kabusu olabiliyor, o kadar emek, çaba, dikkat ile sevdiğimiz işte diploma sahibi oluyoruz, sonunda bir işe girmeyi beceriyoruz, ve oradaki bir veya birkaç kişi sebebiyle tüm hayallerimiz bir kabusa dönüşüveriyor.
  • Kişi ruhen kirleniyor. Tüm yaşanan gerginlikler, patlak verebilen olaylar, katlanılan acı sözler kişinin hayatının bir bölümünü ruhi olarak kirletiyor.
  • Kötülere dersini vereceğim diye söylenen minik yalanlar, ceza vereceğim diye işlenen minik kabahatler ufaklı büyüklü suç birikimine sebep oluyor.
  • Tüm o yıllar negatif bir duygusal birikim toplayarak, katman katman bir “acı hatıralar” biriktirerek geçiyor.
  • Kişi iş yerinde gergin ve mutsuz ise, hatta kızgın ve küskün ise, bu tüm çekim alanını etkileyebiliyor, başka konularda da olumsuzlukları kendisine çekebiliyor.
  • İşte sinirlenip evde yakınlarla sert anlar yaşamak da ayrı bir problem.
  • Kişi SIK SIK işinden ayrılmak istediği veya bu konuyu düşündüğü için, hayatta sürekli ŞÜPHE basamağına düşüp duruyor. Şüphe basamağı da, unutmayalım, düşmanlık ve külfet olma basamaklarının arasında. Yani hiç biri hiç de hoş durumlar değil.
  • Kişinin iş yerinde çektiği sıkıntıları bilen tüm yakınları da o kişiyle beraber çok mutsuz oluyor ve mutsuz zamanlar günler geçiriyorlar.
  • Kişi işyerinde anlaşamadığı kimselerle, her tartışmaya girdiğinde, her sesi yükseldiğinde, kendini kovulma tehlikesine de atmış oluyor. Ve bu tehlike ve korku da, haliyle kişinin duygusal durumunu allak bullak ediyor, hem ruh hem vücut olarak aşırı stres yaratabiliyor.
  • Kişi işyerinde sevmediği sevilmediği, anlaşamadığı kimselerle, her tartışmaya girme durumunda bir sebeple bunu yapmayıp, İÇİNE ATTIĞINDA, dışarıya sesini çıkarmadığı ama içten içe, kurup, köpürdüğünde, gerçek ve kocaman kavgalar YAŞAMIŞCASINA içinde negatif birikimler dağ gibi birikiyor.

Sevgili arkadaşım,

İşte bunlar benim bir bakışta görebildiğim, günümüzde, 2012′lerde, yaşadığımız bu modern günlerde, köleliğin YENİ MODA acıları.

Evet, köleliğin günümüze uygulanmış halinin yan etkileri, sıkıntıları, modern kamçıları.

Evet insan olarak, toplum olarak, kanun çıkarttık vücuda kamçılarını yasaklattık, ama ruhumuza yapılan bu kamçılar, düşünce ve duygu alemimizdeki tüm bu zincirler henüz kırılmadı.

Tüm o zincirler de yaralar da orada duruyor.

Allah’a çok şükür ki, Funda Teyze Allah’ın izniyle geldi ve bu konuları gün ışığına çıkarıyor ve önce kendisini bu zincirlerden kurtardıktan sonra, şimdi de kendisine güvenen, seven arkadaşlarına yol yöntem gösterip, onların da bu zincirlerden kurtulmasına yardım ediyor. :D :D :D

Sevgili arkadaşlarım,

Eğer yukarıda bir çırpıda saydığım sebepler, “sevmediğimiz bir işte veya sevmediğimiz, bizi sevmeyen insanlarla çalışmanın, günümüz tanımı ile KÖLELİK olması” hakkında sizi ikna edemediyse, artık benim size söyleyecek bir sözüm yok. :D

Peki ama diyeceksiniz ki, “Evet yukarıdaki işaretlerin hepsi bende mevcut, ama işimi bırakamam ne yapmalıyım?”

Ben de zaten hemen işini bırakman lazım DEMİYORUM. :D :D

Benim dediğim şu:

Sevgili arkadaşım,

1- Çekim yasasının sana sunduğu tüm bilgileri, bu problem üzerinde konsantre olarak, yoğun bir şekilde kullanmaya girişeceksin. Ne yapıp edip, bir yolunu bulup, Funda Teyze’nin uygun bir kursuna yazılıp, Funda Teyze’nin desteğini de alarak, çekim yasası uygulamalarını ciddiyetle ve başarıya odaklanarak hayatına sabit olarak dahil edeceksin.

2- Açılan kapılarına dikkat ederek ve bunların gereklerini Funda Teyze’nin de yardımıyla yaparak adım adım, basamakları çıkmaya odaklanacaksın.

3- Bırakmak istemene rağmen henüz hayat şartların gereği bırakamadığın işinle ve iş arkadaşlarınla da, hayatının 8 parçasına fayda ve uğur adına, Allah için, iyi ilişkiler kurmak ve işini iyi yapmak için, elinden geleni yapacaksın.

4- Tüm bu adımlarla, hayatın biraz yaşanır bir hale gelip, zincirler biraz gevşeyince, bu yolu bırakmayacaksın. Açılan kapılarına sürekli dikkat ederek ve içi aleminde, sevdiğin işi, sevdiğin insanları seni seven veya sevecek insanları düşünüp, hissedip, anlayacaksın.

5- Bulduğun o işi, insanları Allah’a sığınıp, arayacaksın.

6- Allah’a sığınıp, aradığın o işi ve insanları bulacaksın.

7- Bu işi ve insanları bulunca, yine Allah’a sığınıp, onlara gideceksin. Onlara bulabileceğin en uygun bir şekilde, ve tüm kalbinle, tüm ruhunle gidip, onlara ulaşacaksın.

8- Onların yanına gittiğinde, basamak olarak, yeni başlayan bir kimse olarak, azimle basamakları çıkmak için çalışacak, adım atacak, ÇABA göstereceksin.

9- Bu yolda YILMADAN Allah’a sığınarak yürüyeceksin.

10 - Önce yavaş yavaş sonra da yoğun bir şekilde BAŞARIYI tadacaksın. Hayatının 8 parçasına karşı, sana bu yolda yardım edenlere karşı, Allah’a karşı, nankörlük etmeden, şükürlerini bol tutacaksın, arkanı dönüp gitmeyeceksin. Ve bu uğurda aldığın tüm yardımlar gibi sen de sevdiklerine ve seni sevenlere,  yardım edeceksin.

******************************

İşte arkadaşım,

10 adımda garantili, kölelikten kurtuluş formülü.

Dilerim, bu formülü kabul eder ve uygularsın.

Dilerim, kendini şu an çaresiz hissetsen bile bu formülün seni çaresizlikten de kölelikten de kurtaracağını anlar ve farkedersin.

Çünkü, eğer kabul etmez ve uygulamazsan, sevgili arkadaşım, hayatın umut, mutluluk, huzur ve neşe dolu bu özgür tarafında “sensiz bir hayat” benim için ve bu formülü kabul eden tüm arkadaşlarım için, biraz eksik ve biraz yalnız olacak, sen olmayınca.

Evet, seni seviyoruz ama senin hatırın için bile, köleliğe dönmeyi asla ve asla istemiyoruz, kabul etmiyoruz.

Dileğimiz, senin de bizim yanımıza gelmen.

Eğer çağrımızı ve bu 10 adımda kölelikten kurtuluş formülünü kabul etmezsen, bil ki, biz seni düşünüyoruz ve düşüneceğiz ve senin için Allah’a dua edeceğiz.

Ama bana sorarsan, gel. :D

Follow Me on Pinterest Pinterest'te Takip Et!
 
Yorumlar (2)
  1. Alev
    14:32, 14 Haziran 2012

    Sevgili Funda Teyze,

    Yine cevap anahtarını önümüze sundunuz. Bu formülü gönül rahatlığıyla kabul edip uyguluyorum. Son bir ayda yazdığınız makalelerinizden o kadar çok anlayış ve keşiflere ulaştım, farkındalıklara vardım ki. Sizin bu açılan makale kapılarınız bize de çeşit çeşit anlayış, keşif, farkındalık ve başarı kapıları oldu. Allah sizden razı olsun.
    Sizi çok çok seviyorum. :D

  2. Funda Teyze
    16:32, 15 Haziran 2012

    Alev arkadaşım,

    Çok sevindim. :D :D

    Bu formülü gönül rahatlığı ile kullanacak olmana ve son zamanlarda yazdığım makalelerden faydalanmana. :D

    Ne mutlu bana da. Allah senden de razı olsun. Paylaştığın için çok çok sağ olasın. :D

    Benden de sana ÇOK ÇOK sevgiler. :D :D

Yorum Yaz

Bu site, çok sevgili ve değerli ÖĞRENCİLERİM ve öğrencim olmak isteyen bayanlar için hazırlanmıştır.

Funda Teyze'nin öğrencileri kimler?:

Funda Teyze'nin öğrencileri:
** Akıl ve kalp merkezli,
** Hayatın 8 parçasını seven, sevmek isteyen,
** Hayatının her parçasında başarı isteyen,
** Hayatının her parçasını takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilen ve seven,
** Bir hatasını, yanlışını farkedince, bunun üzerinde ısrar etmeden azim ve kararlılıkla vazgeçmeye, hep iyiden, güzelden, doğrudan yana olmaya kararlı ve niyetli,
** Ve en önemlisi de, öğrenmeyi çok ama çok seven,
** doğru öğretmeni bulduktan sonra, hayatının her parçasında da olduğu gibi öğretmenine de sadakat gösterebilen,
** Allah'ı seven,
** Allah'ın da onu ve herkesi çok sevdiğini bilen,
** Anne veya anne olmak isteyen,
** Mutlu ve huzurlu bir aile kurmak isteyen,
** Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bolluk ve bereket içerisinde bir hayat isteyen,
** Hayatının 8 parçasında hayırlı uğurlu işler yapmak isteyen,
** Türk hanımları.

Hayatımızın 8 parçası derken, hemen hatırlatayım, hayatın vazgeçilemez 8 parçası şunlar:
1- Kişinin kendisi,
2- Ailesi,
3- Arkadaşları, ülkesi,
4- Tüm insanlık,
5- Tüm canlılar,
6- Tüm fiziksel evren,
7- Ruhlarımız,
8- Allah.

Beyler ve öğrenci olmaya niyeti olmayan bayanlar da tabii ki okumak isterlerse okuyabilirler ancak yorum ve sorularınızı kabul edemeyeceğimiz ve cevap veremeyeceğimiz için lütfen kusura bakmayın.

31 Aralık 2011 tarihi itibariyle artık, rumuzlu yorumları kabul edemiyoruz.

Harikulade yorumlarınız bizim için çok değerli. Bu sebeple, hayatın her hangi bir parçası için sevgisiz, saygısız, iyiden, güzelden, doğrudan yana olmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Aynı şekilde özel cevap isteklerini de karşılamam artık mümkün olamıyor. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Lütfen yorumunuzda, okuyanlara ve güzelim Türkçemize olan sevgi ve saygınızı da, imla kurallarına elinizden geldiği kadar dikkat ederek gösterin.

Çok çok teşekkürler, çok çok sevgiler,

=======================
Çekim Yasası Öğretmeni
Ve Harikulade Dileklerin Funda Teyzesi
=======================

Not:
Harikulade dilekler derken kastettiğimiz hayatın 8 parçası için hayırlı, uğurlu, faydalı, güzel dilekler. Hayatın 8 parçasından birini veya daha çoğunu yok farzetmeyen, zarar vermeyen, iyi, güzel, doğru dilekler.
Hepimize kolay gelsin. :D

No trackbacks yet.

Mesaj gönder!
Loading...